İhvân ve Yeni Suriye: Tasfiye mi, Devam mı?

Mühendis Muhammed Sâdık | 23.08.2025

Giriş:
İhtilâl sonrası Suriye’nin yaşadığı bu hassas siyasi merhalede, son derece çalkantılı bir mahalli manzara içinde, Ahmed Mevfik Zeydân’ın Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin feshi yönündeki çağrısı, sıradan bir teşkilât önerisini aşan stratejik müşkilleri gündeme getirmektedir. Acaba bu fesih çağrısı, mevcut şartlara bir uyum mu, yoksa uzun bir birikimi ve köklü bir meşruiyeti ortadan kaldıran bir tasfiye mi? Suriye meselesi, İhvân’ın kalışıyla mı, gidişiyle mi çözülecek? Yoksa bu çağrı, siyasî Sünnî çoğulluğu daraltan ve onu tek kalıba indiren zoraki bir bütünleşme arzusunun dar bir okumasını mı yansıtıyor?

İhvân: Ârızî Bir Fırka Değil, Tarihî Bir Miras

Zeydân’ın yazısındaki temel hata, İhvân’ı ihtilâl ile doğmuş yahut gelip geçici bir silahlı grup gibi takdim etmesidir. Hâlbuki onlar bundan seksen küsur yıl önce kurulmuş, parlamento ve hükûmette yer almış, İslâm ile demokrasiyi mezc eden ve istibdâda karşı duran bir millî fikir ortaya koymuşlardır. Baas’ın mezhebî istibdâdına karşı duruşta öncü olmuşlardır; başkaları sükût ederken yahut rejimle kaynaşırken onlar mücadele etmişlerdir. Dolayısıyla fesih çağrısı, ârızî bir yapının değil, köklü bir siyasal hafızanın infazıdır.

Zamanlama Meselesi ve Doğmakta Olan Devlet

Zeydân, İhvân’ın Abdunnâsır ile yapılan birlik devrinde feshedilmesini delil getiriyor. Ancak o hâdise, bir kural değil, kısa süreli taktikî bir istisna idi; zaman, bunun yanlışlığını ortaya koydu. O günün Genel Murâkıbı İsam Attâr, birliğin parti feshi üzerine değil, demokratik esaslar üzerine bina edilmesi gerektiğini savunmuştu.
Bugün ise Suriye devleti henüz tamamlanmamış, hâlâ ihtilâflar ve tehlikelerle dolu bir teşekkül safhasındadır. Böyle bir dönemde İhvân’ın feshine çağrı, Sünnî çoğulluğun, çok partili bir anayasa tesis edilmeden kazınması demektir. Üstelik İhvân, yeni otoritenin meşruiyetini tanımış, devlete dair projeyi selâmlamış, hiçbir imtiyaz talep etmemiştir. Burada temel sual şudur: Hedef, herkesi kuşatan çoğulcu bir devlet mi, yoksa daha baştan tekelleşme ve dışlama yoluna sokulmuş bir yapı mı?

İhtiyarlık ve Yenilenme Arasında

Zeydân, İhvân’ı yaşlanmış bir teşkilât diye vasıflandırıyor; en genç üyelerinin dahi altmış yaşında olduğunu söylüyor. Bu abartılı bir niteleme olup feshe gerekçe olamaz. Nesil farkı, Arap hareketlerinin çoğunda mevcuttur. İhvân da gençlik inisiyatifleri başlatmış, içerde ve muhâcerette daha genç kadrolara yetki vermiştir. Bu, nesiller arası irtibatın sürdüğünü göstermektedir. Elbette daha köklü bir yenilenme, genç ve kadınların kurumsal katılımı gereklidir; lâkin bu mesele, ilga ile değil, ıslah ve geliştirme ile çözülür.

Aldatıcı Bir Kıyas: Erdoğan ve Erbakan

Zeydân, mantığının bir bölümünü, Erdoğan’ın Erbakan’a karşı tutumuyla İhvân’ın dünya teşkilâtı ile münasebeti arasında bir benzerlik kurmaya dayandırıyor. Hâlbuki bu kıyas asılsızdır:
Erdoğan, Millî Görüş’ün feshini değil, ondan ayrılıp yeni bir parti kurmayı tercih etti. Bu da, çok partili siyasal hayata müsaade eden Türk anayasal zemini içinde gerçekleşti.
Oysa Suriye İhvânı, köklü bir millî teşkilâttır; bazı zihinlerin zannettiği gibi dünya teşkilâtının tâbiî bir şubesi değil, kendi tarihî husûsiyetlerini muhafaza eden müstakil bir yapıdır. Bu bakımdan, siyasî şartları büsbütün farklı olan iki hâli kıyaslamak, ilmî ve mantıkî değildir.

Teceddüt İddiası ve Zoraki Entegrasyon

Zeydân, İhvân’ın uyum sağlayamadığını, kendini fesheden bazı teşebbüslerle mukayese ederek iddia ediyor. Ne var ki, o hâllerin çoğu, açık siyasal ortamların hüküm sürdüğü, çok partili faaliyetin mümkün olduğu ülkelerde vukû buldu.
Suriye’de ise devletin merkezî yapısı hâlâ teşekkül hâlindedir; henüz adil bir parti kanunu yoktur, gerçek anayasal teminatlar ve bağımsız yargı müesseseleri mevcut değildir. Böyle bir boşlukta İhvân’ın feshine çağrı, onları gönüllü bir tasfiyeye sevk etmekten ibarettir; hem de nihâî hüviyeti belli olmayan bir yapıya ferden eklemlenme ümidiyle.

İhvân ve İçtimaî-Terbiyî Vazife

Zeydân’ın yazısında göz ardı edilen mühim bir nokta şudur: İhvân, tarih boyunca sırf bir siyasal çerçeve olmamış, terbiyevî, içtimaî ve kültürel bir cemiyet hüviyetini taşımıştır. Onların gâyesi, iktidar ve teşrîden önce insanı ve toplumu inşâdır.
Dolayısıyla cemiyetin feshi, yalnız siyasetten çekiliş değil, eğitim, hizmet, davet ve ictimâî bağları kuvvetlendiren damarların kazınması demektir.

Sonuç: İlga ile Katılım Arasında

Fesih veya devam tartışmasının ötesinde asıl mesele, İhvân’ın geleceğin Suriye’sindeki mevkiidir. Memleketin en büyük imtihanı, parti çatışması değil, harâb olmuş millî dokunun yeniden ihyâsıdır. Teşkilât, sahip olduğu teşebbüs kabiliyeti ve ictimâî şebekeleriyle, hususî eğitimi destekleyebilir, gençlik hareketlerine öncülük edebilir, mezhebî ve siyasî kinleri aşan bir millî barışmaya katkıda bulunabilir.
Yeni Suriye, çoğulluğu kuvvetlendirerek ve bütün tarihî unsurların iştirâkini temin ederek inşâ olunabilir. Çoğulluk, adil anayasa ve kanunlarla temin edildiği takdirde, devleti daha güçlü kılar.
Seksen yıllık bir cemiyeti hiçbir teminat olmadan feshe davet etmek, ıslah değil, siyasî intihardır. Nihâî karar, cemiyetin müesseseleri ve seçilmiş rüesâsına aittir.
En büyük bahis, yalnızca İhvân’ın akıbetiyle değil, Suriye’nin bütün siyasî hayatının istikbaliyle ilgilidir.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
24.08.2025 OF

الإخوان وسوريا الجديدة: جدل الحل والإبقاء
م. محمد صادق | 23.08.2025

مدخل: في لحظة سياسية دقيقة تعيشها سوريا ما بعد الثورة، وسط مشهد إقليمي شديد التقلب، تثير دعوة الأستاذ أحمد موفق زيدان لحل جماعة الإخوان المسلمين إشكاليات استراتيجية تتجاوز مجرد توصية تنظيمية. فهل يمثل الحل مسايرة للظرف الراهن، أم تفكيكاً لتاريخ طويل من التراكم والشرعية؟ وهل يمكن حل مشكلة سوريا ببقاء الإخوان أو برحيلهم؟ أم أن الدعوة للحل تعكس قراءة ضيقة تخضع لرغبة اندماجية قسرية تمحو التنوع السني السياسي وتحصره في قوالب أحادية
الإخوان: تاريخ لا فصيل طارئ: خطأ مقالة زيدان هو تصوير الإخوان كجسم وُلد مع الثورة أو كفصيل عسكري عابر، بينما الحقيقة أنهم تأسسوا قبل أكثر من ثمانين عاماً، وشاركوا في البرلمان والحكومة، وقدموا فكراً وطنياً جمع بين الإسلام والديمقراطية ومواجهة الاستبداد. وكانوا في طليعة التصدي لحكم البعث الطائفي، حين اختار الآخرون الصمت أو الانخراط في النظام. لذا فالدعوة لحلّهم ليست إنهاء كيان طارئ، بل إعدام لذاكرة سياسية وجماعية عريقة
مشكلة التوقيت ومسألة الدولة الوليدة: يستدل زيدان بقرار حلّ الإخوان أيام الوحدة مع عبد الناصر، لكن ذلك لم يكن قاعدة بل استثناء تكتيكي قصير أثبتت الأيام خطأه، وقد رفضه المراقب العام عصام العطار الذي رأى أن الوحدة يجب أن تقوم على أسس ديمقراطية لا على إلغاء الأحزاب.
أما اليوم، فالدولة السورية الجديدة لم تكتمل بعد، وما زالت في طور تشكل مليء بالصراعات والمخاطر، ما يجعل حلّ الإخوان الآن تجريفًا للتعددية السنية قبل إرساء دستور يضمن التعدد الحزبي. خصوصًا وأن الإخوان أقرّوا بشرعية السلطة الجديدة، وباركوا مشروع الدولة دون طلب امتيازات. وهنا يبرز سؤال جوهري: هل الهدف هو تأسيس دولة تعددية تستوعب الجميع، أم دفعها منذ البداية إلى مسار الإقصاء والاحتكار؟
بين الشيخوخة والتجديد: يصف زيدان الإخوان بأنهم تنظيم هرِم وأصغر أعضائه في الستين، لكن هذا توصيف مبالغ فيه لا يبرر الحلّ. فالفجوة الجيلية موجودة في معظم الحركات العربية، والإخوان بدورهم أطلقوا مبادرات شبابية وسمحوا بقيادات في الداخل والمهجر من أجيال أصغر، بما يؤكد استمرار التواصل الجيلي. ومع ذلك، تبقى الحاجة قائمة لمزيد من التجديد البنيوي ومأسسة دور الشباب والنساء، لكن معالجة هذه التحديات تكون بالتطوير لا بالإلغاء
قياس مضلل بين أردوغان وأربكان: يستند زيدان في جزء من منطقه إلى المقارنة بين خروج أردوغان على أربكان، وبين علاقة الإخوان السوريين بالتنظيم العالمي. لكن هذا القياس باطل من أساسه:
فأردوغان لم يطالب بحل حركة “مللي كوروش“، بل انشق وأسس حزباً جديداً ضمن بيئة تركية دستورية مفتوحة سمحت بالتعدد والتداول.
أما الإخوان السوريون، فهم تنظيم وطني أصيل، ليس فرعاً وظيفياً للتنظيم العالمي كما يتصور البعض، بل لهم استقلاليتهم التنظيمية وخصوصيتهم التاريخية التي تجذرت في البيئة السورية، فالتشبيه يفتقر إلى الموضوعية، ويخلط بين ظروف سياسية متباينة لا وجه للقياس بينها.
دعوى التحديث والاندماج القسري: يرى زيدان أن الإخوان عجزوا عن التأقلم، ويقارنهم بتجارب أخرى حلّت نفسها. لكنه يغفل أن أغلب تلك التحولات جاءت ضمن بيئات سياسية مفتوحة، تسمح بتعدد الأحزاب والعمل الجماهيري.
أما في سوريا، فلا تزال بنية الدولة المركزية في طور التشكل، ولا توجد بعد قوانين أحزاب عادلة، ولا ضمانات دستورية حقيقية، ولا مؤسسات قضائية مستقلة تحمي التعددية. وفي ظل هذا الفراغ، فإن دعوة الإخوان للحل ليست سوى وصفة لإخراجهم من المشهد طواعية، على أمل اندماجهم كأفراد في كيان لم تتضح هويته النهائية بعد.
الإخوان والدور الاجتماعي والتربوي: نقطة أساسية تغيب عن مقالة زيدان هي أن جماعة الإخوان لم تكن “تاريخياً” إطاراً سياسياً محضاً، بل جماعة تربوية واجتماعية وثقافية، تسعى إلى بناء الإنسان والمجتمع، قبل الوصول إلى السلطة أو التشريع.
فحل الجماعة لا يعني فقط انسحابها من السياسة، بل تجريفاً لامتداداتها المجتمعية التي لا تزال تلعب دوراً في التعليم والخدمة والدعوة والربط الاجتماعي.
خاتمة: بين الإلغاء والمشاركة: بعيداً عن جدل الحل أو الإبقاء، تبقى المسألة الجوهرية هي دور الإخوان في سوريا المستقبل.
فالتحدي الأكبر أمام البلاد ليس صراع الأحزاب، بل إعادة بناء النسيج الوطني بعد حرب مدمرة. يمكن للجماعة، بما تمتلكه من خبرة تنظيمية وشبكات اجتماعية، دعم التعليم الأهلي، ورعاية المبادرات الشبابية، والمساهمة في مصالحة وطنية تتجاوز الأحقاد الطائفية والسياسية.
سوريا الجديدة تحتاج إلى تعزيز التعددية وضمان مشاركة جميع المكونات التاريخية، فالتعدد يقوّي الدولة إذا أُقرّ بدستور وقوانين عادلة.
مطالبة جماعة عمرها ثمانون عامًا بحل نفسها بلا ضمانات ليس إصلاحًا بل انتحارًا سياسيًا، والقرار النهائي بيد مؤسسات الجماعة وقيادتها المنتخبة.
الرهان الأكبر لا يتعلق بمصير الإخوان وحدهم، بل بمصير الحياة السياسية السورية كله