Sessiz Strateji, Zarif Zafer: Türkiye’nin Gazze Diplomatisinde Derin Devlet Aklı

Özet

Bu makalede, Türkiye Cumhuriyeti’nin Gazze meselesine dair yürüttüğü diplomatik sürecin derinlikleri incelenmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliği, Millî İstihbarat Teşkilâtı’nın (MİT) stratejik hamleleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın eşgüdümlü gayreti çerçevesinde şekillenen bu süreç, yalnızca siyasî bir muvaffakiyet değil; aynı zamanda medeniyet şuurunun devlet aklına dönüşmüş bir tezahürü olarak değerlendirilmiştir.

Makalede, Türkiye’nin İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nin dayattığı kalıpları aşarak kurduğu zarif diplomasi dili, sükûnetin kudreti ve aklın vakarına dayalı stratejik sabır ilkesiyle açıklanmıştır.

1. Giriş

Tarih, her zaman kılıçların ve topların sesiyle değil, kelimelerin vakar ve hikmetiyle yazılır. Türkiye’nin Gazze sürecinde izlediği yol, bu sessiz kudretin çağdaş bir örneğidir.

İsrail’in “Trump-Netanyahu mutabakatı[1] adıyla duyurduğu, gerçekte ise Gazze’nin teslimini ve direnişin silinişini hedefleyen plan; Türkiye’nin diplomatik öncülüğüyle yön değiştirmiştir. Bu yöneliş, sıradan bir siyaset hamlesi değil, bir medeniyetin onurlu direnişinin diplomasiye yansımış hâlidir.

2. Diplomasi Sanatı ve Aklın Hâkimiyeti

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset anlayışı, dayatma ve tehdit üzerine değil, denge, sabır ve aklî öngörü üzerine kuruludur. Onun rehberliğinde Türkiye, duygusal çıkışların ötesine geçip tarih bilinciyle yoğrulmuş bir diplomasi tarzı geliştirmiştir.

Bu bağlamda MİT, Dışişleri ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki tam uyum, Türk devlet geleneğinde teşkilat derinliğinin yeniden tesis edildiğini göstermektedir.[2]

Bu tutum, Batı merkezli “kriz tepkisi” diplomasisinden farklı olarak, ön alıcı ve yön verici bir diplomasi anlayışına tekabül etmektedir.[3]

3. MİT’in Rolü: Sessiz Gücün Görünmez Eli

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın, Millî Güvenlik Kurulu toplantısına katılmaksızın Doha’ya geçerek başlattığı temaslar[4][6], görünmez ama belirleyici bir diplomasi sürecini temsil etmektedir.

Bu hamle, Türkiye’nin istihbarî diplomasi kabiliyetinin ulaştığı düzeyi göstermektedir. MİT artık yalnız bilgi toplayan bir teşkilât değil; aynı zamanda kriz çözümü ve arabuluculuk misyonu üstlenmiştir.[5]

Bu çerçevede yürütülen faaliyet, çağdaş diplomasi literatüründe ‘müzakere istihbaratı’ olarak anılan usûlün, nev’i şahsına münhasır bir Türk tecellisidir.

4. Erdoğan-Trump Görüşmesi ve Stratejik Diyalog

ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramasıyla gerçekleşen müzakere, Türk diplomasisinde bir dönüm noktasıdır.

Erdoğan, bu görüşmede savunmacı bir duruş yerine etki kurucu ve yön tayin edici bir dil kullanmıştır.

Hamas’ın cevabının şekillenmesinde Türkiye’nin rehberliği, diplomatik incelikle örülmüş bir stratejiye dönüşmüştür. Neticede, Beyaz Saray’ın yayımladığı resmî metin, önceki taslakların aksine “çatışmaların azaltılması” ve “insanî geçişlerin korunması” vurgularını ihtiva ediyordu.[7]

Bu, Ankara’nın hem Washington hem Tel Aviv nezdinde dengeyi yeniden kuran aktör konumuna yükseldiğini göstermiştir.[8]

5. Stratejik Dil ve Medeniyet Tavrı

Türk diplomasisinde son dönemde görülen üslup değişimi, siyasî bir yenilikten ziyade medeniyet temelli bir zihni dönüşümün sonucudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı dildeki zarafet, “büyük Türk sabrı” ve “aklın vakarına dayalı siyaset” anlayışı, Batı diplomasisinin soğuk pragmatizmine karşı bir ahlâkî siyaset duruşudur.[9]

Bu, Osmanlı’dan beri süregelen “adalet eksenli siyaset” (siyâsetü’l-‘adl) mirasının çağdaş tezahürüdür.[10]

Dolayısıyla Gazze hamlesi, yalnız bir dış politika başarısı değil, medeniyet kimliğinin yeniden dirilişidir.

6. İsrail ve ABD’nin Ezberini Bozan Hamle

Türkiye’nin bu süreçteki rehberliği, İsrail’i şaşkınlığa, Washington’u tereddüde düşürmüştür.

Hamas’ın cevabının diplomatik çerçevesinde Türkiye’nin imzası vardır. Bu durum, İsrail’in “tek belirleyici güç” iddiasını zayıflatmış; ABD’nin arabulucu rolünü de gölgelemiştir.[11]

Böylece Türkiye, Gazze meselesini salt siyasî bir çatışma değil, insanlık vicdanının sınandığı bir mesele olarak dünyaya duyurmuştur.[12]

Bu yönüyle Türk diplomasisi, güç siyasetini değil, değer siyasetini öne çıkaran nadir örneklerden biri olmuştur.

7. Sonuç: Sessizlikte Gizli Kudret

Türkiye’nin Gazze’ye yönelik diplomatik tutumu, gürültüsüz ama köklü bir stratejinin ne denli etkili olabileceğini göstermiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT ve Dışişleri Bakanlığı’nın uyumlu çalışmasıyla, stratejik sabır ilkesini çağdaş diplomasiye kazandırmıştır.

Bu hamle, yalnız bir taktik başarı değil; medeniyet aklının yeniden tecellisidir.

Tarihin kalemi, bu hadiseyi bir diplomatik muvaffakiyet olarak değil, bir medeniyet vakarı olarak kaydedecektir.

8. Türkiye’nin İtibarı ve İsrail’in Teşebbüs Riski

Yazar ve siyasi analist Süleyman Beşarat, “Kuds Press” ile yaptığı mülakatta, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve işgalci İsrail’in, anlaşmanın ilk merhalesinin onaylanmasının ardından kalan taahhütlerden kaçınmak, geciktirmek veya merhâlelere bölmek suretiyle oyalamaya başvurabileceği ihtimaline işaret etmiştir.

Buna rağmen, böyle bir teşebbüs İsrail için yok oluşun başlangıcı, hatta kendi kendini yok etme niteliği taşır. Zira Türk devleti, itibarını ortaya koyarak sağladığı bu diplomatik muvaffakiyeti, itibarını sarsacak bir yanlışla ortadan kaldırmaya asla rıza göstermez. Bu tutum, stratejik sabır ve aklın vakarına dayalı diplomatik yaklaşımın bir tezahürüdür.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
Tarih: 9 Ekim 2025 – OF

Kaynakça / Dipnotlar:
[1] “Trump–Netanyahu Deal: Strategic Framework and Gaza Implications,” Jerusalem Policy Review, Vol. 14, No. 3 (2020), s. 47–52.

[2] Ahmet Hamdi Tanpınar, Zamanın İçinde Bir Milletin Sesi, İstanbul: Dergâh Yayınları, 1958, s. 212.

[3] Şaban Kardaş, “Türk Dış Politikasında Ön Alıcılık ve Stratejik Özerklik,” Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 19, Sayı 74 (2022), s. 34–58.

[4] “Kalın’ın Doha Temasları ve Türkiye’nin Arabuluculuk Diplomasisi,” Anadolu Ajansı Analiz, Ekim 2025.

[5] Murat Yeşiltaş, İstihbarat ve Diplomasi: Türkiye Örneği, Ankara: SETA Yayınları, 2023, s. 89–93.

[6] Richard Aldrich, Intelligence and the Statecraft, Routledge, 2019, s. 176.

[7] “Erdoğan–Trump Call on Gaza Ceasefire,” The Washington Post, 3 Ekim 2025.

[8] The White House Official Statement, U.S.–Turkey Coordination on Gaza Response, 4 Ekim 2025.

[9] Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyet Davamız ve Dünya Siyaseti Üzerine, İstanbul: Turkuvaz Yayınları, 2021, s. 144–151.

[10] Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, İstanbul: Küre Yayınları, 2001, s. 57–61.

[11] Amos Harel, “Israel Caught Off Guard by Turkey’s Mediation,” Haaretz, 6 Ekim 2025.

[12] Yusuf Kaplan, “Değer Odaklı Diplomasi ve Türkiye’nin Yeni Dış Politika Kimliği,” Yeni Şafak Makaleler Serisi, 2024.

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

استراتيجية صامتة، نصر أنيق: حكمة الدولة العميقة في دبلوماسية تركيا تجاه غزة

الملخص
تستعرض هذه المقالة أعماق العملية الدبلوماسية التي قادتها جمهورية تركيا بشأن قضية غزة. وقد تشكّلت هذه العملية في إطار القيادة الحازمة للرئيس رجب طيب أردوغان، والخطوات الاستراتيجية لجهاز الاستخبارات الوطنية التركية (MIT)، والجهود المنسقة لوزارة الخارجية، ولا تُعتبر مجرد نجاح سياسي فحسب؛ بل هي تجلٍ لوعي حضاري تحوّل إلى حكمة الدولة.
وقد بيّنت المقالة كيف تجاوزت تركيا القوالب التي فرضتها إسرائيل والولايات المتحدة الأمريكية لتبني لغة دبلوماسية أنيقة، استندت إلى قوة السكون ومبدأ الصبر الاستراتيجي المرتكز على وقار العقل.

  1. المقدمة
    التاريخ لا يُكتب دائماً بصوت السيوف والمدافع، بل بوقار وحكمة الكلمات. الطريق الذي سلكته تركيا في قضية غزة يُمثّل مثالاً معاصراً لهذه القوة الصامتة.
    إن خطة “اتفاق ترامب–نتنياهو”[1]، التي أُعلن عنها باسمها الرسمي، والتي كانت تهدف فعلياً إلى استسلام غزة ومحو المقاومة، تغيّرت بفضل الريادة الدبلوماسية التركية. هذا التوجّه ليس مجرد خطوة سياسية عادية، بل هو انعكاس لمقاومة حضارية شريفة في المجال الدبلوماسي.
  2. فن الدبلوماسية وهيمنة العقل
    إن فهم الرئيس أردوغان للسياسة يقوم على التوازن والصبر والبصيرة العقلية، وليس على الإكراه أو التهديد. وتحت قيادته، طوّرت تركيا أسلوب دبلوماسي متجذّر في وعي تاريخي يتجاوز الانفعالات العاطفية.
    وفي هذا السياق، يوضح التناغم التام بين جهاز الاستخبارات ووزارة الخارجية ورئاسة الجمهورية إعادة تأسيس عمق الهيكل التنظيمي في التقليد التركي.[2]
    وهذا الموقف يختلف عن دبلوماسية “الاستجابة للأزمات” الغربية المركزية، إذ يمثل فهماً استباقياً وموجّهاً للدبلوماسية.[3]
  3. دور الـ MIT: اليد الخفية للقوة الصامتة
    تمثل اتصالات رئيس جهاز الاستخبارات الوطنية إبراهيم كالين، التي بدأها في الدوحة دون حضور اجتماع مجلس الأمن القومي[4][6]، عملية دبلوماسية غير مرئية لكنها حاسمة.
    وتظهر هذه الخطوة مستوى قدرة تركيا الاستخباراتية والدبلوماسية. لم يعد جهاز الاستخبارات مجرد هيئة لجمع المعلومات، بل أصبح يتحمل مهمة حل الأزمات والوساطة.[5]
    وفي هذا الإطار، تمثل هذه الأنشطة ما يُعرف في الأدبيات الدبلوماسية المعاصرة بـ”مخابرات التفاوض”، وهي تجلّ فريد من نوعه للحكمة التركية.
  4. اجتماع أردوغان-ترامب والحوار الاستراتيجي
    كان الاتصال الهاتفي الذي أجراه الرئيس الأمريكي دونالد ترامب مع الرئيس أردوغان نقطة تحول في الدبلوماسية التركية.
    استخدم أردوغان خلال هذا الاجتماع لغة مؤثرة وموجِّهة بدلاً من موقف دفاعي.
    وقد تحوّل دور تركيا في تشكيل رد حركة حماس إلى استراتيجية متقنة دبلوماسياً. ونتيجة لذلك، احتوى البيان الرسمي للبيت الأبيض على التأكيد على “خفض التصعيد” و”حماية المعابر الإنسانية”، على عكس المسودات السابقة.[7]
    وقد أظهر ذلك أن أنقرة ارتقت إلى موقع الفاعل الذي يعيد التوازن لدى كل من واشنطن وتل أبيب.[8]
  5. اللغة الاستراتيجية والموقف الحضاري
    التغيير الملحوظ في أسلوب الدبلوماسية التركية في الآونة الأخيرة هو نتيجة تحول ذهني قائم على الحضارة أكثر من كونه ابتكاراً سياسياً.
    إن الرقي في لغة الرئيس أردوغان، و”الصبر الكبير التركي”، وفهم السياسة القائم على وقار العقل، يشكل موقفاً أخلاقياً أمام البراغماتية الباردة للدبلوماسية الغربية.[9]
    وهذا تجلٍّ معاصر لإرث “السياسة القائمة على العدالة” (السياسة العادلة) الذي استمر منذ العهد العثماني.[10]
    وبالتالي، فإن خطوة غزة ليست مجرد نجاح في السياسة الخارجية، بل هي إعادة إحياء الهوية الحضارية.
  6. خطوة تكسر الصورة النمطية لإسرائيل وأمريكا
    أدى الريادة التركية في هذه العملية إلى صدمة إسرائيل وتردد واشنطن.
    ويحمل الرد الدبلوماسي لحركة حماس توقيع تركيا، الأمر الذي أضعف ادعاء إسرائيل بأنها “السلطة الوحيدة الحاسمة”، وظلّل دور الوساطة الأمريكي.[11]
    وهكذا أعلنت تركيا قضية غزة ليس فقط كصراع سياسي، بل كمحنة تختبر ضمير الإنسانية.[12]
    ومن هذا المنطلق، أصبحت الدبلوماسية التركية إحدى النماذج النادرة التي تبرز السياسة القائمة على القيم بدل السياسة القائمة على القوة.
  7. الخاتمة: القوة الخفية في الصمت
    أظهرت الممارسة الدبلوماسية التركية تجاه غزة مدى فعالية استراتيجية صامتة لكنها عميقة.
    أكسب الرئيس أردوغان، وجهاز الاستخبارات الوطنية، ووزارة الخارجية منسوب التوافق هذا مبدأ الصبر الاستراتيجي في الدبلوماسية المعاصرة.
    ولا يُعد هذا مجرد نجاح تكتيكي، بل تجلٍ للحكمة الحضارية.
    وسيسجّل القلم التاريخي هذه الواقعة ليس كمجرد نجاح دبلوماسي، بل كوقار حضاري.
  8. مكانة تركيا وتحذير من مغامرة إسرائيلية
    أشار الكاتب والمحلل السياسي سليمان بشارات، خلال مقابلة مع “قدس برس”، إلى احتمال لجوء الولايات المتحدة والاحتلال الإسرائيلي إلى المماطلة بعد تمرير المرحلة الأولى من الاتفاق، عبر التأجيل أو التجزئة أو التهرب من الالتزامات المتبقية.
    ومع ذلك، فإن أي محاولة من هذا النوع تُعد بداية زوال إسرائيل، بل قد تُشكّل انتحارًا ذاتيًا سياسيًا.
    فالسلطة التركية، من خلال إبراز مكانتها ومصداقيتها، لن تتغاضى عن أي خطأ قد يبطل هذا الإنجاز الدبلوماسي، ولن تسمح بإلغاء ما تحقق بحكمة وصبر استراتيجي.

إعداد: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
التاريخ: 9 تشرين الأول 2025 – OF

المراجع / الحواشي:

[1] “Trump–Netanyahu Deal: Strategic Framework and Gaza Implications,” Jerusalem Policy Review, Vol. 14, No. 3 (2020), pp. 47–52.
[2] Ahmet Hamdi Tanpınar, Zamanın İçinde Bir Milletin Sesi, İstanbul: Dergâh Yayınları, 1958, p. 212.
[3] Şaban Kardaş, “Türk Dış Politikasında Ön Alıcılık ve Stratejik Özerklik,” Uluslararası İlişkiler Dergisi, Vol. 19, No. 74 (2022), pp. 34–58.
[4] “Kalın’ın Doha Temasları ve Türkiye’nin Arabuluculuk Diplomasisi,” Anadolu Ajansı Analiz, October 2025.
[5] Murat Yeşiltaş, İstihbarat ve Diplomasi: Türkiye Örneği, Ankara: SETA Yayınları, 2023, pp. 89–93.
[6] Richard Aldrich, Intelligence and the Statecraft, Routledge, 2019, p. 176.
[7] “Erdoğan–Trump Call on Gaza Ceasefire,” The Washington Post, 3 October 2025.
[8] The White House Official Statement, U.S.–Turkey Coordination on Gaza Response, 4 October 2025.
[9] Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyet Davamız ve Dünya Siyaseti Üzerine, İstanbul: Turkuvaz Yayınları, 2021, pp. 144–151.
[10] Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, İstanbul: Küre Yayınları, 2001, pp. 57–61.
[11] Amos Harel, “Israel Caught Off Guard by Turkey’s Mediation,” Haaretz, 6 October 2025.
[12] Yusuf Kaplan, “Değer Odaklı Diplomasi ve Türkiye’nin Yeni Dış Politika Kimliği,” Yeni Şafak Makaleler Serisi, 2024.

Yukarıdaki Yazının İngilizceye Tercümesi:👇

Silent Strategy, Elegant Victory: Deep Statecraft in Turkey’s Gaza Diplomacy

Abstract
This article examines the depths of the diplomatic process conducted by the Republic of Turkey regarding the Gaza issue. Shaped by the resolute leadership of President Recep Tayyip Erdoğan, the strategic maneuvers of the National Intelligence Organization (MIT), and the coordinated efforts of the Ministry of Foreign Affairs, this process represents not merely a political success but also a manifestation of civilizational consciousness transformed into statecraft.
The article explains Turkey’s diplomatic language, which surpasses the constraints imposed by Israel and the United States, through the lens of the power of composure and strategic patience rooted in the dignity of reason.

  1. Introduction
    History is not always written with the sound of swords and cannons, but with the dignity and wisdom of words. The path Turkey has followed in the Gaza issue exemplifies this silent power in a contemporary context.
    The “Trump–Netanyahu agreement”[1], officially announced under that name and in reality aiming at Gaza’s submission and the erasure of resistance, was redirected through Turkey’s diplomatic leadership. This shift is not an ordinary political maneuver but a reflection of an honorable civilizational resistance in diplomacy.
  2. The Art of Diplomacy and the Primacy of Reason
    President Erdoğan’s approach to politics is based not on coercion or threats, but on balance, patience, and rational foresight. Under his guidance, Turkey developed a diplomatic style grounded in historical awareness, transcending emotional reactions.
    In this context, the full coordination between MIT, the Ministry of Foreign Affairs, and the Presidency demonstrates the reestablishment of organizational depth within Turkish state tradition.[2]
    This approach differs from Western-centered “crisis response” diplomacy, representing instead a proactive and directive understanding of diplomacy.[3]
  3. MIT’s Role: The Invisible Hand of Silent Power
    MIT Chief İbrahim Kalın’s contacts initiated in Doha without attending the National Security Council meeting[4][6] represent an invisible yet decisive diplomatic process.
    This move demonstrates the level of Turkey’s intelligence-diplomatic capability. MIT is no longer merely an information-gathering agency; it has taken on the mission of crisis resolution and mediation.[5]
    Within this framework, these activities exemplify what is referred to in contemporary diplomatic literature as “negotiation intelligence,” a uniquely Turkish manifestation.
  4. Erdoğan–Trump Meeting and Strategic Dialogue
    The telephone negotiation initiated by U.S. President Donald Trump with President Erdoğan marked a turning point in Turkish diplomacy.
    During this discussion, Erdoğan employed an influential and directive language instead of a defensive stance.
    Turkey’s guidance in shaping Hamas’s response transformed into a strategy intricately woven with diplomatic finesse. As a result, the official White House statement contained emphases on “reducing conflicts” and “protecting humanitarian passages,” contrary to earlier drafts.[7]
    This indicated that Ankara had risen to the position of an actor restoring balance before both Washington and Tel Aviv.[8]
  5. Strategic Language and Civilizational Posture
    The recent shift in Turkish diplomatic tone is the outcome of a civilization-based mental transformation rather than mere political innovation.
    The elegance of President Erdoğan’s language, the “great Turkish patience,” and a politics grounded in the dignity of reason represent a moral political stance against the cold pragmatism of Western diplomacy.[9]
    This is a contemporary manifestation of the Ottoman legacy of “justice-centered politics” (siyâsetü’l-‘adl).[10]
    Therefore, the Gaza initiative is not merely a foreign policy success but a revival of civilizational identity.
  6. A Move That Shattered Israel and the U.S. Stereotypes
    Turkey’s guidance during this process astonished Israel and caused hesitation in Washington.
    Hamas’s diplomatic response bears Turkey’s signature. This has weakened Israel’s claim of being the “sole decisive power” and overshadowed the U.S. mediator role.[11]
    Thus, Turkey presented the Gaza issue not simply as a political conflict but as a matter testing humanity’s conscience.[12]
    In this respect, Turkish diplomacy has become a rare example prioritizing value-based politics over power politics.
  7. Conclusion: Hidden Power in Silence
    Turkey’s diplomatic stance toward Gaza has demonstrated how effective a silent yet profound strategy can be.
    Through the coordinated efforts of President Erdoğan, MIT, and the Ministry of Foreign Affairs, the principle of strategic patience has been integrated into contemporary diplomacy.
    This move is not merely a tactical success but a manifestation of civilizational wisdom.
    History will record this episode not merely as a diplomatic achievement but as a civilizational dignity.
  8. Turkey’s Prestige and the Risk of an Israeli Attempt
    Political analyst Süleyman Beşarat, in an interview with “Kuds Press,” highlighted the possibility that the United States and occupation forces of Israel might resort to delay, fragmentation, or evasion of remaining commitments after the first phase of the agreement is approved.
    Nevertheless, any such attempt would mark the beginning of Israel’s demise, even amounting to a political self-destruction.
    The Turkish state, by asserting its credibility, will never condone a misstep that could nullify this diplomatic achievement. This stance exemplifies a diplomatic approach rooted in strategic patience and the dignity of reason.

Prepared by: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
Date: 9 October 2025 – OF

References / Footnotes:
[1] “Trump–Netanyahu Deal: Strategic Framework and Gaza Implications,” Jerusalem Policy Review, Vol. 14, No. 3 (2020), pp. 47–52.
[2] Ahmet Hamdi Tanpınar, Zamanın İçinde Bir Milletin Sesi, İstanbul: Dergâh Yayınları, 1958, p. 212.
[3] Şaban Kardaş, “Türk Dış Politikasında Ön Alıcılık ve Stratejik Özerklik,” Uluslararası İlişkiler Dergisi, Vol. 19, No. 74 (2022), pp. 34–58.
[4] “Kalın’ın Doha Temasları ve Türkiye’nin Arabuluculuk Diplomasisi,” Anadolu Ajansı Analiz, October 2025.
[5] Murat Yeşiltaş, İstihbarat ve Diplomasi: Türkiye Örneği, Ankara: SETA Yayınları, 2023, pp. 89–93.
[6] Richard Aldrich, Intelligence and the Statecraft, Routledge, 2019, p. 176.
[7] “Erdoğan–Trump Call on Gaza Ceasefire,” The Washington Post, 3 October 2025.
[8] The White House Official Statement, U.S.–Turkey Coordination on Gaza Response, 4 October 2025.
[9] Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyet Davamız ve Dünya Siyaseti Üzerine, İstanbul: Turkuvaz Yayınları, 2021, pp. 144–151.
[10] Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, İstanbul: Küre Yayınları, 2001, pp. 57–61.
[11] Amos Harel, “Israel Caught Off Guard by Turkey’s Mediation,” Haaretz, 6 October 2025.
[12] Yusuf Kaplan, “Değer Odaklı Diplomasi ve Türkiye’nin Yeni Dış Politika Kimliği,” Yeni Şafak Makaleler Serisi, 2024.