Biz Kimiz?

“Kayıp bir mektup bulundu. Bu mektup, ‘Siz kimsiniz?’ sorusuna verilmiş bir cevaptır.”

✍️ Cibran Halil Cibran şöyle yazmış:
Biz, ölüme yaklaşıp asla ölmeyen bir milletiz. Binlerce kez ölümle yüzleştik, ama ölmedik; binlerce kez daha ölecek gibi olacağız ve yaşamaya devam edeceğiz. Biz, görünüşte yenilen ve boyun eğen, ama iç dünyasında her zaman galip kalan bir halkız. Zayıflığımızla güçlüyüz, kırılganlığımızla zafer kazandık. Kalplerimizi kendimize yiyecek, gözyaşlarımızı içecek yaptık; ama asla boyun eğmedik, yüzümüzü yıldızlardan çevirmedik.

Biz, zamanın çözmeyi başaramadığı ve asla çözemeyeceği bir bilmeceyiz. Anahtarları kaybolmuş bir kapıyız; bu kapı geçmişin ve geleceğin sırlarını saklar. Biz, ağıtlar yakarız; ama o ağıtlarda hayatın fısıltısı duyulur. Başkaları kutlama yapar; ama onların sevinçlerinde ölümün iniltileri gizlidir.

Biz, boşluğu yaran bir çığlığız; diğerleri ise yalnızca havayı rahatsız eden ve sokaklarda yankılanan bir gürültü. Biz, her sabah ve akşam hatıralarla yankılanan eski bir şarkıyız; diğerleri ise bir uçurumda yankılanan anlamsız sözler.

Biz, sağlam ve yerinden oynamayan bir dağ gibiyiz; diğerleri ise karanlıkla ortaya çıkıp yine karanlıkla kaybolan hayaletler. Zayıflığımızla güçlüyüz, sessizliğimizle konuşuyoruz. İhtiyaç içinde olmamıza rağmen vermeye devam eden bir milletiz. Biz, avcının pençeleriyle yakaladığı ve gagasıyla etimizi parçaladığı bir ceylanız. Düşmanlarımız tadımıza varabilir, ama bizi ne yutabilir ne de yok edebilirler.

Biz, yolların kavşak noktasında yaşıyoruz. Her fatih, bahçelerimize kılıçlarını, tarlalarımıza mızraklarını dikti. Zannettiler ki bu topraklarda zafer çelenkleri büyüyecek; oysa sadece dikenler ve çalılar yeşerdi.

Bize fakir ve muhtaç olduğumuzu söylüyorsunuz. Evet, fakiriz; çünkü çalmayı, hile yapmayı, işgal etmeyi ve yağmalamayı öğrenmedik. Hep sadece kendi ektiğimizi biçtik, kendi dokuduğumuzu giydik.

Biz, bize gülenlere gülümseriz; ama onların kahkahalarına eşlik etmeyiz. Misafirlerimizi ağırlarız; ama gittiklerinde kendi gerçekliğimize döneriz. Tenimiz yumuşak ve narindir; ama kemiklerimiz meşe ağacının kökleri kadar serttir. Her duruma ayak uydururuz; ama kalplerimiz değişimden, ruhlarımız ise Allah’ın yakınlığından asla uzaklaşmaz.”

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
17.11.2024 Üsküdar

رسالة مفقودة عثر عليها، كانت جوابا عن سؤال وجه إليه ملخصه:-
“من أنتم..؟”

✍️فكتب جبران خليل جبران:-
“نحن أمة تحتضر ولا تموت، قد أحتضرت الف مرة ومرة ولم تمت، وستحتضر الف مرة ومرة وتظل حية، نحن شعوب تغلب وتخضع في ظاهرها، ولكنها تبقى ظافرة في طويتها، نحن الأقوياء بضعفنا، المنتصرون بإنكسارنا، نحن الذين نأكل قلوبنا طعاما ونشرب دموعنا خمرا غير أننا لا نلوي أعناقنا ولا نحول وجوهنا عن الكواكب.

نحن عقدة لم تحلها الأيام وستبقى غير محلولة، نحن باب ضاعت مفاتيحه وسنظل بابا موصدا يحجب وراء مصراعيه أسرار الأزمنة الغابرة واسرار الأزمنة الآتية، نحن نندب وفي ندبنا همس الحياة، وغيرنا يهلل وفي تهاليله تأوه الموت.

نحن صرخة تخترق غلاف الأثير، أما سوانا فضوضاء تزعج الهواء، تقلق الأزقة والشوارع.

نحن أغنية قديمة ترددها الذكرى كل صباح وكل مساء، أما غيرنا فلغط في لجة ولفظ في هاوية.

نحن جبل راسخ مقيم، أما سوانا فاشباح تأتي مع الظلام وتضمحل بإضمحلال الظلام.

نحن أمة قوية بضعفها، جليلة بأضمارها، تتكلم وهي صامتة وتعطي وهي تتسول، نحن حمل اجمة، أما عدونا فينظر إلينا من شاهق ثم يهبط ويقبض علينا بمخالبه وينهش أجسادنا بمنقاره مستطيبا طعمنا، ولكنه لا يستطيع ابتلاعنا ولن يستطيع ابتلاعنا.

نحن نسكن على ملتقى الطرق، فما مر بنا فاتح إلا وغرس السيوف في حدائقنا والرماح في حقولنا متوهما أنها ستنبت غارا يكلل بها رأسه، ولكنها لا تنبت سوى الشوك والحسك.
تقولون أننا فقراء محتاجون.
نعم، نحن فقراء لأننا لم نتعلم السرقة وفنون الإحتيال والغزو والنهب، فلم نحصد قط سوى ما زرعنا ولم نلبس سوى ما غزلنا.

نحن قوم نبتسم لمن يضحك لنا ولكننا لا نضحك معه، نحن قوم نتقلد ضيوفنا والوفود المبعوثة إلينا، ولكننا لا نلبث أن نعود إلى ما بنا عندما يرحلون عنا، ونحن قوم في جلودنا لين ونعومة، أما عظامنا فكثيفة كعروق السنديان، ونحن قوم نلبس لكل حالة لبوسها أما قلوبنا فتظل في مأمن من الأطوار والتطور، وأما ارواحنا فتظل في جوار الله”