Dini Siyonizmin Politik Hayata Yansımaları ..

Üstteki resim altındaki Arapça yazıda İsrail Knesset (Parlamento) üyesi Ohad Tal’ın Türkiye hakkında yaptığı sert açıklamalar hakkındaki haberi görüyorsunuz; bu haber çeşitli haber sitelerinde yer aldı. Haberin umumi olarak muhtevasında:
Ohad Tal, İsrail’de aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi’nden bir milletvekili. Knesset’te yaptığı konuşmada Türkiye’yi, bölgedeki etkisinin artması ve İsrail menfaatlerine karşı tutumu nedeniyle güçlü bir risk olarak nitelendirdi. Ayrıca Batılı ülkelere “Türkiye’yi durdurun” şeklinde bir çağrıda bulunduğu haberlerde yer aldı. Tal, Türkiye’nin ekonomik, diplomatik ve askeri açıdan güçlü hâle geldiğini ve bu durumun İsrail için İran’dan bile daha ciddi bir tehdit olabileceğini dile getirdi.

📌 Haberin Türkçe Tercümesi:

İsrail Parlamentosu’ndan milletvekili Ohad Tal:
• Türkiye hızla güç kazanıyor ve bu durum yakın gelecekte ciddi bir tehdit oluşturabilir. 
• Batılı ülkelere “Türkiye’yi durdurun, yoksa en ağır bedeli biz öderiz” çağrısı yaptı. 
• Türkiye’nin ekonomik, diplomatik ve askeri açıdan güçlü bir ülke hâline geldiğini iddia etti. 
• Türkiye’yi İran’dan daha büyük bir risk olarak nitelendirdiğini belirtti. 
• Tal, Türkiye’nin İsrail çıkarlarına her alanda karşı durduğunu ve bölgedeki etkisini artırdığını savundu. 

📌 Adil Bir Değerlendirme

Bu açıklamalar bir İsrail milletvekilinin ferdi ve siyasi görüşünü yansıtır, yani resmi bir devlet politikası veya uluslararası bir gerçeklik beyanı değildir:

🔹 1. Kaynağın konumu:
Ohad Tal, aşırı sağcı bir politikacı. Siyasetçiler çoğu zaman sert ve provokatif söylemler kullanabilirler; bu tür yorumlar genellikle Türkiye ile diplomatik gerilimlerin olduğu dönemlerde öne çıkar.

🔹 2. Söz konusu ifade “tehdit algısıdır”:
Tal’ın sözleri, Türkiye’nin gerçek gücü üzerine objektif bir analiz değil, İsrail iç siyasetinde Türkiye’ye karşı eleştirel bir duruşun yansımasıdır. Başka ülkeler veya uluslararası kuruluşlar tarafından bu kadar güçlü ve doğrudan bir “Türkiye tehlikesi” bildirimi resmi olarak ortaklaşa kabul edilmiş değildir.

🔹 3. Farklı bakış açıları:
Türkiye, NATO üyesi ve birçok Batılı ülkelerle ilişkileri süren bir devlettir. Türkiye’nin bölgesel gücü tartışılırken, farklı ülkeler farklı stratejik çıkar ve tehdit algılarına sahiptirler. Bir İsrail vekilinin açıklaması, bu geniş resmin sadece bir parçasıdır.

📌 Sonuç

📍 Evet – haber doğru. Bu, İsrail Knesset’ten bir milletvekilinin Türkiye hakkında yaptığı sert bir açıklamanın haberidir.

📍 Ancak bu açıklama bir resmi devlet politikasının mutlak gerçeği olarak algılanmamalıdır. Bu, belli bir siyasi bakış açısını yansıtan bir yorumdur ve uluslararası ilişkilerde farklı perspektifler bulunur.

Bu haberin muhtevası ve muhtemel etkileri hakkında daha detaylı, objektif bir analiz yapmak gerekirse şunları söylemek de mümkündür:

Elbette. Haberle ilgili tarafsız, adil ve analitik bir değerlendirmeyi üç ana başlıkta sunuyorum:

1. Sözün Kaynağı ve Politik Bağlamı

🔹 Ohad Tal kimdir?
• İsrail’de Dini Siyonizm partisinden bir milletvekili.
• Partisi, aşırı sağ çizgide; Türkiye, Filistin, Arap ülkeleri ve İslam dünyasını genel olarak sert bir dille eleştiren bir yapıya sahip.
• Bu nedenle yaptığı açıklamalar, İsrail devleti adına bağlayıcı değil, parti çizgisinin görüşüdür.

🔹 Neden böyle bir açıklama yaptı?

Son dönemde:
• Türkiye’nin Gazze konusunda sert tavır alması,
• İsrail’e yönelik uluslararası baskıyı artırmak için diplomatik girişimlerde bulunması,
• Bölgedeki askeri ve siyasi nüfuzunu artırması (SİHA/Savunma, enerji koridorları, Libya–Azerbaycan–Katar ekseni),
İsrail iç siyasetinde bazı kesimlerde rahatsızlık oluşturdu.

Bu yüzden bu tür çıkışlar, iç politikaya yöneliktir:
Kendi tabanına “tehditlere karşı sert duruyoruz” mesajı verme amacı taşır.

2. Türkiye’nin Gücüne Dair İddiaların Gerçekçi Analizi

Milletvekilinin söylediği bazı noktalar gerçekçi temellere dayanıyor, bazıları ise abartı ihtiva ediyor.

A) Gerçeğe dayanan yönler

1. Türkiye gerçekten son yıllarda güç kazandı
• Savunma sanayii (SİHA’lar, hava savunma, füze teknolojisi)
• Enerji koridorları (TANAP, Doğu Akdeniz etkisi)
• Afrika’da artan diplomatik nüfuz
• NATO içinde kritik konum
• Ekonomik hacmin büyümesi
• Boğazların stratejik önemi

Bu durum, bölgedeki tüm ülkeler tarafından dikkatle takip ediliyor.

2. İsrail açısından Türkiye artık “zayıf bir aktör” değil

İsrail, geçmişte Türkiye’yi daha etkisi sınırlı
bir ülke olarak görüyordu.
Bugün:
• Gazze konusunda sert çıkışlar,
• Diplomatik baskı,
• Kamuoyu gücü,
• Mahalli ittifaklar

İsrail’in stratejik hesaplarında Türkiye’yi önemli hâle getirdi.

Dolayısıyla “Türkiye güçleniyor” kısmı doğru bir tespittir.

B) Abartılı veya politik propaganda niteliğindeki yönler

❗ 1. “İsrail en ağır bedeli ödeyecek” ifadesi

Bu, bir gerçek analiz değil; duygusal ve politik bir söylemdir.
Türkiye’nin İsrail ile doğrudan askeri çatışmaya girmesi uluslararası dengeler açısından ihtimal dışıdır.

❗ 2. “Türkiye İran’dan daha büyük tehdit” iddiası

İsrail resmî güvenlik doktrininde:
• Birinci tehdit İran’dır
• İran’ın nükleer programı İsrail için hayati risk olarak görülür

Bu sebeple Türkiye’nin İran’dan daha büyük tehdit olduğu söylemi gerçekçi değildir, politik bir çıkıştır.

❗ 3. “Türkiye’yi durdurmak için Batı harekete geçmeli”

Bu da kendi tabanını konsolide etmeye dönük bir çağrıdır.
Batının Türkiye ile ilişkisi stratejik, ekonomik ve NATO eksenli olduğu için böyle bir politika fiilen uygulanmaz.

3. Bu Açıklamanın Gerçek Etkisi Nedir?

🔹 Aşırı sağ bir vekilin çıkışı, İsrail-Türkiye ilişkilerinin resmî çizgisini yansıtmaz.

Devletlerin dış politikası:
• Genelkurmay
• Dışişleri
• Başbakanlık
• İstihbarat

gibi kurumların ortak politikasıyla şekillenir.
Bir milletvekilinin sert açıklaması bunu değiştirmez.

🔹 Bu açıklama daha çok “İsrail iç politikasını” ilgilendirir.

Gazze savaşı sonrası:
• Netanyahu hükümeti zayıfladı
• Ülkede kaos, protestolar, iç çekişmeler arttı
• Aşırı sağ partiler sert söylemlerle tabanını diri tutmaya çalışıyor

Bunun bir sonucu olarak Türkiye’ye yönelik “tehdit söylemi” de artmış durumda.

🔹 Türkiye açısından bu tür açıklamalar bir “stratejik kaygı” değil; “politik propaganda”dır.

Ancak şu açıdan önemlidir:

Bölgedeki güç boşluğu değişiyor.
Türkiye’nin ağırlığı artıyor.
Düşmanlık değil, güç dengesi korkusu doğuyor.

Bu, Türkiye’nin bölgedeki etkinliğinin arttığının dolaylı bir göstergesidir.

4. Sonuç (Tarafsız ve Adil Değerlendirme)

  1. ✔ Haber doğrudur.
  2. ✔ Açıklama, İsrail’in resmî politikası değil, aşırı sağ bir vekilin siyasi söylemidir.
  3. ✔ Türkiye’nin güçlendiği yönündeki kısımlar gerçeklik payı taşıyor.
  4. ✔ “İsrail ağır bedel ödeyecek, Batı Türkiye’yi durdurmalı” gibi ifadeler abartılı ve propaganda amaçlıdır.
  5. ✔ Bu açıklamalar, Türkiye’nin artan mahalli etkisinin İsrail’de bazı kesimler tarafından tehdit olarak algılandığını gösteriyor.

Bu noktada Siyonizm hakında da kısa bilgi vermek isterim:

“Siyonizm” genel bir ideolojidir; fakat tek bir türü yoktur.
Zamanla farklı kolları ortaya çıkmıştır. Bu yüzden dini (religious) Siyonizm ve gayri-dini (seküler) Siyonizm şeklinde ayrımlar yapılır.

Aşağıda bunu en sade ve anlaşılır biçimiyle açıklıyorum:

1. Siyonizm Nedir? (Kısa Tarif)

Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurmasını hedefleyen siyasi bir ideolojidir.

Bu ideoloji içinde farklı görüşler gelişti.

2. “Dini Siyonizm” (Religious Zionism) Ne Demektir?

📌 Dini Siyonizm, İsrail devletinin:
• Tevrat’ın kehanetlerinin bir parçası olduğunu,
• “Vaad edilmiş toprakların” ilahî bir hak olduğunu,
• Yahudilerin bu topraklara dönmesinin dini bir emir olduğunu

savunan görüştür.

Yani politik hedefi “ilahî görev” olarak yorumlar.

Bu görüşe göre:
• İsrail devletinin varlığı kutsaldır.
• Toprak genişletme arzusu dini referanslarla beslenir.
• Savaş, güvenlik, yerleşim (işgal) politikaları “Tevrat’ın bir gereği” olarak görülebilir.

Bugünkü İsrail’de aşırı sağ partilerin çoğu dini Siyonist çizgidedir.

Ohad Tal’ın partisi de bu gruptadır.

3. “Gayri-dini / Seküler Siyonizm” Nedir?

Bu görüş ise:
• Devlet kurma fikrini dini gerekçelerle değil,
• ulus milliyetçiliği, güvenlik ve Yahudilerin siyasi geleceği üzerinden savunur.

Seküler Siyonizmin öne çıkan özellikleri:
• Tevrat’a değil, milliyetçi akıma dayanır.
• Amacı, zulüm ve antisemitizmden kurtulmak için modern bir Yahudi devleti kurmaktır.
• Pek çok kurucu lider (örn. Theodor Herzl, David Ben-Gurion) seküler Siyonisttir.

Bu görüşte din, devlet projesinde zorunlu değildir.

4. Aralarındaki Önemli Fark

5. Bugün İsrail’de Durum
• İsrail devleti resmî olarak sekülerdir, ama içtimai ve politik hayatta dini Siyonizm çok güçlenmiştir.
• Yerleşimci hareket, Gazze politikaları, aşırı sağ grupların çoğu dini Siyonisttir.
• Netanyahu’nun hükümet ortaklarının önemli kısmı bu çizgidedir.

Sonuç

Evet, Siyonizmin:
• Dini Siyonizm (Tevrat merkezli, ilahî görev anlayışı)
• Seküler Siyonizm (milliyetçi-devlet merkezli)

gibi farklı türleri vardır.

Bugün sert ve yayılmacı söylemlerin çoğu dini Siyonist kesimden gelmektedir.

Dini Siyonizm nedir, nasıl doğmuştur, hangi kutsal metinlere dayanır, bugün İsrail’i nasıl şekillendirir?
Bunları kronolojik ve ilmî bir üslupla, gereksiz hiçbir kelime kullanmadan, açık ve düzenli biçimde anlatıyorum:

1. Siyonizmin Tarihî Arka Planı

A) Eski dönem
• Yahudiler, Roma döneminde M.S. 70’te Kudüs’ten sürüldükten sonra dünyanın çeşitli bölgelerine dağıldı.
• Bu sürgün hayatı boyunca “Siyon’a dönüş” teması dinî metinlerde dua ve ilahi formunda muhafaza edildi.
• Ancak bu fikir dini bir temenniden öteye geçmedi; yani devlet kurma hareketi değildi.

B) Modern dönem: Seküler Siyonizmin doğuşu
• 19. yüzyıl Avrupa’sında Yahudilere yönelik baskıların artması, milliyetçilik akımlarının yükselmesi ve modern devlet fikrinin güçlenmesiyle seküler (gayri-dini) Siyonizm ortaya çıktı.
• Theodor Herzl’in 1896’daki Der Judenstaat (Yahudi Devleti) adlı eseri dönüm noktasıdır.
• Herzl ve takipçileri:
• dini referans kullanmadı,
• ulusal bir Yahudi devleti kurmayı savundu,
• hareket tamamen laikti.

İlk Siyonistler dinî değil, siyasi-milliyetçiydi.

2. Dini Siyonizmin Ortaya Çıkışı

A) Başlangıçta karşıydılar

İlginçtir ki 19. yüzyıldaki pek çok haham, Siyonizm’e karşıydı.
Çünkü:
• “Mesih gelmeden devlet kurulamaz.”
• “Devlet kurmak ilahi hükme karşı gelmektir.”

Fakat bu tavır zamanla değişti.

B) Dini Siyonizmin kurucusu: Rabbi Abraham Isaac Kook (Haham Kook)
20. yüzyıl başında Filistin’e göç eden Haham Kook, yeni bir yorum geliştirdi:

“Siyonist hareket dindar olmasa bile, Mesih’in gelişini hazırlayan ilahî bir araçtır.”

Bu fikir, dini Siyonizmin temel doktrini oldu.

C) Haham Kook’un görüşünün özeti
1. Yahudi halkının toplanması Tevrat’ta vaad edilmiştir.
2. Seküler kişilerce yürütülse bile “Yahudilerin Filistin’e geliş hareketi” tanrısal bir planın parçasıdır.
3. İsrail devleti “kutsal bir başlangıçtır” (İbranice: Reishit Tzemihat Ge’ulatenu – “Kurtuluşumuzun filizlenişi”).

Bu düşünce, dini topluluklar içinde büyük bir dönüşüme yol açtı.

3. Dini Siyonizmin İnanç Temelleri (Kutsal Metinlerdeki Temeller)

Dini Siyonistler, İsrail’in kurulmasını ve toprak genişliğini şu metinlere dayandırırlar:

A) Tevrat’taki “Vaad edilmiş topraklar”

Allah’ın Hz. İbrahim’e yaptığı vaad:

“Bu toprakları nesline vereceğim.” (Yaratılış / Tekvin 15:18)

Bu vaad geniş bir coğrafyayı kapsar:
• Nil’den Fırat’a kadar olan bölge

Dini Siyonistler bu ayeti siyasi hedef haline getirir.

B) Yehuda krallığının yeniden tesisi
Peygamberlerin kitaplarında yer alan:
“Sion’da yeniden oturacaklar.”
“Davut’un çadırı yeniden kurulacak.”

Bu metinler, işgal ve yerleşimleri dinî görev olarak yorumlamada kullanılır.

C) Mesih doktrini
• Mesih geldiğinde bütün Yahudilerin Kudüs’te toplanacağı inancı.
• Dini Siyonistler “devletin kurulması Mesih’i hızlandırır” der.

4. Bugünkü Dini Siyonizm

Günümüzde dini Siyonizm, İsrail siyaseti ve ordusu üzerinde çok güçlü bir etkiye sahiptir.

A) Yerleşimci hareket (İşgal bölgelerinde yerleşim)
• Batı Şeria’da (Kudüs’ün doğusu) kurulan yüzlerce yerleşimin önemli kısmı dini Siyonistler tarafından oluşturuldu.
• Bu yerleşimlerin uluslararası hukukta işgal kabul edilmesine rağmen ısrarla artırılmasının arkasındaki en güçlü ideolojik motivasyon budur.

B) Politik yapı

Dini Siyonistler bugün:
• Knesset’te güçlüdür,
• Aşırı sağ hükümetlerin omurgasını oluştururlar,
• Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı gibi kilit görevlerde etkileri vardır,
• Netanyahu iktidarının devamında en kritik unsurlardan biridir.

Modern İsrail politikası artık dini Siyonist–seküler Siyonist gerilimiyle şekillenmektedir.

C) Ordu içindeki etkileri
• İsrail ordusundaki bazı birlikler özellikle dini Siyonist gençlerden oluşur.
• Askerlikte dini Siyonist kadroların artışı, İsrail’in sert politikalarını güçlendirmiştir.

5. Dini Siyonizmin Bugünkü Tehlikeleri (Objektif Bir Değerlendirme)

A) Yayılmacılığı dinîleştirir

Siyasi sınır tartışmalarını “ilahi emir” olarak gördüğü için uzlaşma zorlaşır.

B) Filistinlilere karşı katı politikaları meşrulaştırır

Her uygulamayı “Tanrı’nın vaadi” olarak okur.
Bu da şiddetin dini bir zemin kazanmasına yol açar.

C) İsrail içindeki seküler kesimle ciddi bir çatışma üretir

Seküler Yahudiler:
• Devletin laik yapısını,
• Mahkemelerin bağımsızlığını
korumak ister.

Dini Siyonistler ise:
• İsrail’in daha teokratik bir yapıya dönüşmesini ister.

Bu nedenle İsrail içi gerilim artmaktadır.

D) Mahalli gerginlikleri artırır

Dini Siyonist söylem:
• Kudüs, Mescid-i Aksâ, Batı Şeria gibi konuları çözümsüz hale getirir,
• Arap ülkeleriyle normalleşmeyi zorlaştırır,
• Mahalli çatışma riskini artırır.

Sonuç: Dini Siyonizm Neyi Temsil Eder?

Dini Siyonizm, Siyonizm’in siyasi milliyetçi köklerini dinle güçlendiren, toprak hedeflerini “ilahî emir” haline getiren, bugün İsrail’deki en sert, en yayılmacı ve en etkili ideolojik akımdır.
• İsrail’in sertleşen politikalarının büyük kısmı
• Yerleşimlerin genişletilmesi
• Kudüs üzerindeki baskılar
• Filistin’e yönelik güvenlik doktrini

bu akımın etkisiyle şekillenmektedir.

Aşağıda dini Siyonist hareketin örgütlenmiş siyasi yapıları, liderleri, güç merkezleri ve işgal bölgelerindeki yerleşim faaliyetlerinin detaylı analizi yer almaktadır. Bu çalışma mümkün olduğunca akademik, düzenli ve açık bir çerçeveyle hazırlanmıştır.

🟦 I. DİNİ SİYONİST SİYASÎ PARTİLER

İsrail’de dini Siyonist çizgide yer alan başlıca partiler:

1. Dini Siyonizm Partisi (HaTzionut HaDatit)

🔹 Lider: Bezalel Smotrich

🔹 Profil:
• Aşırı sağ, yayılmacı yerleşim ideolojisinin merkez partisi.
• Filistin devletine kesinlikle karşı.
• Batı Şeria’nın tamamının ilhakını savunur.
• Arap vatandaşların haklarının sınırlandırılmasını ister.

🔹 Gücü:
• 2022’de Netanyahu hükümetine ortak oldu.
• Maliye Bakanlığı + Sivil Yönetim yetkileri Smotrich’e verildi.
Bu pozisyon işgal bölgelerinin geleceğini belirleme gücü demektir.

2. Yahudi Gücü Partisi (Otzma Yehudit)

🔹 Lider: Itamar Ben-Gvir

🔹 Profil:
• Aşırı radikal, kimi zaman “ırkçı” olarak nitelenen çizgi.
• Eski Kahanist ideolojinin mirasçısı: Arapların göçe zorlanmasını savunur.
• Mescid-i Aksâ’da Yahudi varlığını artırmayı amaçlar.

🔹 Gücü:
• Netanyahu hükümetinde Millî Güvenlik Bakanı oldu.
• Polis gücü ve sınır birlikleri üzerinde etkili.

3. Noam Hareketi

🔹 Lider: Avi Maoz

🔹 Profil:
• Dini Siyonizmin en muhafazakâr, toplum mühendisliğine açık kanadı.
• LGBT karşıtı kampanyalarıyla öne çıkar.
• İsrail eğitiminin “dini değerlere göre” yeniden yapılandırılmasını ister.

🔹 Gücü:
• Küçük bir partidir, ama koalisyonlarda kritik rol oynar.

4. Ulusal Birlik Partisi’nin (HaMakhane HaMamlachti) bazı kanatları

Benny Gantz’ın partisi seküler görünümlü olsa da içinde bazı dini Siyonist kökenli milletvekilleri vardır. Ancak ana gövdesi sekülerdir.

🟦 II. DİNİ SİYONİST LİDERLER VE ETKİ ALANLARI

Aşağıdaki isimler modern İsrail siyasetinin yönünü değiştiren figürlerdir:

1. Bezalel Smotrich
• Dini Siyonizmin en güçlü siyasi lideri.
• Batı Şeria’daki sivil idareyi kontrol ediyor.
• Yerleşimleri genişletme, Filistinlilere ekonomik baskı politikalarının mimarı.

2. Itamar Ben-Gvir
• Mescid-i Aksâ baskınlarını teşvik eden çizginin önderi.
• Polis ve iç güvenlik üzerinde etkili.
• Filistinlilere karşı sert güvenlik politikalarının savunucusu.

3. Rabbi Abraham Isaac Kook (Tarihi lider)
• Dini Siyonizmin entelektüel kurucusu.
• Filistin’deki dini okulların (Yeşiva) fikrî zeminini oluşturdu.

4. Rabbi Zvi Yehuda Kook (Haham Kook’un oğlu)
• “Büyük İsrail” doktrinini formülize etti.
• 1967 sonrası yerleşimci hareketin ruhani lideri.

5. Yerleşimci Hareket Liderleri

Öne çıkanlar:
• Daniella Weiss
• Yossi Dagan
• Hillel Horowitz

Bu isimler Batı Şeria’da fiilî durum oluşturan mahalleler ve konut bloklarını kuran kadroların başında yer alır.

🟦 III. İSRAİL’DE DİNİ SİYONİZMİN DEVLET İÇİNDEKİ KURUMSAL ETKİSİ

1. Ordu (IDF) İçinde

Dini Siyonistler özellikle şu birliklerde yoğunlaşır:
• Nahal Haredi
• Givati Tugayı
• Golani Tugayı
• Paratroopers (Hava indirme birlikleri)

🔹 Etki:
• Subay kadrolarında hızla yükseliyorlar.
• Yerleşim bölgelerine dönük askerî operasyonlarda ideolojik motivasyonları daha yüksek.

2. Eğitim Kurumu

Dini Siyonist okullar:
• Batı Şeria’da yüzlerce dinî yerleşim okulunu yönetir.
• Gençleri askerî–ideolojik eğitimle yetiştirir.

Bu yapı İsrail’in gelecekteki kadrolarını büyük ölçüde şekillendiriyor.

3. Sivil Yönetim ve Maliye Bakanlığı

Smotrich’e verilen yetkiler sayesinde:
• Batı Şeria’daki ruhsatlar, güvenlik izinleri, yol yapımı, yerleşim genişletmeleri onun kontrolüne girdi.
• Bu, bölgeyi adım adım ilhak etme gücü anlamına gelir.

🟦 IV. YERLEŞİMLER (İŞGAL BÖLGELERİ) VE DİNİ SİYONİST HAREKETİN ROLÜ

Yerleşim hareketi dini Siyonizmin kalbidir.

1. Yerleşimlerin Temel Mantığı

Dini Siyonizme göre:
• Batı Şeria “Yehuda ve Şomron”dur (Kutsal toprak).
• Burada Yahudi nüfusu artırmak Tevrat’ın emridir.
• Dolayısıyla uluslararası hukuk dikkate alınmaz.

2. Yerleşim Bölgeleri (Örnekler)

🔹 Kuzey Batı Şeria:
• Ariel
• Kedumim
• Itamar
• Homesh (yeni kuruldu, yasa dışı olmasına rağmen hükümet desteği aldı)

🔹 Merkezi bölgeler:
• Ma’ale Adumim
• Beit El
• Psagot
• Ofra

🔹 Kudüs çevresi:
• Givat HaMatos
• Har Homa
• Ramat Shlomo

🔹 Güney Batı Şeria:
• Kiryat Arba (Hebron yakınında, en sert dini Siyonist merkez)
• Beit Hagai

Bu bölgeler, Filistin’in coğrafi bütünlüğünü parçalayan koloniler olarak bilinir.

3. Dini Siyonist Hareketin Yerleşim Politikaları
• Yeni yerleşimler kurmak
• Mevcutları genişletmek
• Filistinlilere ait arazileri “devlet arazisi” ilan etmek
• Askerî korumayla kaçak yerleşimler kurmak
• Sonra bunları “yasal yerleşim” statüsüne dönüştürmek

Bu taktik 1967’den beri sistematik şekilde uygulanmaktadır.

🟦 V. DİNİ SİYONİZMİN İSRAİL SİYASETİNE ETKİSİ (GENEL ANALİZ)

1. İsrail’i sağa kaydıran ana güç

1970’lerden bu yana İsrail’in:
• Daha saldırgan,
• Daha milliyetçi,
• Daha genişlemeci politikalara yönelmesinin

temel sebebi dini Siyonizmdir.

2. Filistin devletinin kurulmasını engelleyen güç

Filistin devletinin kurulmasını engelleyen üç temel unsurdan biri (hatta en güçlüsü):
• Yerleşim lobisi
• Dini Siyonist odaklar
• Aşırı sağ koalisyonlardır.

3. Mescid-i Aksâ geriliminin ana aktörü
• Ben-Gvir ve çevresi, Aksâ’ya baskınları “dini görev” sayar.
• Bu durum İslam dünyasıyla tansiyonu sürekli yükseltir.

4. Batı ile ilişkileri şekillendiren unsur

Batı dünyasında İsrail’in insan hakları ihlalleri ve aşırı sağ politikaları eleştirilirken en çok işaret edilen kesim yine dini Siyonistlerdir.

🟦 VI. SONUÇ: DİNİ SİYONİZM NEYİ İFADE EDER?
1. Tevrat merkezli bir siyasi milliyetçiliktir.
2. İsrail’in sınırlarını genişletmeyi dini görev sayar.
3. Yerleşimci hareketin ana ideolojik motorudur.
4. İsrail ordusu ve siyaseti içinde giderek daha güçlü bir hâle gelmiştir.
5. Filistin meselesini çözümsüz hâle getiren en sert çizgidir.
6. Arap ülkeleriyle normalleşmenin önündeki en büyük engeldir.
7. İsrail’i içte ve dışta radikalleştiren temel ideolojidir.

Aşağıdaki çalışma dini Siyonist ideolojinin kutsal metinleri nasıl yorumladığı, bu yorumların ilmî-dînî açıdan nerelerde sorunlu olduğu, ayrıca seküler Yahudi düşünürlerin bu ideolojiye yönelik eleştirileri ve dini Siyonizmin İsrail’i içeriden nasıl dönüştürdüğü üzerine ayrıntılı ve sistemli bir incelemedir.

🟩 I. DİNİ SİYONİSTLERİN KUTSAL METİNLERİ YORUMLAMA BİÇİMİ

Dini Siyonistler, Tevrat ve peygamberlerin metinlerini siyasi hedeflere birebir uygulanabilir kabul ederler. Bu nedenle klasik Yahudi teolojisinden farklı bir yaklaşım ortaya koyarlar.

Aşağıda en önemli üç yorum türü vardır:

1. “Vaad Edilmiş Toprak” Ayetlerinin Siyasi Yorumlanması

Tevrat’ta geçen ayet:

“Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları nesline vereceğim.”

Bu ifade:
• Yahudi geleneğinde çoğu zaman teolojik bir sembol,
• “manevi genişlik”, “bereket”, “ilahi himaye” anlamında yorumlanmıştır.

Dini Siyonistler ise bunu harfi harfine siyasi sınır olarak kabul eder.

Hatalı tarafı:
• Tevrat yorum ekolleri (Talmud, Midraş) bu ayeti coğrafi–siyasi bir emir olarak görmez.
• Klasik hahamlar (Maimonides, Rashi, Nachmanides) Yahudilerin devlet kurma yükümlülüğü yoktur demiştir.
• Bu ayetlerin Mesih gelmeden uygulanamayacağını söylerler.

Dini Siyonizm, bu kadim yorumların tamamını görmezden gelir.

2. Mesih’le ilgili metinlerin erken uygulanması

Tevrat ve Peygamberlerde:

“Yahudiler son günlerde Siyon’a dönecek.”
“Davut tahtı yeniden kurulacak.”

Bu metinler klasik inançta:
• Mesih geldiğinde gerçekleşecek sembolik hadiselerdir.

Dini Siyonistler ise:
• “Biz devleti kurarsak Mesih’i hızlandırırız” diye yorumlar.

Hatalı tarafı:
• Yahudi tarihinde Mesih’i hızlandırmak için siyasi proje yürütmek yasak kabul edilir.
• Talmud’da:
“İsrail milleti zorla Siyon’a dönmeyecektir.”
ifadesi açıkça geçer.
• Bu metinleri dünyevileştirerek ilahi planı insana mal eden bir yaklaşım benimserler.

3. Yerleşimlerin “Tevrat emri” sayılması

Batı Şeria’daki yerleşimler:
• “Yehuda ve Şomron” adıyla kutsal alan sayılır.
• Burada nüfus artırmak “dini görev” olarak ilan edilir.

Hatalı tarafı:
• Klasik Yahudi hukukunda başka milletlerin mülkünü zorla almak haramdır.
• Osmanlı döneminde Yahudiler Filistin’de barış içinde yaşarken hiçbir haham “toprak fethedin” dememiştir.
• Toprak işgali dinî emir değildir; tamamen modern ideolojik yorumdur.

🟩 II. SEKÜLER VE GELENEKSEL YAHUDİ DÜŞÜNÜRLERİN ELEŞTİRİLERİ

Dini Siyonizme karşı çıkanlar sadece Filistinliler değildir; pek çok Yahudi düşünür bu ideolojiyi tehlikeli bulmuştur.

1. Haredi (Geleneksel Dindar) Yahudilerin Tenkidi

Haredi hareketi üç noktada çok serttir:

❌ A) “Mesih gelmeden devlet kurulamaz”

Bu görüşe göre:
1948’de kurulan İsrail devleti ilahi değil, beşeri bir iştir.
• Devleti dini bir görev ilan etmek putlaştırmadır.

❌ B) “Savaşın kutsallaştırılması” yanlış bir öğretidir

Haredi âlimleri savaşın:
• Tevrat’ta istisnai olduğunu,
• ancak peygamber rehberliğinde yapılabileceğini söyler.

Dini Siyonistler bunu tamamen dünyevîleştirir.

❌ C) “Filistinlilere zulüm Yahudi ahlakına aykırıdır”

Haredi literatürde, zulüm açıkça yasaktır.
Yerleşim hareketi “Tanrı adına yapılan haksızlık” olarak görülür.

2. Seküler Yahudi Düşünürlerin Eleştirisi

Seküler düşünürler (Amos Oz, Einstein, Martin Buber, Judah Magnes vb.) şu eleştirileri yapar:

“Devleti dinîleştirmek toplumu böler.”
• İsrail’in laik yapısı bozulur,
• Ortadoğu’nun Taliban–İran modeline dönüşür.

❌ “Yayılmacılık Yahudilerin tarihsel ahlakına aykırıdır.”

Buber ve Magnes:

“Filistin’de iki halk eşit yaşamalıdır.” der.
Dini Siyonizm bunu reddeder.

❌ “İsrail’i uluslararası alanda yalnızlaştırır.”

Ben-Gvir ve Smotrich gibi aktörler:
• ABD–Avrupa’yı rahatsız eder,
• İsrail’in itibarını zedeler.

🟩 III. DİNİ SİYONİZMİN İSRAİL’İ İÇERİDEN NASIL DÖNÜŞTÜRDÜĞÜ

Bu konu bugün İsrail’de en çok tartışılan başlıktır.

Dini Siyonizm:

🇮🇱 Devletin kimliğini
⚖ Mahkemelerin yapısını
🛡 Ordu komuta kademesini
📚 Eğitim sistemini
🏘 Yerleşim politikalarını

köklü biçimde değiştirmiştir.

Aşağıda bu dönüşümün başlıkları yer alıyor:

1. Laik devlet kimliğini aşındırma

Dini Siyonistler:
• Şabat yasalarını artırıyor,
• eğitimde dini müfredatı genişletiyor,
• hükümete “halaha (Yahudi şeriatı)” vurgusu ekliyor.

Bu nedenle seküler kesim:

“Ülke İran benzeri teokratik bir devlete dönüşüyor”
endişesini taşıyor.

2. Yargının zayıflatılması

Smotrich–Ben-Gvir çizgisi:
• İsrail Yüksek Mahkemesi’nin gücünü azaltmak,
• yerleşim kararlarını yargı denetiminden çıkarmak istiyor.

2023’teki büyük protestoların sebebi buydu.

3. Ordu içindeki güç değişimi

40 yıl önce ordunun komuta kademesi sekülerdi.
Bugün:

• Astsubay ve subaylarda dini Siyonist oranı çok arttı.
• Yerleşim bölgelerinde görev yapan birliklerde ideolojik motivasyon var.

Bu durum, ordunun tarafsızlığını zedeliyor.

4. Yerleşimci hareket aracılığıyla “fiilî ilhak”

Dini Siyonistler:
• Kaçak yerleşimler kuruyor,
• sonra yasallaştırılmasını sağlıyor,
• Filistin topraklarını parça parça alıyor.

Bu süreç devlet politikası hâline geliyor.

5. Toplumda iç ayrışma

İsrail’de üç blok oluştu:
1. Seküler Siyonistler
2. Dini Siyonistler
3. Ultra-Ortodoks (Haredi)

Bu üç grubun bir arada yaşaması giderek zorlaşıyor.

🟩 IV. SONUÇ: DİNİ SİYONİZMİN TEHLİKESİ NEDİR?
1. Kutsal metinleri siyasi fetih talimatına dönüştürür.
2. “Mesih’i hızlandırma” adına insan eliyle savaş ve işgal üretir.
3. Yerleşimci hareketi sınırsız şekilde destekler.
4. İsrail’i laik-demokratik çizgiden uzaklaştırır.
5. Filistin meselesini fiilen çözümsüz hâle getirir.
6. İslam dünyasıyla çatışmayı derinleştirir.
7. İsrail içinde çok ciddi iç gerilimler üretir.
8. En önemlisi: Tevrat’ın manevi mesajlarını politikanın aracı hâline getirir.

A. Mescid-i Aksâ / Kudüs politikaları ve sahadaki uygulamalar

1) Politik eğilim ve hedef

Dini Siyonist çevreler ve onların siyasi temsilcileri (ör. Itamar Ben-Gvir, Bezalel Smotrich) Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye, Yahudi varlığını Mescid-i Aksâ çevresinde artırmaya ve Batı Şeria üzerinde fiili hakimiyeti güçlendirmeye yönelik siyasetleri destekliyor. Bu, hem sembolik (ziyaretler, açıklamalar) hem de yapısal (yerleşim genişletme, idari atamalar) adımlarla yürütülüyor. 

2) Provokatif ziyaretler ve doğrudan müdahaleler

Aşırı sağ siyasetçilerin Mescid-i Aksâ’ya veya çevresine girişleri, kamuoyunda ve uluslararası aktörlerde “kırmızı çizgi” olarak algılanıyor. Itamar Ben-Gvir gibi figürlerin Aksâ’ya girme veya “baskın” niteliği taşıyan ziyaretleri hem Filistin tarafında hem de bölge ülkelerinde sert tepkiler doğuruyor. Bu tür ziyaretler polis koruması altında ya da polis refakatiyle gerçekleşebiliyor; bazen ziyaretten sonra çatışmalar tırmanıyor. 

3) Polis ve güvenlik gücünün rolü

İsrail iç güvenlik kurumları (polis, sınır birimleri) zaman zaman dini Siyonist liderlerin hareketlerine koruma sağlayacak, ibadet düzenini sınırlayacak veya gösterileri dağıtacak şekilde müdahalelerde bulunuyor. Resmî yetkililerin Mescid-i Aksâ girişlerini sınırlama çağrıları ve polis harekâtları (aynı zamanda mülk müsaderesi/inceleme operasyonları) sık rapor ediliyor. Bu uygulama, gerilimi düşürmek yerine kimi zaman daha da artırıyor. 

4) Yerleşim ve idari adımlar: fiili dönüşüm

Aynı dönemde Batı Şeria’da yerleşim genişletmeleri, yeni yasa dışı/kaçak yerleşimlerin yasallaştırılması ve plan-ruhsat yetkisinin bazı bakanlıklara (ör. Smotrich’in Maliye Bakanlığı aracılığıyla) devri gibi yapısal kararlar alınıyor. Bu süreç hem alanı değiştiren fiili bir ilhak hem de Kudüs’ün demografik ve hukuki yapısını etkileme amacına hizmet ediyor. Son aylarda onaylanan yeni konut birimleri ve yeni yerleşim kararları bunun somut örnekleri arasındadır. 

B. Etkiler — İslam dünyası, bölge ve uluslararası kamuoyu

1) İslam dünyasında tepki ve duygusal etki

Mescid-i Aksâ İslam dünyası için merkezi bir semboldür; oradaki herhangi bir değişim girişimi güçlü duygusal tepkiler uyandırır. Benzer provokasyonlar diplomatik protestolara, sokak gösterilerine ve resmi kınamalara yol açtı; Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve diğerleri gibi ülke dışişleri bakanlıkları olayları kınadı. Bu tür adımlar bölgesel gerilimi tırmandırır ve radikal söylemleri güçlendirebilir. 

2) Bölgesel güvenlik riski ve çatışma tırmanışı

Aksâ’ya yönelik provokasyonlar ve yerleşim genişlemeleri kısa vadede lokal çatışmaları, orta vadede ise daha geniş bölgesel tırmanış riskini artırır. Bu risk özellikle Filistinli ayaklanma/rezistans olasılığı, İslamcı grupların söylemini güçlendirme ve komşu devletlerin (ör. Ürdün’ün kutsal mekânlar sorumluluğu) diplomatik olarak daha sert hamleler yapmasına yol açma şeklinde çıkar. 

3) Uluslararası hukuk ve itibar maliyeti

Birçok uluslararası kurum ve çoğu ülke yerleşimleri uluslararası hukuka aykırı buluyor. Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) ve Birleşmiş Milletler raporları, sürekli yerleşim genişletmesinin ve fiili ilhak adımlarının hukuki sorunlarını vurguladı. Bu durum İsrail’in saygınlığını zedeleyebilir, yaptırım çağrılarını ve hukuki süreçleri tetikleyebilir. 

C. Bu politikaları sınırlayabilecek / durdurabilecek mekanizmalar – nasıl ve ne kadar etkili olabilirler?

Aşağıda hem iç hem dış aktörlerin hangi somut araçlara sahip olabileceğini ve bunların etkililiğini gösteriyorum.

1) İsrail içi hukukî denetim: Yüksek Mahkeme (Supreme Court)
Araç: Yönetim kararlarını, yerleşim ruhsatlarını, idari uygulamaları iptal etme yetkisi.
Etkililik: Geçmişte Yüksek Mahkeme, bazı yerleşim kararlarını ve hükümet uygulamalarını durdurdu veya sınırladı. Ancak hükümetin mahkemenin yetkilerini kısıtlama girişimleri ve yasal reform planları mahkeme etkisini zayıflatabilir. Bu nedenle mahkemenin durdurucu gücü şu an kısıtlı ve siyasi olarak hedef alınmış durumda.

2) İç toplumsal itiraz: kitlesel protestolar ve sivil toplum
Araç: Genel grevler, kitlesel gösteriler, ulusal ve uluslararası medyada baskı, güvenlik güçleri içinde muhtemel moral/itaat sorunları.
Etkililik: 2023-2024’teki büyük protestolar hükümetin bazı yasal hamlelerini zora soktu; iç kamuoyu etkili olabilir fakat dini Siyonist blok koalisyon desteği aldığı sürece tek başına tam durdurucu olmayabilir.

3) ABD’nin rolü: baskı, silah-taahhüt koşulları, diplomasi
Araç: Askerî yardımın koşullandırılması, siyasi demeçler, veto kullanmama veya BM’de diplomatik manevralar, doğrudan arabuluculuk.
Etkililik: ABD geleneksel olarak İsrail’e güçlü desteğini koruyor; ancak ciddi insan hakları endişeleri veya uluslararası baskı ABD yönetimlerini politikasını sertleştirmeye itebilir. Tarihsel olarak ABD, yerleşim genişlemesi konusunda eleştiride bulundu ama yaptırım nadiren uyguladı – bu nedenle ABD’nin eşiği yüksek.

4) Avrupa Birliği ve bazı devletlerin yaptırımları / ticari önlemleri
Araç: Ürün kaynağına göre etiketleme, kısıtlamalar, sınırlı ekonomik tedbirler (ör. İrlanda örnek girişimleri), seyahat/kurumsal yaptırımlar.
Etkililik: Avrupa devletlerinin tekil olarak geniş ekonomik yaptırımlar yapması zor; fakat koordineli diplomasi ve hukuki girişimler İsrail üzerindeki ekonomik ve itibar baskısını artırabilir. Avrupa örnekleri potansiyel etki gösteriyor ama eş zamanlı ve güçlü bir tutum gerekli.

5) Birleşmiş Milletler / Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) – hukuki mekanizmalar
Araç: ICJ’nin danışma görüşleri ve kararları, BM Güvenlik Konseyi/Genel Kurul kararları; uluslararası hukuk temelinde yaptırımlar için zemin hazırlama.
Etkililik: ICJ ve BM kararları güçlü hukuki argüman sunar ve uluslararası meşruiyeti etkileme gücüne sahiptir. Ancak icra yetkisi sınırlıdır; devletler kendi politikasını geri çevirmedikçe uygulama güçlüğü yaşanır. Yine de uzun vadede yalıtılmaya yol açabilir.

6) Filistinli direniş ve bölgesel aktörlerin tepkisi
Araç: Sivil itiraz, uluslararası hukuka başvuru, bölgesel askeri gerilim (nadir ve maliyetlidir).
Etkililik: Filistin tarafının ve bölge aktörlerinin askeri müdahalesi geniş çaplı çatışma riskini taşır; bu da uluslararası müdahaleyi tetikleyebilir ama doğrudan “sınırlama” değil daha çok tırmanma riski ortaya koyar.

D. Olasılık değerlendirmesi – kısa ve orta vadede ne beklenir?
1. Kısa vadede (aylar-1 yıl):
• Yerleşim genişlemeleri ve idari düzenlemeler devam eder; provokatif ziyaretler zaman zaman tekrarlanır.
• Uluslararası kınamalar, raporlar ve sınırlı ticari/etik tepkiler artar. Ancak geniş çaplı yaptırımlar ve askeri müdahale olasılığı zayıftır.
2. Orta vadede (1–3 yıl):
• Eğer iç hukuk (Yüksek Mahkeme) etkin kalmayı başarırsa bazı kararlarla frenleme görülebilir; ancak hükümet reformları mahkeme yetkilerini daraltırsa fren zayıflar.
• AB/ülke bazlı koordineli diplomasi ve hukuki süreçler (ICJ bağlamı) İsrail’in uluslararası alanını zorlayabilir; bunun ekonomik/itibar maliyeti artar.
3. Uzun vadede:
• Koordineli uluslararası baskı, İsrail içindeki politik değişimler (ör. seçimler, koalisyon yapısının değişmesi) veya güçlü yargı kararları olmadan politikaların tamamen geri döndürülmesi zor.
• Dolayısıyla sürdürülebilir çözüm siyasi müzakere, uluslararası hukuka uyum ve kalıcı diplomatik girişimler olmadan pek mümkün görünmüyor.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
12.12.2025 – Üsküdar

Kaynaklar:
Itamar Ben-Gvir ve Aksâ ziyaretleri / tepkiler: Anadolu Ajansı, The Guardian, Türkiye Dışişleri bildirgesi.
Yerleşim onayları ve Smotrich’in rolü: AP (10 Dec 2025), UN raporları, EEAS raporu.
• Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) danışma görüşü ve BM değerlendirmeleri.
• Avrupa/ülke düzeyinde yaptırım ve ticari önlemler tartışmaları (İrlanda örneği, AB raporları).
• Analizler/bağımsız raporlar: Breaking the Silence, Atlantic Council (ki bu tür çalışmalar politika seçeneklerini ve hukuki boyutu tartışıyor).