Zuhr-i Âhir Namazı: İlmî Değerlendirme ve Mezhep Görüşleri
Giriş
İslam hukukunda Cuma namazı, müminlerin haftalık cemaatle bir araya gelmelerini sağlayan farz ibadetlerdendir. Ancak, tarih boyunca özellikle bir yerleşim yerinde birden fazla camide Cuma namazı kılınması durumunda, bu namazların sıhhatine dair farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, “Zuhr-i Âhir” (Son Öğle) namazı, Cuma namazının sahih olmaması ihtimaline karşı ihtiyatî olarak kılınan öğle namazı olarak bazı alimlerce tavsiye edilmiştir.
Bu çalışma, Zuhr-i Âhir namazının hükmü, delilleri ve farklı mezhep görüşleri ışığında ilmî bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Ayrıca günümüz Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararları da dikkate alınarak, ihtiyata muvafık amel yolları sunulacaktır.
1. Zuhr-i Âhir Namazını Savunanların Görüşleri ve Delilleri
- İhtiyat ilkesi: Bir yerleşim biriminde birden fazla yerde Cuma kılındığında hangisinin sahih olduğu tespit edilemezse, sahih olmayanların öğle namazı kılması gerekir. Bu, olası geçersizlik ihtimaline karşı tedbir alınmasıdır.
- Cuma namazının bir yerde kılınmasının sünnet oluşu: Hz. Peygamber ve sahabe döneminde Cuma genellikle tek yerde kılınmış, dolayısıyla birden çok yerde kılınması uygun görülmemiştir.
- Kaynaklar:
• Şirbînî, Muğnî’l-Muhtâc (I/544)
• Nevevî, el-Mecmû’ (IV/451-452)
• İbn Kudâme, el-Muğnî (III/212)
• Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl (II/74-75)
Bu alimler, Cuma namazı konusunda ihtiyatlı davranılması gerektiğini, bunun için zuhr-i âhir namazının kılınmasının faydalı olacağını belirtmişlerdir.
2. Zuhr-i Âhir Namazını Kılmayanların Görüşleri ve Delilleri
- Şüphe ile ibadetin makbûl olmaması: İbadetlerde şüpheyle hareket etmekten kaçınılmalıdır. “Belki Cuma namazı sahih olmadı” düşüncesiyle fazladan namaz kılmak doğru değildir.
- Tarihi uygulamada zuhr-i âhir namazı yoktur: Hz. Peygamber ve sahabe döneminde böyle bir namazın olmadığı, bu yüzden yeni dönemde kılınmasının bid’at sayılabileceği ifade edilir.
- Kaynaklar:
• İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik (II/154-155)
• İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr (I/536)
• Cemaleddin el-Kasımî, Islahu’l-Mesâcid, s.50
• Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, 439-440
• Azim Abâdî, Avnü’l-Ma’bûd (III/397,406)
• Reşid Rıza, Fetâvâ (I/199-200,301-305; III/941; IV/1551, 1591; VI/2521)
3. Mezhep Görüşleri Kısa Özeti
• Hanefîler: İhtiyat üzere zuhr-i âhir kılmayı makbul görürler ancak farz olduğunu kabul etmezler. İbn Âbidîn ve takipçileri, zuhr-i âhir namazının farz olmadığını ancak ihtiyat için kılınmasının uygun ve makbul olduğunu ifade etmişlerdir.
• Şâfiîler: İhtiyaca göre birden çok yerde Cuma kılınabileceğini kabul ederler; zuhr-i âhir zorunlu değildir.
• Mâlikîler ve Hanbelîler: Zuhr-i âhir’in farz olmadığı, uygulamanın ihtiyaca göre şekillenebileceği yönünde görüş beyan ederler.
4. Usûlî ve Pratik Değerlendirme
• Cuma namazının farziyetinin ayet ve sahih hadislerle sabit olduğu
• Hz. Peygamber’in Cuma öncesi ve sonrası nafile namazlar kıldığına dair sahih rivayetlerin bulunması
• Zuhr-i âhir’in farz olduğuna dair açık Kur’an veya sahih hadis bulunmaması
• İhtiyatın ancak kuvvetli delillere dayalı olması gerektiği
5. Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı Özet
• Cuma namazının farz ve hutbenin farzdan önce okunması gerektiği
• Zuhr-i âhir kılınmasına gerek olmadığı, isteyenlerin kılmasına da mani olunmamalı ..
• Bir yerleşim yerinde birden fazla yerde Cuma kılınabileceği kabul edilmiştir.
6. Sonuç ve Teklifler:
• Zuhr-i âhir farz değildir; ancak ihtiyat üzere kılınması caiz ve makbuldür.
• Cuma sonrası Hz. Peygamber’in yaptığı gibi nafile namaz kılmak sünnettir ve tavsiye edilir.
• Camide zuhr-i âhir kılınıyorsa, bu uygulama ihtiyatî bir tedbirdir; tavsiye edilir; kılınmalı.
• Fazla endişeye kapılmadan, kendi mezhebine ve mahalli uygulamaya göre hareket edenler de ayıplanmamalıdır.
Derleyip Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
11.08.2025 OF
Dipnotlar
1. Şirbînî, Muğnî’l-Muhtâc, I/544
2. Nevevî, el-Mecmû’, IV/451-452
3. İbn Kudâme, el-Muğnî, III/212
4. Hurâşî, Şerhu Muhtasari Halîl, II/74-75
5. İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, II/154-155
6. İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, I/536
7. Cemaleddin el-Kasımî, Islahu’l-Mesâcid, s.50
8. Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, 439-440
9. Azim Abâdî, Avnü’l-Ma’bûd, III/397,406
10. Reşid Rıza, Fetâvâ, I/199-200,301-305; III/941; IV/1551,1591; VI/2521
11. Müslim, Zikir, 1; Tirmizî, Zühd, 51
12. Buharî, Bed’ü’l-vahy, 1
13. Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı, 2002/50
Zuhr-i Âhir Namazı Hakkında Süleyman Ramazanoğlu Hocamızın Notu: 👇
Süleyman Ramazanoğlu
Bazı kimseler tutturmuşlar şüphe ile namaz olmaz diyerek Zuhr-i Âhir namazı kılınmaz demeye israrla devam ediyorlar, evet şüphe ile kılınan namaz namaz olmaz ama şüphenin neden ibaret olduğunu araştırmıyorlar, atmasyon konuşuyorlar.
Okumaya yeni başlamış mübtedi talebelerin yapmayacağı yanlışı yapıyorlar. Mübtedî talebelerin ilk okudukları Fıkıh Kitabı Nûrul İzah’ın oruç bahsının hemen baş tarafında şöyle der:
٢ -[يوم الشك]
١ – ويوم الشك هو: ما يلي التاسع والعشرين من شعبان وقد استوى فيه طرف العلم والجهل: بأن غم الهلال.
٢ – وكره فيه: كل صوم إلا صوم نفل جزم به بلا ترديد بينه وبين صوم آخر.
٣ – وإن ظهر أنه من رمضان أجزأ عنه ما صامه.
٤ – وإن ردد فيه بين صيام وفطر لا يكون صائما.
٥ – وكره: صوم يوم أو يومين من آخر شعبان لا يكره: ما فوقهما.
Buradaki ifadelere dikkat etmek gerekir.
Ramazanın ilk günü mü? Şaban’ın son günü mü diye tereddüt edilen günde bir kimse kesin olarak nafile oruca niyet ederek oruç tutsa ve o gün Ramazan olsa, tuttuğu oruç boşa gitmez, nafile de sayılmaz, direkt Ramazan orucu sayılır.
Eğer: “Bugün Ramazan ise oruçluyum, eğer Ramazan değilse oruçlu değilim” diye niyet etse, işte bu durumda o kimse tereddütlü, şüpheli niyet ettiği için oruçlu sayılmaz.
İşte şüphe ile ibadet olmaz buna denilir.
Buna binaen: bir kimse “… Şöyle ise benim kıldığım namazdır, öyle değilse benim kıldığım namaz değildir” derse, o zaman şüpheli niyet etmiş olur ve o zaman kıldığı namaz değildir, çünkü tereddütlü bir niyet yapmıştır.
Cuma namazının dört rek’at sünnetinden sonra bir kimse kesin bir şekilde:
“Yâ Rabbî niyet ettim senin rızan için bu günün öğle namazının farzını kılmaya” diye niyet etse, veya:
“Yâ Rabbî niyet ettim senin rızan için üzerine farz olan, henüz kılmadığım son öğle namazını kılmaya” diye niyet etse, veya:
“Yâ Rabbî niyet ettim senin rızan için nafile namaz kılmaya” diye niyet etse, bu niyetlerin her üçü de sahihtir, geçerlidir, bu niyetle kılınan namaz tereddütsüz, şüphesiz bir namazdır; nerede boşluk varsa oraya sayılır, tıpkı oruçta olduğu gibi, sayacak olan Allah Celle Celalühû’dur, nerede boşluk olduğunu en iyi O bilir.
Cuma namazında boşluk varsa öğle namazının yerine sayılır, Cuma namazı sahih olmuşsa kaza namazı yerine sayar, kaza namazı borcu yoksa nafile namaz yerine sayar ve nafile namaz kılmış sevabı ona verilir, ama asla o namaz boşa gitmez.
Cuma namazının şartlarının oluştuğu bir camide Cuma namazının farzını ve dört rek’at sünnetini kılıp çıkanlar, şartlar oluştuğu için mesele yoktur, Cuma namazını kıldığı için öğle namazı üzerinden düşmüş olur.
Cuma namazının şartlarının oluşmadığı yerlerde kıldığı namaz Cuma namazı yerine sayılmaz, Zuhr-i Âhiri kılmadan camiden çıktığı için de o günkü öğle namazını kılmadan çıkmış olur, bu durumda o günün öğle namazını kazaya bırakmış olur; böylece sene boyu Zuhr-i Âhir namazını kılmayanlar her sene 52 kere öğle namazını kazaya bırakmış olur.
Sakın hiç kimse “Yâ Rabbî niyet eyledim senin rızan için vaktine yetip henüz üzerimden sakıt olmayan, üzerimden düşmeyen son öğle namazının farzını kılmaya” diye yapılan niyetle kılınan namaza şüpheli namaz deyip de fıkıh bilmediğini tescil edip gülünç duruma düşmesin, bu niyetle bir kere değil on kere bile Zuhr-i Âhir namazı kılsa onu da sahihtir.
Cuma namazının şartlarının bulunmadığı yerde bir tanesi o günün öğle namazının yerine dayılır, dokuzu da kazalarına sayılır, kazası da yoksa nafile namaz sevabı kazandırır ama asla boşa gitmez.
SAKIN HİÇ KİMSE BU NİYYETE “ŞÜPHELİ NİYET” DİYİPTE CAHİLLER DEREKESİNE DÜŞMESİN, SAKIN HİÇ KİMSE SAHİH NİYYETE “ŞÜPHELİ NİYET” DİYİPTE KENDİSİNİ GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRÜP MASKARA OLMASIN. (S.R.)
Haşiye ve Derkenarlar: 👇
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
1. Şüphe ve tereddüt meselesi, İslam ibadetlerinin geçerliliğinde temel bir konudur. Tereddüt, niyetteki kesinlikten yoksunluk anlamına gelir ve ibadetin kabulü için sağlıklı niyet elzemdir.
2. Yukarıda aktarılan Nûru’l-İzah metni, “Yevmu’ş-şekk” (şüphe günü) kavramını anlatır. 29. Şaban ile 1. Ramazan arasında hilalin görünmemesi durumunda ortaya çıkan zaman dilimindeki belirsizliği ifade eder. Bu bağlamda, nafile oruç ve nafile namazın hükmü izah edilmiştir.
3. Zuhr-i Âhir namazı, Cuma namazının farzının eksik kalan kısmını telafi etmek üzere farz niyeti ile kılınan bir namazdır. Bu niyet kesin olmalı, tereddütlü niyetlerle yapılan namazlar geçersiz sayılır.
4. Cuma namazının şartlarının tam olarak yerine getirildiği camilerde kılınan Cuma namazı, öğle namazı üzerindeki yükümlülüğü kaldırır; ancak şartların eksik olduğu yerlerde bu durum geçerli olmaz, öğle namazı kaza edilir.
5. “Şüpheli niyet” ifadesi, yalnızca tereddütlü niyetler için kullanılır; kesin ve kararlı niyetler asla şüpheli addedilmemelidir. Bu ayrım ilmî hassasiyet gerektirir.
6. Sonuç olarak, Zuhr-i Âhir namazı niyetinde şüpheden uzak durulmalı, niyetler açık ve kesin şekilde yapılmalıdır. Bu itibarla, Süleyman Ramazanoğlu hocamızın haklılığını teyit etmekteyiz.
Bu Namaz Sonradan İcad Edildi Diyenler İçin Bir Not ve Açıklama: 👇
Zuhr-i Âhir Namazı: Tarihî Kökeni, Fıkhî Dayanağı ve Güncel Uygulaması
1. Tarihî Köken
Zuhr-i Âhir namazı, köken itibariyle Asr-ı Saâdet’te var olan öğle namazının ta kendisidir. Resûlullah (s.a.v.) döneminde Cuma namazının şartlarının bulunmadığı yerlerde Müslümanlar, Cuma yerine öğle namazı kılarlardı[^1].
Ashâb-ı Kirâm ve Tâbiûn devrinde de bu uygulama aynen devam etmiştir. Hicrî ikinci asırdan itibaren, Cuma’nın şartlarının oluşmadığı bölgelerde dahi Cuma namazı kılınmaya başlanınca, Ashâb-ı Kirâm’ın o bölgelerde kıldığı öğle namazı, “Zuhr-i Âhir” niyetiyle Cuma farzı ve son sünnetinden sonra kılınmaya başlanmıştır[^2].
2. Mezhepler Arası Yaklaşımlar
- Hanefî Mezhebi: Zuhr-i Âhir, Cuma namazının sahih olmama ihtimaline karşı ihtiyat olarak öğle farzı kılmaktır[^3]. Tavsiye edilir, bid’at sayılmaz.
- Şâfiî ve Mâlikî Mezhepleri: Cuma’nın sahih olmama ihtimali bulunmadığı sürece ayrıca öğle farzı kılınmaz[^4].
- Hanbelî Mezhebi: Şâfiîlerle benzer yaklaşımı benimser.
3. Hanefîlerin İhtiyat Anlayışı ve Fıkhî Delilleri
Hanefî fakihler, Cuma namazının sahih olması için gerekli şartlarda tereddüt varsa farz namazın zayi olmaması adına öğle farzının da kılınmasını uygun görmüşlerdir[^5].
Bu, “farzı koruma” prensibine dayanır ve bid’at değil, tedbir sayılır.
Kur’ân’da, “Namazları ve orta namazı muhafaza edin” (Bakara, 2/238) buyurulması, farzın muhafazasını gerektirir.
4. Niyet ve Usul Farkları
- Kesin Niyet: “Yâ Rabbi, vaktine yetiştiğim, üzerimden düşmeyen son öğle namazını kılmaya niyet ettim” → Geçerli niyet.
- Şüpheli Niyet: “Eğer Cuma’m kabul olmadıysa…” → Geçersiz niyet[^6].
5. Bid’at İddialarına Cevap
Bid’at, dinde aslı olmayan bir ibadeti icat etmektir. Zuhr-i Âhir’in aslı öğle farzı olduğu için, bu namazın kendisi değil yalnızca zaman ve niyet bağlamı sonradan şekillenmiştir. Dolayısıyla, bu uygulama bid’at değil, meşru bir ihtiyat amelidir[^7].
6. Günümüzdeki Uygulama
Modern şehirlerde Cuma namazının sahih olmama ihtimali düşük olsa da, Hanefî uleması ihtiyatı elden bırakmamayı tavsiye eder.
İbadetin aslı farz olduğundan, kılmak isteyen kılar; kılmayan ise günaha girmez. Mezhepler arası farklı görüşlerin saygıyla karşılanması gerekir.
7. Sonuç
Zuhr-i Âhir namazı:
- Tarihî köken açısından Asr-ı Saâdet’e dayanır,
- Fıkhî açıdan Hanefî mezhebinde ihtiyat namazıdır,
- Mezhep farkı sebebiyle tartışma konusu olabilir ama bid’at değildir.
Kılmak isteyen, fıkhî dayanağına göre kılar; kılmayanı da yadırgamamak gerekir.
Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
13.08.2025 OF
Kaynaklar
[^1]: Serahsî, el-Mebsût, c.2, s. 23.
[^2]: İbn Hümâm, Fetḥu’l-Kadîr, c.2, s. 55.
[^3]: İbn Âbidîn, Reddü’l-Muḥtâr, c.2, s. 149.
[^4]: Nevevî, el-Mecmû‘, c.4, s. 502.
[^5]: Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘, c.1, s. 261.
[^6]: Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1; Müslim, İmâre, 155.
[^7]: Şâtıbî, el-İ‘tiṣâm, c.1, s. 37.
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
صلاة الظُّهر الأخير: تقييم علمي ووجهات نظر المذاهب
المقدمة
في الفقه الإسلامي، تُعد صلاة الجمعة من الفرائض التي تجمع المؤمنين أسبوعيًا في جماعة. ومع ذلك، خلال التاريخ، خصوصًا عند إقامة صلاة الجمعة في أكثر من مسجد بنفس المدينة، ظهرت آراء متباينة حول صحة هذه الصلوات. في هذا السياق، تُعتبر صلاة “الظُّهر الأخير” صلاة الظهر التي تُصلى احتياطًا عند احتمال عدم صحة صلاة الجمعة، وقد نصح بها بعض العلماء.
تهدف هذه الدراسة إلى تقديم تقييم علمي لحكم صلاة الظُّهر الأخير وأدلته، مع بيان آراء المذاهب المختلفة. كما تُؤخذ قرارات المجلس الأعلى للشؤون الدينية في الحسبان، مع تقديم سبل العمل التي توافق الحيطة الشرعية.
١. وجهة نظر المؤيدين لصلاة الظُّهر الأخير وأدلّتهم
١. مبدأ الحيطة: إذا أُقيمت صلاة الجمعة في أكثر من مكان بنفس المدينة ولا يمكن تحديد صحة أي منها أولاً، يجب على غير الصحيحة أن تُصلى فيها صلاة الظهر، وذلك احترازًا من احتمال بطلانها[1].
٢. سنة إقامة صلاة الجمعة في مكان واحد: كان النبي صلى الله عليه وسلم والصحابة يصلون الجمعة غالبًا في مكان واحد، ولذلك لم يكن من المناسب إقامة الصلاة في أكثر من مكان[2].
٣. المراجع:
- الشربيني، مغني المحتاج (١/٥٤٤)[1]
- النووي، المجموع (٤/٤٥١-٤٥٢)[2]
- ابن قدامة، المغني (٣/٢١٢)[3]
- الحراشي، شرح مختصر خليل (٢/٧٤-٧٥)[4]
وقد أشار هؤلاء العلماء إلى ضرورة توخي الحيطة في صلاة الجمعة، وبيّنوا أن صلاة الظُّهر الأخير مفيدة في ذلك.
٢. وجهة نظر الرافضين لصلاة الظُّهر الأخير وأدلّتهم
١. رفض العبادة على الظن: يجب تجنب أداء العبادات على الظن والشك، فلا يصح زيادة صلاة ظنًا بعدم صحة الجمعة[5].
٢. غياب التطبيق التاريخي: لم تُذكر صلاة الظُّهر الأخير في عهد النبي صلى الله عليه وسلم أو الصحابة، ولذلك قد تُعتبر بدعة إذا أقيمت حديثًا[6].
٣. المراجع:
- ابن نجيم، البحر الرائق (٢/١٥٤-١٥٥)[5]
- ابن عابدين، رد المحتار (١/٥٣٦)[6]
- جمال الدين القاسمي، إصلاح المساجد، ص.٥٠[7]
- محمد زهني، نعمة الإسلام، ص.٤٣٩-٤٤٠[8]
- عظيم العبادي، عون المعبود (٣/٣٩٧-٤٠٦)[9]
- رشيد رضا، الفتاوى (١/١٩٩-٢٠٠،٣٠١-٣٠٥؛ ٣/٩٤١؛ ٤/١٥٥١،١٥٩١؛ ٦/٢٥٢١)[10]
٣. ملخص آراء المذاهب
- الحنفية: يرون جواز صلاة الظُّهر الأخير احتياطيًا، لكنهم لا يعتبرونها فرضًا. وقد عبّر ابن عابدين وأتباعه عن أن صلاة الظُّهر الأخير ليست فرضًا لكنها مناسبة للحيطة[6].
- الشافعية: يقبلون إقامة صلاة الجمعة في أكثر من مكان حسب الحاجة، ولا يرون صلاة الظُّهر الأخير واجبة.
- المالكية والحنابلة: يرون أن صلاة الظُّهر الأخير ليست فرضًا، وأن التطبيق يعتمد على الحاجة.
٤. تقييم أصولي وعملي
- فرض صلاة الجمعة ثابت بالآيات والأحاديث الصحيحة[11][12]
- ثبت أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى نوافل قبل وبعد الجمعة
- لا وجود لدليل صريح في القرآن أو السنة على فرضية صلاة الظُّهر الأخير
- يجب أن يستند الاحتياط إلى أدلة قوية
٥. خلاصة قرار المجلس الأعلى للشؤون الدينية
- صلاة الجمعة فرض، وقراءة الخطبة قبل الصلاة واجبة
- لا حاجة لصلاة الظُّهر الأخير، لكن لا مانع لمن أراد أدائها
- يجوز إقامة صلاة الجمعة في أكثر من مكان بنفس المدينة
٦. النتيجة والتوصيات
- صلاة الظُّهر الأخير ليست فرضًا، لكنها جائزة ومقبولة احتياطيًا
- السنن التي كان النبي صلى الله عليه وسلم يؤديها قبل وبعد الجمعة مستحبة ومُوصى بها
- إقامة صلاة الظُّهر الأخير في المسجد إجراء احترازي، ويجوز لمن شاء أداؤها
- يجب عدم الإفراط في الشكوك، والتصرف وفق المذهب والممارسات المحلية دون لوم
المصادر والهوامش
[1] الشربيني، مغني المحتاج، ١/٥٤٤
[2] النووي، المجموع، ٤/٤٥١-٤٥٢
[3] ابن قدامة، المغني، ٣/٢١٢
[4] الحراشي، شرح مختصر خليل، ٢/٧٤-٧٥
[5] ابن نجيم، البحر الرائق، ٢/١٥٤-١٥٥
[6] ابن عابدين، رد المحتار، ١/٥٣٦
[7] جمال الدين القاسمي، إصلاح المساجد، ص.٥٠
[8] محمد زهني، نعمة الإسلام، ٤٣٩-٤٤٠
[9] عظيم العبادي، عون المعبود، ٣/٣٩٧-٤٠٦
[10] رشيد رضا، الفتاوى، ١/١٩٩-٢٠٠،٣٠١-٣٠٥؛ ٣/٩٤١؛ ٤/١٥٥١،١٥٩١؛ ٦/٢٥٢١
[11] مسلم، الذكر، ١؛ الترمذي، الزهد، ٥١
[12] البخاري، بدء الوحي، ١
إعداد وتجميع: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
١١.٠٨.٢٠٢٥ في مدينة أوف
مذكرة فضيلة الشيخ سليمان رمضان أوغلو حول صلاة الظهر الأخيرة
سليمان رمضان أوغلو
قد أصرّ بعض الناس على القول بعدم جواز صلاة الظهر الأخيرة بحجة “الصلاة بالشبه لا تصحّ”، والحال أنهم لم يبحروا في عمق الشبهة ومقصدها، بل يتكلّمون بما لا يعلمون.
هذا خطأ يقع فيه المبتدئون الذين لم يتجاوزوا دروسهم الأولى، فإن أول كتب الفقه التي يدرسونها، “نور الإيضاح” في باب الصيام، تبيّن ذلك كما يلي:
٢ – [يوم الشك]
١ – يوم الشك هو: اليوم الذي يلي التاسع والعشرين من شعبان، حيث يتساوى العلم والجهل بعدم رؤية الهلال.
٢ – مكروه فيه: كل صوم إلا الصوم النفل الذي جزم به بلا تردد بينه وبين صوم آخر.
٣ – وإن ظهر أنه من رمضان أجزأ عنه ما صامه.
٤ – وإن تردد فيه بين الصيام والفطر لا يكون صائماً.
٥ – مكروه صوم يوم أو يومين من آخر شعبان، ولا يكره أكثر من ذلك.
فلنتمعّن في هذه النصوص.
إن وقع عند الإنسان شكّ في كون ذلك اليوم أوّل يوم من رمضان أو آخر يوم من شعبان، فلو نوى صيام نافلة يقينًا بأنّه يصوم نفلة، وصام ذلك اليوم، فلو كان اليوم أول يوم من رمضان، لم يذهب صيامه هباءً، بل يحتسب كصيام رمضان.
أما إن نوى: “إن كان اليوم رمضان فأنا صائم، وإن لم يكن فلا”، فهذا نية شكّية فلا يُحتسب صائماً.
وهذا هو المقصود من “الشبهة لا يُقبل بها في العبادة”.
وبناءً عليه، من قال: “إن كان كذا فإن صلاتي صحيحة، وإن لم يكن فلا”، فقد شكّ في نيته، وصلاته غير صحيحة.
فعلى سبيل المثال، بعد أداء أربع ركعات السنّة من صلاة الجمعة، إن نوى الإنسان يقينًا:
“اللهم نويت الصلاة فرض ظهر هذا اليوم لرضاك”، أو
“اللهم نويت الصلاة فرض ظهر آخر وقتٍ لم أصله بعد لرضاك”، أو
“اللهم نويت الصلاة نافلة لرضاك”، فإن هذه النيّات الثلاث صحيحة جازمة، والصلوات التي تُقام بها صحيحة بلا شكّ، وأي نقص يُحسب حيث يكون، والله سبحانه أعلم بالنقص.
فإن كان هناك نقص في صلاة الجمعة، تحسب كصلاة الظهر، وإن كانت الجمعة صحيحة تحسب كقضاء، وإن لم يكن على المصلي قضاء تحسب نافلة ويُثاب عليها، ولا تذهب هذه الصلاة سدىً.
وفي المسجد الذي توفرت فيه شروط صلاة الجمعة، من صلى الفرض وأربع ركعات سنّة خرج بلا إشكال، حيث سقطت عنه صلاة الظهر.
وإذا صلّى في مكان لم تتحقق فيه شروط الجمعة، لم تحسب صلاة الجمعة، ولم يُصلِّ صلاة الظهر الأخيرة، فخرج دون أداء صلاة الظهر لذا تُقضى عليه، ومن لم يصلي الظهر الأخيرة طوال السنة يُقضي صلاة الظهر 52 مرة.
فلا ينبغي لأحد أن يُعيب على من نوى:
“اللهم نويت لرضاك فرض صلاة الظهر الأخيرة التي لم تسقط عني ولم تُقضَ بعد”
ويقول إنّها صلاة شكّية، فذلك جهالة تفضح صاحبه، ولو صلاها عشر مرات فهي صحيحة، وإن لم تكن الجمعة صحيحة فتُحسب صلاة الظهر، وإن كانت صحيحة تُحسب على القضاء أو النافلة، ولا تبطل أبداً.
فليحذر الجميع من إلقاء تهمة “نية شكّية” على هذه النيّة، ولينتبه العلماء وأهل الفقه من تصديق هذه الإساءة التي تُوقع في الهزل والسخرية.
الهامش والتعليقات 👇
أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
- إنّ مسألة الشكّ والريبة في النية تُعدّ من الأمور الجوهرية في صحة العبادات، فلا تُقبل العبادة إلا بنية صحيحة وقطعية.
- ما ورد في “نور الإيضاح” يوضح مفهوم “يوم الشك” وهو اليوم الذي لا يُرى فيه الهلال، فتتعذّر معرفة بداية رمضان أو نهايته، فتُصدر أحكام خاصة في النافلة والفرض.
- صلاة الظهر الأخيرة (الظهر الآخير) هي صلاة تقضي فرض الظهر بعد صلاة الجمعة، ويلزم أن تكون النية فيها قطعية لا شكّ فيها، لأن الشك في النية يبطل الصلاة.
- إذا تحقق تمام شروط صلاة الجمعة في المسجد فقد سقط فرض الظهر، وإن لم تتحقق تُقام صلاة الظهر وتُقضى.
- يُفرق بين النية القطعية والشكّية في الحكم الشرعي، فلا تُطلق صفة “نية شكّية” على النيّات الصحيحة.
- خلاصة القول: وجب التحري واليقين في النية عند أداء صلاة الظهر الأخيرة، وهذا ما بيّنه الشيخ سليمان
- رمضان أوغلو بحقّ.
صلاة الظهر الآخر: أصلها التاريخي، أساسها الفقهي وتطبيقها المعاصر
أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
1. الأصل التاريخي
إن صلاة الظهر الآخر في أصلها هي صلاة الظهر نفسها التي كانت تؤدى في عصر السعادة. ففي زمن رسول الله ﷺ، كان المسلمون في الأماكن التي لا تتوفر فيها شروط صلاة الجمعة يؤدون صلاة الظهر بدلًا عنها[^1].
وقد استمر هذا العمل في عهد الصحابة الكرام والتابعين. ومع بداية القرن الثاني الهجري، بدأ بعض الناس يقيمون صلاة الجمعة في أماكن لا تتوفر فيها شروط صحتها، فصارت صلاة الظهر التي كان يصليها الصحابة في تلك البلاد تُؤدّى بعد فرض الجمعة وسنتها الأخيرة، ولكن بنية “الظهر الآخر”[^2].
2. مواقف المذاهب
- المذهب الحنفي: صلاة الظهر الآخر هي صلاة الظهر التي تؤدى احتياطًا إذا وُجد احتمال عدم صحة الجمعة[^3]، وهي مستحبة وليست بدعة.
- المذهب الشافعي والمالكي: لا تُصلّى صلاة ظهر بعد الجمعة ما دام لا يوجد احتمال بطلان الجمعة[^4].
- المذهب الحنبلي: يوافق الشافعية في هذا الأمر.
3. فهم الحنفية للاحتياط وأدلته الفقهية
يرى فقهاء الحنفية أنه إذا وُجد تردد في تحقق شروط صحة الجمعة، فإن أداء صلاة الظهر بعد الجمعة يُعد من باب الاحتياط حتى لا يضيع الفرض[^5].
وهذا قائم على مبدأ حفظ الفرض، ولا يُعتبر بدعة، بل هو احتياط مشروع.
وقد أمر الله تعالى بالمحافظة على الصلوات، فقال: ﴿حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلَاةِ الْوُسْطَى﴾ [البقرة: 238]، وهذا يشمل حفظ الفريضة من الضياع.
4. النية وطريقة الأداء
- النية الجازمة: “اللهم نويت أن أصلي آخر ظهر أدركت وقته ولم يسقط عني” → نية صحيحة.
- النية المترددة: “إن لم تُقبل جمعتُ فصلاتي هذه ظهرًا…” → نية باطلة[^6].
- من عليه قضاء: يقيم الصلاة، ويقرأ السورة بعد الفاتحة في الركعتين الأوليين فقط.
- من لا قضاء عليه: لا يقيم، ويقرأ السورة بعد الفاتحة في جميع الركعات الأربع.
5. الرد على دعوى البدعة
البدعة هي إحداث عبادة لا أصل لها في الدين. وبما أن صلاة الظهر الآخر أصلها هو صلاة الظهر المفروضة، فإن الصلاة نفسها ليست بدعة، وإنما التغيير في وقتها ونية أدائها هو أمر لاحق، فهو عمل احتياطي مشروع[^7].
6. التطبيق المعاصر
مع أن احتمال بطلان الجمعة في المدن الكبيرة اليوم ضعيف، فإن علماء الحنفية يرون أن الاحتياط أولى.
وبما أن أصل الصلاة هو فرض، فمن شاء صلاها، ومن تركها فلا إثم عليه. وينبغي احترام اختلاف المذاهب في ذلك.
7. الخلاصة
إن صلاة الظهر الآخر:
- من حيث الأصل التاريخي: تعود إلى عصر السعادة.
- من حيث الأساس الفقهي: هي صلاة احتياطية في المذهب الحنفي.
- من حيث الخلاف المذهبي: قد تكون محل نقاش، لكنها ليست بدعة.
ويصليها من أراد وفق دليلها الفقهي، ولا يُنكر على من تركها.
المصادر
[^1]: السرخسي، المبسوط، ج 2، ص 23.
[^2]: ابن الهمام، فتح القدير، ج 2، ص 55.
[^3]: ابن عابدين، رد المحتار، ج 2، ص 149.
[^4]: النووي، المجموع، ج 4، ص 502.
[^5]: الكاساني، بدائع الصنائع، ج 1، ص 261.
[^6]: البخاري، بدء الوحي، 1؛ مسلم، الإمارة، 155.
[^7]: الشاطبي، الاعتصام، ج 1، ص 37.