ATEİZM ve DEİZM’İN HESABI KİMDEN SORULMALI?
Bir arkadaşımız, Mustafa Öztürk beyin Haber Türk, Teke Tek proğramında, bir kaç ay önce, yaptığı konuşmada, Kurumsal Dinin çöktüğünü, klasik kaynakların deist gençlerin ihtiyaçlarına cevap veremediğini,
Kurumsal yapının ve kaynaklarının yenilenmesi gerektiğini felsefi bir üslupla anlatıp, acil çözüm eylemi olarak, psikolojik ve felsefi kaynaklardan beslenen bir anlayışla çözüm üretilmesi gerektiğini söylüyor.
Ne dersiniz diye sordu ve konuşmanın linkini de gönderdi. Dinledim ve kendisine şu notu yazdım:👇
Mustafa Bey felsefesini yaptığı din anlayışının nasıl bir anlayış olduğunu müşahhas bir şekilde ortaya koymuyor. Sadece hayatımızda fiili yeri olmayan bir anlayışa fatura kesmeye çalışıyor. Nasıl bir anlayışı benimseyip yaşar ve yaşatırsak nesillerimizi deist olmaktan kurtarabiliriz? Bunu net olarak ifade etmiyor. Bahsettiği anlayışın öncülerinden biri kabul edilen Yaşar Nuri neden deist olma ihtiyacı duydu?
Deist gençlerin yetiştiği eğitim sistemini müslümanlar mı dizayn etti? Müslümanların şekillendirdiği ve tenkit ettiği din anlayışını hakim kıldığı bir sistem oluşturuldu da bizim mi haberimiz olmadı? Kendisini ve benzerlerini yetiştiren sistemi oluşturanlar şimdi hakim durumdan çıkmış, devre dışı mı kalmışlar? Ne oldu da şikayet ediyor? Kimden şikayet ediyor? Müslümanlar ve savundukları din anlayışı ve sistemi 113 senedir devre dışı değil mi? Devre dışı bırakılmış bir sistemin ürünü söz konusu olabilir mi? Mevcut sistemin ürettiği ürünü beğenmiyorsa, bunun faturasını, kurumsal din anlayışını, hayatlarına yansıtmaya, yaşama ve yaşatmalarına müsaade edilmeyen, kurumsal din anlayışını savunucularına neden çıkartıyor? 113 senedir, ezilen, hakir görülen, mevcut laik sistemin mahkumu olan müslümanların suçu nedir?
Cihad ve edep dini olan İslamiyeti kırparak kuşa çeviren, 54 farzı bile 32 ye düşürüp öğreten, bu 32 farzı da bilenlerin oranını % 25 lere düşürmeyi başaran sistemi kimler oluşturdu?
Bu sistemin sahiplerine söyleyebilecek bir çift sözü bile olmayanların, müslümanları itham etme ucuzluğuna kapılmasının makul ve mantıklı bir sebebi var mıdır? Varsa bunu bize izah etmesi gerekmez mi? Kendisi savunduğu din anlayışını yaşayarak bize örnek olmasına kim mani oluyor? Savunduğu sistemin usulü ve ölçüsü nedir? Ölçüsü ve usulü olmayan bir sistemin tartışmasını sonuçlandırmak mümkün müdür? Ölçüsü ve usulü varsa nedir? Akıl mı, felsefe mi, vahiy mi? Neye göre din anlayışımızı yenileyeceğiz? Bu sorulara cevap vermeden kuru felsefe yapmanın ne faydası olabilir? Kime yararı olabilir?
Siyonizmin ürettiği projeleri destekleyen düşünce ve anlayışla samimi bir din anlayışı geliştirilebilir mi? Mustafa Bey’in biraz da bu konulara eğilmesini bekliyoruz.
Deist üretmek üzere dizayn edilmiş bir eğitim sistemi olduğu sürece bu şikayetler biter mi? Münferit gayretlerle anlatılacak İslam yeterli olabilir mi? Mesele çok boyutlu bir mesele. Tek boyutunu halletmek çözüm için yeterli olabilir mi? Dünyadaki düşünce sistemlerinin etkisinden korunabilecek zırhı olmayan bir genci korumak yüzeysel tedbirlerle, sadece öğretmekle halledilebilir mi? Hayatlarımızda fiilen yaşayarak örneğini oluşturamadığımız bir sistemi ve nizamı ne kadar mantıklı ve tutarlı anlatırsanız anlatın yeterli olabilir mi? Sıkıntımız doğru bilgiye ulaşmaktan ibaret değil. Topyekün bir sistem değişikliği ve inkılabı olmadan köklü çözüm üretmek çok kolay olabilir mi?
Bir çift sözde Batı’ya özenenlere
Batı ülkelerinde Müslümansız İslam gördüm. Batı’da İslam’ı gördüm; Müslümanları görmedim diyenler, siz hangi gözle bakıp gördünüz?
Sen gerçekte Batıda babası belli olmayan çocuklar gördün; Batıda, babasının evinden, yanından çıkıp kafasına göre başıboş takıldığı halde kızına hiç bir söz söyleyemeyen, etkisi olmayan babalar gördün; Batıda bir çok anormallikler, sapıklıklar, köpeği ile evlenen kadınlar, erkekle evlenen erkekler, bunları himaye eden kanunlar, evlerinde ölüp aylar sonra cesetlerinin kokmasından rahatsız olduğu için haberdar olduğu, akrabalarının arayıp sormadığı, yaşlılar gördün. Arkadaşları ile her gün irtibat kurduğu, görüştüğü halde, annesi, babası, kardeşleri ile, yılbaşı, doğum günü gibi vesileler dışında görüşmeyen, ahlaki çöküntü içerisindeki kişiler gördün; parçalanmış aileler ve iğrenç birliktelikler gördün, şehvetli toplumlar gördün; Batı’da arkadaşı, kız kardeşi ve teyzesiyle evlenenleri gördün; Batı’da tüm parasını köpeğine, en sevdiği hayvana bağışlayan bireyleri gördün ve yasaların da buna izin verdiğine şahit oldun. İntihar, suç ve tecavüz oranlarının en yüksek olduğunu gördün; sonra da müflis olarak gelip İslam’ı gördüm ve Müslümanları görmedim diyorsun; ah siz sadece disiplini, kanunların varlığını, yollardaki nizam intizamı ve yüksek inşaatları, para ve teknolojiye taalluk eden ayrıntılı çalışmaları gördün. Yeryüzünün yeniden imarını, insanlığa hizmeti ve insanlığın mutluluğunu düşünenleri göremezsin. Sadece bir savaşta kullanacakları yıkıcı ve ülkeleri yok edici silahlar görürsün.
Ülkelerin işgal edildiğini, insanların sömürüldüğünü, milyonların öldürüldüğünü ve servetlerinin yağmalandığını görmedin mi?
Allah’ım, bize sana dönüp iltica ederek teslim olmayı nasip et.
06/12/2022
Ahmet Ziya İbrahimoğlu