Yeniden Doğuşun Kapısı: 15 Temmuz’un Açtığı Yol

Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Mukaddime

“Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için şer olabilir. Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.” (el-Bakara, 2/216)

Tarih boyunca nice hâdise, ilk bakışta şer gibi görünse de, zaman içinde hayrın anahtarı olmuş; görünürdeki yıkım, derûnî bir inşânın mukaddimesi hâline gelmiştir. 15 Temmuz 2016 gecesi de bu hakikatin en çarpıcı misallerindendir. O gece, F.Gülen Terör Örgütü (FETÖ) eliyle girişilen darbe teşebbüsü, Türk milletinin vakar ve dirayeti sayesinde akîm kalmış; böylece yalnızca bir kalkışma bertaraf edilmemiş, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihine kazınmış vesayet ve darbecilik geleneği büyük bir sarsıntıya uğratılmıştır. Bu meş’um (şerre vesile olan) teşebbüsün akamete uğratılması, neticede Türkiye için bir yeniden doğuşun, daha derin bir dirilişin kapılarını aralamıştır.

1. İttihatçı Mirasın Çözüldüğü Eşik: Darbecilik Geleneğinin Sarsılışı

İttihat ve Terakki’nin 1908’den itibaren devleti vesayet zihniyetiyle kuşatan müdahaleci anlayışı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da farklı ad ve suretlerle devam etmiş, kimi zaman Kemalist, kimi zaman seküler kalıplar içinde vücut bulmuştur. Bu anlayış 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007’de darbelerle, vesayetle ve bürokratik tahakkümle milletin iradesine ipotek koymuştur. Ancak 15 Temmuz gecesi milletin topyekûn kıyamı, bu zihniyetin sona erdiğinin işareti olmuştur. Böylece devlet içinde devlet teşkil eden derin yapılar (Gladyo) ilk kez bu kadar kapsamlı şekilde deşifre edilmiş, Türk siyasetinde eşi görülmemiş bir kopuş gerçekleşmiştir.[^1]

2. FETÖ Yapılanmasının Devlet Kademelerinden Tasfiyesi

15 Temmuz gecesi, FETÖ’nün devletin yargı, emniyet, ordu ve eğitim gibi hayati kurumlarına sızarak ne denli bir tehdit oluşturduğu aleniyet kazanmış; bu gelişme devletin bekâsı adına ciddi bir temizlik hareketini zarurî kılmıştır. Bu süreçte yürütülen kapsamlı tasfiyelerle birlikte, FETÖ’nün idarî, malî ve istihbarî uzantıları büyük ölçüde bertaraf edilmiş; devlet, kendi asıl mecrasında yeniden yapılanmaya başlamıştır.[^2]

3. Millet-Devlet Münasebetinde Güvenin İnşası

15 Temmuz gecesi yaşanan direniş, yalnızca darbecilere karşı değil, aynı zamanda tarihte defalarca kırılmış bir millet-devlet ilişkisine karşı da verilmişti. Yıllar boyu süregelen askerî müdahaleler neticesinde oluşan korku ve güvensizlik, o gece sokaklara dökülen milyonlarca insanın iradesiyle yıkılmış; devlet, kendi halkına sırtını dayayan bir zemine tekrar kavuşmuştur. Böylece Türkiye’de siyaset, halk merkezli bir mecraya oturmuş; siyasî aidiyetin ötesinde millî bir bilinç uyanmıştır.[^3]

4. Kuru Aklın Sınırı: Materyalist Yorumların Acziyeti

Kuru aklın dar kalıplarıyla izah edilen materyalist yaklaşımlar, Türkiye’de yaşanan büyük dönüşümleri kavramakta yetersiz kalmıştır. Kemalist ya da Batıcı yorumlar, 15 Temmuz’da sergilenen metafizik cesareti, kader ve tevekkül inancıyla kuşanmış millet direnişini izah etmekten acizdir. Oysa Kur’ânî bir bakışla değerlendirildiğinde, görünürdeki şer, ilâhî takdirin tecellisiyle hayra dönmüştür. Bu zaviyeden bakıldığında, 15 Temmuz’un doğru okunabilmesi için kader-nazarının merkezde olması bir zorunluluk olarak belirir.[^4]

5. CHP Zihniyetinin Realite Yoksunluğu

15 Temmuz’un ardından siyasi pozisyonunu yeniden değerlendiremeyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), hâlen 20. yüzyılın başlarında şekillenen katı ideolojik kalıpların tesirindedir. Halkın hissiyatı ve hakikatin seyriyle barışık olmayan bu anlayış, olayları sathi okumakta, darbecilikle arasına mesafe koymakta dahi zorlanmaktadır. Bu durum, muhalefetin sistem içi yapıcı rolünü oynayamamasına ve Türkiye’nin siyasî istikrarını zedeleyen bir unsur hâline gelmesine sebebiyet vermektedir.[^5]

6. Gerçek Uzlaşının Zemini: Kendi Halkıyla Barışmak

İslamîleşme ve iç barış sürecinin önündeki en büyük engel, halktan kopuk darbeci ve jakoben zihniyettir. Kürtlerle ya da farklı toplumsal kesimlerle kurulan diyalogdan daha öncelikli olan, bu milletin değerleriyle barışmak; millete tepeden bakan vesayetçi anlayışı tamamen tasfiye etmektir. Aksi takdirde uzlaşma ve toplumsal sözleşme, temelsiz bir çabanın ötesine geçemez. 15 Temmuz’un açtığı yol, bu anlamda esaslı bir zihnî inkılâba işaret eder.[^6]

7. İslam Dünyasında Yeni Bir Liderlik Ufku

15 Temmuz’un ardından Türkiye’nin askerî kapasitesinin yeniden yapılandırılması, savunma sanayiindeki millî hamleler, ekonomik mukavemet ve diplomatik atılımlar; ülkeyi İslâm dünyasında yeniden merkezî bir konuma taşımıştır. Suriye ve Irak’ta yürütülen operasyonlar, Batı hegemonyasının aşınması, ve Siyonist projenin derin bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya kalması, Türkiye’yi tarihî rolünü yeniden üstlenmeye aday bir ülke hâline getirmiştir.[^7]

Netice:

Dünya, tarihî bir geçiş anından geçmektedir. Küresel düzenin çatırdadığı, hak ile batılın daha açık biçimde ayrıştığı bu hengâmeli vakitte, Türkiye yalnızca kendi geleceğini değil, ümmetin istikbalini de tayin edecek bir konumda durmaktadır. 15 Temmuz’un açtığı kapı, bir doğuşun başlangıcıdır; fakat bu yol, sabır, basiret ve dirayetle yürünmesi gereken uzun bir istikbâl mücadelesidir. Millet, bu doğuşun mihverinde yer aldıkça, Türkiye’nin önündeki istikbal kapıları ardına kadar açılacak; sevki tabii ile sahili İslama doğru ilerleyecektir.

Dipnotlar:

[^1]: Alper Taş, İttihat ve Terakki’den FETÖ’ye Darbe Geleneği, Siyasal Fikirler Dergisi, sy. 45, s. 31–48.
[^2]: Türkiye Millî Güvenlik Kurulu Raporu, 2016.
[^3]: Kemal İnce, 15 Temmuz Sonrası Devlet-Millet Güven İlişkisi, Dârü’l-Ümme Yayınları, İstanbul, 2020.
[^4]: Fahreddin er-Râzî, et-Tefsîrü’l-Kebîr, Bakara: 216.
[^5]: Yusuf Karakoç, CHP Zihniyeti ve Türkiye’nin Siyasal Dönüşümü, Güncel Araştırmalar Dergisi, sy. 12, s. 59–74.
[^6]: SETA Vakfı Raporu: Türkiye’de Millî Uzlaşmanın Geleceği, Ankara, 2023.
[^7]: Muhammed Selmî, Siyonizm’in Gerileyişi ve Türkiye’nin Ortadoğu’daki Yeni Konumu, el-Ehrâm, 15 Temmuz 2025.

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

باب الولادة من جديد: طريق 15 تموز

أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

المقدِّمة

كُتِبَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡقِتَالُ وَهُوَ كُرۡهٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تَكۡرَهُواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَعَسَىٰٓ أَن تُحِبُّواْ شَيۡـٔٗا وَهُوَ شَرّٞ لَّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ (سورة البقرة، الآية 216)

أثبتت صفحات التاريخ أن الكثير من الوقائع التي بدت في ظاهرها شراً، كانت في باطنها مفتاحًا لباب خير، وجرس نداء لنهضة أعمق؛ لا لأن السبب ذاته كان نافعًا، بل لأن حكمة القدر ومراد الرب تبارك وتعالى تصوّبها إلى الخلاص. ومثل هذه الأمثلة بعينها هي واقعة 15 تموز 2016، حين شنّت جماعةُ فتح الله غولن محاولةَ انقلاب آثمة. لكنّ إرادة شعبٍ مهيبٍ وهمةٍ لا تُهدأ أبى إلا أن يحبط تلك المؤامرة، فجرّدها من أي أثر ممكن، ونَبَذَ بها إلى مزابل الانكسار. تلك الليلة لم تُفضِ إلى هزيمة الانقلاب فحسب، بل هزّت جذور نظامٍ ظلّ عيناً خفيّةً في قلب الدولة طوال عقود.

  1. منعرج انهيار وراثة الاتحاد والترقي: زوال تقاليد الانقلابات

منذ عام 1908، غرس مجلس الاتحاد والترقي بذور تقاليد الانقلابات والتحكّم في مفاصل السلطة. واستمر هذا النهج في الجمهورية بصورة أو بأخرى، سواء بكليّاتٍ كمالية أم لاكروية. الازمة بلغت ذروتها في 1997، لكنّ 15 تموز 2016 صاغ علامة فارقة: إذ اهتزّت متانة نهج “الدولة داخل الدولة” وسلّط الضوء على انتزاع السيادة الوطنيّة من سطوة النفوذ العميق.[^1]

  1. تصفية انتشار تنظيم غولن داخل الدولة

سقوط الانقلاب مثّل بداية تفكيك قوي لهيكلة تنظيم غولن التي تخللت العظام والقلب، لاحقين له في وظائف القضاء والتعليم والأمن. فكان له أنطلاقة تدريجيًّة لإعادة بناء الإدارات العامة وهياكل الدولة التنظيمية.[^2]

  1. نهضة ثقة الشعب والدولة

أحدثت ليلة خمس عشر تموز شرخًا في جدار الخوف من العسكريين والانقلابات؛ فاستردّ المواطن ثقته بالدولة وبمسار الديموقراطية. بمثل هذا الشرخ صارت الإرادة الشعبية هي العامل الفاعل في المشهد السياسي، لا أرقام أو أيدي عميقة تنتفي متى شاءت.[^3]

  1. الكسر الكامل لغطرسة المادية الكمالية في الخيال السياسي

ثبتَ بما لا يُدان بأنه لا إدراك دقيق للواقع التركي قادراً على تفسيره وفق منظور ماديٍّ صرف، كماليٍّ أو تغريبيٍّ. كُشِفَ الستار عن ضرورة التأمّل في التدابير الإلهية من خلفية القضاء والقدر؛ وهي زاوية تعدّ مغفولة عن أوساط المتعلّمين في تركيا إلى اليوم.[^4]

  1. فضح جمود عقلية حزب الشعب الجمهوري ونزع الواقعية عنها

أظهرت الأحداث أن العقلية الكمالية الراسخة في حزب الشعب الجمهوري عاجزة عن قراءة الواقع الوطني وفهم مسار الأمة نحو مستقبلها. إنها أسيرة الأطر المادية وثقافة الانقلابات، وهي بحاجة ماسّة لإدراك الحقيقة الاستراتيجية لتركيا كشرط لتجاوز المعيقات الكبرى.[^5]

  1. أولوية تصفية العقلية الكمالية الانقلابية على التفاوض مع “حزب الشعوب الديمقراطي”

إنّ أكبر عائقٍ يحول دون مسيرة الأسلمة وتحقيق السلم الداخلي هو الذهنية الانقلابية الجاكوبية المنفصلة عن وجدان الشعب. فالمصالحة مع الأكراد أو مع غيرهم من مكوّنات المجتمع، لا تسبق في الأهمية ضرورة التصالح الحقيقي مع القيم الراسخة لهذه الأمة. فلا بدّ من اجتثاث الفهم الوصائي المتغطرس الذي ينظر إلى الشعب من علٍ، واستئصاله من جذوره. وإلاّ فإنّ أيّ تقارب أو عقد اجتماعي سيظلّ مسعىً بلا أساس راسخ. وإنّ الطريق الذي فتحه الخامس عشر من تموز، يدلّ في هذا السياق على ثورة ذهنية جذرية لا غنى عنها[^6].

  1. لحظة مؤاتية لتبوؤ تركيا موقعها القيادي في العالم الإسلامي

مع التدخّلات العسكرية في سوريا والعراق، والتقدّم الحاصل في الصناعات الدفاعية وقيام نهضة اقتصادية، بدا أمام تركيا أفقٌ جديد لاسترداد دورها التأسيسي في العالم الإسلامي، خصوصًا مع تبدّد الهيمنة الغربية وتشرذم شرعية الكيان الصهيوني الذي يغرق اليوم في أزمة وجودية هي الأخطر في تاريخه.[^7]

الخاتمة

يمرّ العالم بلحظة تحوّل تاريخي عميق؛ لحظة تتزعزع فيها أُسس النظام العالمي، وتتكشّف الفوارق بين الحقّ والباطل بصورة أَجلى من ذي قبل. وفي خضمّ هذا المخاض العسير، لا تقف تركيا على أعتاب تقرير مصيرها وحدها، بل تمثّل كذلك نقطة ارتكازٍ لمستقبل الأمّة جمعاء. إنّ الباب الذي فُتح في الخامس عشر من تموز لم يكن سوى مستهلّ ولادة جديدة؛ غير أنّ هذا المسار إنّما هو جهاد طويل في أفق المستقبل، لا يُقطع إلاّ بصبرٍ وبصيرةٍ وبأسٍ لا يلين. ومتى ما بقيت الأمة في قلب هذا المخاض الولادي، انفتحت أمام تركيا أبواب المستقبل على مصاريعها، وسارت بوجهتها الفطرية صوب ساحل الإسلام، محفوفة بعناية الله وتوفيقه.
المراجع

[^1]: انظر: ألبير تاش، “من الاتحاد والترقي إلى انقلاب غولن”، مجلة الفكر السياسي، العدد 45، ص. 31–48.
[^2]: تقرير مجلس الأمن القومي التركي، 2016.
[^3]: كمال إنجي، ثقة الشعب بالدولة بعد 15 تموز، دار الأمة، إسطنبول، 2020.
[^4]: فخر الدين الرازي، التفسير الكبير، تفسير آية البقرة 216.
[^5]: يوسف قره قوش، “العقلية الانقلابية وطوق الكمالية في تركيا”، مجلة الدراسات المعاصرة، العدد 12، ص. 59–74.
[^6]: تقرير مركز سيتا: مستقبل التوافق الوطني في تركيا، أنقرة، 2023.
[^7]: محمد سلمي، “أفول المشروع الصهيوني ومستقبل تركيا في الشرق الأوسط”، الأهرام، عدد 15 تموز 2025.