Rabî’ el-Medhalî ve Seyyid Kutub ..
Bu mektup, Suudi Arabistan’daki kıdemli alimlerden olan Şeyh Bekir Ebu Zeyd’in, Rabî’ el-Medhalî’ye yazdığı bir mektuptur. Bu mektupta Ebu Zeyd, el-Medhalî’nin Seyyid Kutub’u tenkit ettiği “الأضواء الإسلامية” adlı kitabını gözden geçirmiş ve kitaptaki sert tenkitlerin haksız ve yersiz olduğunu belirtmiştir. İşte mektubun Türkçe tercümesi:👇
Rabî’ el-Medhalî ve Seyyid Kutub
Rabî’ el-Medhalî, Seyyid Kutub’u tenkit etmek amacıyla “الأضواء الإسلامية” adlı kitabını yazmış ve Suudi Arabistan’daki Kıdemli Âlimler Heyeti üyesi olan Şeyh Bekir Ebu Zeyd’e sunarak onun takdirini ve övgüsünü ummuştu. Ancak Şeyh Ebu Zeyd’in cevabı, Rabî’ el-Medhalî için oldukça sert ve onun mübalağa ve yalanlarını açığa çıkaran bir nitelikteydi. Şeyh Beker Ebu Zeyd’in Rabî’ el-Medhalî’ye yazdığı altın değerindeki bu mektup şöyledir:
Saygıdeğer Kardeşim Şeyh Rabî’ b. Hadi el-Medhalî,
Selamun Aleyküm ve Rahmetullah ve Berekatuhu.
Size, gönderdiğiniz “Seyyid Kutub’un Akidesi ve Fikirleri Üzerine الأضواء الإسلامية” adlı kitabı okuma isteğinize cevaben, bu kitabı inceledim ve bazı değerlendirmelerim var. Bu değerlendirmeler, bu projenin rafa kaldırılmasını mı gerektirir yoksa düzeltildikten sonra yayınlanması mı mümkün kılar bilemem, Kitabınızın, ahirette sizin için bir sermaye, dünyada ise Allah’ın dilediği kullarına bir ışık olmasını temenni ediyorum. İşte görüşlerim:
- Kitabın içindekiler bölümünün ilk sayfasına baktığımda, Seyyid Kutub hakkında toplanmış bazı başlıklar gördüm. Bunlar arasında küfür, ilhad (inkârcılık), zındıklık, vahdet-i vücud inancı, Kur’an’ın yaratılmış olduğunu savunmak, Allah’ın sıfatlarını aşırı yüceltmek, mütevatir hadisleri kabul etmemek, kesinlikle inanılması gereken itikadi konularda şüphe uyandırmak ve toplumları tekfir etmek gibi başlıklar bulunuyor. Bu başlıklar, müminlerin tüylerini diken diken edecek kadar ağır ithamlar ihtiva ediyor. Müslüman âlimlerin bu kadar büyük günahlara karşı uyarıda bulunmamaları üzüntü verici. Bu başlıkların, Seyyid Kutub’un kitaplarının yayılması ve bu kitaplardan birçok kişinin faydalanması ile nasıl bağdaştırılabileceğini merak ediyorum. Siz bile yazdığınız bazı eserlerde ondan faydalandınız. Başlıklar ve muhtevalar arasındaki tutarsızlıkları gördüğümde, haberin haberi yalanladığını fark ettim. Bu başlıklar, genel olarak Seyyid Kutub’a iftira atmak ve onu küçük düşürmek amacıyla sıradan okuyucuyu kışkırtacak nitelikte. Ben kendim, sizin ve diğer Müslümanların günaha ve haksızlığa düşmesini istemiyorum. Kişinin sevaplarını, sevmediği ve düşman gördüğü birine hediye etmesi büyük bir hata ve kayıp olur.
- Bu kitabın şu eksiklikleri olduğunu tespit ettim:
- İmi araştırma ilkeleri,
- İlmi tarafsızlık,
- Tenkit usülü,
- Nakletme ve bilgi aktarımında dürüstlük,
- Hakları gasp etmeme.
Kitapta bu eksikliklerin yanı sıra edep, üslup kalite ve seviyesi ile takdim güvenirliliği de yoktur.
İşte ispatları:
İlk olarak, kitabın bazı bölümlerinde Seyyid Kutub’un eski baskılarına atıfta bulunduğunuzu gördüm. Misal, “Zilal” ve “Sosyal Adalet” adlı eserlerin tenkidini eski baskılarına dayandığınızı fark ettim. İlmi tenkit ve dürüstlük ilkelerine göre, tenkitin, her kitabın son baskısındaki metinlere yöneltilmesi gereklidir. Çünkü son baskılarda yapılan değişiklikler, önceki baskılardaki hataları geçersiz kılar. Bu durumun temel bilgilere sahip olduğunuzdan dolayı size de aşikar olduğunu düşünüyorum. Ancak bu durumu bilmez görünmeniz, size bilgi sağlayan bir öğrencinizin hatasından kaynaklanıyor olabilir. Bu durum, geçmiş alimlerin yaşayıp karşılaştığı durumlara da benzemektedir. Misal olarak, İbn Kayyim’in “Ruh” kitabında bazı kimseler, bu kitabın yazarın hayatının başlarında yazılmış olduğunu düşündü. Benzer şekilde, diğer bazı eserlerde de bu tür durumlar olmuştur. “Sosyal Adalet” kitabı da Seyyid Kutub’un İslami konularda kaleme aldığı ilk eserlerden biridir. Allah yardımcımız olsun.
İkinci olarak, kitabın içindekiler bölümünde yer alan “Seyyid Kutub, Allah’tan başkasının da kanun koyabileceğini savunuyor” başlığına rastladığımda, cildim ürperdi. Hemen bu başlığı inceledim ve Seyyid Kutub’un “Sosyal Adalet” kitabından aktarılan uzun paragrafların bu başlıkla alakası olmadığını fark ettim. Farz edelim ki, bu ifadede yanlış anlaşılan veya yanlış yorumlanan bir cümle var; bu durumda bile bu ifadeyi küfre götüren bir tenkide dönüştürmek doğru değildir. Seyyid Kutub, hayatını Allah’ın tevhidini (hüküm ve teşrih konusunda) savunmaya, insan yapımı kanunları reddetmeye ve bu tür eylemlerle mücadele etmeye adamıştır. Allah, her işte adaleti ve dürüstlüğü sever ve umarım siz de adalet ve dürüstlüğe geri dönersiniz.
Üçüncü olarak, kitabınızın başlıklarından bir diğeri “Seyyid Kutub’un vahdet-i vücud inancını savunması” şeklindedir. Seyyid Kutub, Hâdîd ve İhlâs surelerini tefsir ederken bazı benzer ifadeler kullanmıştır ve bu ifadeler onun vahdet-i vücud inancını savunduğunu iddia etmek için kullanılmıştır. Ancak, Seyyid Kutub’un Bakara suresi tefsirinde bu inanca açıkça karşı çıktığını da aktarmışsınız. Özellikle “İslami Düşünce Temelleri” adlı eserinde vahdet-i vücud inancına yönelik tatmin edici bir reddiye bulunuyor. Bu sebeple, Seyyid Kutub’un muğlak ifadelerini küfre götüren bir suçlama olarak nitelendirmek doğru olmaz. Dolayesiyle, Seyyid Kutub’un dolaylı olarak tekfir edildiği bu ifadeleri silmenizi teklif ediyorum.
Dördüncü olarak, kitabınızda “Seyyid Kutub’un ‘Lâ ilâhe illallah’ kavramını alimlere ve dilcilere aykırı bir şekilde yorumladığı ve Seyyid Kutub’un rablık ve ilahlık kavramlarını tam olarak anlamadığı” şeklinde bir başlık yer alıyor. Sevgili kardeşim, bu ifadelerle Seyyid Kutub’un tevhid anlayışını ve hayatı boyunca savunduğu değerleri yok saymışsınız. Ancak Seyyid Kutub, tevhidin gerekliliklerinden biri olan hüküm ve teşrihte Allah’ın birliğini savunmuştur. Seyyid Kutub, Allah’ın şeriatının uygulanmasının yasaklanmasına karşı durduğu ve insan yapımı kanunların uygulanmasına büyük bir cesaretle karşı çıktığı için bu konuda çok fazla vurgu yapmıştır. İslam ümmeti, 1342 (Hicri) yılından önce böyle bir cesaret görmemiştir.
Beşinci Nokta: İçindekiler bölümünde yer alan “Seyyid’in Kur’an’ın yaratılmış olduğu ve Allah’ın kelamının iradeden ibaret olduğu sözü” başlığına gelince; belirtilen sayfalara döndüğümde, Seyyid’in (Allah ona rahmet etsin) bu ifadeyi (Kur’an yaratılmıştır) açıkça belirttiğini gösteren tek bir harfe bile rastlamadım. Bu tür tekfir edici ifadelerin kullanılmasındaki bu kolaycılık nasıl olabilir? Gördüğüm en son şey, Seyyid’in “Ancak onlar, bu harflerden -yani muqatta’a harflerinden- bunun gibi bir kitap oluşturamazlar, çünkü bu Allah’ın eseridir; insanların eseri değil” gibi bir ifadesiydi. Bu ifade elbette hatalıdır; ancak bu ifadeden hareketle Seyyid’in bu küfür muhtevalı görüşü (Kur’an’ın yaratılmış olduğu) savunduğunu mu hükmedelim? Allah’ım, bunu üstlenemem… Bu ifade bana, merhum Şeyh Muhammed Abdülhalik Azime’nin “Kur’an-ı Kerim’in Üslubu Üzerine Çalışmalar” adlı kitabının önsözünde söylediği bir ifadeyi hatırlattı. Bu kitabı İmam Muhammed bin Suud İslam Üniversitesi’nin takdirleriyle basıldı. Peki, herkesi Kur’an’ın yaratılmış olduğunu söylemekle suçlayacak mıyız? Allah’ım, hayır.
Bu noktada konuya dair söylediklerim bu kadar. Diğer açıdan şunları da ifade etmek istiyorum:
- Bu kitabın müsveddesi 161 sayfa olup el yazısıyla yazılmıştır. Farklı el yazıları mevcuttur. Geleneksel olarak yazdığınız sayfalardan hiçbirini tanımadım; ancak yazınız değişmiş olabilir ya da beni yanıltmış olabilir. Seyyid Kutub’un (Allah ona rahmet etsin) kitapları, öğrenciler tarafından hazırlanmış ve her bir öğrenci, denetiminiz veya dikte etmeniz altında uygun gördüğü şeyleri çıkarmış olabilir. Bu nedenle, bu kitabın size ait olduğundan emin değilim, ancak kitabın kapağında “yazar” olarak isminiz yer alıyor. Bu, sizin şahsınıza dair bir güvenilirlik belgesi olarak benim için yeterlidir.
- El yazıları farklı olsa da kitabın baştan sona aynı tarzda ilerlediği görülmektedir. Bu tarz, sürekli gergin bir ruh hali, sürekli bir heyecan, metni baskı altında tutarak büyük hataların ortaya çıkmasına neden olan bir tutum ve şüpheli ifadelerin kesin bir hükümle tartışılmaz bir şekilde ele alınmasıdır. Bu, ilmi tenkitin tarafsızlığını ihlal etmektedir.
- Biçim açısından, Seyyid’in üslubuyla karşılaştırıldığında, bu kitap onun seviyesinin altında kalıyor. Seyyid, yüksek bir seviyeye ulaşmışken, bu üslup “hazırlık” seviyesindedir ve ilmi bir makamı olan bir öğrencinin ortaya koyacağı bir şey değildir. Edebi zevk ve ifade kabiliyeti açısından eşdeğer bir kapasiteye sahip olunmalı ve takdim kabiliyeti iyi olmalıdır, aksi takdirde kalem kırılmalıdır.
- Kitapta baştan sona heyecan ve korku dolu bir üslup hakimdir. Bu nedenle, ilmi tenkit usülü eksiktir.
- Kitapta baştan sona saldırganlık, dar görüşlülük ve ifadelerde gerilim hakimdir. Bu nedendir; sebebi nedir?
- Bu kitap, gençlerin zihninde yeni bir partizanlık ruhunu canlandırıyor. Kimi zaman yasaklama, kimi zaman tenkit, kimi zaman bunun bir bidat olduğunu, diğerinin ise bidatçı olduğunu söylüyor. Yeterli delil olmaksızın, dinî kibir ve üstünlük duygusu geliştiriyor. Bu, bir kişinin bu eylemi gerçekleştirdiğinde, sırtından bir yük atmış ve bu yükten kurtulmuş gibi hissetmesine neden olur. Sanki ümmeti uçurumdan kurtarıyormuş gibi ve diğerleri tarafından daha fazla takdir edilmek için kendini yükseltiyor gibi bir duruma neden olur. Bu, yeterince araştırılmadan aslında bir yıkımdır ve yüksek şerefiyelerle yapılan bir inşaat olarak görülse de çöküşe ve ardından kuvvetli rüzgarlara kapılmasına yol açacaktır.
Bu kitap, yukarıda belirtilen altı özellikten faydalanmıştır, bu yüzden keyif vermeyen bir şey haline gelmiştir. İsteğiniz doğrultusunda bu kadar söylemek yeterlidir ve gecikme için özür dilerim, çünkü bu adamın kitaplarını okumakla ilgilenmiyordum, ancak sizin bahsettiğiniz konular beni bu adamın umumen kitaplarını birkaç kez okumaya yöneltti. Kitaplarında çokça hayır, şerefli bir iman ve İslam’a yönelik düşman planları konusunda derin analizler buldum. Ancak, keşke bu cümleleri hiç söylememiş olsaydı dediğim pek çok cümleleri var. Ve bu hataların çoğunu başka bir yerde doğru olan bir sözüyle çelişiyor ve kusursuzluk nadirdir. Adam, edebi bir eleştirmen iken, daha sonra İslam’a hizmet etmeye yöneldi ve Kur’an-ı Kerim, sünnet ve peygamberin temiz yaşamı üzerinden çalıştı. Ve onun zamanının meselelerinde aldığı tavırlarından sonra, Allah yolunda tavırlarını sürdürdü. Ve o, boynunu uzatarak, kalemiyle özür dilemesi istendiğinde, bilinen imanî sözünü söyledi; “Şehadet için kaldırdığım bir parmakla, onunla tenakuz teşkil eden bir kelime yazmam.” ya da buna benzer bir şey. Bu nedenle, herkesin onun için af dilemesi ve onun ilminden faydalanması gerekir. Onun hatalarını tespit edip, bu hataların ilimlerinden ve kitaplarından yararlanmamızı engellememesi gerektiği hususunda uyarmalıyız. Allah seni korusun, onun durumunu, Şeyhülislam İbn Teymiye’nin savunduğu ve hatalarına rağmen savunduğu Ebu İsmail el-Harawi ve Abdulkadir Geylani’nin durumu ile karşılaştır. Ve Şeyhülislam İbn Teymiye, “Menasikü’s-Sairin”deki tuhaflıklar hakkında nasıl özür dilemişti. Bu konuda “Menasikü’s-Sairin” ve “Medaricü’s-Salikin” şerhinde geniş bir izah bulabilirsiniz. Ayrıca “İnsanları Zan ve Kesinlik Arasında Sınıflandırmak” adlı kitabımda bu konuda elde ettiğim kuralları açıkladım.
Sonuç olarak, bu “الأضواء الإسلامية” adlı kitabın basımından vazgeçmenizi tavsiye ediyorum. Bu kitabın, âlimlere saldırma, onları tenkit etme, itibarlarını zedeleme ve faziletlerinden uzaklaşma yönünde gençleri yönlendirmesi ve onları harama sürüklemesi nedeniyle yayımlanması ve basılması caiz değildir.
Allah seni korusun, ifadelerimde sert davrandıysam lütfen beni affet. Çünkü senin ağır tenkitlerin ve senin hakkındaki endişem nedeniyle böyle yazdım. Ve bu konuda ne düşündüğümü öğrenmek için ısrarın sebebiyle bu şekilde ifade ettim. Allah hepimizi doğru yolda daim kılsın.
Ve selamün aleyküm ve rahmetullah.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
08.09.2024 OF
ربيع المدخلي وسيد قطب
كان ربيع المدخلي قد ألف كتابه “الأضواء الإسلامية” تجريحا في سيد قطب، ثم عرضه على العلامة بكر أبي زيد عضو هيئة كبار العلماء في السعودية حينها أملا في تزكيته والثناء عليه.
لكن رد الشيخ كان قاسيا على المفتري ربيع و فاضحا لكذبه وبهتانه. الخطاب الذهبي الذي رد به العلامة بكر ابو زيد على ربيع المدخلي بعد عرض ربيع كتابه عليه
فضيلة الأخ الشيخ / ربيع بن هادي المدخلي .. الموقر
السلام عيكم ورحمة الله وبركاته.. وبعد:
فأشير إلى رغبتكم قراءة الكتاب المرفق “أضواء إسلامية على عقيدة سيد قطب وفكره”.. هل من ملاحظات عليه. ثم هذه الملاحظات هل تقضي على هذا المشروع فيطوى ولا يروى، أم هي مما يمكن تعديلها فيترشح الكتاب بعد الطبع والنشر ويكون ذخيرة لكم في الأخرى، بصيرة لمن شاء الله من عباده في الدنيا، لهذا أبدي ما يلي..
1 – نظرت في أول صفحة من فهرس الموضوعات فوجدتها عناوين قد جمعت في سيد قطب رحمه الله، أصول الكفر والإلحاد والزندقة، القول بوحدة الوجود، القول بخلق القرآن، يجوز لغير الله أن يشرع، غلوه في تعظيم صفات الله تعالى، لا يقبل الأحاديث المتواترة، يشكك في أمور العقيدة التي يجب الجزم بها، يكفر المجتمعات .. إلى أخر تلك العناوين التي تقشعر منها جلود المؤمنين .. وأسفت على أحوال علماء المسلمين في الأقطار الذين لم ينبهوا على هذه الموبقات .. وكيف الجمع بين هذا وبين انتشار كتبه في الآفاق انتشار الشمس، وعامتهم يستفيدون منها، حتى أنت في بعض ما كتبت، عند هذا أخذت بالمطابقة بين العنوان والموضوع، فوجدت الخبر يكذبه الخبر، ونهايتها بالجملة عناوين استفزازية تجذب القارئ العادي، إلى الوقيعة في سيد رحمه الله، وإني أكره لي ولكم ولكل مسلم مواطن الإثم والجناح، وإن من الغبن الفاحش إهداء الإنسان حسناته إلى من يعتقد بغضه وعداوته.
2 – نظرت فوجدت هذا الكتاب يـفـتـقـد:
أصـول البحث العلمي، الحيـدة العلمية، منهـج النقد، أمانـة النقل والعلم، عـدم هضم الحق.
أما أدب الحوار وسمو الأسلوب ورصانة العرض فلا تمت إلى الكتاب بهاجس.. وإليك الدليل…
أولاً: رأيت الاعتماد في النقل من كتب سيد رحمه الله تعالى من طبعات سابقة مثل الظلال والعدالة الاجتماعية مع علمكم كما في حاشية ص 29 وغيرها، أن لها طبعات معدلة لاحقة، والواجب حسب أصول النقد والأمانة العلمية، تسليط النقد إن كان على النص من الطبعة الأخيرة لكل كتاب، لأن ما فيها من تعديل ينسخ ما في سابقتها وهذا غير خاف إن شاء الله تعالى على معلوماتكم الأولية، لكن لعلها غلطة طالب حضر لكم المعلومات ولما يعرف هذا؟؟، وغير خاف لما لهذا من نظائر لدى أهل اعلم، فمثلاً كتاب الروح لابن القيم لما رأى بعضهم فيما رأى قال: لعله في أول حياته وهكذا في مواطن لغيره، وكتاب العدالة الاجتماعية هو أول ما ألفه في الإسلاميات والله المستعان.
ثانيًا: لقد اقشعر جلدي حينما قرأت في فهرس هذا الكتاب قولكم (سيد قطب يجوز لغير الله أن يشرع)، فهرعت إليها قبل كل شيء فرأيت الكلام بمجموعه نقلاً واحدًا لسطور عديدة من كتابه العدالة الاجتماعية) وكلامه لا يفيد هذا العنوان الاستفزازي، ولنفرض أن فيه عبارة موهمة أو مطلقة، فكيف نحولها إلى مؤاخذة مكفرة، تنسف ما بنى عليه سيد رحمه الله حياته ووظف له قلمه من الدعوة إلى توحيد الله تعالى (في الحكم والتشريع) ورفض سن القوانين الوضعية والوقوف في وجوه الفعلة لذلك، إن الله يحب العدل والإنصاف في كل شيء ولا أراك إن شاء الله تعالى إلا في أوبة إلى العدل والإنصاف.
ثالثًا: ومن العناوين الاستـفـزازيـــة قولكم (قول سيد قطب بوحدة الوجود).
إن سيدًا رحمه الله قال كلامًا متشابهًا حلق فيه بالأسلوب في تفسير سورتي الحديد والإخلاص وقد اعتمد عليه بنسبة القول بوحدة الوجود إليه، وأحسنتم حينما نقلتم قوله في تفسير سورة البقرة من رده الواضح الصريح لفكرة وحدة الوجود، ومنه قوله: ((ومن هنا تنتفي من التفكير الإسلامي الصحيح فكرة وحدة الوجود)) وأزيدكم أن في كتابه (مقومات التصور الإسلامي) ردًا شافيًا على القائلين بوحدة الوجود، لهذا فنحن نقول غفر الله لسيد كلامه المتشابه الذي جنح فيه بأسلوب وسع فيه العبارة .. والمتشابه لا يقاوم النص الصريح القاطع من كلامه، لهذا أرجو المبادرة إلى شطب هذا التكفير الضمني لسيد رحمه الله تعالى وإني مشفق عليكم.
رابعًا: وهنا أقول لجنابكم الكريم بكل وضوح إنك تحت هذه العناوين (مخالفته في تفسير لا إله إلا الله للعلماء وأهل اللغة وعدم وضوح الربوبية والألوهية عند سيد).
أقول أيها المحب الحبيب، لقد نسفت بلا تثبت جميع ما قرره سيد رحمه الله تعالى من معالم التوحيد ومقتضياته، ولوازمه التي تحتل السمة البارزة في حياته الطويلة فجميع ما ذكرته يلغيه كلمة واحدة، وهي أن توحيد الله في الحكم والتشريع من مقتضيات كلمة التوحيد، وسيد رحمه الله تعالى ركز على هذا كثيرًا لما رأى من هذه الجرأة الفاجرة على إلغاء تحكيم شرع الله من القضاء وغيره وحلال القوانين الوضعية بدلاً عنها ولا شك أن هذه جرأة عظيمة ما عاهدتها الأمة الإسلامية في مشوارها الطويل قبل عام (1342هـ).
خامسًا: ومن عناوين الفهرس (قول سيد بخلق القرآن وأن كلام الله عبارة عن الإرادة).. لما رجعت إلى الصفحات المذكورة لم أجد حرفًا واحدًا يصرح فيه سيد رحمه الله تعالى بهذا اللفظ (القرآن مخلوق) كيف يكون هذا الاستسهال للرمي بهذه المكفرات، إن نهاية ما رأيت له تمدد في الأسلوب كقوله (ولكنهم لا يملكون أن يؤلفوا منها ـأي الحروف المقطعةـ مثل هذا الكتاب لأنه من صنع الله لا من صنع الناس) .. وهي عبارة لا شك في خطأها ولكن هل نحكم من خلالها أن سيدًا يقول بهذه المقولة الكفرية (خلق القرآن) اللهم إني لا أستطيع تحمل عهدة ذلك .. لقد ذكرني هذا بقول نحوه للشيخ محمد عبد الخالق عظيمة رحمه الله في مقدمة كتابه دراسات في أسلوب القرآن الكريم والذي طبعته مشكورة جامعة الإمام محمد بن سعود الإسلامية، فهل نرمي الجميع بالقول بخلق القرآن اللهم لا، واكتفي بهذا من الناحية الموضوعية وهي المهمة.
ومن جهات أخرى أبدي ما يلي:
1 – مسودة هذا الكتاب تقع في 161 صفحة بقلم اليد، وهي خطوط مختلفة، ولا أعرف منه صفحة واحدة بقلمكم حسب المعتاد، إلا أن يكون اختلف خطكم، أو اختلط علي، أم أنه عُهد بكتب سيد قطب رحمه الله لعدد من الطلاب فاستخرج كل طالب ما بدا له تحت إشرافكم، أو بإملائكم. لهذا فلا أتحقق من نسبته إليكم إلا ما كتبته على طرته أنه من تأليفكم، وهذا عندي كاف في التوثيق بالنسبة لشخصكم الكريم.
2 – مع اختلاف الخطوط إلا أن الكتاب من أوله إلى أخره يجري على وتيرة واحدة وهي: أنه بنفس متوترة وتهيج مستمر، ووثبة تضغط على النص حتى يتولد منه الأخطاء الكبار، وتجعل محل الاحتمال ومشتبه الكلام محل قطع لا يقبل الجدال .. وهذا نكث لمنهج النقد: الحيدة العلمية.
3 – من حيث الصيغة إذا كان قارنًا بينه وبين أسلوب سيد رحمه الله، فهو في نزول، سيد قد سَمَا، وإن اعتبرناه من جانبكم الكريم فهو أسلوب “إعدادي” لا يناسب إبرازه من طالب علم حاز على العالمية العالية، لا بد من تكافؤ القدرات في الذوق الأدبي، والقدرة على البلاغة والبيان، وحسن العرض، وإلا فليكسر القلم.
4 – لقد طغى أسلوب التهيج والفزع على المنهج العلمي النقدي .. ولهذا افتقد الرد أدب الحوار.
5 – في الكتاب من أوله إلى آخره تهجم وضيق عطن وتشنج في العبارات فلماذا هذا…؟
6 – هذا الكتاب ينشط الحزبية الجديدة التي أنشئت في نفوس الشبيبة جنوح الفكر بالتحريم تارة، والنقض تارة وأن هذا بدعة وذاك مبتدع، وهذا ضلال وذاك ضال .. ولا بينة كافية للإثبات، وولدت غرور التدين والاستعلاء حتى كأنما الواحد عند فعلته هذه يلقي حملاً عن ظهره قد استراح من عناء حمله، وأنه يأخذ بحجز الأمة عن الهاوية، وأنه في اعتبار الآخرين قد حلق في الورع والغيرة على حرمات الشرع المطهر، وهذا من غير تحقيق هو في الحقيقة هدم، وإن اعتبر بناء عالي الشرفات، فهو إلى التساقط، ثم التبرد في أدراج الرياح العاتية.
هذه سمات ست تمتع بها هذا الكتاب فآل غـيـر مـمـتـع، هذا ما بدا إلي حسب رغبتكم، وأعتذر عن تأخر الجواب، لأنني من قبل ليس لي عناية بقراءة كتب هذا الرجل وإن تداولها الناس، لكن هول ما ذكرتم دفعني إلى قراءات متعددة في عامة كتبه، فوجدت في كتبه خيرًا كثيرًا وإيمانًا مشرفًا وحقًا أبلج، وتشريحًا فاضحًا لمخططات العداء للإسلام، على عثرات في سياقاته واسترسال بعبرات ليته لم يفه بها، وكثير منها ينقضها قوله الحق في مكان أخر والكمال عزيز، والرجل كان أديبًا نقادة، ثم اتجه إلى خدمة الإسلام من خلال القرآن العظيم والسنة المشرفة، والسيرة النبوية العطرة، فكان ما كان من مواقف في قضايا عصره، وأصر على موقفه في سبيل الله تعالى، وكشف عن سالفته، وطلب منه أن يسطر بقلمه كلمات اعتذار وقال كلمته الإيمانية المشهورة، إن أصبعًا أرفعه للشهادة لن أكتب به كلمة تضارها… أو كلمة نحو ذلك، فالواجب على الجميع … الدعاء له بالمغفرة … والاستفادة من علمه، وبيان ما تحققنا خطأه فيه، وأن خطأه لا يوجب حرماننا من علمه ولا هجر كتبه .. اعتبر رعاك الله حاله بحال أسلاف مضوا أمثال أبي إسماعيل الهروي والجيلاني كيف دافع عنهما شيخ الإسلام ابن تيمية مع ما لديهما من الطوا م لأن الأصل في مسلكهما نصرة الإسلام والسنة، وانظر منازل السائرين للهروي رحمه الله تعالى، ترى عجائب لا يمكن قبولها ومع ذلك فابن القيم رحمه الله يعتذر عنه أشد الاعتذار ولا يجرمه فيها، وذلك في شرحه مدارج السالكين، وقد بسطت في كتاب “تصنيف الناس بين الظن واليقين” ما تيسر لي من قواعد ضابطة في ذلك.
وفي الختام فأني أنصح فضيلة الأخ في الله بالعدول عن طبع هذا الكتاب “أضواء إسلامية” وأنه لا يجوز نشره ولا طبعه لما فيه من التحامل الشديد والتدريب القوي لشباب الأمة على الوقيعة في العلماء، وتشذيبهم، والحط من أقدارهم والانصراف عن فضائلهم..
واسمح لي بارك الله فيك إن كنت قسوت في العبارة، فإنه بسبب ما رأيته من تحاملكم الشديد وشفقتي عليكم ورغبتكم الملحة بمعرفة ما لدي نحوه .. جرى القلم بما تقدم سدد الله خطى الجميع..
والسلام عليكم ورحمة الله وبركاته