Kalplerin Zaafiyet Benzerliği ..

Kalplerin Benzeşmesi…

Gazze’deki direnişimiz, Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Uhud Savaşı’nda karşılaştığı durumu yaşamamızı bekliyor gibi…

Peygamberimizin ordusundaki bazı zayıf imanlı insanlar, sadece savaşın bitiminden birkaç saat sonra şüpheler uyandırarak suçlamalar yönelttiler.

İlk olarak sordukları şey, Allah’ın zafer vaadi ve Allah’ın işlerin düzeninde gücüydü:
“Ve bir grup, kendilerini endişeye düşürenler, Allah’a, cahiliye dönemi gibi doğru olmayan bir şekilde zannettiler. Şöyle diyorlardı:
‘Bizim işimizde bir pay var mı?’”(Al-i İmran,154)
• Nerede Allah, ey Muhammed?
• Allah’ın vaadi nerede?
• Allah neden bizi korumadı?
• Nasıl olur da bu kadar sahabi ölür?
• Allah nasıl olur da kafirlerin bize hükmetmesine izin verir?

Allah Teâlâ onlara şu şekilde cevap verdi:
“De ki: ‘Her şeyin hükmü Allah’a aittir.’”
(Al-i İmran, 154)

Bu cevap onları memnun etmedi…
Sustular, ama kalpleri şüphelerle doluydu:
“İçlerinde, sana açığa çıkarmadıkları bir şey gizlerler…” (Al-i İmran, 154)

Aralarında fısıldamaya başladılar:
• Biz, şehirden çıkmak istememiştik… Bizi oradan o çıkardı.
• Bizim sözümüzü dinlemedi, bizi peşinden sürükledi.
• Uhud Dağı’nda akan her damla kanın sorumlusu odur.
• Düşmanı doğru değerlendiremediği için sorumludur.
• İyi bir planlama ve hazırlık yapmadığı için sorumludur.
• Okçulara, “Uhud Dağı’ndan ayrılmayın!” diye verdiği emri tutmadılar.

“Bize işin içinde bir şey olsaydı, buraya ölmek için gelmezdik.” (Al-i İmran, 154)

Ve tekrar Allah’tan cevap geldi…
Eğer siz evlerinizde olsaydınız, eğer yataklarınızda rahatça uyuyor olsaydınız, ömrü tamamlanan her birinizin ölümü yine gelip bulacaktı….
Çünkü savaşlar, bir kişinin ölümünü hızlandırmaz, evde huzur içinde uyumak da kimsenin ölümünü ertelemez.
“De ki: ‘Eğer siz evlerinizde olsaydınız, öldürülmesi yazılmış olanlar yine yataklarına çıkarlardı.’”
(Al-i İmran, 154)

Allah, bu başarısızlık ve felaketin hikmetini açıklıyor:

Bu bir imtihan ve arıtma sürecidir:
• Göğüslerdeki imtihan,
• Kalplerdeki arıtma.

Göğüslerdeki imtihan:
Allah, içlerindeki şüpheleri ortaya çıkarmak ister. Zayıf iman ve sağlam olmayan bir inanç, içinde yeşeren bu şüphelerin, kalpten arındırılması gerekir.

Kalplerdeki Arıtma:
Allah, kalpleri dünya sevgisinden temizler. Dağda mevkilerini terk edip ganimet için acele edenlerin, kalplerinin hala dünya ile bağlı olduğunu gösteriyor.

Ve Allah son olarak şöyle buyurur:
“Allah, göğüslerin özünü çok iyi bilendir.”
(Al-i İmran, 154)

Bu durum, 17 aydır bizlerin (Gazze’de) yaşadıklarıyla örtüşmüyor mu?

Demiyorlar mı:
• Nerede Allah?
• Nerede masumların koruması?
• Allah, siyonistlerle beraber değil de, müminlerle mi?
• Toprağa özgürlük için ayağa kalkanlar, bütün kan ve yıkımdan sorumludur, demediler mi?
• Tepkileri öngörmeleri gerekirdi, demediler mi?
• Hiç kimseye danışmadılar, demediler mi?
• Tek başlarına savaşa girdiler, biz onlarla neden karışalım, demediler mi?
• Eğer “Toprak karşılığında barış” teklifini kabul etselerdi, ölemezlerdi, öldürülmezlerdi, demediler mi?
• Nerede, F-35 ve Merkava’yı, yapay zeka teknolojisini karşılayacak donanımlar, demediler mi?

Diyorlardı, diyorlar ve hala da söylüyorlar…

Zayıf ruhlu ve imanı eksik olanların her dönemdeki hali budur:
• İnsanların hayatına olan endişeyi, masumları tehlikeye atmamak adına gösterirler.
• Dünyada kan ve yıkım için gözyaşı dökerken, kalplerinde binlerce şüphe ve Allah’ın vaadine olan güvensizlik gizlerler.

Onlar, direnişçilere, zalimlerin suçlarını yüklerler.
Mazlumlara, zalimlerin suçlarını yüklerler.
Zayıflara, güçlülere karşı suçları yüklerler.

Musa Aleyhisselam’a kavmi de demişti ki:
“Biz, senden önce ve sonra da eziyete uğradık.” (Araf, 129)
Firavun’un zulmünü onlara yüklemişlerdi.

Musa Aleyhisselam da onlara şöyle demişti:
“Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helak eder ve sizi yeryüzünde halifeler yapar da, nasıl hareket edeceğinizi görür.” (Araf, 129)

Kesinlikle, Firavun ve askerlerinin denizde helak olduğunu ve ardından topraklarını miras aldıklarında, sevinçten zıplayarak o söylediklerini unuttular…

Uhud Savaşı’nda bu sözleri söyleyenlerin, Mekke’deki putları yıktıklarında sevince girdiklerinde, söylediklerini unuttukları kesin…

Ve kısa bir zaman önce, bazıları “Suriye devrimi, Suriye’yi mahvetti ve milyonları öldürdü, milyonları yerinden etti” demişti.
Bugün ise, aynı insanlar Esed’in ve askerlerinin yıkılmasından sonra yeni Suriye’nin doğuşunu kutluyorlar ve söylediklerini unutuyorlar…

Ve bugün diyorum ki: Yakında, Allah’ın izniyle, Kudüs’ün özgürleşmesiyle sevinçle zıplayacak, söylediklerinizi unutacaksınız…

Allah şöyle buyuruyor:
“Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik.” (Bakara Süresi 118.Ayet)

Muhammed Asum

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
08.04.2025 Üsküdar

تشابهت قلوبهم …

■ حسب مقاومتنا في غزة أن تتعرض لنفس ما تعرض له نبينا صلى الله عليه وسلم في غزوة أحد ..

فجماعة من ضعفاء الإيمان في جيش النبي صلى الله عليه وسلم أثاروا الشكوك ووجهوا الاتهامات بعد ساعات فقط من انتهاء المعركة ..

أول مسألة أثاروها هي السؤال عن وعد الله بالنصر ، وعن قدرة الله في تدبير الأمور :
((وَطَائِفَةٌ قَدْ أَهَمَّتْهُمْ أَنفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللَّهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِ ۖ يَقُولُونَ هَل لَّنَا مِنَ الْأَمْرِ مِن شَيْءٍ ۗ..))

أين الله يا محمد ؟؟
أين وعد الله لنا ؟؟
أين تدخل الله لحمايتنا ؟؟
كيف يسمح الله بموت كل هؤلاء الصحابة ؟؟
كيف يسمح الله بأن يتسلط علينا بنا أهل الكفر؟؟

تولى الله عز وجل الرد عليهم فقال :
((قُلْ إِنَّ الْأَمْرَ كُلَّهُ لِلَّهِ ۗ….))

لم يعجبهم الرد …
سكتوا ، لكن قلوبهم مليئة بالشك ..
((يُخْفُونَ فِي أَنفُسِهِم مَّا لَا يُبْدُونَ لَكَ ۖ..))

بدأوا يتهامسون : نحن لم نكن نريد الخروج من المدينة …هو أخرجنا منها ..
لم يأخذ بقولنا ، بل أجبرنا على أن نتبعه ..
هو المسؤول عن كل الدماء التي سالت في أرض جبل أحد ..
هو المسؤول عن عدم تقدير قوة العدو بشكل صحيح …
هو المسؤول عن عدم التخطيط الجيد والإعداد الجيد …
هو المسؤول عن عدم التزام الرماة بأمره لهم بالبقاء فوق جبل أحد مهما كلف الأمر …

((يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْأَمْرِ شَيْءٌ مَّا قُتِلْنَا هَاهُنَا…))

مرة ثانية
يأتيهم الرد من الله عز وجل …
لو كنتم في بيوتكم ، لو كنتم في فراشكم ، لو كنتم نائمين مطمئنين بين أهلكم ، فإن الموت سيحل بكل واحد انتهى أجله منكم …

فالحروب لا تعجل أجلا ، والنوم بسلام في البيوت لا يؤخر أجلا ..

((قُل لَّوْ كُنتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذِينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ إِلَىٰ مَضَاجِعِهِمْ ۖ …))

ويشرح الله لهم ولكل الأمة حكمته في حلول هذه النكسة والنكبة بهم …

إنه ابتلاء وتمحيص:
ابتلاء ما في الصدور
وتمحيص ما في القلوب

ابتلاء ما في الصدور: ليظهر الله ما فيها من شكوك نابعة من قلة الإيمان وضعف اليقين ، ولا يبقيها مستعرة في داخلهم تحرق ما تبقى من إيمانهم

وتمحيص ما في القلوب : ليطهرها الله من كل تعلق بالدنيا..
فترك المواقع في الجبل ومخالفة أمر النبي صلى الله عليه وسلم من اجل جمع الغنائم قبل أن يأتيهم الإذن بذلك ، دليل على أن القلوب لا تزال متعلقة بالدنيا وزخرفها ..

ويختم الله عز وجل بقوله : ((وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ))

أليس هذا ما نشهده منذ ١٧ شهرا …

ألم يقولوا: أين الله ؟؟
ألم يقولوا: أين حماية الله للأبرياء ؟؟
ألم يقولوا: الله مع الصهاينة وليس مع المؤمنين ؟؟؟

ألم يقولوا: الذين قاموا بالطوفان يتحملون مسؤولية كل الدماء وكل الدمار ؟؟
ألم يقولوا: كان عليهم أن يتوقعوا ردة الفعل ؟؟
ألم يقولوا: لم يستشيروا أحدا ؟؟
ألم يقولوا: فتحوا حربا لوحدهم ولسنا مضطرين أن نتورط معهم؟؟
ألم يقولوا: لو ركبوا قطار (الأرض مقابل السلام )ما ماتوا وما قتلوا ؟؟
ألم يقولوا: أين عدتهم التي ستواجه الميركافا والf35 وتكنولوجيا الذكاء الاصطناعي

قالوا وقالوا ولا يزالون يقولون ….

■ هذا دأب ضعفاء النفوس والإيمان في كل زمان ومكان: يخفون ضعف إيمانهم ويقينهم بإظهار الحرص على حياة الناس وعدم تعريض الأبرياء للخطر
نراهم يملأون الدنيا تحسرا على الدماء والدمار، وفي داخلهم ألف شك وشك بوعد الله عز وجل وقدرته ..

يحملون المقاومين مسؤولية جرائم المحتلين
يحملون المظلومين مسؤولية جرائم الظالمين
يحملون المستضعفين مسؤلية جرائم المستكبرين

■ منذ أمد بعيد قالها أصحاب موسى لموسى عليه السلام: (( قَالُوا أُوذِينَا مِن قَبْلِ أَن تَأْتِيَنَا وَمِن بَعْدِ مَا جِئْتَنَا))

حملوه مسؤولية جرائم فرعون ضد أبنائهم ونسائهم

فرد عليهم:
((قَالَ عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَن يُهْلِكَ عَدُوَّكُمْ وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ
))

وبالتأكيد عندما رأوا هلاك فرعون وجنوده في اليم ، وورثوا الأرض من بعده ، رقصوا فرحا ونسوا ما قالوه …

وأصحاب النفوس الضعيفة ممن قالوا هذا الكلام في غزوة أحد ، بالتأكيد رقصوا فرحا عندما هدموا الأصنام في مكة ونسوا ما قالوه من قبل

ومنذ أمد قريب كان هناك من يقول : الثورة السورية خربت سوريا وتسبب بقتل الملايين وتشريد الملايين …
اليوم هم أنفسهم يحتفلون ويرقصون فرحا بزوال الطاغية وجنده وولادة سوريا من جديد ، وبالتأكيد نسوا كل ما قالوه …..

واليوم أقول : قريبا بإذن الله سترقصون فرحا بتحرير الأقصى وستنسون كل ما تقولونه اليوم …..

قال تعالى: ((كَذَٰلِكَ قَالَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّثْلَ قَوْلِهِمْ ۘ تَشَٰبَهَتْ قُلُوبُهُمْ ۗ قَدْ بَيَّنَّا ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍۢ يُوقِنُونَ))

محمد أسوم