Yapay Zekayı Putlaştırmamalıyız ..

Yapay Zekâ ile Doğmak: Bir Hidayet mi Yoksa Sapma mı? Taşkın Koçak Beyin Gelecek Tasavvuruna Tenkitçi Bir Bakış.

Giriş:

Taşkın Koçak Bey’in kaleme aldığı “Yapay Zekâ Eşiniz Sizinle Doğacak…” başlıklı yazı, insan ömrünün her safhasına eşlik edecek bir dijital refikin mümkünlüğünü ve faydalarını gündeme taşımaktadır. Bu tasvir, teknolojinin insan hayatındaki mahiyetini köklü biçimde değiştirmeyi hedeflemekte ve birçok sahada inkılâbî değişmeler öngörmektedir. Ancak böyle bir tahayyül, yalnızca teknik cihetle değil, insan fıtratı, mahremiyet, içtimâî denge ve mânevî istikamet bakımından da ele alınmayı icap ettirmektedir.

1. Teknik Vâkıa ve Gerçekleşme İhtimali:

Yazıda dile getirilen, doğumla birlikte ferdin genetik yapısını inceleyen, onu çocukluktan ihtiyarlığa kadar yönlendiren bir yapay zekâ refiki fikri, bugünkü ilim ve teknik seviyesinin hayli ötesindedir. Her ne kadar bazı sahalarda ferdî sağlık yardımcılığı yahut şahsa mahsus eğitim yolları gelişmekte ise de, doğumdan itibaren bir insanın bütün hayat seyri boyunca onunla ahenk içinde yürüyecek bir dijital akıl hâlen mevcudiyet sınırında değildir. Bu tarz bir teşebbüsün vücut bulması, bugünden bakıldığında, belki uzun seneleri alacak bir çabanın mahsulü olabilir.

2. Ahlâk, Mahremiyet ve Hürriyet Meseleleri:

Ferdin hayatını baştan sona takip eden ve kararlarını yönlendiren bir sistem, insanın serbest iradesini zedeleyebilir. Bu hal, hem mahremiyetin ortadan kalkmasına hem de ferdin kendi yolunu bulma kudretinin zaafa uğramasına sebebiyet verebilir. Ayrıca, ferdî bilgiler üzerinde bu derece yoğunlaşan bir sistemin, bu bilgileri hangi maksatla, kimlerin elinde ve ne şekilde kullanacağı meselesi ciddiyetle ele alınmalıdır. Mahremiyetin ihlâli, bir milletin ruh köküne saplanan hançerden farksızdır.

3. İçtimaî ve Ruhî Tefekküre Dâir Endişeler:

Dijital refiklerin, insanın etrafındaki hakiki münasebetlerin yerini alması, toplumun çözülmesine yol açabilir. Gerçek insan münasebetlerinin yerine sun’i sohbetlerin ikame edilmesi, muhabbet, merhamet ve bağlılık gibi derin duyguların körelmesine sebep olabilir. Ayrıca her adımda bir yapay rehberin yönlendirdiği insan, kendi nefsine karşı sorumluluk duygusunu yitirebilir. Bu ise şahsiyetin mayasının bozulmasına kapı aralar.

4. Mâneviyat ve Dinî Rehberlik Meselesi:

Bir yapay zekânın, insanın mânevî terbiyesiyle iştigal etmesi fikri, sathi bakıldığında cazip görünse de, hakikatte dinin ruhuna ve tecrübesine aykırıdır. Zira dinî irşad, yalnızca bilgi aktarımından ibaret değildir; bu iş, insanın ruhunu kavrayan, acısına ortak olan, onu bizzat yaşamış bir rehberin işidir. Bir makinenin ya da algoritmanın, iç dünyamızdaki çalkantıları sezmesi, tecellîleri yorumlaması ve insanın iç âlemine şefkatle nüfuz etmesi mümkün değildir. Bu, tekâmülün değil, mânevî aldanışın yoludur.

Netice:

Taşkın Koçak Beyin hayal ettiği “yapay zekâlı insanlık çağı”, teknik bakımdan bazı noktalarda uzak olmakla beraber, esasen insanın mahiyetine dair köklü bir meseleyi gündeme getirmektedir. Bu tahayyül, yalnızca imkânlar üzerinden değil, aynı zamanda meşrûiyet ve insânîlik bakımından da sorgulanmalıdır. İnsan, bir makineye emanet edilemeyecek kadar kıymetli, yolunu şaşırsa da kendi vicdanı ve iradesiyle geri dönebilecek kadar hür bir varlıktır. Öyle değil mi Taşkın Bey?

Ahmet Ziya İbrahimoğlu
23.05.2025 Trabzon

Taşkın Koçak Beyin Cevabi Yazısı Üzerine: 👇

Yapay Zekâya İlmi ve Fikrî Bir Bakış
İnsanı Kuşatan Teknolojiye Karşı Manevî ve Ahlâkî Bir Müdafaa

Giriş

Son yıllarda yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, yalnızca teknik ilerlemeyi değil; aynı zamanda ahlâk, mahremiyet, hürriyet, içtimai yapı ve dinî rehberlik gibi temel insanî meseleleri de yeniden düşünmeye zorlamaktadır. Bu çerçevede Taşkın Koçak Beyin “Yapay Zekâ ile Doğmak: Bir Hidayet mi Yoksa Sapma mı?” başlıklı yazısı, mevcut teknolojik gidişata dair içtimâî, ahlâkî ve manevî birtakım temenniler ihtiva etmekle birlikte, meselenin mahiyetini derinlemesine tahlil etmekten uzak görünmektedir. Bu makalede, bahsi geçen yazıya yönelik ilmî ve tenkitçi bir bakış arzediyorum:

1. Teknik İmkânın İdeolojik Telkine Dönüşmesi

Yazarın, henüz gerçekleşmemiş bir teknolojiyi yakında mümkün olacak şeklinde kesinlik ifade eden cümlelerle takdim etmesi, okuyucuyu zihni bir kabule zorlamakta ve ihtimal ile gerçeklik arasındaki farkı belirsizleştirmektedir. Doğumdan ölüme kadar insanla beraber olacak dijital bir refik fikri, bugünün teknik imkânları göz önüne alındığında spekülatif olmaktan öteye gitmemektedir. Teknik bir imkânın, henüz mevcut olmayan bir vasıtayla ‘olmuş gibi’ sunulması, okuyucunun iradesine yönelen telkini açık hâle getirir. Bu durum, ilerlemeci ideolojinin kapalı bir biçimde metne sirayet ettiğini gösterir.

2. Ahlâk, Mahremiyet ve Hürriyet: İfade Edilen Endişenin Yetersizliği

Metinde mahremiyet, hürriyet ve ferdiyet üzerine vurgular yapılmışsa da, bu vurgular sathidir ve yalnızca temenni seviyesindedir. Oysa mahremiyetin çöküşü, dijital teknolojilerin bir yan ürünü değil, bizzat sistemin temel dinamiğidir. Veriyle yönlendirilen bir dünya tasavvurunun içinde mahremiyet, ancak sistemin dışında durarak korunabilir. Koçak, bu çatışmayı açıkça ortaya koymak yerine, teknolojiyi doğru kullanırsak zararsız olur gibi bir hüsnüzanla yüceltmektedir. Bu yaklaşım, meseleye temelden yönelmek yerine mevcut akışı meşrulaştırma tehlikesi taşır.

3. İçtimâî ve Ruhî Tefekkürde Eksiklik

İnsanı topluma yaklaştıran yapay zekâ” tahayyülü, mahiyeti itibarıyla bir tezat barındırır. Dijital sistemler, insanî ilişkileri kolaylaştırmak yerine dönüştürmekte ve çoğu zaman zayıflatmaktadır. Yalnızlığı giderdiği sanılan bu teknolojiler, aslında hakiki dostluğu taklit eden birer şekil sunmakta ve ruhun ihtiyaç duyduğu sahih muhabbeti yozlaştırmaktadır. Bu bağlamda, dijital refiklerin “insanı yalnızlıktan kurtaracağı” yönündeki beyanlar, ruhî meselenin derinliğine nüfuz edememektedir.

4. Dinî Rehberlikte Dijital Temsillerin Sınırı

Koçak’ın, yapay zekânın dinî meselelerde yalnızca yardımcı olabileceğini ve bir mürşidin yerini tutamayacağını kabul etmesi önemlidir. Fakat aynı yazı, dijital vasıtaların bu alandaki etkinliğini yumuşak bir geçişle meşrulaştırma çabasına da sahiptir. Dinî rehberlik, yalnızca bilgi aktarmakla sınırlı olmayan; ruhun hâline, zamanın ruhuna ve insanın derûnuna hitap eden bir müessesedir. Bu sebeple, yapay zekânın bu alanda söz sahibi olması, zararsız bir destek değil; anlamı ve hikmeti buharlaştıran bir vasıta olabilir.

5. “Şerri Durduramıyorsak İçinden Hayır Çıkarmak” Sözü Üzerine

Bu cümle, hem dil hem fikir bakımından sorumluluktan uzak, teslimiyetçi bir anlayışın tezahürüdür. Şerrin farkında olan bir akıl, onu kabullenmeye değil, reddetmeye yönelmelidir. Her yeni imkânı doğru yönlendirme temennisiyle kabullenmek, insanlığı kuşatan sistemlerin gayr-i insânî yönlerini görmezden gelmeye yol açar. Şer, yalnızca netice itibarıyla değil, usûl ve maksat bakımından da reddedilmelidir.

Sonuç

Taşkın Koçak Beyin yazısı, teknolojik gelişmelere yönelik belli endişeleri ifade etmekle birlikte, mevcut yönelimi eleştirmekten ziyade ona uyumlanma temayülü taşımaktadır. Yapay zekâya dair meselelerin yalnızca kullanım biçimi”ne indirgenmesi, meseleyi mahiyetinden koparmaktadır. Bu bakımdan, söz konusu yazı, temkinli bir dil kullansa da, esasen modern akışa teslim olmuş bir fikir çerçevesi içinde şekillenmiştir. Gerçek tefekkür, her zaman imkân ile mes’uliyet, yenilik ile hikmet, vasıta ile maksat arasındaki ayrımı gözetmekle başlar.

Ahmet Ziya İbrahimoğlu
23.05.2025 İstanbul / S.Gökçen

ترجمة من التركيةإلى العربية: 👇

لا ينبغي تأليه الذكاء الاصطناعي..

الولادة مع الذكاء الاصطناعي: هداية أم ضلالة؟

نظرة ناقدة إلى تصوّر المستقبل عند الأستاذ طاشقين قوجاق

مقدّمة:

مقالة الأستاذ طاشقين قوجاق المعنونة بـ “زوجك الذكاء الاصطناعي سيولد معك…” تسعى إلى إثارة إمكانات وفوائد رفيق رقمي يصاحب الإنسان في جميع مراحل حياته. هذا التصوّر لا يهدف فقط إلى تغيير ماهية التكنولوجيا في حياة الإنسان، بل يتنبّأ أيضًا بتغييرات ثورية في عدّة مجالات. غير أنّ مثل هذا التصوّر لا يُمكن تناوله من جهة التقنية وحدها، بل لا بدّ من النظر فيه من حيث الفطرة البشرية، والخصوصية، والتوازن الاجتماعي، والاستقامة الروحية كذلك.

١. الواقع التقني وإمكان التحقّق:

فكرة رفيق ذكي يولد مع الفرد ويحلّل تركيبه الوراثي ويصحبه منذ الطفولة إلى الشيخوخة، تتجاوز بكثير ما بلغه العلم والتقنية اليوم. وإن كانت بعض المجالات تشهد تطوّرًا في مجال المساعدة الصحية الفردية أو التعليم الشخصي، إلا أنّ رفيقًا رقميًا يرافق الإنسان بتناغم كامل طيلة حياته لا يزال خارج نطاق الوجود الفعلي. ولتحقيق مثل هذا المشروع، يبدو من منظور اليوم أنّ الأمر يتطلّب سنوات طويلة من الجهد.

٢. مسائل الأخلاق والخصوصية والحرّية:

نظام يتتبّع حياة الفرد من بدايتها إلى نهايتها ويوجّه قراراته، قد يمسّ حرّية إرادته ويضعف قدرته على اختيار مساره بنفسه. كما يجب النظر بجدّية إلى مسألة الجهة التي ستستخدم هذه البيانات الكثيفة، ولماذا، وكيف. وانتهاك الخصوصية، هو كطعنة خنجر تُغرز في جذور روح الأمّة.

٣. مخاوف اجتماعية ونفسية:

قد يؤدّي حلول الرفقاء الرقميين محلّ العلاقات الحقيقية إلى تفكّك المجتمع. فاستبدال الصحبة الحقيقية بأحاديث مصطنعة قد يُضعف مشاعر المحبة والرحمة والولاء. كما أنّ الإنسان الذي يُوجَّه في كل خطوة من قِبل مساعد آلي، قد يفقد شعوره بالمسؤولية تجاه ذاته، مما يؤدي إلى فساد جوهر شخصيّته.

٤. مسألة الروحانية والهداية الدينية:

رغم أنّ إشراك الذكاء الاصطناعي في التربية الروحية قد يبدو جذّابًا للوهلة الأولى، إلا أنه يتنافى في حقيقته مع روح الدين وتجربته. فالهداية الدينية ليست مجرّد نقل للمعلومات، بل هي مهمّة يقوم بها مرشد أدرك آلام النفس وعايشها، ولامس أعماق الروح بشفقة وتعاطف. لا يمكن لآلة أو خوارزمية أن تُدرك اضطرابات النفس أو تفسّر تجلّياتها، ولا أن تنفذ إلى العالم الباطني للإنسان. فذلك ليس طريقًا للرقيّ، بل مَزلقةٌ إلى الغواية الروحية.

النتيجة:

العصر الذي يحلم به الأستاذ طاشقين قوجاق، حيث الإنسان يندمج مع الذكاء الاصطناعي، وإن بدا بعيد المنال من الناحية التقنية، فإنه يُثير مسألة جوهرية حول ماهية الإنسان. ومثل هذا التصوّر لا بدّ أن يُناقش ليس فقط من حيث الإمكان، بل من حيث المشروعية والإنسانية أيضًا. فالإنسان أثمن من أن يُوكَل إلى آلة، وأحرّ من أن يُقيَّد، فهو قادر -إن ضلّ- أن يعود بفطرته وضميره. أليس كذلك يا أستاذ طاشقين؟

أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

٢٣ أيار / مايو ٢٠٢٥، مطار طرابزون

ردّ علمي على مقالة طاشقين قوجاق: 👇

نظرة فكرية إلى الذكاء الاصطناعي

دفاع معنوي وأخلاقي تجاه التقنية المحيطة بالإنسان

المقدمة

شهدت السنوات الأخيرة تطوّرات سريعة في تقنيات الذكاء الاصطناعي، وهذه التطورات لا تمسّ التقدّم الفني وحده، بل تدفعنا أيضاً إلى إعادة التفكير في قضايا إنسانية أساسية مثل الأخلاق، والخصوصية، والحرية، والبنية الاجتماعية، والهداية الدينية. وفي هذا السياق، تضمّنت مقالة السيد طاشقين قوجاق بعنوان “الولادة مع الذكاء الاصطناعي: هداية أم ضلالة؟” بعض الأمنيات الاجتماعية والأخلاقية والمعنوية حيال هذا المسار التقني القائم، غير أنّها – في ظاهرها – تفتقر إلى التحليل العميق لطبيعة القضية. وفي هذه المقالة، أقدّم قراءة علمية ونقدية لتلك المقالة:

١. تحوّل الإمكانية التقنية إلى إيحاء أيديولوجي

قيام الكاتب بتقديم تقنية لم تتحقّق بعد وكأنّها “ستصبح ممكنة قريباً” بصيغة الجزم، إنّما يحمل القارئ على قبول ذهني مسبق، ويطمس الفارق بين الاحتمال والواقع. فإنّ فكرة “رفيق رقمي يلازم الإنسان من المهد إلى اللحد” ما تزال، في ظل الإمكانات التقنية الحالية، لا تتجاوز حيّز التكهّن. وإنّ تصوير الإمكانية التقنية وكأنّها واقع متحقّق بواسطة أداة غير موجودة بعد، يجعل المقالة تحمل طابع الإيحاء المتوجّه إلى إرادة القارئ. وهذا يدلّ على تسلّل خفي للإيديولوجيا التقدّمية إلى مضمون النص.

٢. الأخلاق والخصوصية والحرية: ضآلة القلق المعبَّر عنه

رغم ما تضمّنته المقالة من إشارات إلى مفاهيم الخصوصية والحرية والفردانية، إلا أنّ هذه الإشارات كانت سطحية ولم تتجاوز حدّ الأمنية. في حين أنّ انهيار الخصوصية ليس أثراً جانبياً للتقنيات الرقمية، بل هو لبّ النظام وجوهر بنيته. فلا يمكن صون الخصوصية داخل تصوّرٍ عالمي يقوده تحليل البيانات، إلا عبر الوقوف خارجه. لكن قوجاق لا يصرّح بهذا التعارض، بل يعمد إلى تمجيد التقنية تحت حُسن ظنّ مفاده: “إذا أحسَنّا استخدامها فلن تضرّ”. وهذه المقاربة لا تهاجم المشكلة من جذورها، بل تنطوي على خطر شرعنة الواقع القائم.

٣. القصور في التأمل الاجتماعي والروحي

تصوّر “الذكاء الاصطناعي الذي يقرّب الإنسان من المجتمع” يحمل في جوهره تناقضاً. فالنظم الرقمية لا تسهّل العلاقات الإنسانية، بل تغيّرها وتضعفها في كثير من الأحيان. وهذه التقنيات التي يُظنّ أنّها تزيل الوحشة، إنّما تقدّم شكلاً مزيّفاً من الصداقة يُحاكي الصداقة الحقيقية، ويشوّه المحبّة الصافية التي يحتاجها الروح. وعليه، فإنّ التصريحات القائلة بأنّ “الرفيق الرقمي سينقذ الإنسان من العزلة” لا تنفذ إلى عمق المشكلة الروحية.

٤. حدود التمثيل الرقمي في الهداية الدينية

اعتراف قوجاق بأنّ الذكاء الاصطناعي لا يمكن أن يكون بديلاً عن المرشد الروحي، بل يمكن أن يساعد فقط، هو اعتراف مهم. لكنّ المقالة نفسها تسعى، بطريقة انتقالية ناعمة، إلى شرعنة فعالية الوسائط الرقمية في هذا المجال. في حين أنّ الهداية الدينية ليست مجرّد نقل معلومات، بل هي مؤسسة تخاطب أحوال النفوس، وروح العصر، وعمق الإنسان. لذلك، فإنّ دخول الذكاء الاصطناعي في هذا المجال لا يُعدّ عوناً بريئاً، بل قد يصبح وسيلة تُبخّر المعنى والحكمة.

٥. في عبارة “إن لم نستطع وقف الشرّ، فلنستخرج منه خيراً”

هذه العبارة تعبّر، من حيث اللغة والفكر، عن عقلية متراخية تفتقر إلى المسؤولية، وتُظهر تسليماً غير محمود. فالعقل الذي يعي الشرّ لا ينبغي أن يقبله، بل أن يرفضه. وقبول كل إمكان جديد تحت شعار “نحسن توجيهه” قد يؤدي إلى التغاضي عن الجوانب غير الإنسانية للأنظمة المسيطرة على الإنسان. والشرّ يجب رفضه لا من حيث نتيجته فقط، بل من حيث أصله وغايته أيضاً.

الخاتمة

رغم أنّ مقالة السيد طاشقين قوجاق تعبّر عن بعض المخاوف تجاه التطوّر التكنولوجي، إلا أنّها تميل إلى التكيّف مع الاتجاه السائد أكثر من ميلها إلى نقده. فاختزال قضايا الذكاء الاصطناعي في “طريقة الاستخدام” وحدها، إنّما يفصل المشكلة عن جوهرها. ومن هذا المنطلق، فإنّ هذه المقالة وإن استخدمت لغة حذرة، إلا أنّها في جوهرها قد سقطت في إطار فكري خاضع للمسار الحداثي. إنّ التأمّل الحقيقي يبدأ دائماً بالتمييز بين الإمكان والمسؤولية، وبين الجديد والحكمة، وبين الوسيلة والغاية.

أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

٢٣ أيّار / مايو ٢٠٢٥ – إسطنبول / صبيحة كوكچن