Zincirleri Kıran İrade: Filistin Direnişi, Liderlik Sembolü ve İşgalin Çaresizliği

Bu makale özeti: İsrailli Yahudi tarihçi İlan Pappé’nin makalesinden özetlenerek aktarılmıştır.
Yazar “Yeni Tarihçiler” (New Historians) topluluğunun önde gelen şahsiyetlerinden biridir; tarihi anlatımlara tenkitçi bir gözle bakar ve özellikle 1948 Arap-İsrail Savaşı ve Filistin’in etnik temizliği üzerine eserler yazmıştır. (Mütercim)

Giriş

Filistin meselesi, yalnızca coğrafî bir ihtilaf yahut siyasî bir anlaşmazlık değildir. O, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bir irade ve kimlik mücadelesidir. Bu mücadelenin kalbinde, hem ferdi kahramanlık hem de kolektif direniş sembolleri yer alır. Marvân Barğûsî’nin şahsiyeti, bu bağlamda yalnızca bir şahıs değil; Filistin’in irade, sebat ve hürriyet ülküsünün timsali olarak anlam kazanır.

1. Mücadele İradesinin Sembolü Olarak Barğûsî

Barğûsî, gençlik yıllarından itibaren işgalin zincirlerine karşı yükselen bir iradenin adı olmuştur. Onun şahsında, Filistin halkı sadece siyasî bir figür değil, bizzat kendi direniş ruhunun canlı bir tezahürünü görmektedir. Bu sebeple, Barğûsî’nin esareti, yalnızca bir mahpusluk hâli değil, bir milletin iradesini diri tutan sembolîk bir anlam taşır.

2. İşgalin Senaryosu: Psikolojik Çökertme Çabası

İsrail güvenlik bakanı Ben Gvir’in cezaevlerine yönelik baskı ve şiddet politikaları, işgalin psikolojik harp stratejisinin bir uzantısıdır. Amaç, Filistin esirlerinin iradesini kırmak, onları teslimiyet psikolojisine sürüklemektir. Ancak tarih boyunca zalimlerin baskıları, mazlumların sebatını çoğu kez daha da kuvvetlendirmiştir. Filistin esirleri de bu kaideyi doğrularcasına, baskıyı direncin mayasına dönüştürmüşlerdir.

3. Hapishane ve İmtihanın Manası

Filistin bağlamında cezaevi, sadece bir tutsaklık mekânı değil, imtihanın ve inşânın alanıdır. Nice Filistinli öncü, zindanda şahsiyetini yoğurmuş, direnişin anlamını orada derinleştirmiştir. Barğûsî’nin zindandaki varlığı, bu imtihanın en müşahhas timsallerinden biridir.

4. Liderlik ve Halkın Ruhî Dayanışı

Barğûsî’nin liderlik vasfı, yalnızca örgütçü bir kabiliyetten ibaret değildir. Onun şahsiyeti, Filistin halkının gönlünde birleştirici ve diriltici bir kuvvet olarak belirmiştir. Halk, liderinde kendi iradesini görmüş; lider de halkının sebatından güç devşirmiştir. Böylece, cezaevinde bir kişinin sesi, dışarıda bir halkın nefesine dönüşmüştür.

5. Zayıfın Güçlüye Galebesi: Ahlakî Zafer

Siyonist rejim, teknik ve askerî üstünlüğüne rağmen, Filistin’in ahlakî üstünlüğü karşısında mağlup olmaktadır. Çünkü zulümle elde edilen her zafer, hakikatte bir hezimettir. Filistinlilerin sebatı ve adalet iddiası, işgalcinin bütün zırhını delip geçen bir hakikat okuna dönüşmektedir.

6. Esirlerin Sesi ve Umudun Gücü

Esirler, zindanda olsalar da milletlerine umut ve moral aşılamaktadır. Onların sabır ve direnci, dışarıdaki mücadelenin ruhî temelini pekiştirmektedir. Barğûsî’nin kaleminden çıkan mektuplar ve mesajlar, işgalin karanlığına karşı halkın yüreğine ışık saçmaktadır.

7. Mümkün Görünmeyeni Mümkün Kılan Direniş

Filistin direnişi, imkânsız görüneni mümkün kılma iradesidir. Düşmanın bütün teknolojik üstünlüğüne rağmen, manevî sebat ve tarihî hakikat, işgalin zincirlerini aşındırmaktadır. Bu sebeple, esirlerin iradesi, yalnızca ferdi bir direniş değil; aynı zamanda tarihî bir dönüm noktasıdır.

8. Kudüs Ufku ve Hürriyet Çağrısı

Esirler meselesi, Filistin mücadelesinin kalbinde Kudüs ufkunu diri tutan bir çağrıdır. Zindanlardan yükselen ses, yalnızca esirlerin değil; bütün bir ümmetin hürriyet özleminin haykırışıdır. Kudüs’ün kurtuluşu, bu iradenin zaferiyle mümkün olacaktır.

Sonuç

Marvân Barğûsî ve onunla beraber bütün Filistin esirleri, yalnızca birey değil, direnişin ruhunu temsil eden şahsiyetlerdir. Onlar, işgalin zincirlerini kıracak olan iradenin hem sembolü hem de öncüsüdür. Bugün Filistin zindanlarında yankılanan sabır ve direniş, yarının özgür Kudüs’ünün müjdesidir.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
20.08.2025 OF

Yukarıda Özeti Aktarılan Makaleden Dr. Cemil Beyin Oğlu Dr. Bilal Bey’de Şu Özeti Aktardı: 👇

Makale Özeti: Siyonizmin Çöküşü ✍ İlan Pappe

Hamas’ın 7 Ekim’deki hücumu, eski bir binayı sarsan zelzeleye benzetilebilir. Çatlaklar önceden görünmeye başlamıştı; fakat şimdi binanın temellerinde dahi belirginleşmiş durumdalar. Başlangıcından bu yana 120 yılı aşkın bir süre geçmişken, Filistin’de -yani Arap, İslâmî ve Ortadoğu coğrafyasında- bir Yahudi devletini zorla dayatma fikrine yaslanan siyonist proje, artık çöküş ihtimaliyle yüz yüze midir?

Zorluk, erken işaretleri ayırt edebilmekte yatmaktadır. Ancak ben, İsrail örneğinde bu işaretlerin hiç olmadığı kadar berrak hâle geldiğini ileri sürüyorum. Şu anda tarihî bir sürece -daha doğrusu, tarihî bir sürecin başlangıcına- şahitlik ediyoruz ki bu sürecin muhtemel zirvesi siyonizmin yıkılışı olacaktır. Teşhisimin sahih olması hâlinde bu, aynı zamanda pek tehlikeli bir döneme girdiğimiz manasına gelir. İsrail krizinin derinliğini idrak ettiğinde, tıpkı Güney Afrika’daki apartheid rejiminin son demlerinde yaptığı gibi, onu bastırmak için dizginsiz ve vahşi bir güç salıverecektir.

Müellife göre bu çöküşün mukaddimeleri altı temel göstergede belirginleşmektedir:

Birinci gösterge, İsrail Yahudi toplumunun bölünmesidir. Bugün bu toplum, müşterek bir zemin bulmaktan âciz iki rakip cepheden oluşmaktadır: “İsrail Devleti” denilen ve daha seküler, liberal unsurları barındıran kesim ile, işgal altındaki Batı Şeria’daki yerleşimciler arasında doğan “Yahuda Devleti.”

İkinci gösterge, İsrail’in yaşadığı iktisadî buhrandır. Bitmeyen silahlı çatışmalar arasında, kamu maliyesini dengelemeye dair hiçbir plan yoktur ve ABD’den gelen malî yardımlara bağımlılık her geçen gün artmaktadır.

Üçüncü gösterge, İsrail’in artan uluslararası yalnızlığıdır. Giderek bir “parya devleti”ne dönüşmektedir. Bu süreç 7 Ekim’den önce başlamış olsa da, soykırımın başlamasıyla daha da şiddetlenmiştir.

Dördüncü gösterge, dünya genelindeki Yahudi gençler arasındaki büyük değişimdir. Soykırımın ardından pek çok genç, İsrail ve siyonizm ile bağlarını koparmaya, hatta Filistin dayanışma hareketine aktif biçimde katılmaya meyyal görünmektedir.

Beşinci gösterge, İsrail ordusunun zafiyetidir. Doğrudur; İsrail Savunma Ordusu hâlâ güçlüdür ve gelişmiş silahlara sahiptir. Ancak onun gerçek kudretinin sınırları, 7 Ekim’de tüm açıklığıyla ifşa olmuştur.

Altıncı ve son gösterge, Filistinli genç neslin yeniden kazandığı direniş enerjisidir. Bu kuşak, Filistin siyasal elitinden çok daha birleşik, organik ve ufkunda berraktır. Dahası, Gazze ve Batı Şeria halkı dünyanın en genç nüfusları arasında yer aldığı için, bu yeni nesil özgürlük mücadelesinin seyrinde muazzam bir tesire sahip olacaktır.

Pappe, bütün bu göstergelerin patlayıcı bir biçimde birleşmesinin, er ya da geç Filistin’deki siyonist projeyi yıkıma uğratacağını vurguluyor. O vakit geldiğinde, boşluğu dolduracak kudretli bir özgürlük hareketinin doğması en büyük temennidir.

Makale, tarihçi İlan Pappe tarafından kaleme alınmış, Enes Ebu Semhan tarafından tercüme edilmiş, 28 Haziran 2024 tarihinde Arab 48 sitesinde yayımlanmıştır.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
20.08.2025 OF

عند أبواب الزنازين تتصارع إرادتان: صمود المقاومة الفلسطينية وعجز الاحتلال

تم تلخيصه من مقال المؤرخ اليهودي الإسرائيلي إيلان بابيه. ويُعدّ المؤلف من أبرز الشخصيات في جماعة “المؤرخون الجدد” (New Historians)؛ فهو ينظر إلى السرديات التاريخية بنظرة نقدية، وقد كتب خصوصًا عن حرب 1948 بين العرب وإسرائيل وعن التطهير العرقي للفلسطينيين. (مترجم)

1. السجون كأداة للحرب النفسية

يسعى الاحتلال الإسرائيلي، ليس فقط للسيطرة على الأرض، بل أيضًا عبر الحرب النفسية الممنهجة على الأسرى، لكسر إرادة المجتمع الفلسطيني. وتعتبر الزنزانة رمزًا حادًا لضغط الاحتلال النفسي والأخلاقي.

2. خطوة بن غفير الاستعراضية

تدخل وزير الأمن الإسرائيلي المتطرف إيتامار بن غفير إلى زنزانة مروان البرغوثي لم يكن مجرد إجراء أمني، بل كان خطوة دعائية استعراضية. وتعكس هذه الخطوة رغبة الاحتلال في إرضاء الرأي العام الداخلي وفرض صورة القوة.

3. قيمة القائد كمثال رمزي

يُعد مروان البرغوثي في المجتمع الفلسطيني ليس مجرد أسير، بل رمزًا للمقاومة والصبر والعزيمة. فاستهدافه يعني في العمق استهداف إرادة شعب كامل.

4. الرسالة العميقة للهجوم على الزنزانة

الهجوم على الزنزانة ينبغي فهمه كلغة المكان؛ فالزنزانة ليست فقط مكانًا للقيود، بل مدرسة للصبر والثبات. ويأمل الاحتلال، من خلال تلويث هذا المكان، أن يحطم رمز المقاومة.

5. توقيت الهجوم وعلاقته بمفاوضات تبادل الأسرى

جاءت خطوة بن غفير في فترة تركيز المفاوضات حول تبادل الأسرى، ما يوضح أن الحدث لم يكن مجرد زيارة بل تهديدًا استراتيجيًا نفسيًا.

6. ضعف القوة الإسرائيلية المكشوف

على الرغم من محاولات الاحتلال بناء صورة القوة، فإن خوفه من أسير واحد يكشف هشاشة بنيته وقوة عزم الشعب الفلسطيني.

7. الانتصار المعنوي للمقاومة

تجسد مقاومة البرغوثي، رغم كل الضغوط، الانتصار المعنوي للمقاومة الفلسطينية، وهو دليل على استمرارية الإرادة الراسخة في قلب الشعب.

8. الطريق إلى القدس وشهادة الزنازين

الإرادات التي تتصارع اليوم في الزنازين، ستفتح غدًا الطريق إلى تحرير القدس. فالزنزانات ليست مجرد مكان للسجن، بل هي مهد النصر ومدرسة المقاومة، وشاهد حي على مستقبل فلسطين.

من المقال الذي تم تلخيصه أعلاه، قام ابن الدكتور جميل، الدكتور بلال أيضًا بتقديم الملخص التالي: 👇

ملخص مقال: انهيار الصهيونية ✍ لإيلان بابيه

يمكن تشبيه هجوم حماس في 7 تشرين الأول/ أكتوبر بزلزالٍ ضرب مبنى قديمًا. كانت الشقوق قد بدأت بالظهور قبل الزلزال، بيد أنها الآن صارت مرئية في أساستهِ. بعد مرور أكثر من 120 عامًا على بدايته، هل يمكن للمشروع الصهيوني في فلسطين، أي المشروع القائم على فكرةِ فرض دولة يهودية على دولة عربية وإسلامية وشرق أوسطية، أن يواجه احتمال الانهيار؟

تكمن الصعوبة في اكتشاف المؤشرات المبكرة. وسأزعم هنا أن هذه الأمور صارت أكثر وضوحًا من أي وقت مضى في حالة إسرائيل. *نشهد الآن عملية تاريخية – أو بشكل أكثر دقة، بدايات عملية تاريخية ـ من المرجح أن تبلغ ذروتها بسقوط الصهيونية. وإذا كان تشخيصي صحيحًا، فهذا يعني أننا ندخل أيضًا في ظرفٍ بالغ الخطورة. وبمجرد أن تدرك إسرائيل حجم الأزمة، فسوف تطلق العنان لقوة شرسة وغير مقيدة في محاولة لاحتوائها، كما فعل نظام الفصل العنصري في جنوب أفريقيا خلال أيامه الأخيرة.

وَفْقًا للكاتب، تتجلى مقدمات هذا الانهيار في ستة مؤشرات رئيسة:

المؤشر الأول هو انقسام المجتمع اليهودي الإسرائيلي، والذي يتألف في الوقت الحاضر من معسكرين متنافسين غير قادرين على إيجاد أرضية مشتركة؛ «دولة إسرائيل»، والتي تضم أشخاصًا أكثر علمانية وليبرالية، والمعسكر الآخر هو «دولة يهودا» التي نشأت بين مستوطني الضفة الغربية المحتلة.

المؤشر الثاني هو الأزمة الاقتصادية التي تعاني منها إسرائيل، مع غياب أي خطة لتحقيق التوازن في الموارد المالية العامة وسط الصراعات المسلحة الدائمة، إلى جانب الاعتماد بشكل متزايد على المساعدات المالية الأميركية.

أما المؤشر الثالث، فيتمثل في عزلة إسرائيل الدولية المتزايدة، حيث تتحول تدريجيًا إلى دولة منبوذة. بدأت هذه العملية قبل 7 أكتوبر، لكنها تكثفت منذ بداية الإبادة الجماعية.

المؤشر الرابع هو التغير الكبير بين الشباب اليهود حول العالم. وفي أعقاب حرب الإبادة، يبدو أن الكثيرين الآن على استعداد للتخلي عن ارتباطهم بإسرائيل والصهيونية والمشاركة بنشاط في حركة التضامن الفلسطينية.

المؤشر الخامس هو ضعف الجيش الإسرائيلي. صحيح أن جيش الدفاع الإسرائيلي ما يزال جيش قوي ويمتلك أسلحة متطورة تحت تصرفه، لكن نطاق قوتهِ الحقيقي كُشِف في السابع من أكتوبر/تشرين الأول.

المؤشر الأخير هو تجدد الطاقة لدى جيل الشباب الفلسطيني. فهو أكثر اتحادًا وترابطًا عضويًّا ووضوحًا بشأن آفاقه من النخبة السياسية الفلسطينية. ونظرًا لأن سكان غزة والضفة الغربية هم من بين أصغر سكان العالم سنًّا، فإن هذه المجموعة الجديدة سيكون لها تأثير هائل على مسار النضال من أجل التحرير.

يخلص بابيه إلى أنه عاجلًا أم آجلًا سوف يؤدي الاندماج المتفجر لهذه المؤشرات إلى تدمير المشروع الصهيوني في فلسطين. وعندما يحدث ذلك، يجب أن نأمل في ظهور حركة تحرر قوية لملء الفراغ.

المقال من إعداد المؤرخ إيلان بابيه، ترجمة أنس أبو سمحان، نشر بتاريخ 28 يونيو 2024 على موقع عرب 48.