DEMOKRATİK USULLERLE SİYASİ FAALİYET MEŞRU MUDUR?
İstişarenin sonucu, istişare eden lideri bağlar mı, bağlamaz mı? konusu ile ilgili yazdığım hatıram
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/istisare-sonucu-istisare-eden-lideri-baglar-mi/
beklemediğim bir ilgi gördü.
Bazı arkadaşlar, katılımcılarından aklımda kalanları Merhum Necmettin Erbakan, Abdülmecid Zindani, M.Ali Sabuni, Muhammed Kutup, Ali Creyşe, Mekke Davet Fak. Dekanı Abdülaziz Bey, Riyad Cenzerli ve Lütfi Doğan Hoca olan bu istişare toplantısında görüşülen ikinci konuyu, yani Demokratik usüllerle siyasi faaliyetin meşru olup olmadığı hususunda serdedilen görüşleri çok merak ettiklerini bildirip ayrıntı yazmamı istediler. Onların isteğine uyarak bu konudaki hatırlayabildiğim ayrıntıları yazmaya çalışayım.
Toplantı yemekli bir toplantı olduğu için, bir taraftan konuşulan konuları dikkatle takip etmeye çalışırken diğer taraftan da ev sahibi Nazım Karaman ağabeye, yemek servisi konusunda yardımcı olmaya çalışıyordum. Toplantının en hararetli tartışma konusu Demokratik Usullerle Siyasi Faaliyetin Meşru Olup Olmadığı konusuydu. Söz alanlardan bazıları, Demokrasinin, en az hatalı, İslama en yakın sistemler arasında yer aldığı faraziyesini dillendirip böyle bir faaliyetin müsamaha kabül edebileceğini ifade ettiği gibi, diğer bazı hocalarda tam aksi görüşü, yani demokrasi ile İslam’ın uzlaşmaz sistemler olarak telakkî edilmesi gerektiğini, demokrasinin fitne ve entrikaya dayalı bir şirk sistemi olduğunu, böyle bir faaliyet içine girenlerin tartışma ve nifaktan uzak kalamayacağını, tebliğ imkanı dahi bulamayacağını ifade etmeye çalıştılar. Tartışma esnasında hararetin ve seslerin yükseldiği anlar oluyor; biz de heyecanla dinliyorduk. Zaman zaman merhum Necmettin Erbakan Hoca müdahil oluyor; bazen itiraz ediyor; bazen de sorular soruyordu.
Kimin hangi düşünceleri nasıl savunduğu ile ilgili ayrıntıları hatırlama imkanım olmayacağını takdir edeceğinizden eminim. Ancak çok net hatırladığım bir husus var ki, hem konunun ana iskeletini oluşturması hem de toplantının bu safhasında mutabakat sağlanmasına vesile olması bakımından hafızama nakşedip zaman zaman şifahi olarak aktarıp tekrarladığım bir husustur ve çok dikkat çekicidir.
Türkler dahil, toplantıda takriben 25-30 kişi vardı. Rahmetli Muhammed Kutup Hoca, en arka tarafta oturmuş duvara yaslanmış vaziyette dinliyor; söze hiç müdahil olmuyordu. Onun dışında Arap hocalardan söz alıp konuşmayan hiç kimse kalmamıştı. Tartışma heyecanından olsa gerek, Muhammed Kutup Hocaya görüş sormak kimsenin aklına bile gelmemiş, kendisi de söz talep etmemişti. Farklı görüşler cem edilememiş, mutabakat sağlanamamıştı. Herkes sanki yorulmuş ve çıkmaza girmiş gibi birbirine bakarken, hocalardan biri Muhammed Kutup hocamızı işaret ederek, Hocam, kusura bakmayın, sizin mecliste varlığınızı bile unuttuk; ilk dinlememiz gereken kişi siz olmanız gerekirken, sizin arkada oturup sessiz kalmanız, tartışmanın uzamasına yol açtı. Sizi dinlersek mutabakat sağlama fırsatı bulabiliriz mealinde hocaya iltifatta bulunarak sözü hocamıza tevdi etti.
Muhammed Kutup Hoca, söylenmesi muhtemel her şeyi gündeme getirdiniz; benim bunlara ekleyecek farklı bir bilgim yok; diyerek konuşmak istemedi. Bunun üzerine mecliste bulunan bütün hocalar özür beyan ederek Onun da konuşmasında ısrarcı olmuş; aksi halde toplantıdan huzurla ayrılamayacakları beyan etmişlerdi. Bunun üzerine Muhammed Kutup Hoca şu mealde bir konuşma yapmıştı:
Arkadaşlar, ben demokratik usullerle siyasi faaliyet gösterilmesini meşru görmüyor; onaylamıyor; faydadan çok zararlı buluyorum. Bu sebeple Mısır’da İhvanı Müslimin cemaatinin partileşmesine, demokratik faaliyetlere katılmasına karşı çıktım; onay vermedim; zararlı gördüm. Bu görüşümü sayın Erbakan ile de uzun uzun konuşup müzakere ettik; kendisine gerekçelerimi de bildirdim. Sayın Erbakanda bana, Türkiye’deki şartların diğer İslam ülkelerinden çok farklı olduğunu, istisnai bir uygulama olarak böyle bir çalışma ve faaliyetin içine girmenin zaruretini, gerekçeleri ile beraber uzun uzun anlattı ve beni ikna etti. Kendisine de beyan ettiğim gibi kendilerinin demokratik usullerle faaliyet göstermesine, Türkiye’deki şartları dikkate alıp istisna kabül ederek karşı çıkmayacağımı bildirdim. Sizin zikredip tenkit ederek karşı çıktığınız hususlara ben de itiraz etmiyor; sizin gibi düşünüyorum; ancak bir hususu, altını çizerek gündeme getirmeyi, hatırlatmayı da faydalı görüyorum. Biz nazariyatçı, sayın Erbakan uygulamacıdır. Nazariyatçıların hatası tartışılabilir ama ispat edilmesi zordur; ilim gerektirir. Uygulamacıların hatası ise bariz olur; herkesin görmesi ve anlaması zor değildir; ilim de gerektirmeyebilir. Bundan dolayı da çok tenkit edilirler. Oysa kendi nazari görüşlerimizi sahada uygulamak üzere, görevi bize verseler ve uygulamacı biz olsak, belki biz sayın Erbakandan daha fazla hata yapabiliriz. Nazariyatçılar olarak sayın Erbakan’ı tenkit etmekten çok hatalarını azaltmaya odaklanarak ona nasıl yardımcı olabileceğimizi düşünüp planlamamaya öncelik vermeliyiz. Nazariyatçı – Uygulamacı işbirliğine ihtiyaç vardır. Buna odaklanıp sayın Erbakan’a yardımcı olmaya çalışalım.
Muhammed Kutup Hocamızın mana olarak, özetle aktardığım bu konuşmasından sonra hiç kimse tekrar söz almak istemedi; farklı bir görüş beyan eden de olmadı. Böylece toplantının istişare edilen bu ikinci konusunda da ortak bir kanaat oluşmuş oldu.
Bu toplantıya katılan Arap hocalardan biri hariç diğer hepsi ahiret alemine göç etmiştir. Rabbim hepsine rahmet ve mağfireti ile muamele eylesin.
Konu hakkında farklı görüş ve düşünceleri de okuyup incelemek isteyenler için aşağıda bir kaç yazı linki aktarıyorum. Okuyup istifade etmeniz dileği ile Allah’a (cc) emanet olmanızı diliyorum.
22/07/2024 OF
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
İslam ve Demokrasi konusunda daha fazla bilgi edinmek isteyenler aşağıda paylaştığım linklerdeki yazı ve konuşmalardan istifade edebilirler. 👇
İslam’ın Demokrasiye Bakışı
https://sorularlaislamiyet.com/demokrasi-ne-demektir-islamin-demokrasiye-bakis-acisi-nedir?amp
İslam İle Cumhuriyet Yanyana Olabilir mi?
https://sorularlaislamiyet.com/seriat-ile-cumhuriyet-yan-yana-olabilir-mi
Allah’ın İndirdiği İle Hükmetmeyen
https://youtube.com/watch?v=Bn8xBvYnDsg&si=uePy7tVZjbKYSo-n
Oy Vermek Şirk mi? E.Sifil Hoca
https://youtube.com/watch?v=8wlO0EB7TEc&si=uR9N9EJDxxfadRit
Oy Kullanmak Tağuti Sistemi Benimseyip Tasvip Etmek Değildir
https://www.aynamayansiyanlar.com/misafir-yazarlar/oy-kullanmak-taguti-sistemi-benimseyip-tasvip-etmek-degildir/
Oy Verme ve Seçimler / E.Sifil
https://youtube.com/watch?v=gwdsT7V9S5k&feature=share
Oy Vermenin Anlamı
https://www.facebook.com/story.php?id=100044581022954&story_fbid=1849772345329250
حكم الديمقراطية والإنتخابات والعمل في أنظمتها
https://islamqa.info/amp/ar/answers/107166
هل يجوز تصويت المسلمين للكفار الأخف شرا
https://islamqa.info/amp/ar/answers/3062
حكم الإنضمام إلي الأحزاب السياسية
https://www.islamweb.net/amp/ar/fatwa/31111/
الإنضمام إلي الأحزاب السياسية رؤية شرعية
https://www.islamweb.net/amp/ar/fatwa/120576/
Geldiğimiz noktada Muhammed Kutup haklı görünüyor. Basiret böyle bir şey. Çünkü iktidar olmak demek irade ve bu iradeyi harekete geçirecek güce sahip olmak demek. Bunlara sahip olanların büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmeleri gerekir. Ancak gördük ki bu basiret çok dar bir alanda geçerli oldu. Uzun vadede yola çıkan kişileri çürüttü. Benim anladığım kadarıyla demokrasi, bizi kendine benzetti. O bize benzemedi. Çünkü oyunu kuranlar onlar. Biz değiliz. Başkalarının kurduğu oyunun kurallarına uymak zorundasınız.
İşte böyle internetle hizmet edilebilir.Eline, zikrine… sağlık Ahmet hocam.
Okuma oranının çok düştüğü bir dönemde sizin gibi okuma nezaketi gösteren değerli arkadaşlarım olması sebebi ile kendimi şanslı hissediyorum.