Gazze ve Hayali Çözüm Teklifleri İle Oyalanmak
Emekli İl Müftülerimizden Yusuf Şahin Hoca Yazdı:
Ey insanoğlu! Bugün Gazze’de insana yapılan, bize, eşimize, oğlumuza, kızımıza, kardeşimize, ana-babamıza yapılsa ne yaparsın, bir düşün!
Ve ayağa kalk; yarın sana da geleceğini varsay!
Yapman gerekeni bugün yap ki yarın “ah, vah” etmeyesin.
Bugün mutlaka ama mutlaka;
Yüz gemi, hatta binlercesi Akdeniz’den Gazze sahiline yönelecek.
Yüz binlerce, hatta milyonlarca insan karadan İsrail sınırlarına akın edecek.
Bunu yapabiliriz, organize edebiliriz.
İsrail bunu durduramaz, kilitlenir.
İnsan ırkının en saf hâli uyanmalı…
Yoksa “soykırım küreselleşecek”.
Şöyle bir öneri ya da çağrı yapsak:
Akdeniz’den Gazze’ye yönelecek yüz, bin hatta daha fazla gemilik bir filo oluşturulacak.
Yolcu gemileri, yük gemileri, tekneler, sürat motorları, yatlar, balıkçı tekneleri ve aklımıza gelen bütün deniz araçları Akdeniz’in ortasında toplanacak.
Türkiye’den, Cezayir’den, Endonezya’dan, Malezya’dan, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan, İspanya’dan, Norveç’ten, denize kıyısı olan bütün ülkelerden binlerce gönüllü bu gemilerde toplanacak.
Tamamen sivil; sadece gıda, su, iletişim araçları, yakıt ve genel anlamda erzak dışında hiçbir silah ve benzeri eşya taşımayacak.
Sadece küresel vicdanı yanlarında getirip hep birlikte Gazze’ye yönelecekler.
Karadan yüz bin kişilik insan seli İsrail sınırlarına akacak.
Aynı şekilde karadan da bir organizasyon yapılacak.
Yüz bin kişilik bir insan seli Gazze’ye ve İsrail sınırlarına yönlendirilecek.
Türkiye’den, Suriye’den, Orta Asya ülkelerinden, Endonezya ve Malezya’dan, Pakistan’dan, Cezayir’den, Mısır’dan, Libya’dan, Kuzey Afrika ülkelerinden, Nijerya’dan ve Orta Afrika ülkelerinden, Bosna’dan ve Balkan ülkelerinden, Fransa ve İspanya’dan ve bütün Avrupa ülkelerinden, Rusya’dan, Lübnan’dan, Ürdün’den, İran’dan…
Tamamen gönüllülük esasına göre; tamamen vicdani ilkelere, “insan tarihi”nin doğru tarafında bulunma anlayışına dayalı, tamamen sivil, tamamen Gazze’deki soykırımın ve açlıkla öldürmelerin önüne geçmeyi amaçlayan, tecridi boşa çıkaracak yüz bin kişi.
Hiçbir güç bu insani dalgayı durduramaz.
İsrail “insanlık dairesinin dışına” atılacak.
Eminim, böyle bir organizasyon yapıldığında yüz bin değil yüz binlerce kişi harekete geçecektir.
Eminim, İsrail sınırlarına, Gazze’ye yönelecek bu kitleleri durduracak dünyada hiçbir güç yoktur ve durdurmayı da göze alamayacaktır.
Eminim, bu dalga, bu tsunami İsrail’i tamamen kilitleyecek, insanlık dairesinin dışına atacak ve diz çöktürecektir.
Böyle bir “Birleşmiş Milletler Hareketi”ni formatlamak sanıldığı kadar zor değil.
Bu kadar insanı bir araya getirmek zor değil.
Her ülkenin insani yardım kuruluşları, sivil grupları, cemaatleri, benzer teşkilatları var.
Her ülkede bunlardan sadece birkaçı görevlendirilse, bunu yapabilir.
Her ülkeden on bin, yirmi bin kişi katılacak.
Küçük hesaplardan büyük rakamlar çıkacak.
Ülkeler ve devlet yönetimleri de bu harekete duyarsız kalmayacağı için, kaçınılmaz olarak bunun içinde yer alacaktır.
Onların da elleri rahatlayacaktır.
İstihbarat yapılarının da dolaylı olarak bu organizasyonlarda yer alması gayet meşrudur, hatta gereklidir.
Şahsen; ülkelerin bunu açıktan desteklemeleri gerektiğini, bunun kendilerine küresel ölçekte büyük bir etkinlik alanı açacağını düşünüyorum.
Düşünün, her ülkeden on bin kişinin katıldığını…
Kaç yüz bin insan eder?
Yüz gemi ile yüz bin kişinin Akdeniz’den geldiğini…
Küçük hesapları birleştirdiğinizde dünyayı dolaşacak büyük rakamlar çıkar.
Böyle bir kapı, böyle bir yol açıldığında bir insan seli oluşacaktır.
“İnsan ırkının en saf hâli” Gazze sahillerine çıkmalı.
Çünkü küresel vicdan patlama noktasındadır.
Yeryüzüne ve bütün insan ırkına saldıran bir yapıya karşı dayanılmaz bir itiraz vardır.
Akdeniz’de toplanan on binler, gemilerle Gazze’ye yönelecek, Gazze karasularına girecek, Gazze kıyılarına ulaşacak.
Ekmek için, su için, un için, nefes için, yaşama hakkı için, özgürlük için Gazze’nin kumsallarına çıkacak, Gazze içlerine girecek, yeryüzünün en savunmasız, en kimsesiz, en uzun süreli özgürlük mücadelesi veren insanlarıyla buluşacak.
Dünya, insan ırkının en saf hâline dönüşüne tanık olacak.
İsrail’in bütün sınırlarına akmak…
Milyonlar katılmak isteyecektir…
Türkiye’de, Suriye’de, Mısır’da, Ürdün’de, Lübnan’da toplanan on binler, akın akın Gazze’ye yürüyecek.
İsrail’in bütün sınırlarına yürüyecek.
Bu insan selini durdurmaya hiçbir ülkenin gücü yetmez!
Hiçbir ülke böyle bir insani dalgaya silahla karşı koyamaz.
İsrail’i kilitlemenin, hareketsiz bırakmanın en etkili yolu budur ve kesin sonuç alınacaktır.
Bunu yapalım ve hepimiz katılalım.
Bir küresel vicdan dalgası inşa edelim.
Soykırım ve kanla beslenen İsrail’in bütün kötülüklerine karşı, “insan ekseninde” bir uyanışın kapılarını açalım.
Açalım ki yüz binler sel gibi aksın.
İnanın, yüz binler değil, milyonlar katılmak isteyecektir.
Bu çağda; iyilik de kötülük de ezberlerimizin dışına taşacak.
Çünkü bireyler ve kolektif olarak insanlık, nasıl bir kötülük çağının geldiğini, Gazze’deki soykırımın bunun ilk örneği olduğunu çok iyi biliyor.
Artık iyilik de kötülük de ezberlerimizin dışında olacak.
Kötülüğün çılgınlıklarına karşı iyilik kalelerini acilen inşa etmeliyiz.
Eğer sessiz kalırsak, her şeyi artık olmayan uluslararası sisteme ya da devletlerin kilitlenmişliğine bırakırsak, bu kötülük çağının başlamasının önüne geçemeyiz.
Devletleri de sistemleri de iyilik yönünde dönüştürmede kolaylaştırıcı rol üstlenmemiz gerekiyor.
Çünkü bütün kötülük merkezleri, yeni gelecekte devletleri bu yönde formatlamaya çalışıyor.
Soykırımı önleyemedik.
Bebekleri kurtaramadık.
Artık harekete geçelim…
Evet, soykırımı engelleyemedik.
Ölümleri, kıyımları, yıkımları durduramadık.
Bebekleri, çocukları, kadınları koruyamadık.
Camileri, okulları, hastaneleri koruyamadık.
Kilitlendik, hareketsiz kaldık, çaresiz kaldık.
Sessiz kalmadık; vicdanlarımız bütün yeryüzünde harekete geçti.
Ama gücümüzü, elimizdeki araçları harekete geçiremedik.
Sonuç doğuran, kötülüğü durduran etkili bir yol ortaya koyamadık.
Öyleyse şimdi başka bir şey için başlama vakti.
Ülke ülke, millet millet, şehir şehir başlama vakti.
Eminim, şu an Türkiye ve birkaç ülke, kaynaklarını, organizasyon yeteneklerini, sivil örgütlerini kullanarak, bu söylediğimizin on katını bile yapabilir.
Soykırıma yüzde seksen destek vermeyen bir halk var.
İsrail’in harita hakkı yoktur!
Gelin, karadan ve denizden, Akdeniz’den ve bütün kıtalardan, bütün ülkelerden İsrail’in insan ırkını hedef alan kötülüğüne karşı bir insanlık duvarı inşa edelim.
Bu mümkün…
Çünkü İsrail bir devlet değildir.
Çünkü İsrail zayıftır.
Bir haftalık bir yapıdır. Coğrafyamızda “harita hakkı bile olmayan bir virüs”tür.
Nükleer silaha sahip, yeryüzünün en büyük terör örgütüdür.
Kendi varlıkları için bütün dünyayı, bütün insanlığı yok edebilecek bir zihin yapısına sahiptir.
Ortada yeryüzüne kötülük tohumları eken bir “devlet” var.
Bu devletin yürüttüğü soykırıma yüzde seksen oranında destek vermeyen bir topluluk var.
Sadece devlet değil, İsrail halkı da soykırımcıdır.
Onlar da durdurulmalı.
“Soykırımı küreselleştirmek” diye bir gelecek tasarımı var.
Bunu önlemek zorundayız!
Âdem (as)’den bu yana devam eden insan çağlarında, iyilik ve kötülük arasındaki çatışmanın zirve yaptığı, çok keskin hâl aldığı zamanlar oldu.
İşte şu an, bir kez daha böyle bir zamanı yaşıyoruz.
Eğer kötülüğün önüne bir set çekmezsek, kötülüğü durdurmak için insanlığı harekete geçiremezsek, “soykırımın küreselleşmesine” tanık olacağız.
Öyleyse şimdi harekete geçmek şarttır.
Bütün ezberlerinizi unutun.
Son yüz yılda öğrendiğiniz doğruları gözden geçirin.
Yeni bir çağ başladı.
Batı’nın ve onun işgal ve sömürge garnizonlarının beş yüz yıllık tarihi bitti.
Daha yirmi yıl önce coğrafyamızda Türkiye dâhil onlarca ülke için yeni haritalar çizenlerin kendi haritaları sorgulanıyor bugün.
Dün “harita” çizenler bugün kendi haritasından korkuyor.
Korkakların çağı olmayacak.
ABD, Meksika sınırlarına duvar örerken, Los Angeles’ta Meksika kökenliler harekete geçiyor.
Meksika Senatosu Başkanı Fernandez Norona, 1830’daki Meksika haritasını gösteriyor; ABD’nin nasıl parçalanacağını anlatıyor.
Dün Osmanlı’yı imha edip dev bir coğrafyayı talan edenler, bugün Osmanlı’dan daha büyük bir gücün inşasına tanık oluyor.
Bu çağ, korkakların, ürkeklerin, sindirilmişlerin çağı olmayacak.
Bu çağ cesur sözlerin, büyük iddiaların çağı olacak.
Büyük milletlerin çağı olacak.
“İnsan genetiği bozulmuş varlıklar”a karşı, insan neslinin arınma çağı olarak yeniden formatlanmalıdır.
Yapalım ve İsrail’in çöküşünü görelim.
Bu bir hayal değil!
Zor, imkânsız, hayal ürünü bir şeyden söz etmiyoruz.
Yüz binlerin İsrail sınırlarına akışı organize edilebilir, yapılabilir ve “Büyük Kötülük” durdurulabilir.
İsrail nasıl küresel sistemi kilitleyip soykırım yaptıysa, yüz binler de İsrail’i kilitlemeli, hareket edemez hâle getirmeli.
Coğrafya silahtır, kullanılmalı.
Nüfus silahtır, kullanılmalı.
Yeryüzünün bu en alçak “devlet”ine diz çöktürülmeli.
Coğrafyamızdaki ülkeler ve kurumlar için bu, kolay bir planlama ve organizasyondur.
Yapın ve sonuçlarını görün.
İsrail’in çöküşüne tanık olun!
#kaos
#Gazze
#özgürfilistin
#islamgalipgelecek
#dirilişyüzyılı
Yaratan’ın, yaşatan’ın, rızık veren’in hatırı için, ey dünya insanlığı! Yeter artık deme zamanı geldi ve geçti.
Küllerinden silk, ayağa kalk ve insanlığın onur ve haysiyeti için bu haydut terör devleti İsrail’in çöküşüne hep birlikte tanık olalım.
Bu şeref ve dik duruş da günümüz insanlığına olsun temennisiyle, huzurlu ve mutlu bir dünya ve dünya kardeşliği için haydi kıyama!
10.08.2025
Yusuf Şahin
Emekli Müftü
Orhangazi / Bursa
Muhterem Hocamıza Cevaben Yazdığım Not:👇
Muhterem Hocam,
Bu yazdıklarınız güzel hislerinizi yansıtıyor ama fiili gerçekçilikten uzak uygulamalar.
Fiziki olarak Gazze’ye hudut olmayan ülkelerin böyle bir kara eylemi yapma imkanı yok. Fiziken Gazze’ye veya Filistin’e Hudut olan ülkeler ise idari açıdan siyonizmin ve İsrail’in işgali altında, geçiş izni vermeyecekleri eylemcilere saldırı bile düzenleyebileceklerini fiilen yaşayarak gördük. (1-2 ay önce)
Denizden böyle bir organizasyon teorik olarak mümkün fakat fiilen çok zor; hatta imkansız bile denebilir. Çünkü böyle bir organizasyon ancak devlet imkanları ile yapılabilir; STK’ların böyle bir gücü yok. Biz sadece boykotu bile ciddi ve başarı bir şekilde uygulayamadık; milyonluk protestolar uygulayamadık; otuzbin, kırkbin kardeş aile edinip ihtiyaçlarını gideremedik. Basmakları birer birer çıkamayan hasta veya zayıf insanlara basamakları onar onar çıkmayı teklif etmenin bir anlamı yok. Türkiye’den veya dünyadan 30-40 bin zengin kişi, Gazze’den birer aile ile kardeş olup ayda 500’ar $ yollayabilse açlık sıkıntısı biter; bunu bile yapamadık.
Çok rahat yapılabilecek gerçekçi çözümler üretip uygulamak daha güzel olmaz mı? İşte size gerçekçi çözümlerden bazıları👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/ben-diyanet-isleri-baskani-olsam/
👇👇👇
https://www.aynamayansiyanlar.com/uncategorized/55498/
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
10.08.2025 OF
Yusuf Şahin Hocamız Cevaben:
Aynen görüşlerinize katılıyorum muhterem hocam. Ama insanlık bitiyor.
Yarın hesabını zor verebiliriz.
Allah insanlığın ve liderlerin ÂCILEN uyanışını nasib etsin.
Yusuf Şahin