Hüsam Suriye’ye Dönüyor ..

Değerli Dostlar,
Suriye’deki iç karışıklık ve anlamsız savaş nedeniyle, 15 yıl önce Türkiye’ye sığınan bir ailenin hikayesini aktarayım size

Fabrikamızda Hasan isimli bir Suriyeli arkadaş çalışıyordu.
Çok terbiyeli kibar beyefendi bir insandı .
Diğerlerinden farklıydı.
İşini aksattığını hiç görmedim.
Her zaman özverili çalışırdı.

6 Şubat depremi oldu.
Depremden sonra çalışan personelimizi tek tek arayıp, hayatta olup olmadıklarını öğrenmeye çalıştık.

Tabii ki Suriyeli bu kardeşlerimiz şehrin tenha mahallelerinde oturuyorlardı. Eski evler depremde hep yıkıldı.
Biz Hasan’a ulaşamadık.
Günlerce Hasan’ı aradık ve depremden on gün sonra Hasan’ın enkaz altında kaldığını ve vefat ettiğini öğrendik. Ortada üç tane yetim çocuğu kalmıştı. Eşi ve kendisi rahmetli olmuştu.

Depremden sonra kendimizi toparlayınca, bu yetim çocuklara ne oldu ? onları bulup ilgilenelim dedik, aradık ama bulamadık.

Çünkü deprem bütün dengeleri altüst etmişti. Bir çok Suriyeli enkaz altında kalmış ve hayatını kaybetmişti.

Depremden iki yıl sonra Hüsam geldi iş var mı diye sordu. Bizde var tabii dedik, buyur gel çalış.

Yine gayretli güzel çalışan bir arkadaştı. Mesaisine dikkat ediyordu. Özverili çalışıyordu tertipli düzenliydi. Belli bir terbiyeden geçtiği belliydi.

Yanımızda çalışan personellerin tamamının ihtiyaç durumlarını takip ederiz. Evlerindeki ekstra ihtiyaçları varsa onları gidermeye çalışırız.

Kendisini biraz düşünceli gördük ve sorduk neden böyle düşüncelisin diye ..
Evde çok insan var evimiz çok kalabalık ve aldığımız para yetmiyor çocuklar küçük dedi.

Ben de kaç çocuk var dedim. O da benim çocuklar var, bir de üç tane yetim var dedi.

Biz de o zaman sana ekstradan destek olalım, yetimlerin için yardımcı olalım dedik ve düzenli destek olmaya başladık.

Aradan birkaç ay geçtikten sonra, diğer Suriyeli personelimizden bir tanesi, onun bizim eski personelimiz Hasan’ın abisi olduğunu söyledi.

Yani deprem sonrası aradığımız üç yetim ayağımıza kadar gelmişti ve biz onlara farkında olmadan yardım ediyorduk.

Çok duygulandım. On binlerce kişinin arasından bulmak istediğimiz kişi ve yetimleri yanımıza gelmişti.

Suriye’de iken ne iş yaptığını sordum. Trafik Polisiydim dedi. Fotoğraflarını gösterdi. Peki abin ne iş yapıyordu dedim o da Polisti dedi.

Bugün ayrılık vakti geldi. Suriye’ye dönmek için müsaade istedi. Gözleri doldu.
Bizim de gözlerimiz doldu.
Kucaklaştık ağladık.

Güle güle git Hüsam. Allah yolunu açık etsin. Söz verdik birbirimize Suriye’ye gidersek evinde misafir olacağız.

Yarım yamalak Türkçesiyle, Bize çok iyi davrandınız Türkler çok iyi insanlar, biz sizden çok memnunuz, Allah sizlerden razı olsun dedi.

Hakikaten çok duygulanmıştık. Cenabı Allah hiç kimseyi böyle bir imtihanla sınamasın. Düşünebiliyor musunuz, bir zalimin zulmünden gelip bir Müslüman beldeye sığınıyorsunuz. Orada büyük bir deprem oluyor, Ailenizin bir kısmını orada bırakıyorsunuz.

Ve tekrar ülkenize dönüyorsunuz. Arkadaşlar size bu hadiseyi neden anlattım?

15 yıl boyunca Suriyeli kardeşlerimizle beraber yaşadık. Acı tatlı günlerimiz oldu. Suriyelilerden nefret eden insanlar gördük. Onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapanları gördük. Onlar için savaştan kaçtı diyenleri gördük.

Elhamdülillah biz onlara hiç böyle davranmadık. Biz onları hep başımızın üstünde bir misafir gibi gördük. Elhamdülillah Allah’ın mazlum kullarına ikram etme fırsatı bulduk. onlara misafir etme fırsatı bulduk diye sevindik.

Cenab-ı Allah onları gurbetle (hicret/muhacir), bizi de onlara nasıl davrandığımız ile (ensar) imtihan etmişti.

Onca cehalete, onca yanlış yönlendirmeye, onca gereksiz ırkçılık ve tahriklere aldırış etmeden biz imtihanımızı tamamladık.

Bugün gözyaşlarıyla kucaklaştık ve onu uğurladık.

İşletmemizde çalışanlardan ve Suriye’ye dönmek isteyenler için özel bütçeler ayırdık.

Bu imtihanı sağlam bir şekilde geçirenlere selam olsun

Müslümanın haliyle hallenen,
Onun derdiyle dertlenenlere selam olsun. Bugün çok mutlu ve huzurlu bir şekilde evimize geldik.

Suriyeli kardeşlerimizin evine dönüş yaptığını görmek de varmış, hep bu günü bekliyorduk.

Güle güle git Hüsam. Yetimlere iyi bak. Babaları güzel adamdı, sen de güzel adamsın.

Hüsam yeniden Halep sokaklarında trafik polisi olarak görev yapmaya başlayacak. Sana hayatında başarılar diliyorum. Başın dara düşerse ben yine yanındayım. İslam kardeşliği budur ve bunu gerektirir.

Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki;

Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.

Selametle kalın, Allah’a emanet olun ..

M. Emin Şahin

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

حُسَامٌ يَعُودُ إِلَى سُورِيَا…

أيها الأصدقاء الأعزّاء،

دعوني أروي لكم قصةَ عائلةٍ سوريةٍ لجأت إلى تركيا قبل خمس عشرة سنة بسبب الاضطرابات الداخلية والحرب العبثية في سوريا.

كان لدينا في المصنع عاملٌ سوري اسمه “حسن”.

رجلٌ مؤدب، خلوق، رفيع السلوك.

كان مختلفًا عن غيره.

لم نره يومًا يُقصِّر في عمله،

بل كان دائمًا يُؤدي مهامه بإخلاصٍ وتفانٍ.

ثمّ وقع زلزال السادس من فبراير.

وبعد الزلزال، شرعنا في الاتصال بموظفينا واحدًا تلو الآخر للاطمئنان على سلامتهم.

لكن إخواننا السوريين كانوا يسكنون في أطراف المدينة، في أحياءٍ قديمة تهاوت تحت الزلزال.

ولم نتمكّن من الوصول إلى “حسن”.

بحثنا عنه أيامًا طويلة، ثم علمنا بعد عشرة أيام أنه قد استُشهِد تحت الأنقاض، هو وزوجته، وخلّفوا وراءهم ثلاثة أيتام.

وبعد أن استعدنا توازننا إثر الزلزال، تساءلنا: ماذا حدث لأولئك الأيتام؟

حاولنا العثور عليهم، لنتكفّل بهم، ولكننا لم نفلح.

فالزلزال قلب الموازين رأسًا على عقب، ومات عددٌ كبير من السوريين تحت الأنقاض.

وبعد سنتين من الزلزال، جاءنا “حُسام” يسأل: هل عندكم عمل؟

قلنا له: نعم، تفضل.

وكان هو أيضًا شابًا مجتهدًا، يؤدي عمله بإتقانٍ ونظام.

كان واضحًا أنه قد نشأ على الأدب والانضباط.

ونحن نتابع عن قرب أحوال عمّالنا، وإذا لاحظنا أن لهم حاجاتٍ إضافية في بيوتهم، حاولنا سدّها.

لاحظنا على “حسام” شيئًا من الحزن، فسألناه عن حاله.

فقال: البيت مزدحمٌ جدًّا، والراتب لا يكفي، والأطفال صغار.

سألته: كم عندك من الأولاد؟ قال: لي أولادي، وهناك أيضًا ثلاثة أيتام.

فقلنا له: حسنًا، سنُعينك بمخصصٍ إضافي من أجل هؤلاء الأيتام، وبدأنا نواصِل دعمنا له بشكلٍ منتظم.

ومرت شهور، ثم جاءنا أحد العمال السوريين يخبرنا بأن “حسام” هو شقيق “حسن” الذي كان يعمل معنا.

وهكذا جاء إلينا أولئك الأيتام الثلاثة الذين بحثنا عنهم طويلًا، دون أن نعلم أنهم صاروا بيننا!

تأثرتُ تأثرًا بالغًا… من بين عشرات الآلاف، جاء من كنا نبحث عنهم، واحتضنّاهم دون أن ندري.

سألتحسام”: ماذا كنت تعمل في سوريا؟

قال: كنتُ شرطي مرور، ووراني بعض الصور.

قلت: وأخوك “حسن”؟

قال: هو أيضًا كان في الشرطة.

واليوم حان وقت الوداع.

طلب منّا الإذن للعودة إلى سوريا، واغرورقت عيناه بالدموع،

بل حتى نحن لم نتمالك أنفسنا…

تعانقنا وبكينا.

اذهب في حفظ الله يا “حسام”،

دعوناك لبيتك إذا زرنا سوريا، وقد وعدنا بعضنا بعضًا بذلك.

وبتركيةٍ مكسّرة قال لنا:أحسنتم إلينا، أنتم أيها الأتراك طيّبون، نحن راضون منكم، جزاكم الله خيرًا”.

حقًا لقد تأثّرنا كثيرًا.

نسأل الله أن لا يُمتحن أحدٌ بمثل هذا البلاء.

تأمّلوا: تهرب من ظلم طاغية، فتجد ملجأك في ديار المسلمين،

ثمّ يقع زلزالٌ عظيم، فتفقد بعض أفراد عائلتك،

ثمّ تعود إلى وطنك…

يا أصدقائي، لماذا رويتُ لكم هذه القصة؟

لقد عشنا مع إخوتنا السوريين خمس عشرة سنة.

كانت بيننا أيامٌ مُرّة وأخرى حلوة.

رأينا من يكرههم،

رأينا من يعاملهم كمواطنين من الدرجة الثانية،

رأينا من يتهمهم بالفرار من الحرب…

لكننا -والحمد لله- لم نكن يومًا كذلك.

بل رأيناهم ضيوفَ شرفٍ فوق رؤوسنا.

فرحنا لأننا أُتيح لنا أن نكرم عباد الله المظلومين، وأن نستضيفهم في ديارنا.

لقد امتحن اللهُ إخوتنا بالغربة والهجرة، وامتحننا نحن بكيفية التعامل معهم.

رغم الجهل، رغم التحريض، رغم العنصرية…

أكملنا هذا الامتحان بنجاح – بفضل الله.

واليوم، تعانقنا ونحن نذرف الدموع، وودّعناه.

خصصنا في مؤسستنا ميزانياتٍ لمن يريد العودة إلى سوريا من عمّالنا.

السلام على من اجتاز هذا البلاء بثبات.

السلام على من حمل همّ المسلم، وتألم لألمه، وفرح لفرحه.

لقد عدنا اليوم إلى بيوتنا بقلوبٍ مفعمةٍ بالطمأنينة والسكينة.

ما كنا نعلم أننا سنشهد يومًا يعود فيه إخوتنا السوريون إلى ديارهم…

وقد كان… والحمد لله.

اذهب في حفظ الله يا “حسام”،

اعتنِ بالأيتام جيدًا.

فوالدهم كان رجلًا طيّبًا، وأنت أيضًا رجلٌ طيب.

سيعود “حُسام” ليعمل من جديد شرطيّ مرور في شوارع حلب…

أتمنّى لك النجاح في حياتك، وإن ضاقت بك الدنيا، فأنا إلى جانبك دومًا.

فهذه هي الأخوّة الإسلامية، وهذا ما توجبه علينا.

وقد قال النبي ﷺ:

“مَثَلُ المؤمنين في تَوَادِّهم وتراحُمِهم وتعاطُفِهم كمَثَلِ الجسدِ، إذا اشتكى منه عضوٌ تداعى له سائرُ الجسد بالسَّهر والحمى.”

ابقوا بخير، في أمان الله…

م. أمين شاهين

المترجم: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

في مدينة أوف ٠٢ / ٠٨ / ٢٠٢٥ م