Yeni Suriye Rejimi ve Normalleşme Çıkmazı!

Yazan: Ahmed Kınıta

Son günlerde, Siyonist Nazi oluşumunun siyasi kademesinin yönlendirmesiyle İbrani medyası, “İbrahim Anlaşmaları” adıyla anılan ihanet ve teslimiyet anlaşmalarına dâhil olmak amacıyla yeni Suriye rejimiyle görüşmeler yürütüldüğüne dair sızıntılarını yoğunlaştırmaktadır.

Takip ve dikkatli incelemeler neticesinde, siyonist aklın kamuoyunu yönlendirme ve etkileme tarzını kavrayarak şunu söyleyebilirim ki; düşman, devrim zaferi ve eski rejimin çöküşünün ardından Suriyeli cihat ve devrim bilincini delip geçmek için sinsi yollar ve aşağılık taktikler kullanmaktadır.

Bu taktiklerin başında, siyonist varlıkla düşmanlık seviyelerine dair toplumsal bilinci ölçmek ve Arap toplumlarında bu varlıkla birlikte yaşamaya dair bir kabul olup olmadığını sınamak amacıyla “deneme balonları” salmak gelmektedir.

Bu yaklaşım kapsamında, “normalleşme” meselesini; düşünülmesi veya gündeme getirilmesi bile haram sayılan ideolojik ve fikrî bir tabudan, hakkında görüş ayrılıkları yaşanabilecek, tartışmalara konu edilebilecek bir meseleye dönüştürme çabası yer almaktadır. Bu, sağlanacak çıkar ve zararların test edilmesine yöneliktir.

Siyonist 12. Kanal, Suriyeli kaynaklara dayandırdığı haberinde, “ABD’nin, Suriye ile siyonist düşman arasında bir barış anlaşması imzalanmasında ısrarcı olduğu yönünde, yeni Suriye rejimine yakın çevrelerde medyadan uzak biçimde yoğun tartışmalar yürütüldüğü” iddiasına yer verdi.

Aynı kanal, kaynaklarına dayanarak şöyle ekliyor: “Uluslararası elçilerin aktardığının aksine, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şer’in siyonist Nazi varlıkla ilişki kurma fikrini memnuniyetle karşıladığı iddia edilse de, yürütülen tartışmalar bu adımın, Şer’a yakın ekip içerisinde dahi gerçek bir uzlaşıya sahip olmadığını göstermektedir.”

Kimilerince olumlu bir işaret gibi okunabilecek bu tür sinsi söylemler, kanaatimce son derece kasıtlı ve planlı bir şekilde topluma sunulmakta; doğrudan Suriye liderliğine değil, Suriye halkının kolektif bilincine sızmayı hedeflemektedir. Zira ben, Suriye liderliğinin siyonist varlıkla normal ilişkiler kurma yönündeki bu suça dair “tam bir reddiyeye” sahip olduğuna tam güven duyuyorum. Oysa yukarıdaki haber dili, “gerçek bir uzlaşı yok” diyerek bu tutumu gölgelemeye çalışmaktadır.

Suriye Cumhurbaşkanı ve yeni yönetim, siyonistleşmiş İbrani medyası, sanal ortamdaki trol hesaplar ve Batı projelerine angaje bazı Suriyeli şahsiyetler eliyle planlı bir karalama kampanyasına maruz kalmaktadır. Bu kampanya, liderliğin siyonist düşmanla normalleşmeyi kabul ettiğine dair yalanı merkeze almakta ve meseleyi bir ihtilaf konusu gibi sunmaktadır.

Tel Aviv’deki dev afişlere, siyonist Nazi varlıkla normalleşen Arap krallarının ve liderlerinin fotoğraflarının yanında, köklü bir devrimci ve cihatçı geçmişe sahip olan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şer’in resminin eklenmesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir. Amaç, bu fikri toplumsal zihne aşamalı biçimde normalleştirmek; sonrasında da Körfez ve ABD’nin ekonomik vaatleri ve baskılarıyla Suriye liderliğiyle siyasi bir delik açma ümidi taşımaktadır.

Ben, mevcut Suriye liderliğinin siyonist varlıkla normalleşme gibi tehlikeli bir konuda delinemeyeceğine dair hiçbir kuşku taşımıyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı ve ekibi, zulme boyun eğmeyen, teslimiyeti reddeden, devrimci ve cihatçı bir çevreden gelmektedir. Filistin’in kurtuluşunu, ilan edilmemiş olsa dahi, büyük bir rüya ve gerçekleştirilmesi gereken stratejik bir hedef olarak görmekte; bu hedefi devrimin tamamlanması açısından zaruri kabul etmektedirler.

Şunu da açıkça söylemek gerekir ki; mevcut Suriye yönetimi, zaferin kalıcı hâle gelmesinin, devrimin kazanımlarının korunmasının ve yeni devletin temellerinin sağlam biçimde oturtulmasının, ancak siyonist düşmandan kurtulmadan mümkün olmayacağının farkındadır. Zira bu düşman, Suriye’deki ayrılıkçı milislerin birinci destekçisi olmakla kalmayıp, halkımıza ve özellikle de Suriye’nin askerî imkânlarına karşı sürekli saldırı hâlindedir.

Bu sebeplerle; resmi ve alternatif Suriyeli medya organlarının, sosyal medyanın ve şer‘î ve siyasî elitlerin, siyonist varlığın Suriye devleti ve bölge istikrarı üzerindeki tehlikesi hakkında toplumu bilinçlendirme çabalarını yoğunlaştırması farz-ı ayn derecesinde bir görev hâline gelmiştir. Zira siyonist yapı, gaflet, meşguliyet veya tehlikeyi yeterince kavrayamama gibi hallerde toplumsal bilinçte ciddi yarıklar açabilir.

Bu noktada, siyonist Nazi oluşumla normalleşmeyi suç sayan bir dinî, fikrî ve değer temelli toplumsal bağışıklık oluşturmak zamanın en öncelikli vazifesidir. Bu vazifenin ihmal edilmesi, Suriyeli halkın ve bugünkü neslin yanı sıra gelecek kuşakların da ağır kayıplar yaşamasına sebep olabilir. Bu kayıpların en hafifi, devrimci Suriyeli şahsiyetin öz değerlerinin bozulması olacaktır. En tehlikelisi ise, uluslararası sistem ve küresel siyonizm tarafından desteklenen şahıslar aracılığıyla Suriye devlet kurumlarının siyonistçe sızılara maruz kalmasıdır.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
01.07.2025 OF

Türkçeye Tercüme eder misiniz? 👇

النظام السوري الجديد.. وجدلية التطبيع!

كتب بقلم الكاتب: أحمد قنيطة

يكثّف الاعلام العبري في الأيام والأسابيع الأخيرة، وبتوجيهات من المستوى السياسي في الكيان الصهيوني النازي من التسريبات حول وجود مباحثات مع النظام السوري الجديد، للدخول في اتفاقيات الخيانة والانبطاح المسماة باتفاقيات “أبراهام”.

من خلال المتابعة والتدقيق وفي سياق فهم العقلية الصهيونية في إدارة وتوجيه الرأي العام والتأثير فيه، يمكنني القول أنّ العدو يستخدم طرقاً خبيثة وتكتيكات قذرة في محاولاته البائسة لاختراق الوعي الجهادي والثوري السوري بعد انتصار الثورة وسقوط النظام البائد.

من هذه التكتيكات وفي مقدمتها هو إطلاق “بالونات اختبار” لقياس مدى الوعي الجماهيري تجاه مستويات العداء مع الكيان الصهيوني، ومدى امكانية قبوله والتطبيع مع وجوده في المجتمعات العربية المحيطة.

وينطوي تحت هذا التوجه محاولات حثيثة لنقل مسألة “التطبيع” من كونها “مسألة محرمة” على المستوى الأيديولوجي والفكري يحرم طرحها أو مجرد التفكير بها، إلى مسألة “محل جدل” يُمكن الاختلاف عليها أو النقاش حولها لاختبار المكاسب والأضرار المترتبة عليها.

القناة 12 الصهيونية نقلت مزاعم عن مصادر سورية؛ “وجود نقاشات مكثفة تجري بعيدًا عن الإعلام، في أوساط مقربة من النظام السوري الجديد، حول إصرار الولايات المتحدة على إبرام اتفاقية سلام بين سوريا والعدو الصهيوني”.

تضيف القناة 12 الصهيونية بحسب المصادر: “وخلافًا لما ينقله المبعوثون الدوليون، من ترحيب الرئيس السوري أحمد الشرع بفكرة إقامة علاقات مع الكيان النازي، فإن النقاشات الجارية أثبتت أن هذه الخطوة لا تحظى بإجماع حقيقي، حتى داخل الفريق الموالي للشرع”.

مثل هذه الصياغات الخبيثة التي قد ينظر البعض لها بعين الارتياح، هي في الحقيقة صياغات مقصودة ومخطط لها بعناية، تهدف من وجهة نظري لاختراق الوعي الجمعي للمجتمع السوري، وليس للقيادة السورية التي أثق تمام الثقة أن لديها “إجماع كامل” حول رفض إقامة علاقات طبيعية مع الكيان الصهيوني، بخلاف الصياغة اعلاه التي تزعم بأنه “ليس هناك إجماع حقيقي” حول القبول بجريمة التطبيع.

الرئيس السوري والقيادة السورية الجديدة يتعرضون لحملة تشويه ممنهجة من قبل الإعلام العبري والذباب الإلكتروني المتصهين وبعض الشخصيات السورية الموالية للمشروع الغربي، من خلال تكيف الجهد الإعلامي حول إدعاء قبولهم بالتطبيع مع العدو، والزعم بأن هناك خلاف مجرد حول المسألة.

إنّ وضع صورة ضخمة في تل أبيب للرؤساء والملوك العرب المطبعين مع الكيان النازي والزج بصورة الرئيس السوري أحمد الشرع ذي الخلفية الثورية الجهادية الأصيلة، يأتي في ذات السياق الذي يهدف لتطبيع الفكرة بشكل تدريجي ومرحلي في عقول ونفوس الجماهير السورية، على أمل إحداث اختراق سياسي مع القيادة السورية بضغوطات أمريكية خليجية مقابل مكاسب واغراءات اقتصادية.

لا شك عندي أنّ القيادة السورية الحالية، يصعب اختراقها في مسألة خطيرة كمسألة التطبيع مع الكيان الصهيوني، كون الرئيس السوري وفريقه المساعد ينحدر من بيئة جهادية ثورية أصيلة تأبى الظلم وتأنف الخنوع، وترى في تحرير فلسطين حلم كبير وهدف استراتيجي لا بد من تحقيقه، لاستكمال أهداف الثورة، حتى وإن كان هذا الهدف غير معلناً.

وإنّ من نافلة القول أن القيادة السورية تدرك تمام الإدراك أنّ تثبيت النصر وحماية مكتسبات الثورة وترسيخ أركانها، لا يمكن أن يتم قبل الخلاص من العدو الصهيوني الذي يعتبر من أهم المهددات للدولة السورية الوليدة، كونه الداعم الأول والأساسي للمليشيات الانفصالية في سوريا، ناهيك عن عدوانه المتواصل على الشعب السوري ومقدرات الدولة السورية وخصوصاً العسكرية منها.

وبناءً على ما سبق؛ أرى أنه من الواجب وجوباً عينياً على الإعلام السوري الرسمي والرديف والإعلام الاجتماعي، وعلى النخب الشرعية والسياسية تكثيف حملات التوعية حول خطر الكيان الصهيوني على الدولة السورية وعلى الاستقرار الإقليمي، لمنع حدوث اختراقات في الوعي الجمعي السوري من قبل المؤسسة الصهيونية، في فترات غفلة أو انشغال أو تغافل ينطوي عن سوء تقدير لخطورة هذا الأمر.

 فالتحصين المجتمعي على المستوى الديني والفكري والقيمي تجاه تجريم مسألة التطبيع مع الكيان النازي هو واجب الوقت، والتخلف عنه قد يكلّف المجتمع السوري والجيل الحالي والأجيال القادمة خسارات فادحة، لن يكون أقلها مسخ القيم والمبادئ الأصيلة للشخصية السورية الثائرة، ناهيك عن الاختراق الصهيوني المتوقع لمؤسسات الدولة من قبل شخصيات مدعومة من قبل النظام الدولي والصهيونية العالمية.