Gazze’deki Feryadın Asıl Muhatabı: Sessiz Kalan Vicdanlardır

Gazze’de yükselen feryatlar, yalnızca soykırımcı saldırganın zulmünü değil; susmuş vicdanların, kayıtsız cemiyetlerin ve acziyet içindeki milletlerin utanç yüklü sessizliğini de ifşa ediyor. Bugün birçok kimse zalimleri kınamakta; hükümetleri, milletlerarası kurumları veya devletleri suçlamakta; hatta Allah “Niçin yardım etmiyor?” diye sormakta. Oysa asıl sorulması gereken, her birimizin kendisine yönelteceği sorudur: “Ben ne yaptım, ne yapabilirdim, niçin yapmadım?” Zira toplumlar fertlerden oluşur; devletler ise toplumların örgütlü hâlidir. Sessizlik, fertten başlar; büyür, toplumun ve devletin suskunluğuna dönüşür.

1. Zulmün Kaynağı: Sadece Soykırımcı Saldırgan Değil, Sessiz Kalan Toplumlardır

Tarih boyunca zulüm, çoğu kez yalnızca saldırganın fiilleriyle değil; ona göz yumanların sessizliğiyle büyümüştür. Kur’ân, bu hakikati, “Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.[^1] ayetiyle vurgular. Hadis-i şerif de şöyle bildirir: “Zulüm karşısında susan, dilsiz şeytandır[^2]. Bu nedenle Gazze’de akan kanın mesuliyeti, yalnızca siyonist işgalcilerin değil; sessiz kalan fertlerin, cemiyetlerin ve devletlerin de omuzlarındadır.

2. Toplumun Vicdanı ve Ferdin İmtihanı

Toplum, fertlerin toplamından ibarettir. Bir ferdin sessizliği küçük görünebilir; fakat milyonların sessizliği büyük felaketler doğurur. Kur’ân, “Bir kavim kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez[^3] buyurur. Yani içtimai diriliş, ferdin vicdanî tavır ve gayretine bağlıdır. Gazze’deki acı, her birimizin vicdan imtihanıdır; sessiz kalmak, imtihanı kaybetmek demektir.

3. Devletlerin Sorumluluğu ve Fertlerin Rolü

Devletler, örgütlenmiş toplumun yansımasıdır. Halkının vicdanı felç olmuş bir yerde devletin de tavrı felç olur. Bu nedenle Gazze’nin yaralı çocuklarına bakıp yalnızca hükümetleri veya uluslararası kurumları suçlamak yetersizdir. Asıl sorulması gereken: “Ben kendi payıma düşen ne yaptım?” Devletlerin adalet ve yardım siyaseti, fertlerin vicdanlı taleplerine göre şekillenir. Mazlumlara sahip çıkmayan fertlerden oluşan toplumların, devletlerinden adalet beklemesi beyhudedir.

4. İslâmî Kaynaklarda Sessizliğin Vebali

İslâmî kaynaklarda zulme karşı durmak, imanî bir vecibe olarak kabul edilir. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin; bu, imanın en zayıf derecesidir[^4]. Bu ölçü, fertlerin sessizliğini mazur görmez; ellerinden geleni yapmayanları mesul kılar. Gazze’de suskun kalan her vicdan, zulmün sürmesine katkı sağlamaktadır.

5. Modern Dünyada Sessizliğin Sonuçları

Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramı, büyük zulümlerin çoğu zaman sıradan insanların kayıtsızlığıyla mümkün olduğunu ortaya koyar[^5]. Gazze örneğinde de, soykırımcı saldırgan ordular kadar milletlerarası camianın sessizliği, medyanın çarpıtıcı dili ve fertlerin ilgisizliği, zulmün devamını sağlar. Birleşmiş Milletler raporları, siyonist İsrail’in işlediği ihlalleri belgelerken, ciddi yaptırımların uygulanmadığını gösterir[^6]. Sessizlik, yalnız fertlerde değil, kurumsal düzeyde de zulme katkıdır.

6. Gazze’nin Aynasında İnsanlığın Vicdan Sınavı

Gazze, çağımızın en açık vicdan imtihanıdır. Bir yanda taşla, dua ile, bedenleriyle direnen çocuklar; öte yanda seyreden, hesap yapan, suskun kalan milyarlar. Tarih defalarca göstermiştir: Zulüm, yalnızca zalimin cüretinden değil, mazluma sahip çıkmayanların sessizliğinden güç alır. Bugün Gazze için en büyük imdat, tankları durduracak bir ordu değil, vicdanları harekete geçirecek bir silkiniştir.

7. Sonuç: Sessizlik de Zulmün Bir Parçasıdır

Gazze’deki zulmün asıl muhatabı sadece soykırımcı saldırgan değildir. Bu vahşet, sessiz kalan fertlerin, kayıtsız cemiyetlerin ve adalet için harekete geçmeyen devletlerin de eseridir. Sessizlik, zulmün tarlası; kayıtsızlık, zalime cesaret; korkaklık, mazlumun feryadını boğar. Gazze’nin dramı, bir coğrafyanın değil, insanlığın meselesidir. Ve şunu unutmamak gerekir: Sessizlik de zulmün bir parçasıdır.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
17.08.2025 OF

Yukarıdaki Yazıyı Okuyanlar Bu Yazıyı da Okumalı👇

Dipnotlar:

[^1]: Kur’ân-ı Kerîm, Enfâl Sûresi, 25.

[^2]: Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, c. VI, s. 129.

[^3]: Kur’ân-ı Kerîm, Ra’d Sûresi, 11.

[^4]: Müslim, İman, 78.

[^5]: Hannah Arendt, Eichmann in Jerusalem: A Report on the Banality of Evil, Viking Press, New York, 1963.

[^6]: UN Human Rights Council, “Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Occupied Palestinian Territory, including East Jerusalem, and Israel,” A/HRC/56/25, 2024.

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

صرخة غزة الحقيقية: الضمير الصامت هو المسؤول

إنّ صرخات غزة المتعالية لا تفضح جرائم المعتدي الإبادي فحسب، بل تكشف أيضًا صمت الضمائر الخانعة، ولا مبالاة المجتمعات، وسكوت الأمم الغارقة في العجز والعار
اليوم، يتهم الكثيرون المعتدين، الحكومات، المنظمات الدولية، بل وحتى الله نفسه: “لماذا لا تساعد غزة؟” لكن السؤال الأهم هو: “ماذا فعلت أنا؟ ماذا كان بإمكاني فعله؟ ولماذا لم أفعل؟” فالمجتمعات تتشكل من أفراد، والدول هي انعكاس منظم لتلك المجتمعات. عندما يسكت الفرد، يسكت المجتمع، وبالتالي تسكت الدولة

١. مصدر الظلم: ليس المعتدي فقط، بل المجتمعات الصامتة أيضًا

التاريخ يثبت أن الظلم لا ينشأ فقط من أفعال المعتدين، بل أيضًا من صمت المجتمعات. القرآن الكريم يقول: “وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً” (الأنفال: 25). وقد ورد في الحديث الشريف: “من لا يُنكر المنكر بيده أو لسانه أو قلبه، فهو شيطان أخرس”. لذلك، المسؤولية لا تقع فقط على المعتدين، بل أيضًا على من يسكتون عن الظلم.

٢. ضمير المجتمع واختبار الفرد

المجتمع هو مجموع الأفراد. صمت الفرد قد يبدو صغيرًا، لكنه عندما يتكرر بين ملايين الأفراد، يصبح كارثة. القرآن الكريم يقول: “إِنَّ اللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُوا مَا بِأَنفُسِهِمْ” (الرعد: 11). أي أن التغيير يبدأ من الفرد. ما يحدث في غزة هو اختبار لضمير كل فرد منا.

٣. مسؤولية الدول ودور الأفراد

الدول هي انعكاس لمجتمعاتها. عندما يسكت المجتمع، تسكت الدولة. لذلك، لوم الحكومات والمنظمات الدولية وحده لا يكفي. السؤال الأهم هو: “ماذا فعلت أنا؟” الدول تتأثر بمواقف شعوبها.

٤. في المصادر الإسلامية: مسؤولية السكوت عن الظلم

في الإسلام، السكوت عن الظلم يُعتبر خيانة. قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: “أفضل الجهاد كلمة حق عند سلطان جائر”. الصحابة رضوان الله عليهم كانوا يرفضون السكوت عن الظلم، ويعتبرون ذلك واجبًا دينيًا.

٥. نتائج السكوت في العالم المعاصر

في العصر الحديث، السكوت عن الظلم أصبح أكثر وضوحًا. العديد من المنظمات الدولية والمؤسسات الحكومية تغض الطرف عن الجرائم ضد الإنسانية. هذا السكوت يُعتبر دعمًا غير مباشر للظلم.()

٦. غزة كمرآة لضمير الإنسانية

غزة ليست مجرد قطعة أرض؛ هي اختبار لضمير الإنسانية. ما يحدث فيها هو مرآة لما يحدث في قلوبنا. إذا لم نتحرك الآن، فمتى؟()

٧. الخاتمة: السكوت جزء من الظلم

ما يحدث في غزة هو مسؤولية الجميع. السكوت عن الظلم يُعتبر جزءًا من الظلم. الوقت قد حان للتحرك، ليس بالكلمات فقط، بل بالأفعال.

أعده: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

١٧ / ٠٨ / ٢٠٢٥ م في مدينة أوف

:المراجع

القرآن الكريم، سورة الأنفال، الآية 25.

الحديث الشريف: “من لا يُنكر المنكر بيده أو لسانه أو قلبه، فهو شيطان أخرس”.

القرآن الكريم، سورة الرعد، الآية 11.

الحديث الشريف: “أفضل الجهاد كلمة حق عند سلطان جائر”.

Hannah Arendt, Eichmann in Jerusalem: A Report on the Banality of Evil, Viking Press, New York, 1963.

UN Human Rights Council, “Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Occupied Palestinian Territory, including East Jerusalem, and Israel,” A/HRC/56/25, 2024.

مَن قرأ المقالة أعلاه، يجدر به أن يقرأ هذه المقالة أيضًا 👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/tercumeler/yarini-hayal-edebilmek/