Ahmed İlâhi’den Bayramlık Cümleler
Prof. Dr. Mustafa Kara
Kültür ve medeniyetler birçok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. Siyasî, iktisadî, askerî kurumlarla birlikte ilim felsefe ve sanat dünyası da bu konunun olmazsa olmazları arasındayer alır. Bütün bunları etkileyen ana kurum ise din ve inançlardır.
Bizim medeniyet tarihimizin kurucu şahsiyetlerine ve onların kaleme aldığı kurucu metinlere bakıldığında farklı bir ilim dalı daha tarih sahnesine çıkmaktadır: Tasavvuf.
Adına ister İslâm düşünce tarihi, isterse İslâm felsefesi tarihi diyelim karşımıza çıkacak insanların bir kısmı da sûfilerdir, dervişlerdir. Bir başka ifade ile bu tarihi Mevlanâ’ya, İbn Arabî’ye, Yunus Emre’ye, Sadreddin Konevî’ye, Molla Fenârî’ye başvurmadan tamamlamanın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Düşünce dünyasının en derin konuları olan Allah, insan, ahlâk ve varlık hakkında konuşan, yazan dervişlerden biri de Türkistan’lı Ahmet ilâhî’dir. O yaptığı sohbet ve yazdığı eserlerle, terennüm ettiği şiirlerle bu anlayışı dillendirdiği gibi Konevî’nin Miftahü’l-gayb isimli meşhur eserini şerhetmekle aynı alan için kalıcı hizmetler sunmuştur.
Şimdi onun 500 sene önce kaleme aldığı Tasavvufnâme isimli eserinde yer alan bazı cümlelerini okuyalım
1. Allah hazinelerinin dört kapısı vardır: Hilim, ilim, sıdk ve sabır
2. Kalb, görünüş olarak çam kozalağına benzer ama manâ itibariyle O’nun dergâhıdır.
3. İnsanın bedeninde diğer canlılarda olmayan iki organ vardır. Biri ilme mazhar olan dil, diğeri kudrete mazhar olan ve sanat icra eden eldir.
4. Peygamber ilme mazhardır, sultan/yönetici ise kudrete mazhardır. Peygamber lütfa, sultan kahra mazhardır.
5. Hırs hasetle, cimrilik kinle, gazap kibirle eş olmuştur. Bunlardan sayısız çocuk doğar. Fakat şehvet kimseyle çiftleşmez, şahin gibi kendi göğünde dolanır durur.
6. İnsanların çoğu yırtıcı hayvanların özelliklerini taşırlar.Kimi arslan, kaplan gibi yırtıcı, kimi akrep yılan gibi zehirleyici kimi de deve gibi kindardır.
7. Nefs-i emmâre şehvetinin başı ancak riyazet kılıcıyla kesilir. Kibrin başı tevazu, kin ve hasedin başı inançla, gazabın başı hilim ile, cimriliğin başı cömertlikle, hırsın başı tevekkülle kesilebilir.
8. Güzelliklerin de anne babası vardır. Çocukları onbeş tanedir: Namaz, oruç, hac, zekât, sadaka, zikir, riyazet, hilim, edep, huşu, ilim, sükünet, tevazu, cömertlik, dindarlık.
9. Mahabbet zikri artırır, zikir fikri artırır, fikir mücahedeyi, mücahede ise müşahede perdelerini açar. Bu hal dervişi hayret makamına ulaştırır. Bu makama ulaşan ise dilsiz olur.
10. Mürşid-i kâmil, kılıç bileme ustasıdır. Şeyhlerle sohbet ateş küresidir. Zikir halkası örstür, cehri/sesli zikir çekiçtir.
11. Lâilâhe illellâh zikrini, manasını düşünerek çekmek nefsi kötülüklerden arındırır, kalbi temizler, ruhu parlatır.
12. Allah’ın zikriyle bir kişi öyle bir mertebeye varır ki bu zikrin etkisini başka hiçbir şey veremez. O zaman “lâ” ve “illâ”dan başka bir şey kalmaz.
13. İnsan, yüce alemden olan ruh ve aşağı alemden olan bedenden/kalıptan yaratıldı.
14. Ruhlar bu aşağı aleme temizlenmek ve mertebe kazanmak için gelmişlerdir.
15. İnsanlar bu aşağı aleme geldikten sonra üç kısma ayrıldı. Bir kısmı niçin geldiğini anlayamadı, yeme içme evlenme işleriyle gününü gün etti. Diğer bir kısmı meseleyi kavradı fakat mal ve makam sevgisi ile kendilerini aldattılar. Üçüncü gurup ise işin hakikatini anladı ve kavradı.
16. “İki günü eşit olan aldanmıştır” hadis-i şerifi dört farklı şekilde izah edilebilir.
17. Alimlerin ilmi yerinde sayıyorsa aldanmışlardır demektir.
18. Âbidlerin ibadetinde düne göre gelişme yoksa zarardadırlar.
19. Zâhidler düne göre hâlâ yemek ve giyinmek sevdasında ise aldanma devam ediyor demektir.
20. Arifler ise şöyle derler: Bu Hadis’e göre ilimsiz, ibadetsiz ve perhizsiz/riyazetsiz dünya ve ahiretin hakikati bilinemez.
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
عبارات العيد من أحمد إلهي
الأستاذ الدكتور مصطفى قارا
تتكوّن الثقافة والحضارات من اجتماع عناصر كثيرة، ومن بين هذه العناصر: المؤسسات السياسية، الاقتصادية، والعسكرية، إلى جانب عوالم العلم، الفلسفة، والفن، التي تُعدّ من الضروريات التي لا غنى عنها. وأهم مؤسسة تؤثر في كل هذه العناصر هي الدين والمعتقدات.
عندما ننظر إلى الشخصيات المؤسسة لتاريخ حضارتنا، وإلى النصوص التأسيسية التي قاموا بتأليفها، يظهر أمامنا فرع علم آخر على مسرح التاريخ، وهو التصوف.
سواء سميناه تاريخ الفكر الإسلامي أو تاريخ الفلسفة الإسلامية، سنجد أن بعض الشخصيات البارزة فيه هم من الصوفية والدراويش. وبعبارة أخرى، يتبين أن استكمال هذا التاريخ دون الرجوع إلى مولانا، ابن عربي، يونس أمره، صدر الدين القونوي، ومولى فناري، أمر غير ممكن.
ومن بين الدراويش الذين تحدثوا وكتبوا عن أعمق قضايا عالم الفكر، كالله، والإنسان، والأخلاق، والوجود، هو أحمد إلهي التركستاني. فقد عبّر عن هذا الفهم من خلال دروسه، ومؤلفاته، وأشعاره، كما قدّم خدمات خالدة لهذا المجال من خلال شرحه لكتاب القونوي الشهير “مفتاح الغيب”.
والآن، لنقرأ بعض الجمل من كتابه “التصوف نامه”، الذي ألّفه قبل خمسمئة سنة:
١. خزائن الله لها أربعة أبواب: الحلم، العلم، الصدق، والصبر.
٢. القلب يشبه في مظهره ثمرة الصنوبر، لكنه في معناه حضرةٌ لله.
٣. في جسد الإنسان عضوان لا يوجدان في باقي الكائنات: اللسان، الذي هو محلّ للعلم، واليد، التي هي محلّ للقدرة وصاحبة فنّ.
٤. النبي محلّ للعلم، والحاكم/السلطان محلّ للقدرة. فالنبي محلّ للطف، والسلطان محلّ للقهر.
٥. الجشع قرين الحسد، والبخل قرين الحقد، والغضب قرين الكبر. ومن هذه الأزواج يولد عدد لا يُحصى من الأبناء. أما الشهوة فلا تتزاوج مع أحد، بل تطوف في سمائها كالصقر.
٦. أكثر الناس يحملون صفات الحيوانات المفترسة: فبعضهم كالأُسد والنمور، مفترسون؛ وبعضهم كالعقارب والأفاعي، سامّون؛ وبعضهم كالجمال، حقودون.
٧. لا يُقطع رأس شهوة النفس الأمّارة إلا بسيف المجاهدة. ويُقطع رأس الكبر بالتواضع، ورأس الحقد والحسد بالإيمان، ورأس الغضب بالحلم، ورأس البخل بالسخاء، ورأس الجشع بالتوكل.
٨. للجمال أبوَان وأمّ، وله خمسة عشر ولدًا: الصلاة، الصوم، الحج، الزكاة، الصدقة، الذكر، المجاهدة، الحلم، الأدب، الخشوع، العلم، السكينة، التواضع، السخاء، والتقوى.
٩. المحبة تزيد الذكر، والذكر يزيد الفكر، والفكر يزيد المجاهدة، والمجاهدة تفتح حجب المشاهدة، وهذه الحال توصل الدرويش إلى مقام الحيرة، ومن بلغ هذا المقام يصبح أبكم.
١٠. الشيخ الكامل كحاذق السيوف، ومجالسة الشيوخ كرة من نار، وحلقة الذكر كالسندان، والذكر الجهري كالمطرقة.
١١. من ذكر “لا إله إلا الله” متفكرًا في معناها، تنقّي نفسه من الشرور، ويطهر قلبه، ويزدان روحه.
١٢. يبلغ الإنسان بذكر الله مرتبة لا يبلغها بشيء آخر، حتى لا يبقى حينئذ سوى “لا” و”إلا”.
١٣. خُلق الإنسان من الروح التي هي من العالم العلوي، ومن الجسد/القالب الذي هو من العالم السفلي.
١٤. جاءت الأرواح إلى هذا العالم السفلي لتتطهر وتنال الدرجات.
١٥. بعد قدوم الناس إلى هذا العالم، انقسموا إلى ثلاثة أقسام:
- قسم لم يدرك سبب مجيئه، فانشغل بالأكل، والشرب، والزواج.
- وقسم أدرك القضية، لكنه انخدع بحب المال والمقام.
- والقسم الثالث فهم حقيقة الأمر وأدركها.
١٦. يُمكن شرح حديث “من استوى يوماه فهو مغبون” بأربعة تفسيرات مختلفة.
١٧. إذا كان علم العلماء لا يتقدّم، فهم مغبونون.
١٨. إذا لم تتطور عبادة العابدين عن أمس، فهم في خسران.
١٩. إذا كان الزهّاد لا يزالون متعلقين بالأكل واللباس كأمس، فإن الغبن لا يزال مستمرًا.
٢٠. أما العارفون فيقولون: لا يمكن إدراك حقيقة الدنيا والآخرة إلا بالعلم، والعبادة، والزهد/المجاهدة.
المترجم: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
أوف ٠٧ / ٠٦ / ٢٠٢٥ م