Kurtuluş Yolunda Yedi Vasiyet

Ey Millî Ordu’nun hür evlatları!
Ey Yemen’in iman ve hikmetle yoğrulmuş kahramanları!

Sizlere yedi vasiyet emanet ediyorum…
Bir yandan sülalenin ihanetleriyle yüreği dağlanmış, öte yandan hakka ve hürriyete olan imanı ile alevlenmiş bir kalpten süzülerek gelen bu vasiyetlere kulak verin…
Onları, murabıt müminlerin, sebatkâr mücahitlerin ve hür adamların kalpleriyle dinleyin:

Birincisi:

Evvela Rabbanî olunuz; sonra asker…

Zafer, yalnızca namludan çıkan kurşunla gelmez.
Zafer, gecenin koynunda yapılan bir secdeyle gelir.
Yalnızken dökülen içli bir gözyaşıyla,
Murabıtın duası ve mücahidin sarsılmaz sabrıyla gelir…
Samimi bir tövbe, daimî bir istiğfar, ve Allah’la kopmaz bir bağla gelir.

“Kalplerin Rabbanîliği, cephelerin yiğitliğini doğurur.”

İkincisi:

Niyetlerinizi yenileyiniz.

Biz, bir iktidar ya da menfaat ya da şöhret için savaşmıyoruz.
Biz, tamahkârların değil, Allah’ın askerleriyiz.

Dinimiz İslam için savaşıyoruz:
Adaletin, istişarenin, eşitliğin ve özgürlüğün dini için.
Yemenli insanın haysiyeti için,
Başkentimizi kurtarmak,
Cumhuriyeti geri getirmek,
26 Eylül ve 14 Ekim devrimlerinin hatırasını yaşatmak,
Yemen’in birliğini korumak,
Egemenliği ve millî kararı yeniden tesis etmek için savaşıyoruz.

Biz, Sana’nın özgür olduğu,
Yemen’in bağımsız ve yekpare olduğu,
Devletin halka ait olduğu,
Yönetimin seçimle belirlendiği,
Saray darbeleri ve terörle değil, halk iradesiyle şekillendiği günler için savaşıyoruz.

“Saltanat için savaşan bir halk, haktan, özgürlükten ve izzetten uzaklaşır.”

Üçüncüsü:

Davamız… hak bir davadır. Din ve vatan davasıdır.

İnanç, özgürlük, izzet ve adalet davasıdır.
Kaçırılmış cumhuriyetin geri alınması,
Kâhinlik tahtının yıkılması,
Başkentimizin geri kazanılması,
Sana’nın, Tahran’ın kölelerinden ve Humeynî’nin yandaşlarının hurafelerinden kurtarılması davasıdır.

“Davamız, pazarlanamayacak kadar kutlu,
sahte sloganlara sığmayacak kadar büyüktür.”

Dördüncüsü:

Disiplinli olunuz; çünkü Allah cemiyetle beraberdir.

Cesaret, saf düzenine girmezse ne fayda?
Liderliğe itaat şarttır.
İtaat, düzen ve nizam olmadan ne zafer mümkündür ne de istikrar…

“Bir topluluk, nizamı olmazsa, kâhinliğin hurafeleriyle mağlup olur.
Peki ya düşman silahlanmış, hazırlanmışsa ne olur?”

Beşincisi:

Her savaş için hazırlığınızı tam yapınız.

Sadece iman etmek yetmez.
Hazırlanmak, teçhizatlanmak, tetikte olmak şarttır.
Zira Allah buyurur:

﴿Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın﴾ [Enfâl:60]

Ey silahlı kuvvetlerin kahramanları!
Siz bentsiniz, siz mızrak, siz sancaktarsınız.
Siz, Allah’tan sonra halkın ümidi ve dayanağısınız.
O hâlde, kutlu ve nihai savaş için hazırlığınızı tam yapınız.

Altıncısı:

Sana’nın kurtuluşu bir hedef değil, bir zarurettir.

Açıkça söylüyoruz:
Sana özgürleşecektir!
Husi bitecektir!
İran çökecektir!

“Hür bir vatanda köle olarak yaşamayacağız.
Sana, karanlık bir mağara ve yabancı bir sarığın gölgesinde, Kum’un ve Tahran’ın mollalarının emriyle yönetilmeyecektir!”

Yedincisi:

Ümidimiz azığımızdır; ümitsizlik ihanettir.

Ne kadar zaman uzasa da,
Ne kadar krizler artsa da,
Ne kadar tuzaklar kurulsa da…
Ümitsizliğe düşmeyiniz!

Abluka altındaki Gazze, dünyanın karşısında dimdik durdu:
İki yıl boyunca sabretti, sebat etti, fedakârlık etti;
Ne yılgınlığa düştü, ne zayıfladı, ne de teslim oldu…
Oysa nice devletler ve ordular birkaç gün içinde yenildi ve teslim oldu.

Siz, iman ve hikmet diyarı Yemen’in hür evlatları değil misiniz?

Allah’ın vaadine güveniniz ve O’na tevekkül ediniz:

﴿Sabredin, sebat edin, nöbet yerlerinize bağlanın ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz﴾ [Âl-i İmrân: 200]

“Göğsümüzde nefes, omzumuzda silah olduğu sürece,
karar vakti yaklaşmakta, zaferse Allah’ın izniyle gelmektedir.”

Ve zulmedenler, hangi akıbete uğrayacaklarını elbet bileceklerdir…

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
21.06.2025 OF

سبع وصايا على طريق التحرير..

يا أحرار الجيش الوطني…
يا أبطال يمن الإيمان والحكمة…

هذه وصايا سبع، أودعها بين أيديكم،
من قلبٍ أحرقته خياناتُ السلالة، وأوقدته جذوة الإيمان بالحق والحرية، فأصغوا لها بقلوب المومنين المرابطين المجاهدين الاحرار ..

أولًا:
كونوا ربانيين قبل
أن تكونوا مقاتلين ..

النصر لا يأتي من البندقية وحدها،
بل من سجدة في جوف الليل،
ومن دمعةٍ صادقة
في الخلوة،
ومن دعاء المُرابط وثبات المجاهد الصادق،
ومن توبه صادقة وإستغفار دائم وقوة الصلة بالله،

“ربانية القلوب،
هي التي تصنع
رجولة الميدان.”

ثانيًا:
جددوا نياتكم،
فنحن لا نقاتل
من أجل سلطة
أو منفعه او جاه ..

نحن جنود الله
لا جنود الطمع،
نقاتل من أجل دين الاسلام،
دين العدل، والشورئ والمساواة، والحرية،
وكرامة الانسان اليمني ومن أجل تحرير العاصمة وإستعادة الجمهورية وثورة 26 سبتمبر 14 اكتوبر والحفاض علئ الوحده اليمنية و استعادة السيادة والقرار
نقاتل من أجل أن تعود صنعاء حرّة،
واليمن واحد مستقل،
والدولة للشعب
لا للسلالة.
والحكم شورئ بالانتخاب ليس عبر الانقلاب والارهاب ..

“ويلٌ لشعب يُقاتل أبناؤه من أجل الكرسي،
وينسون راية
الحق والحرية والكرامة .”

ثالثًا:
قضيتنا…
قضية عادلة قضية دين ووطن.

إنها قضية عقيدة، حرية، كرامة، وعدل.
قضية استرداد الجمهورية المختطفة، وهدم عرش الكهنوت، واستعادة العاصمة، وتحرير صنعاء
من عبيد طهران وخرافات اذناب الخميني.

“قضيتنا أقدس من أن تُباع،
وأكبر من أن تُختصر بشعارات كاذبة.”

رابعًا:
كونوا منضبطين،
فإن الله مع الجماعة

ما تنفع الشجاعة
إن لم تنتظم
في الصف؟
لابد
من طاعة القيادة؟
إن الطاعة والانضباط والنظام طريق النصر والتمكين..

“قوم بلا نظام، هزمهم الكهنوت بخرافة،
فكيف بمن تجهّز واستعد؟!”

خامسًا:
أعدّوا لكل معركة عدّتها.

لا يكفي أن نؤمن،
بل لا بد أن نستعد ونتهيّأ ونتأهب،
فالله أمرنا:

﴿وأعدوا لهم ما استطعتم من قوة﴾.

وأنتم يا ابطال القوات المسلحة:
أنتم السدّ، والرمح، والراية.
أنتم أمل الشعب
بعد الله،
فاستعدوا وأعدوا للمعركة المقدسة والفاصلة ..

سادسًا:
تحرير صنعاء هدف
لا بد أن يتحقق.

نقولها بملء الفم:
صنعاء ستتحرر!
والحوثي إلى زوال!
وإيران إلى انكسار!

“لن نبقى عبيدًا
في وطنٍ حر،
ولن تُحكم صنعاء بعمامة دخيلة وكهف مظلم وتبعية لملالي قم وطهران .”

سابعًا:
الأمل زادنا،
واليأس خيانة.

لا تيأسوا مهما طالت المدة وزاد ضغط الازمات،
وكثرت المؤامرات.

غزة المحاصره وقفت امام العالم
وصمدت وثبتت
وضحت
فما وهنت وما ضعفت وما استكانت لمدة عامين
بينما دول وجيوش انهزمت واستسلمت في بضعة ايام ..

فكيف بكم يا احرار يمن الإيمان والحكمة؟
ثقوا بوعد الله
وتوكلوا عليه:

﴿واصبروا وصابروا ورابطوا
واتقوا الله لعلكم تفلحون﴾
[آل عمران:200]

“ما دام في صدورنا نفس،
وفي أكتافنا سلاح، فالحسم قادم،
والنصر آتٍ بإذن الله.”

وسيعلم الذين ظلموا أي منقلبٍ ينقلبون ..