Zor Görevler İçin Seçilenler ..

Zor Görevler İçin Seçilenler: Sevilenlere Layık Görülen İlâhî Mükâfat

(Gazze Direnişi Üzerine Düşünceler)

Mukaddime

Zor zamanlarda yüklenen görevler, sıradan insanların omuzlarına değil, seçkinlerin yüreğine layıktır. Tarih boyunca en ağır ve en çetin vazifeler, ilâhî takdirle, sabır ve sebatla yükselenlerin hakkı olmuştur. Bu metinde, Gazze’de devam eden direnişi, Peygamber anlayışındaki görev tayin ve takdimi, Rabbânî tayinlerdeki imtihanın hikmeti perspektifinden ele alacak, bu müstesna coğrafyanın manevî konumunu ve direnişin şeref nişânesi olduğunu irdeleyeceğiz.

1. Peygamber Anlayışında Görev Tayin ve Takdimi

Tarihin en ağır, en zorlu yüklerinden biri olan “ilâhî vazife” önce Peygamberlere, sonra da onların izinden giden ümmetin önderlerine yüklenmiştir. Bu yük, zahiren mihnet; bâtınen ise bir liyâkat nişânesidir. Zira Allah Teâlâ, kimseye takatinden fazlasını teklif etmez[^7], ama büyük vazifeleri de her kula emanet etmez[^1].

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbı arasında görevleri tayin ederken sadece zahirî kabiliyeti değil, kalbî derinliği, sadakati, sabrı ve Allah katındaki değerini de gözetirdi. Nitekim Zeyd b. Hârise’yi (r.a.) ordulara kumandan tayin etmiş; onun ardından da oğlu Üsâme b. Zeyd’i genç yaşta orduya komutan kılmıştır[^2]. Bu tercihler, sahâbenin bir kısmında hayret uyandırsa da, Resûlullah (s.a.v.) onları kalplerin tartısını bilen bir basîretle yapmıştır[^6].

Allah Rasûlü (s.a.v.), bir vazifeyi verirken, onun ağırlığını da takdir eder; mükâfatının büyüklüğünü ise daima hatırlatırdı. Zira Allah katında kıymetli olanlar, çoğu zaman insanların gözünde sıradan, hatta zayıf görünürler. Bu yüzden bir vazifeye tayin edilmek, sadece bir iş paylaşımı değil, ilâhî bir imtihanın kapısını aralamaktır.

Bugün Gazze’de, mazlumların üzerine yağan bombalar ve sırtlarına yüklenen yokluklar; sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın tamamının omuzlaması gereken bir imtihandır. Ve bu imtihan, Peygamber anlayışındaki görev tayin ve takdimine benzer biçimde, en ağır bedelleri ödeyebileceklerin önüne konmuştur.

2. Rabbânî Tayinlerde İmtihanın Hikmeti

Her görev, Allah Teâlâ’nın kullarına takdir ettiği bir imtihandır. İlâhî takdir, kullar arasında adaletsiz değil, hikmetle tecelli eder. Her iltifat ve tayin, bir lütuf olduğu gibi, aynı zamanda ağır bir mes’uliyetin mührünü taşır. Zira Rabbânî tayinler, kulların hem imanlarının hem sabırlarının sınandığı yüce birer mihnetteki adımlardır.

Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, Hz. İbrahim (a.s) gibi büyük peygamberlerin dahi Allah’ın verdiği ağır görevlerle imtihan edildiğini, aynı zamanda bu görevlerin en yüce mükâfatlara kapı açtığını bizlere haber verir[^4]. İmtihan, bir rütbe; sabır ise o rütbenin nişanıdır.

Gazze’de yaşanan ağır imtihan, dünyevî zulümlerin yanı sıra, kalplerin manevî direncini de gösterir. Zalimlerin baskısına rağmen imanını ve direniş ruhunu muhafaza edenler, Rabbânî tayinlerin en şereflilerindendir. Bu tayin, nefsin kırılması değil, Rabb’e yakınlaşmanın aracıdır.

Bu hakikati idrak etmek, Gazze halkının çilesini yalnızca acı ve ızdırap olarak görmekten kurtarır; onları yücelten, sabır ve metanetleriyle ilâhî bir seçkinliğe eriştiklerini anlamamızı sağlar.

3. Zulüm Kıskacında Gazze’nin Müstesna Yeri

Gazze, tarihin en zalim kıskacında olan bir diyardır; ancak aynı zamanda kalplerde ve vicdanlarda müstesna bir mevkiye sahiptir. Zulüm, baskı ve kıtlık onun üzerine kara bulutlar gibi çökerken, direniş ve sabır ise bu kara bulutların arasından doğan eşsiz bir güneş gibi parlamaktadır.

Bu topraklarda yaşayanlar, sadece coğrafi bir mekân değil, aynı zamanda tarihî bir imtihanın, manevî bir direnişin temsilcileridir. Zulmün en çetin anlarında gösterilen metanet, onların sıradan değil, seçkin bir konumda olduklarının delilidir. Allah’ın takdiriyle Gazze, zulme karşı duranların sembolü, haksızlığa karşı direnişin abide şehridir.

Her zorluk, her sıkıntı, onların yüceliğini artıran bir vasıta olmuş; karanlıklar içinde parlayan bir yıldız gibi, ümmetin gurur kaynağı haline gelmiştir. Gazze’nin bu müstesna yeri, sadece tarih sayfalarında değil, gönüllerde de baki kalacaktır.

4. Direnişin Bedeli: Yalnızlık ve İhmal

Zulüm ve haksızlık altında ezilen Gazze, yalnızca dış düşmanların değil, zaman zaman iç dünyanın da ihmaline maruz kalmıştır. Bu durum, direnişin ağır bir bedelini beraberinde getirmiştir. Yalnızlık, zor zamanlarda kalplerin kıldığı bir dua, ihmal ise sabırla yoğrulan bir imtihan olmuştur.

Direnişin yolu, çoğu kez sessiz bir ıstıraptır; yardım ve ilgi eksikliğiyle sınanmak, en büyük sınavlardan biridir. Ancak bu yalnızlık, direnenlerin ruhunu kırmak bir yana, onları daha da güçlü kılmış, direnişin manevî köklerini derinleştirmiştir. İhmalin pençesindeki her nefes, sabrın ve metanetin nişanesi olmuştur.

5. Şehâdetin ve Sabırın Coğrafyası

Gazze, sabrın ve şehâdetin yüce sembolüdür. Bu mukaddes topraklarda her karış, iman ve direnişle yoğrulmuş; her acı, bir şeref nişânesine dönüşmüştür. Şehitlerin kanıyla sulanan bu topraklar, sabırla örülmüş bir kale misalidir.

Burada direnenler, sadece bedenen değil, ruhen de mücadele etmekte; her kayıp, onların imanını daha da pekiştirmektedir. Gazze, sabır ve şehâdetin şahidi, inancın dirilişini temsil eden eşsiz bir coğrafyadır.

6. Peygamberin İzinde Yürüyen Direniş: Gazze

Gazze’nin direnişi, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) izinden yürüyen kahramanların azim ve kararlılığının müşahhas tezahürüdür. Onlar, zorluklar karşısında yılmayan, zulme boyun eğmeyen; sabır ve metanetle Allah’ın yolunda ilerleyen fedakâr neferlerdir.

Peygamberimizin örnekliği, Gazze halkının direniş ruhunda hayat bulmuş; adeta tarih sahnesinde yeniden canlanmıştır. Her adımda, her nefeste, Rasûlullah’ın cesareti ve ihlâsı hissedilmekte; onların yoldaşlığında Gazze, direnişin ve sabrın abide şehri olmaya devam etmektedir.

7. Netice: Çile, Yıkımın Değil, İzzetin Nișânesidir

Sonuç olarak, yaşanan acılar ve çekilen çileler, Gazze için bir yıkımın değil, büyük bir izzetin nişânesidir. Her zorluk, her felaket, onların manevî yükselişine ve şerefine katkıda bulunan bir mihenk taşıdır.

Bu hakikat, zulüm karşısında direnenlerin asla mahvolmadığını; aksine, onların sabır ve imanla yücelerek gerçek şeref ve izzet mertebesine ulaştığını gözler önüne sermektedir. Gazze’nin kaderi, yıkımdan ziyade, diriliş ve izzetle yazılmaktadır.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
05.08.2025 OF

Dipnotlar ve Kaynaklar:

[^1]: Bkz. Hamidullah, M. (2010). İslam Peygamberi (2 cilt). Beyan Yayınları.

[^2]: Tirmizî, Zühd, 57; İbn Mâce, Fiten, 23.

[^3]: World Bank. (2022). West Bank and Gaza: Economic Monitoring Report. https://www.worldbank.org/en/country/westbankandgaza

[^4]: Elmalılı, M. Hamdi Yazır. (2004). Hak Dini Kur’an Dili. Azim Dağıtım.

[^5]: Duran, B. (2021). Türkiye’nin Yeni Dış Politika Vizyonu, SETA Yayınları.

[^6]: Hamidullah, M. (2010). İslam Peygamberi.

[^7]: Kur’an-ı Kerim, Bakara, 155-157: “Sabredenlere müjdele…”

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

المختارون للمهام العسيرة: الجزاء الإلهي المكرم للمحبوبين

(تأملات حول صمود غزة)

المقدمة

إنّ المهام الثقيلة في أزمان الشدائد لا تليق إلا بقلوب المختارين، فقد كانت أعبأٌ ثقيلةٌ في التاريخ من نصيب الأنبياء ثم من تبعهم من قادة الأمة. هذه الأعباء، رغم ما تحمله من مشقة ظاهرة، فهي علامة استحقاق وجدارة داخلية. في هذا المقال نُمعن النظر في صمود غزة، مستعرضينها من خلال فهم النبي في توزيع المهام، وحكمة الامتحان في التعيينات الربانية، لنُبيّن المكانة الروحية لهذه الأرض المميزة وأن الصمود فيها هو علامة شرف عظيمة.

1. تقديم المهام في فهم النبي

إنّ “الوظيفة الإلهية” هي من أثقل وأشد المهام التي أوكلها الله تعالى أولاً إلى أنبيائه، ثم إلى قادة الأمة الذين ساروا على نهجهم. هذه الأمانة، رغم ظاهرها المشقة، هي دليل على الاستحقاق والجدارة. فإن الله تعالى لا يكلف نفساً إلا وسعها[^7]، ولا يودع مهام عظيمة لكل أحد[^1].

كان النبي صلى الله عليه وسلم عند توزيع المهام بين أصحابه لا يَأخذ بعين الاعتبار القدرات الظاهرة فقط، بل عمق القلب وصدق الالتزام والصبر والقيمة عند الله تعالى أيضًا. فعلى سبيل المثال، عيّن زيد بن حارثة رضي الله عنه قائدًا للجيوش، ثم عيّن ابنه أسامة قائدًا للشباب في الجيش رغم صغر سنه[^2]. وقد أثارت هذه القرارات دهشة البعض من الصحابة، لكن النبي كان يبصر ما في القلوب ببصيرة نافذة[^6].

وكان النبي صلى الله عليه وسلم يُقدّر ثقل المهمة حين يكلف بها، ويذكر دوماً عظم الأجر المترتب عليها. فالمكرّمون عند الله كثيراً ما يبدون ضعفاء في نظر الناس. لذا، فإن التعيين في مهمة ليس مجرد توزيع عمل، بل فتح لباب امتحان إلهي.

واليوم في غزة، حيث القنابل تتساقط على المظلومين والحرمان يثقل كواهلهم، ليست قضية جغرافية فقط، بل امتحان على عاتق الإنسانية كلها. وهذا الامتحان مشابه لتوزيع المهام في فهم النبي، حيث يلقى أمامه من يستطيع تحمل الأثقال.

2. حكمة الامتحان في التعيينات الربانية

كل مهمة هي امتحان يختبره الله تعالى لعباده، والتعيين الرباني ليس ظالماً بل يتم بحكمة وعدل. إن كلّ إلتفاتٍ وتكليف، نعمةٌ من جهة، وخاتمُ أمانةٍ ثقيلةٍ من جهة أخرى.
. فالتعيينات الربانية هي خطوات في محن سامية تُختبر فيها الإيمان والصبر.

يُخبرنا القرآن الكريم عن أنبياء عظام كإبراهيم عليه السلام كيف امتحنهم الله بمهام عظيمة، وأن هذه المهام تفتح أبواب الجزاء الأعظم[^4]. الامتحان رتبة، والصبر علامتها.

إن الامتحان العسير في غزة لا يقتصر على الظلم الدنيوي، بل يُظهر أيضاً صلابة القلوب وروح الصمود. فالذين يحفظون إيمانهم وروح مقاومتهم رغم القمع هم من أفخر من عُينوا تعييناً ربانيًا. فهذا التعيين ليس تحطيم للنفس، بل وسيلة للتقرب إلى الله.

فهم هذا الواقع ينقذنا من رؤية معاناة غزة كألمٍ وحزنٍ فقط، بل كعلامةٍ على مكانة سامية أُولِيت لصبرهم وصلابتهم.

3. مكانة غزة المتميزة في قبضة الظلم

غزة بلدٌ تحت قبضة ظلمٍ شديدة، لكنها في القلوب والأرواح تحتل مكانة متميزة. فالظلم والضغط والفقر تتراكم كغيوم سوداء، لكن الصمود والصبر يشرقان كشمسٍ نادرةٍ بين تلك الغيوم.

أهل هذه الأرض ليسوا مكاناً جغرافياً فقط، بل هم رمز امتحان تاريخي وصمود روحي. الصلابة التي أظهروها في أحلك الظروف دليل على مكانتهم المختارة. وبمشيئة الله، أصبحت غزة رمزاً لمن يقاوم الظلم وصرحاً للثبات في وجه الباطل.

كل مشقة وكل ضيق كان وسيلة لرفع قدرهم، فهم كالنجوم المتلألئة في ظلمة الليل، وفخر الأمة كلها. مكانة غزة هذه باقية في التاريخ والقلوب.

4. ثمن الصمود: الوحدة والإهمال

تعاني غزة من ظلم واضطهاد ليس فقط من الأعداء الخارجيين، بل أحياناً من إهمال الداخل. وهذا الوضع يفرض ثمناً ثقيلاً على الصمود. فالوحدة في أوقات الشدة هي دعاء من القلوب، والإهمال امتحانٌ يصقل الصبر.

طريق الصمود غالباً ما يكون ألميّاً وصامتاً، فالشعور بنقص الدعم والاهتمام هو من أصعب الابتلاءات. لكن هذه الوحدة لم تحطم الأرواح، بل زادتهم قوة وجذورهم الروحية عمقاً. كل نفس في قبضة الإهمال كانت شاهداً على الصبر والثبات.

5. أرض الشهادة والصبر

غزة هي رمز الصبر والشهادة العظيمين. كل شبرٍ من هذه الأرض المقدسة مشبعٌ بالإيمان والمقاومة، وكل ألمٍ فيها أصبح علامة شرف. هذه الأرض المروية بدماء الشهداء كالقلعة التي بنيت بصبرٍ لا يلين.

الذين يصمدون هنا يقاتلون ليس فقط بالجسد بل بالروح، وكل خسارة تقوي إيمانهم. غزة شاهدة على الصبر والشهادة، وتمثل بعث الإيمان الحي.

6. الصمود على نهج النبي: غزة

صمود غزة هو تجسيد لإرادة الأبطال الذين ساروا على نهج النبي صلى الله عليه وسلم. فهم لا ييأسون أمام الصعاب، ولا يركعون للظلم، بل يمضون على درب الله بصبرٍ وثبات.

قدوة النبي متجسدة في روح مقاومة أهل غزة، وكأنها تنبض من جديد على مسرح التاريخ. في كل خطوة، في كل نفس، يشعر المرء بشجاعة النبي وإخلاصه، ومعهم تستمر غزة كمدينة خالدة للصمود والصبر.

7. الخاتمة: العناء علامة العزة لا الهوان

ختاماً، إن الآلام والمعاناة التي تُعاش في غزة ليست علامة هوان أو دمار، بل هي علامة عزّة عظيمة. كل محنة، وكل مصيبة، تُشكّل ركيزة في علو مكانتهم وشرفهم.

هذا الحق يُظهر لنا أن المقاومين أمام الظلم لا ينهزمون أبداً، بل يرتقون بالإيمان والصبر إلى مراتب الشرف والعزة الحقيقية. مصير غزة ليس الهلاك، بل الخلود بالعزة والانتصار.

أعده: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

٠٥ / ٠٨ / ٢٠٢٥ م في مدينة أوف

الهوامش والمراجع:

[^1]: انظر: حميد الله، محمد. (2010). النبي الإسلامي (مجموعة من جزأين). منشورات البيان.

[^2]: الترمذي، الزهد، 57؛ ابن ماجة، الفتن، 23.

[^3]: البنك الدولي. (2022). تقرير مراقبة الاقتصاد في الضفة الغربية وغزة. https://www.worldbank.org/en/country/westbankandgaza

[^4]: المالكي، محمد حمدي يازير. (2004). دين الحق، لغة القرآن. التوزيع العظيم.

[^5]: دوران، ب. (2021). رؤية تركيا الجديدة في السياسة الخارجية. منشورات سيتا.

[^6]: حميد الله، محمد. (2010). النبي الإسلامي.

[^7]: القرآن الكريم، البقرة، 155-157: “بشّر الصابرين…”