Yedinci Durak: Hicret Menzillerinden Bir Durak
Hicretin Nefes Kesen Kıssalarından Biri
“Sen yürümekle mükellefsin… hedefe varmakla değil.”
Peki, Dımre b. Cündüb’ün kıssası nedir?
Resûlullah ﷺ ve ashâbı Mekke’den Yesrib’e (Medine’ye) hicret ettiklerinde, Mekke’de sadece hastalıkları yahut yaşlılıkları sebebiyle hicret edememiş az sayıda Müslüman kalmıştı.
Bu hicret edemeyen sahabilerden biri de, yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle Mekke’de kalan o büyük sahabi idi:
Dımre b. Cündüb (radıyallahu anh).
Yolculuğun meşakkati ve çölün kavurucu sıcakları onun gibi hasta ve yaşlı biri için dayanılmazdı. Bu sebeple Mekke’de kalmak zorunda kaldı.
Fakat onun yüreği, müşriklerin arasında yaşamaya tahammül edemedi. Bu duruma razı olamadı.
Hastalığını ve yaşını hiçe sayarak, kendine yüklendi, sabretti ve “Ben de gideceğim” dedi.
Gerçekten de yola çıktı, yönünü Yesrib’e çevirdi. Fakat yolda hastalığı iyice şiddetlendi. O anda anladı ki, artık ölüm yakındı ve Medine’ye varamayacaktı.
Oracıkta durdu. Her iki elini birbirine vurdu.
İlk el çarpışında şöyle dedi:
“Allah’ım! Bu sana olan biatimdir.”
İkinci el çarpışında ise şöyle dedi:
“Bu da Peygamberine olan biatimdir.”
Ve ardından oracıkta ruhunu teslim etti…
Cebrail (aleyhisselâm), Resûlullah’a ﷺ gelerek olan biteni haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu ayeti indirdi:
“Kim evinden Allah’a ve Resûlüne hicret etmek üzere çıkar da yolda ölüm kendisine erişirse, artık onun mükâfatı Allah’a aittir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”
(Nisâ Sûresi, 100. Ayet)
Bunun üzerine Resûlullah ﷺ ashâbını topladı ve Dımre’nin kıssasını onlara anlattı. Ve şöyle buyurdu:
“Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyeti ne ise, eline geçecek olan da odur…”
Bu söz, daha sonra İmam Nevevî’nin meşhur “Kırk Hadis” eserinde birinci hadis olarak yer alacaktı.
Dımre (radıyallahu anh), Medine’ye varamamasına rağmen, hakkında hem ayet hem de hadis inen bir sahabi olma şerefine nail oldu. Bu büyük payeye, ondan başkası erişememiştir.
Yolculuk Allah’a doğruysa, menzile varman şart değildir. Asıl mesele, o yolda can vermektir.
Allah yolundaki amelde maksat hedefe ulaşmak değildir;
Yeter ki kalbin O’na yönelmiş, niyetin halis olsun ve O’nun yolunda yürürken ruhunu teslim edesin.
Allah’a yürüyüşünüzü muhafaza edin.
Zira kalpler zayıftır, fitneler ise kapıdan içeri yıldırım gibi dalar…
🖋 Dr. Hıdır es-Suvtârî
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
04.07.2025 OF
المحطة السابعة
من محطّات الهجرة
من روائع قصص الهجرة
أنت مكلف بالسير…لا بالوصول.
ماهي قصة ضمرة بن جندب
بعد هجرة النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه من مكة إلى يثرب، لم يتبق في مكة إلا عدد قليل من المسلمين لم يهاجروا لمرضهم وكبر سنهم.
وكان من بين هؤلاء الصحابة الذين حبسهم المرض وكبر السن الصحابي الجليل:
ضمرة بن جندب ”رضي الله عنه
لم يستطع أن يتحمل مشقة السفر وحرارة الصحراء فظل في مكة مرغمًا.
ولكنه رضي الله عنه لم يتحمل البقاء بين ظهراني المشركين، فقرر أن يتحامل على نفسه ويتجاهل مرضه وسنه.
وبالفعل خرج ضمرة بن جندب رحمه الله، وتوجه إلى يثرب، وأثناء سيره في الطريق اشتد عليه المرض، فأدرك أنه الموت، وأنه لن يستطيع الوصول، فوقف رحمه الله وضرب كفًّا على كفٍّ، وقال وهو يضرب الكف الأولى:
اللهم هذه بيعتي لك
ثم قال وهو يضرب الثانية:
وهذه بيعتي لنبيك
ثم سقط ميتًا ..
فنزل جبريل عليه السلام على النبي صلى الله عليه وسلم يخبره بما حدث لضمرة، ثم نزل قول الله تعالى:
‘ ﻭَﻣَﻦ ﻳَﺨْﺮُﺝْ ﻣِﻦ ﺑَﻴْﺘِﻪِ ﻣُﻬَﺎﺟِﺮًﺍ ﺇِﻟَﻰ ﺍﻟﻠّﻪِ ﻭَﺭَﺳُﻮﻟِﻪِ ﺛُﻢَّ ﻳُﺪْﺭِﻛْﻪُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕُ ﻓَﻘَﺪْ ﻭَﻗَﻊَ ﺃَﺟْﺮُﻩُ ﻋَﻠﻰ ﺍﻟﻠّﻪِ ﻭَﻛَﺎﻥَ ﺍﻟﻠّﻪُ ﻏَﻔُﻮﺭًﺍ ﺭَّﺣِﻴﻤًﺎ ” النساء ١٠٠.
فجمع النبي أصحابه وأخبرهم بشأن ضمرة وقال حديثه الشهير ، الذي هو الحديث الأول في الأربعين النووية:
( إنما الأعمال بالنيات وإنما لكل امرئٍ ما نوى …)
فحاز ضمرة شرفًا لم يحزه غيره بأن نزل فيه قرآن وسنة، رغم كونه لم يصل إلى المدينة.
الطريق الى الله طويل، لايشترط أن تصل إلى آخره، المهم أن تموت وأنت فيه.
العمل مع الله لا يشترط فيه أن تصل للهدف، ولكن يكفيك أن تموت وأنت تعمل وتسير في الطريق إليه مادامت نيتك لله …
حافظوا على مسيركم إلى الله فالقلوب ضعيفة والفتن خطافة.
د. خضرالسوطري