Tony Blair: Irak’ı Kana Bulayan Ellerden Gazze’yi Düzene Sokma Sevdasına

Bu teklif, 2003’teki Irak işgali sebebiyle tartışmalı bir geçmişe sahip Blair’in adıyla birlikte Filistin çevrelerinde geniş yankı uyandırdı.

Tartışmalı Siyasî Miras

Blair, Amerika Birleşik Devletleri ile omuz omuza Irak’ı işgal eden kilit bir lider olarak tanınır.
İngiltere’de 2016’da yayımlanan Chilcot Raporu, Blair hükümetinin Irak’ta kitle imha silâhları bulunduğuna dair doğru olmayan istihbaratı öne sürerek savaşa katılma kararına yol açtığını ortaya koydu.

Raporda, “İngiltere hükümeti işgalin sonrasına dair sağlıklı bir hazırlık yapmadı; bunun sonucu olarak Irak devleti çöktü, insânî buhran derinleşti; yüzbinlerce insan öldürüldü, milyonlarca kişi yurtlarından edildi.” denildi.

Birleşmiş Milletler’in de teyit ettiği gibi, bu iddialar asılsızdı ve Irak’ta söz konusu silâhlar yoktu.
Bu durum, Blair’in, Londra sokaklarında ve İngiltere’nin pek çok şehir ve kasabasında yapılan milyonların katıldığı tarihe geçen protestolarda, “Savaş Suçlusu” diye anılmasına yol açtı.

Yöneltilen ağır tenkitlere ve “savaş suçları” ithamına rağmen, Blair işgal kararından ötürü özür dilemedi, yalnızca “hazırlık ve uygulamada hata yaptığını” kabul etmekle yetindi.

Bu geçmiş, onun adını daima savaş kararlarının siyasî ve ahlâkî mesuliyeti tartışmalarına bağladı.

Gazze’ye Dönüş Teşebbüsü

Basında çıkan haberlere göre Blair, bugünlerde ateşkesin ardından Gazze’yi yönetmek üzere ön plâna çıkmak istemekte ve “Gazze İçin Uluslararası Geçici Otorite” adıyla (GITA) anılan bir yapının başkanlığına talip olmaktadır.
Bu kurumun, yeniden imar ve geçici huzur döneminde bölgeyi idare etmesi öngörülmektedir.

Blair’in, bu konudaki hazırlık toplantılarına katıldığı bildirilmektedir. Onu destekleyenler, bu girişimi “bölgeye huzur ve insânî iyileşme getirme çabası” olarak nitelemektedir.

Geniş Tepkiler ve Güçlükler

Blair’in adının Gazze’yi yönetmek üzere gündeme getirilmesi, çeşitli sebeplerle tepki toplamaktadır.
Öncelikle, Irak işgalindeki rolü yüzünden güvenilirliği sorgulanan bir ismin, uluslararası arabulucu olarak tarafsız ve güven telkin etmesi güç görülmektedir.

Bunun yanında, Blair’in Orta Doğu’daki danışmanlık ve ticari faaliyetleri, Filistinliler ve Arap ülkeleri nezdinde onun niyetlerine dair kuşkuları beslemektedir.

Gazze’nin, Blair’in başında bulunduğu uluslararası bir vesayetle yönetilmesi düşüncesi, Filistinlilerin siyasî ve millî bağımsızlık yolunda kendi iradelerini kullanma imkânını zayıflatacak bir dayatma olarak görülmektedir.

Trump’ın Plânı

Beyaz Saray, Başkan Donald Trump’ın, Gazze’deki saldırıları sona erdirmeye yönelik plânını açıkladı.
Bu plân, Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’e verdiği sınırsız desteği ve Filistin meselesinde çifte standart uygulamasını yansıttığı için dünya çapında tartışmalara yol açtı.

Plâna göre, “İsrail” ile Filistinliler arasında bir diyalog başlatılarak, “huzurlu ve müreffeh bir şekilde birlikte yaşama zemini” oluşturulacak; İsrail ne Gazze’yi işgal edecek ne de ilhak edecek; kimse zorla yerinden edilmeyecek.

Plân, “İsrail”in anlaşmayı açıktan kabul ettiği andan itibaren, tüm askerî harekâtın -hava ve topçu saldırıları dâhil- yetmiş iki saat boyunca durdurulmasını öngörmekte; bu sürede hayatta olan İsrailli esirlerin serbest bırakılması ve ölenlerin naaşlarının teslim edilmesi şart koşulmaktadır.

Ayrıca, İsrail ordusunun, üzerinde mutabakata varılacak bir takvim uyarınca ve silâhsızlanma süreciyle bağlantılı şekilde geri çekilmesi plânlanmaktadır.

Plâna göre, esirlerin serbest bırakılmasının ardından, İsrail 250 müebbet mahkûmu ve 7 Ekim 2023 sonrası tutuklanan 1700 Gazze sakinini serbest bırakacaktır.

Anlaşmanın kabulüyle birlikte yardımların derhal ve tam olarak Gazze’ye ulaştırılması, diğer maddelerin de uygulanması taahhüt edilmektedir.
Bununla birlikte, direniş hareketi Hamas’ın teklifi geciktirmesi veya reddetmesi hâlinde, yardımların ancak “terörden arındırılmış” diye nitelendirilen bölgelere ulaştırılacağı belirtilmektedir.

Plân, ayrıca, Hamas mensuplarının Gazze’den ayrılmak isteyenlerine “güvenli bir geçiş yolu” sağlanacağını vurgulamakta; Trump ise Hamas’la ilgilenme sorumluluğunun Arap ve İslâm ülkelerine ait olacağını söylemektedir.
Bu yaklaşım, Amerika’nın muhtemel bir tırmanışta İsrail’e tam destek verdiğini ortaya koymaktadır.

Plân, Hamas’ın derhal silâhsızlandırılmasını, askerî yapısının tasfiye edilmesini, reddetmesi hâlinde yaptırımlarla tehdit edilmesini öngörmektedir; buna karşılık İsrail’in askerî faaliyetlerine benzeri sınırlamalar getirilmemesi, çifte standart siyasetini açıkça sergilemektedir.

Plân, ayrıca Gazze üzerinde “Barış Konseyi” adıyla yeni bir uluslararası gözetim kurumu oluşturulmasını teklif etmekte; bunun, Trump’ın doğrudan denetiminde ve savaş suçlarıyla suçlanan eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in de iştirakiyle yürütüleceği belirtilmektedir.
Bu yapı, Hamas’ı dışlayarak, Filistinliler ve başka unsurlardan oluşacak bir hükûmet kurmakla görevlendirilecektir.

Devam Eden Yıkım

İşgal kuvvetleri, 7 Ekim 2023’ten bu yana, Amerika ve bazı Batı ülkelerinin doğrudan desteğiyle Gazze’de ağır bir savaş yürütmektedir.
Filistin Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiğine göre, bu saldırılar bugüne dek 234 binden fazla Filistinlinin şehâdetine veya yaralanmasına yol açmıştır.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
30.09.2025 – OF

توني بلير.. بين جرائم غزو العراق وطموح إدارة غزة