Hz. Muâviye Hakkında Ehl-i Sünnet Zaviyesinden İlmi Bir Değerlendirme
Giriş
Hz. Muâviye b. Ebî Süfyân, İslâm tarihinde adı sıkça anılan ve hakkında en fazla tartışma yapılan sahâbîlerden biridir. Resûlullah Efendimiz’in (sav) vahiy kâtibi olmasına rağmen, özellikle son asırlarda bazı müslüman çevrelerde -bilhassa Şiî ve İranî kaynakların etkisinde kalan bazı ehl-i sünnet mensubu araştırmacılar arasında- hakkında ağır tenkitlere yer verilmesi, ilmî ve objektif değerlendirmenin gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu yazının amacı, sahâbenin adaleti ilkesi çerçevesinde Hz. Muâviye’nin konumunu ilmî delillerle değerlendirmek, bazı ithamların mesnedsizliğini ortaya koymak ve özellikle Hz. Hüseyin’in şehadeti gibi hassas konularda ölçüyü kaybetmeden konuşmanın zaruretini vurgulamaktır.
1. Hz. Muâviye’nin Vahiy Kâtipliği ve Resûlullah’ın Güveni
Hz. Muâviye, Peygamber Efendimiz’in (sav) vahiy kâtiplerinden biridir. Sahîh kaynaklarda onun vahiy kâtibi olduğuna dair açık rivayetler mevcuttur.[^1] Resûlullah’ın, yazdığı metinlerde ona itimat etmesi, onun doğruluğunu ve güvenilirliğini ispatlar.
İmam Nevevî bu hususta şöyle der:
“Muâviye, vahiy kâtibidir. Allah Resûlü (sav), onun yazdıklarına güvenmiş ve ona bu şerefli görevi vermiştir. Bu husus, sahâbe içindeki yüksek mevkiine delâlet eder.”[^2]
2. Efendimiz’in Hz. Muâviye Hakkındaki Duası
Tirmizî ve Ahmed b. Hanbel’in rivayet ettiği hadislerde Resûlullah’ın (sav), Hz. Muâviye için şöyle dua ettiği nakledilir:
“Allah’ım! Muâviye’yi hidayete erdir ve onunla başkalarını da hidayete erdir.”[^3]
Bu dua, onun İslâm ümmeti içindeki yerini ve potansiyelini gösterdiği gibi, Resûlullah’ın ona karşı duyduğu hüsnüzannı ve ümitvâr beklentiyi yansıtır.
3. Fetihlerdeki Rolü ve İdari Kabiliyeti
Hz. Muâviye, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde Suriye bölgesinde mühim askerî görevler üstlenmiş; Hz. Osman döneminde ise Şam valiliğine getirilmiştir. Bu görevdeki başarısı ve istikrarı ile Şam bölgesini Bizans tehdidine karşı güçlü bir karargâh hâline getirmiştir. Kıbrıs’ın fethi ve Akdeniz seferleri onun komutasında gerçekleşmiştir.[^4]
4. Ehl-i Sünnet Nezdinde Sahâbenin Adaleti
Ehl-i Sünnet akîdesi, sahâbenin tümünü adil kabul eder. Usul kitaplarında bu prensip açıkça yer alır. İçtihadî ihtilaflardan dolayı sahâbeye dil uzatmak, Ehl-i Sünnet anlayışına aykırıdır.
İmam Ahmed b. Hanbel şöyle buyurur:
“Fitne dönemine dair elimizdeki rivayetleri ibretle okuruz, fakat kimseye dil uzatmayız.”[^5]
İbn Hacer el-Askalânî de Hz. Muâviye hakkında şu değerlendirmeyi yapar:
“Muâviye, fıkıh, siyaset ve devlet yönetiminde mahir olan sahâbe büyüklerindendir.”[^6]
5. Hz. Hüseyin’in Şehadeti ve Yezid’in Sorumluluğu Meselesi
Hz. Hüseyin’in şehadeti, Yezid b. Muâviye’nin halifeliği döneminde vuku bulmuştur. Ancak, elimizdeki muteber kaynaklarda, Yezid’in doğrudan Hz. Hüseyin’in öldürülmesini emrettiğine dair kat’î ve sahih bir delil yoktur. Aksine, bazı tarihî kaynaklarda, Yezid’in Hz. Hüseyin’in öldürülmesine üzüldüğü ve ağladığı dahi rivayet edilmiştir.[^7]
Bu ifadeler, Yezid’in tamamen masum olduğunu söylemek anlamına gelmemelidir. Fakat ilmî ve objektif bakış açısı, delile dayanmadan kesin ithamlarda bulunmayı da kabul etmez. Olayın sorumluluğu ve fıkhî-hukukî boyutu ayrı bir tartışma konusu olsa da, Hz. Muâviye’yi doğrudan bu hadiseyle ilişkilendirmek, tarihî vakıaya ters olduğu gibi, ilmî mesuliyet açısından da mahzurludur.
Sonuç
Hz. Muâviye, Resûlullah’ın güven duyduğu, kendisine dua ettiği, İslâm devletinin genişlemesinde büyük hizmetlerde bulunmuş bir sahâbîdir. Ehl-i Sünnet akidesi açısından onun hakkında dil uzatmak, sahâbenin adaleti ilkesine ters düşer. Bilhassa Şiî rivayetlerden kaynaklanan ve zamanla bazı ehl-i sünnet araştırmacılarına da sirayet eden ithamların, ilmî ölçülerle yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tarihte yaşanan içtihadî ihtilaflar üzerinden kesin hükümler vermek yerine, hakkaniyetli, delile dayalı ve müspet bir tutum sergilemek, hem İslâm ümmetinin birliği hem de ilmî vakar açısından zaruridir.
Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
28.06.2025 OF
Önemli Bir Not: 👇
Muteber kaynaklara göre Hz. Muâviye (r.a), Hicretin 60. yılı Receb ayında (Miladî 680) vefat etmiştir.[^8] Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edildiği vakit, Hz. Muâviye hayatta değildir. Dolayısıyla onun bu olaya doğrudan müdahil olması imkânsızdır. Bu tarihî gerçek, Hz. Hüseyin’in şehadetiyle Hz. Muâviye’yi ilişkilendirmeye çalışan yaklaşımların ilmî zeminini çökertmektedir.
Dipnotlar
[^1]: Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ, c.3, s.123
[^2]: Nevevî, Şerhu Sahîh-i Müslim, 1/35
[^3]: Tirmizî, Sünen, Menâkıb, 31; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.4, s.216
[^4]: İbn Sa’d, Tabakât, 7/404
[^5]: İbn Abdilberr, Câmi‘ Beyâni’l-İlm, 2/96
[^6]: İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, 5/120
[^7]: Taberî, Tarih, 5/472; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Tarih, 4/45
[^8]: İbn Sa’d, Tabakât, c.7, s.395; Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, c.3, s.132.
تقييم علمي لمكانة معاوية بن أبي سفيان من منظور أهل السنّة والجماعة
مقدمة
يُعدّ الصحابي الجليل معاوية بن أبي سفيان رضي الله عنه من أبرز الشخصيات التي تناولها التاريخ الإسلامي بالبحث والنقد، وقد نال من الانتقادات والاتهامات ما لم ينله كثير من الصحابة الآخرين، خصوصًا في الآونة الأخيرة، حيث تأثر بعض الباحثين المنتسبين لأهل السنّة بالمرويات الشيعية ذات الجذور الفارسية، فراحوا يطعنون في هذا الصحابي الذي كان أحد كتّاب الوحي لرسول الله ﷺ.
وتهدف هذه الدراسة إلى الوقوف عند مكانة معاوية رضي الله عنه وفق المنهج العلمي وأصول أهل السنّة، وتفنيد الشبهات المثارة حوله، خاصةً تلك المتعلقة بمقتل الحسين رضي الله عنه، مع التنبيه على ضرورة التحفظ والانضباط العلمي عند الحكم على الوقائع التاريخية.
١. كتابة معاوية للوحي وثقة النبي به
كان معاوية بن أبي سفيان رضي الله عنه من كتّاب الوحي لرسول الله ﷺ، وقد وردت روايات صحيحة تثبت قيامه بهذا الشرف العظيم.[^1] وثقة النبي ﷺ به في كتابة كلام الوحي تؤكد مكانته وصدقه وأمانته.
قال الإمام النووي:
“كان معاوية كاتبًا للوحي، وقد ائتمنه رسول الله ﷺ على كتابة كلام الله، وهذا يدل على علو منزلته بين الصحابة.”[^2]
٢. دعاء النبي له بالهداية
جاء في السنن والمسانيد أن النبي ﷺ دعا لمعاوية رضي الله عنه قائلًا:
“اللهم اهده واهدِ به.”[^3]
وهذا الدعاء يدل على حُسن ظن النبي به، وعلى توقع الخير الكبير منه، وهو دليل صريح على رضاه عنه، خاصةً في مقام الدعاء الذي لا يخرج من رسول الله إلا عن أهل الفضل.
٣. دوره في الفتوحات وكفاءته الإدارية
برز معاوية رضي الله عنه في عهدي أبي بكر وعمر رضي الله عنهما في الميادين العسكرية، ثم تولّى ولاية الشام في عهد عثمان رضي الله عنه، وتمكّن من صدّ خطر الروم البيزنطيين، وكان قائدًا لمعركة قبرص والفتوحات البحرية الهامة.[^4] وقد تميز بالحكمة السياسية والقدرة على إدارة شؤون الدولة.
٤. عدالة الصحابة في منهج أهل السنة
أجمع علماء أهل السنّة على عدالة الصحابة، وأنهم كلهم ثقات عدول، ولا يُقبل الطعن فيهم بسبب خلافات اجتهادية.
يقول الإمام أحمد بن حنبل:
“نقرأ ما ورد في الفتنة وننظر فيه للعبرة، ولا نتكلّم في أحد منهم.”[^5]
ويقول ابن حجر العسقلاني عن معاوية:
“كان معاوية فقيهًا حكيمًا، ذا دراية كبيرة في السياسة والإدارة، وهو من كبار الصحابة.”[^6]
٥. قضية مقتل الحسين رضي الله عنه ومسؤولية يزيد
إن استشهاد الحسين بن علي رضي الله عنه وقع في زمن خلافة يزيد بن معاوية، لكن لا يوجد في المصادر المعتبرة ما يدلّ دلالة قطعية على أن يزيد أمر بقتله. بل ورد في بعض الروايات أنه حزن على مقتله وبكى عليه.[^7]
ولا يعني هذا نفي المسؤولية عن يزيد مطلقًا، ولكن يوجب علينا – كمنهج علمي– أن لا نرمي الاتهامات الخطيرة دون دليل قطعي، وأن نتحلى بالموضوعية في الحكم.
وأما تحميل معاوية رضي الله عنه مسؤولية هذه الحادثة، فهو أمر غير علمي، ولا يستند إلى نص معتبر، خاصةً وأن وفاته كانت قبل ذلك بسنوات.
خاتمة
لقد نال معاوية بن أبي سفيان رضي الله عنه شرف كتابة الوحي، ودعا له النبي ﷺ، وشارك في أعظم الفتوحات الإسلامية، وأدار شؤون الشام بكفاءة عالية. والطعن فيه منافٍ لمنهج أهل السنّة والجماعة القائم على توقير الصحابة والاعتراف بعدالتهم.
كما أن الوقائع التاريخية، لا سيما في الفتن السياسية، يجب أن تُتناول برؤية علمية منضبطة، لا بعواطف مذهبية ولا بأحكام مسبقة.
ملاحظة مهمة:
بحسب المصادر الموثوقة، فإنّ معاوية بن أبي سفيان رضي الله عنه تُوفِّي في شهر رجب من السنة الستين للهجرة (الموافق لسنة 680 ميلادية).[^8] وعليه، فإنّه لم يكن على قيد الحياة وقت استشهاد الحسين بن علي رضي الله عنه في كربلاء، ومن ثمّ فإنّ تدخّله المباشر في تلك الحادثة أمرٌ مستحيل.
وهذه الحقيقة التاريخية تُسقط الأساس العلمي لكل محاولة تربط بين معاوية رضي الله عنه وحادثة استشهاد الحسين رضي الله عنه
إعداد: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
٢٨ / ٠٦ / ٢٠٢٥ م أوف
الهوامش:
[^1]: الذهبي، سير أعلام النبلاء، ج٣، ص١٢٣
[^2]: النووي، شرح صحيح مسلم، ١/٣٥
[^3]: الترمذي، السنن، المناقب، ٣١؛ أحمد بن حنبل، المسند، ج٤، ص٢١٦
[^4]: ابن سعد، الطبقات الكبرى، ٧/٤٠٤
[^5]: ابن عبد البر، جامع بيان العلم وفضله، ٢/٩٦
[^6]: ابن حجر، تهذيب التهذيب، ٥/١٢٠
[^7]: الطبري، تاريخ الأمم والملوك، ٥/٤٧٢؛ ابن الأثير، الكامل في التاريخ، ٤/٤٥
[^8]: ابن سعد، الطبقات الكبرى، ج 7، ص 395؛ الذهبي، سير أعلام النبلاء، ج 3، ص 132.