Türkiye’nin Savunma Sanayi Atılımı ..

Türkiye’nin Savunma Sanayi Atılımı: “Bir Milletin Kaderi Kodlarla, Çeliğe Kazındı”
Türk Milleti olarak, Kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sonsuz minnettarız. Allah zat-ı alilerine hayırlı ömürler nasip etsin.
Tarih, her milletin kendi kaderini kendi eliyle yazdığına defalarca şahit oldu. Kimi millet, başına gelen felaketlerden ders alıp yeniden doğrulmayı bildi; kimisi ise bir daha kalkamamak üzere yere kapaklandı. Türkiye, coğrafyasının zorluğundan, yaşanmış acılarından, sınırlarını aşan krizlerden aldığı dersle, savunma sanayiinde “tam bağımsızlık” idealini önce kalbine, sonra aklına kazıyan ender milletlerden biridir. Bugün İsrail’in, İran’ın hava savunmasını delip geçtiği; dünyada kartların yeniden dağıtıldığı bir dönemde, “Türkiye neden düşmedi, nasıl dimdik ayakta kaldı?” sorusunun cevabı işte bu iradede, bu birikimde ve bu vizyonda saklıdır.
I. Hafızamızda Acı Bir Tecrübe: 1990’lar ve Bir Dönemin Gölgesi
1993 yılında, olağanüstü hal bölgesi valiliği ile birlikte aynı binada olan Jandarma Asayiş Komutanlığı’nda bilgisayar kullanarak askerlik görevimi yapıyordum. O dönemde yaşadığım ve hafızama kazınan çok önemli bir olaya bizzat şahit oldum: Karargahta bilgisayar başında çalışırken, Saddam Hüseyin’in Halepçe’ye attığı kimyasal bomba sonrası yaşananlar gündeme bomba gibi düşmüştü. O saldırıdan kurtulan masum Irak halkı, can havliyle Türk sınırlarına doğru akın etmişti. Irak’ın 36. paralelinin kuzeyinde ise İngilizler kontrolü sağlıyordu. Sınırlarımıza yüz bine yakın mağdur Iraklı sığınmıştı.
Sınırda yoğun kalabalıklar kontrollü şekilde karşılanıyor, büyük bir organizasyon yürütülüyordu. Cizre Kaymakamı da bizzat sahada görev alıyor, devlet tüm imkanlarıyla seferber olmuştu. Ancak sınırın diğer tarafında bulunan İngiliz subaylar, bizim Cizre Kaymakamımızı darp etti. Bu olay Türk basınına yansıyınca, kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu. Türk devleti, yaşanan bu saygısızlık karşısında Çekiç Güç’e ve dolayısıyla ABD’ye nota verdi ve Çekiç Güç’ün hareket sahasını Türkiye üzerinden sınırladı. Bunun ardından, Türkiye ile ABD arasında soğuk rüzgarlar esmeye başladı.
O dönem terörle mücadelede kullandığımız ABD malı Cobra helikopterlerine ait mühimmat, yaşanan diplomatik kriz nedeniyle ABD tarafından Türk ordusuna gönderilmedi. Bu durum, ordunun terörle mücadelesini ciddi şekilde sekteye uğrattı. Hareket merkezinde her gün gündem olan bu kriz, Türk ordusunu zor durumda bıraktı. Yaklaşık iki ay boyunca ABD mühimmatı gelmedi ve bu sürecin bize ağır bir maliyeti oldu. Sonrasında ABD ile bazı konularda uzlaşmaya varıldı ve mühimmat akışı yeniden başladı. O günleri yaşayan biri olarak, savunma sanayiinin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğuna bizzat şahit oldum. Türkiye’nin kendi savunma sanayiini geliştirmesinin ne kadar elzem olduğunu, bağımsızlığın anahtarı olduğunu işte o günler bana en açık şekilde gösterdi.
II. Bağımlılıktan Bağımsızlığa: Stratejik Dönüşümün Kodları
Yıllar geçti, Türkiye’nin stratejik aklı ve milletin iradesi, bu kırılganlığı asla unutmadı. O günün çocukları bugün savunma sanayiinin liderleri, stratejistleri ve mühendisleri olarak, “kendi göbeğini kendi kesen” bir ülke inşa etti. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan “Yerli ve Milli Savunma Sanayii Hamlesi”, işte bu acı tecrübenin, iradenin ve vizyonun eseridir.
Dünyanın kod savaşlarına, siber saldırılarına, hibrit tehditlerine göğüs gerecek, sadece tank ve tüfekle değil, algoritma ve yapay zekâyla da savaşan yeni bir Türkiye doğdu. İsrail’in İran’ın hava savunmasını çökerttiği günlerde, Türkiye’nin ise hava savunma şemsiyesini adım adım ördüğüne tüm dünya şahit oldu.
III. Türkiye’nin Savunma Sanayii: Küllerinden Doğan Bir Endüstri
Bugün gelinen noktada, Türkiye artık bir silah ithalatçısı değil, ihracatçısı; teknolojide takipçi değil, öncüdür. İşte bu devrimi mümkün kılan sistemlerin ve projelerin bir dökümü:
1. Hava Gücü ve Hava Savunma Sistemleri
Kaan (Milli Muharip Uçak): 5. nesil savaş uçağı projesi, Türk Hava Kuvvetleri’ne küresel ölçekte caydırıcılık sağlıyor.
Hürkuş ve Hürjet: Eğitim ve hafif taarruz uçaklarında yerli çözümlerle hava filosu güçleniyor.
Bayraktar TB2, Akıncı, Aksungur, Anka: SİHA ve İHA’larımız dünyada savaş doktrinlerini değiştiriyor. Suriye, Karabağ ve Libya’da oyun değiştiren unsurlar olarak tarihe geçti.
Koral Elektronik Harp Sistemi: Düşman radar ve iletişim ağlarını felç eden milli sistem.
SİPER, HİSAR, KORKUT, GÖKDENİZ: Uzun, orta ve kısa menzilli hava savunma sistemlerimiz; gökyüzünü Türk ordusuna açıyor, İsrail ve Batı teknolojisine alternatif sunuyor.
2. Kara Gücü
ALTAY Ana Muharebe Tankı: Yüzde 80’e yakın yerlilik oranı, modern muharebe sahasının ağır yükünü taşıyor.
Zırhlı Personel Taşıyıcılar (Ejder Yalçın, Vuran, Kirpi, Pars): Mayına, EYP’ye ve asimetrik tehditlere karşı koruma sağlayan modern zırhlılar.
Atak ve Gökbey Helikopterleri: Kara ordusunun çevikliğini ve manevra kabiliyetini artıran özgün çözümler.
3. Deniz Gücü
Milli Denizaltı (MİLDEN), Milli Fırkateyn (İSTİF), MİLGEM Korvetleri: Türk donanmasını “mavi vatan”da rakipsiz kılıyor.
TCG Anadolu Çok Amaçlı Amfibi Hücum Gemisi: Türkiye’yi deniz aşırı harekatlarda oyun kurucu ülke yaptı.
Yerli Torpido ve Füze Sistemleri (AKYA, ATMACA): Denizlerde vurucu gücü artıran milli mühimmatlar.
4. Füze ve Roket Sistemleri
BORA, TAYFUN Balistik Füzeleri: 500 km üzeri menzille bölgesel caydırıcılık.
SOM Seyir Füzesi: Hava, kara ve deniz platformlarından ateşlenebilen yüksek hassasiyetli füze sistemi.
TRG-300, TRLG-230, Kasırga Çok Namlulu Roketatarlar: Saha hakimiyetinde yeni nesil mühimmatlar.
5. Siber ve Elektronik Harp
KORAL ve REDET: Elektronik harp ve radar karıştırma teknolojileriyle dijital çağın savaşlarına hazır.
Yerli SİBER GÜVENLİK YAZILIMLARI: Tüm kritik altyapı milli çözümlerle korunuyor.
6. Lojistik ve Dronlar
Dron Sürü Teknolojileri: Dünya çapında ihracatı yapılan, sahada kanıtlanmış sürü dronlar.
Milli Motorlar (TEI, TUSAŞ Motor): Dışa bağımlılığı sona erdiren, savunma araçlarının kalbini yerli olarak üreten devrim.
7. Diğer Kritik Projeler
Milli Uydular (GÖKTÜRK, TÜRKSAT, İMECE): Uzayda da söz sahibi bir Türkiye.
Lazer Silahları ve Mikro Uydu Sistemleri: Geleceğin harp teknolojilerine yatırım.
IV. İhracat, Ekonomik Zorluklar ve Küresel Prestij
Türkiye, ürettiği bu sistemlerle sadece kendi güvenliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ihracat şampiyonu oluyor. 2023 yılı itibariyle savunma ve havacılık ihracatımız 5,5 milyar doları aştı. Türk SİHA’ları bugün 40’a yakın ülkede; tanklarımız, zırhlı araçlarımız ve mühimmatlarımız Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar ihraç ediliyor. Özellikle Bayraktar TB2 ve Akıncı SİHA’ları; Polonya, Katar, Ukrayna, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelere teslim edildi ve sahada rüştünü ispatladı.
Ekonomik zorluklar, döviz baskısı, ambargolar… Evet, bunların hepsi var. Ama bağımsızlık, konfor alanından vazgeçmeyi gerektirir. Türk milleti, geleceğin güvencesi için bugünün fedakarlığını gözünü kırpmadan yapıyor. Dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku salan bir ordu, ancak yerli sanayiyle, yerli akılla, yerli iradeyle kurulur.
V. Savunma Sanayiinin Stratejik ve Toplumsal Etkileri
Bugün, 1990’lardaki gibi “ABD mühimmatı gelmezse ordu durur” diyen bir Türkiye yok. Savaşın şok dalgası bölgemizi vurduğunda, İran gibi bir ülkenin hava savunması saatler içinde çökertilirken, Türkiye’nin hava sahası ve siber altyapısı dimdik ayakta. Çünkü sistemlerimiz bize ait; kodları, yazılımı, mühendisliği ve stratejisiyle yüzde yüz Türk malı. Genç mühendislerimiz, lise çağındaki öğrencilerimiz, üniversitelerimizdeki AR-GE merkezleri, girişimciler ve iş insanları, bu başarı hikayesinin gerçek kahramanlarıdır.
Savunma sanayiindeki bu dönüşüm, sadece askeri güçle sınırlı değil. Yazılım, elektronik, makine, motor, kompozit ve ileri malzeme teknolojilerinde de büyük bir ekosistem doğdu. Bu sektör, yüz binlerce gence yeni iş alanı, yüksek teknolojiye erişim ve küresel rekabet imkanı sundu.
VI. Sonuç: Kaderimize Kazıdıklarımız, Geleceğimizi Yazar
Türkiye, bugün geldiği noktada; geçmişin acılarını unutmayıp, geleceğin kodlarını kendi elleriyle yazan, özgüveniyle, cesaretiyle ve azmiyle bölgesinde lider, dünyada oyun kurucu bir devlettir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, “yerli ve milli” savunma sanayi vizyonu; hem milletimizin gönlünde, hem de dünyanın stratejik dengesinde silinmez izler bıraktı.
Evet, ekonomik olarak zor günler geçirebiliriz. Ama “bekası olmayanın refahı olmaz” gerçeğini asla unutmadık. Bugün, “Türkiye kendi uçağını, tankını, topunu, füzesini, yazılımını, uydusunu, dronunu üretiyor” diyebiliyorsak; bu, on yıllarca süren bir mücadelenin, azmin, sabrın ve vizyonun eseridir.
Yarın daha güçlü, daha güvenli ve umutlu bir Türkiye için çalışmaya, üretmeye ve geleceğimizi kendi ellerimizle kazımaya devam edeceğiz. Çünkü kader; cesurların, çalışanların ve inananların yanında yazılır.
Kıymetli Recep Tayyip Erdoğan Beye şükranalrımız ile…
Saygılarımla
Taşkın Koçak
Türkiye’nin Çelik Kubbesi Var mı?
https://youtube.com/watch?v=VIBkpO-XtlQ&si=wAMJ0PmW22BQkihL
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
النهضة الدفاعية التركية: “قُدِّرَ مصيرُ أمةٍ على شفرة البرمجيات وحديد الفولاذ”
نحن أبناء الأمة التركية، ممتنون بلا حدود لفخامة رئيس جمهوريتنا السيد رجب طيب أردوغان. نسأل الله أن يمد في عمره بالخير والبركة.
شهد التاريخ مرارًا وتكرارًا كيف سطّرت كل أمةٍ مصيرها بيدها. فمن الأمم من استخلص العبرة من النكبات التي ألمّت بها، فنهضت من جديد، ومنهم من سقط ولم يقم بعدها أبدًا. وإنّ تركيا، بما عانته من آلام تاريخية، وما واجهته من أزمات تتجاوز حدودها، وما فرضته الجغرافيا من صعوبات، تُعَدُّ من قلائل الأمم التي نقشت في قلبها وعقلها معًا مبدأ “الاستقلال التام في الصناعات الدفاعية”. وفي زمنٍ اخترقت فيه إسرائيل منظومة الدفاع الجوي الإيرانية، وأُعيد فيه توزيع الأوراق الجيوسياسية في العالم، يكمن سرُّ ثبات تركيا ووقوفها شامخة بين الأمم، في هذا العزم، وفي هذه التجربة، وفي هذه الرؤية.
أولًا: تجربة مؤلمة في ذاكرتنا – تسعينيات القرن العشرين وظلالها الكئيبة
في عام 1993، كنت أؤدي خدمتي العسكرية في قيادة الأمن العام لقوات الدرك، في المبنى ذاته الذي كان يضمّ أيضًا مكتب والي منطقة الطوارئ. وكنت حينها أعمل على جهاز الحاسوب داخل المقرّ العام، حين وقعت حادثة لا تزال راسخة في ذاكرتي حتى يومنا هذا: فقد فجّر صدام حسين قنبلة كيميائية على مدينة حلبجة، ما أثار ضجّة كبرى في الأوساط العسكرية والإعلامية.
الهجوم أسفر عن تدفّق آلاف الأبرياء من الشعب العراقي صوب الحدود التركية، هاربين بأرواحهم من الموت المحقّق. أما شمال خط العرض 36 من العراق، فكان خاضعًا لسيطرة القوات البريطانية. وتدفّق إلى حدودنا نحو مئة ألف لاجئ عراقي.
تمّت عملية استقبالهم بإدارة محكمة وتنظيم دقيق، وكان محافظ جَزِيرة بنفسه يباشر الميدان، والدولة جنّدت كافة إمكانياتها لخدمتهم. غير أنّ ضباطًا بريطانيين على الجانب الآخر من الحدود اعتدوا جسديًا على محافظنا التركي. وعندما تناقلت الصحف التركية هذا الحدث، أثار موجة سخط شعبيّ عارمة، فأصدرت الدولة التركية مذكرة احتجاج رسميّة إلى قوات “الحلف الغربي/قوة المطرقة”، ومن ثمّ إلى الولايات المتحدة الأمريكية، وبدأت تفرض قيودًا على تحركات هذه القوات عبر الأراضي التركية.
ونتيجة لذلك، دبّت توترات دبلوماسية بين أنقرة وواشنطن، ما انعكس سلبًا على التعاون العسكري. فقد امتنعت الولايات المتحدة عن إرسال ذخائر طائرات كوبرا الأمريكية الصنع، التي كانت تُستعمل في مكافحة الإرهاب، مما سبّب شللاً في العمليات الميدانية للجيش التركي.
واستمرّ هذا الانقطاع نحو شهرين، تكبّد خلالها الجيش خسائر استراتيجية وميدانية فادحة. ثم لاحقًا تم التوصّل إلى تفاهمات جديدة، وعادت الإمدادات العسكرية. وكمن عاش تلك المرحلة، أدركت جيدًا ما للصناعات الدفاعية من أهمية مصيرية، وأدركت أنّ امتلاك القرار العسكري لا يتحقق إلا بسيادة صناعية كاملة. نعم، لقد بيّن لي ذلك الحدث بوضوح أن الاستقلال لا يتمّ إلا من خلال صناعة السلاح محليًا.
ثانيًا: من الاعتماد إلى الاستقلال – رموز التحوّل الاستراتيجي
ومرت السنون، ولم تنس الدولة التركية ذاك العجز المؤلم. أبناء اليوم من الذين كانوا صغارًا حينه صاروا اليوم قادةً في الصناعات الدفاعية، واستراتيجيين ومهندسين يصنعون وطنًا “يقطع حبال اعتماده بنفسه.” وبقيادة فخامة رئيس جمهوريتنا السيد رجب طيب أردوغان أُطلقت مبادرة “الصناعات الدفاعية المحلية والوطنية” – تلك المبادرة التي لم تولد من فراغ، بل هي وليدة تجربة قاسية، وعزيمة لا تلين، ورؤية ثاقبة.
وتمكنت تركيا من رأب صدع الحروب البرمجية، والتصدي للهجمات الإلكترونية، والمواجهة ضد التهديدات الهجينة، فأفرزت جيشًا لا يقاتل بالسلاح فقط، بل خاضعاته تقاتل بالشفرة والذكاء الاصطناعي. ويُشهد اليوم أنّ تركيا، وعندها نشرت إسرائيل قدراتها الجوية على الدفاعات الإيرانية، كانت تبني منظومة دفاع جوي وطنية قوية، خطوة بخطوة أمام أعين العالم.
ثالثًا: الصناعات الدفاعية في تركيا – نهضةٌ انبعثت من رماد الألم
في مرحلتها الراهنة، لم تعد تركيا دولةً تستورد السلاح، بل أصبحت دولةً تصدّره، ولم تعد تابعًا في ميدان التكنولوجيا، بل صارت من روّادها. وفيما يلي عرضٌ منظّم لأبرز الأنظمة والمشاريع التي مكنت هذا التحوّل الثوري:
مشاريع استراتيجية أخرى
• الأقمار الصناعية الوطنية (GÖKTÜRK، TÜRKSAT، İMECE): تعكس طموح تركيا في أن تكون دولة ذات سيادة في الفضاء.
• أسلحة الليزر وأنظمة الأقمار المصغّرة: استثمار في تكنولوجيا الحروب المستقبلية، واستعداد للمراحل المقبلة من التطور العسكري.
القوة الجوية وأنظمة الدفاع الجوي
• كاان (الطائرة القتالية الوطنية): مشروع طائرة مقاتلة من الجيل الخامس، يوفّر لقواتنا الجوية قدرة ردع عالمية الطراز.
• هورْقوش وهورْجَت: طائرتا تدريب وهجوم خفيفتان محليتا الصنع، تعزّزان أسطولنا الجوي بكفاءة وطنية.
• بيرقدار TB2، أقنجي، أقسونغور، الأنقاء: منظومات الطائرات المسيّرة التي غيّرت عقيدة الحرب الحديثة، وكانت عناصر حاسمة في سوريا، وقرة باغ، وليبيا.
• قورال (نظام الحرب الإلكترونية): منظومة وطنية تعطّل شبكات الرادار والاتصالات لدى العدو بفعالية فائقة.
• سيبَر، حصار، قورقوت، كوكدَنِيز: أنظمة دفاع جوي بعيدة، ومتوسطة، وقصيرة المدى؛ تفتح الأجواء أمام الجيش التركي وتشكّل بدائل تقنية تنافس المنظومات الإسرائيلية والغربية.
القوة البرية
• ألطاي (الدبابة القتالية الرئيسية): بنسبة تصنيع محلي تقارب 80%، تحمِل العبء الرئيسي لمعارك العصر الحديث.
• ناقلات الجند المدرّعة (Ejder Yalçın، Vuran، Kirpi، Pars): مركبات مدرّعة حديثة تؤمّن الحماية ضد الألغام والعبوات الناسفة والتهديدات غير المتماثلة.
• مروحيات أتاق و كوكبَيْ (Gökbey): حلول محلية تُعزز من مرونة القوات البرية وقدرتها على المناورة.
القوة البحرية
• الغواصة الوطنية (MİLDEN)، الفرقاطة الوطنية (İSTİF)، الكورفيتات (MİLGEM): عززت مكانة القوات البحرية التركية في “الوطن الأزرق” وجعلتها دون منازع في محيطها.
• السفينة البرمائية متعددة المهام TCG Anadolu: جعلت من تركيا دولة قادرة على تنفيذ عمليات ما وراء البحار، وفاعلاً استراتيجياً على السواحل البعيدة.
• الطوربيدات والصواريخ البحرية الوطنية (AKYA، ATMACA): ذخائر محلية تُضاعف القوة الضاربة للبحرية التركية.
منظومات الصواريخ والقذائف
• صواريخ باليستية (BORA، TAYFUN): مدى يتجاوز 500 كلم، يمنح تركيا قدرة ردع إقليمي معتبرة.
• صاروخ كروز (SOM): منظومة دقيقة يمكن إطلاقها من منصات جوية وبرية وبحرية.
• راجمات الصواريخ متعددة الفوهات (TRG-300، TRLG-230، Kasırga): ذخائر حديثة تُحكم السيطرة على ميدان المعركة.
الحرب الإلكترونية والسيبرانية
• قورال و REDET: تقنيات متقدمة للتشويش الراداري والحرب الإلكترونية، تجهّز تركيا لحروب العصر الرقمي.
• برمجيات الأمن السيبراني الوطنية: جميع البُنى التحتية الحيوية تُدار وتُحمى بوسائل محلية بالكامل.
الخدمات اللوجستية والتقنيات المسيّرة
• تقنيات أسراب الطائرات المسيّرة: طائرات مُجرّبة ميدانيًا ومُصدَّرة إلى مختلف دول العالم، تعكس الكفاءة العالية للصناعات الوطنية.
• المحرّكات الوطنية (TEI، TUSAŞ): ثورة محلية وضعت حدًا للتبعية في المحركات، وهي القلب النابض للمنصات الدفاعية التركية.
رابعًا: التصدير، والتحديات الاقتصادية، والمكانة العالمية
لا تقتصر الإثارة الوطنية على تأمين الأمان فحسب؛ بل شملت أيضًا التصدير. فبحلول عام 2023، تجاوزت عائدات صناعة الدفاع والفضاء 5.5 مليار دولار. واليوم تُصَدَّر طائراتنا المسيرة إلى نحو أربعين دولة؛ ودباباتنا، وعرباتنا المدرعة، وذخيرتنا إلى آسيا، وأفريقيا، وأوروبا، وأمريكا اللاتينية. وقد وصلت Bayraktar TB2 و Akıncı إلى بولندا، وقطر، وأوكرانيا، وأذربيجان، والمملكة العربية السعودية، والكويت، ونجحت برهان كفاءتها عمليًا.
نعم، هناك تحديات اقتصادية، وضغوط على العملة، وقيود وعقوبات. لكن الاستقلال يتطلّب التخلي عن منطقة الراحة. والشعب التركي مستعد للتضحية من أجل ضمان مستقبل مشرق لأبنائه. فجيشٌ يُطمئن أصدقاؤه، ويرعب أعداءه، لا يُبنى إلا بصناعات وطنية، وعقول وطنية، وعزيمة وطنية.
خامسًا: التأثير الاستراتيجي والاجتماعي للصناعة الدفاعية
لا يحتاج أحد اليوم لأن يقول “إذا لم تُرسل الولايات المتحدة الذخيرة، سيتعطّل الجيش.” اليوم، وبتأثير الحروب الإقليمية، فحين تُدمَّر منظومات دفاعية لإيران في غضون ساعات، تظلّ منظومات تركيا الجويّة والرقمية ثابتة. لأن الأقمار، والبرمجيات، والهندسة، والتخطيط كلها تركية 100 %.
وقدّمت جامعاتنا، ومراكز الأبحاث والتطوير، وشبابنا المخترع، وروّاد الأعمال، والمهندسين، قصة نجاح حقيقية في الإبداع والابتكار.
ولم يكن التحوّل فقط في العسكرة؛ بل ارتبط بتحوّل اقتصادي وتكنولوجي شامل: في البرمجيات، والإلكترونيات، والآليات، والمحركات، والمواد المتقدمة. فأنشأت منظومةً صناعية وابتكارية أوجدت مئات آلاف فرص العمل للشباب، وأتاحت طموحهم نحو المنافسة العالمية.
سادسًا: الخاتمة – ما نقشناه في مصيرنا، نكتب به مستقبلاً
تركيا اليوم، وهي لا تنسى الألم الماضي، كُتبت مصيرها بأيديها، بذاتها، وبقوتها وإيمانها. فبفضل رؤية فخامة رئيس جمهوريتنا السيد رجب طيب أردوغان للصناعات الدفاعية المحلية والوطنية، خدشت سماء الأمة والميزان الاستراتيجي العالمي.
قد نعيش نزوات اقتصادية صعبة، لكننا لم ننسَ أبدًا أن “من لا بقاء له، لا رفاه”. واليوم، حين نقول “تركيا تصنع طائرتها، ودبّابتها، ومدفعها، وصاروخها، وبرمجيتها، وقمرها، وطائرة مسيّرة”، فإن ذلك ثمرة عقود طويلة من الكفاح، والعزيمة، والصبر، والرؤية.
وسنواصل العمل غدًا لأجل تركيا أقوى وأكثر أمنًا وأكثر أملًا، وسنظلّ نخطّ مستقبلنا بأيدينا. فالمصير يُكتب بجانب الشجعان، والمجتهدين، والمؤمنين.
مع فائق الاحترام والتقدير،
طاشقين قوچاق
المترجم: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
١٨ / ٠٦ / ٢٠٢٥ م أوف