Hayırla Ticareti Mezceden Yeni Bir Model

İktisadî ve İçtimâî Durgunluk Gölgesinde: Hayırla Ticareti Mezceden Yeni Bir Model

Giriş

İçinde yaşadığımız çağ, iktisadî buhranlarla sosyal çözülmenin iç içe geçtiği; servet uçurumlarının derinleştiği ve toplumsal dokuların zayıfladığı bir zaman dilimidir. Serbest piyasa anlayışı, sınırsız kazancı meşrulaştırırken; geleneksel hayır faaliyetleri, dağınık ve sürdürülemez kaynaklarla sınırlı bir etki üretmektedir. Bu vasatta, toplumların yeniden dirilişine vesile olacak, hem ahlâkî hem de iktisadî derinliği olan yeni bir modele ihtiyaç duyulmaktadır.

İşte böyle bir zamanın eşiğinde, vakıf ortaklığı ile sosyal maksatlı şirketler, yalnızca kar elde etmeyi değil, aynı zamanda topluma fayda sağlamayı da merkezine alan yepyeni bir ekonomik modelin temel taşları olarak öne çıkmaktadır. Bu model, hayırla ticareti mezcederek, iktisadî dinamizm ile içtimaî adaleti aynı potada buluşturmayı hedeflemektedir.

1. Vakıf Ortaklığı: Sermayeye Ruh Katmak

Vakıf ortaklığı, klasik hayır anlayışını dinamik bir yatırım vizyonuyla buluşturan bir modeldir. Bu anlayışa göre bir vakıf, üretken ve kalıcı projelere uzun vadeli ortak olur; ama bununla birlikte hayrî ve kalkınmacı hedefleri merkeze almayı da ihmal etmez.

Bu modelin sağladığı başlıca imkânlar şunlardır:
• Vakıf mallarının yahut gelirlerinin kullanılmasıyla sürdürülebilir bir finansman zemini oluşur.
• Kaynakların sürekliliği sağlanarak projeler, bağış dalgalanmalarının ötesine geçer.
• Kazanç ile niyet, sermaye ile misyon arasında kurulan bağ, ekonomiye yeniden itibar ve vicdan kazandırır.

Böylece sermaye yalnızca büyüme için değil, hakkaniyetli paylaşım ve toplumsal diriliş için de bir vasıta hâline gelir.

2. Sosyal Maksatlı Şirketler: Vicdanlı Kazanç

Sosyal maksatlı şirketler, klasik özel sektör mantığından ayrılır. Evet, bu yapılar da kâr hedefler; ancak kâr, burada nihai bir gaye değil, topluma hizmetin bir aracı olarak telakki edilir. Bu tür şirketlerin hedefleri arasında:
• Toplumun dışlanmış veya ihmal edilmiş kesimlerine istihdam sağlamak,
• Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetleri herkesin erişebileceği seviyeye çekmek,
• Çevreyi korumak veya şehirlerin ihmal edilmiş bölgelerini ayağa kaldırmak,
• Genç girişimcilere sosyal sorumluluk bilinciyle rehberlik etmek yer alır.

Bazı ülkelerde bu şirketler hukuken ayrı bir statüde değerlendirilmektedir. Örneğin, “Kamu Yararına Şirketler (Public Benefit Corporations)” ya da “B-Corporations” olarak tanımlanarak belirli teşviklerden yararlanırlar.

3. Hayır ile Özel Sektör Arasında Varlıklı Bir İttifak

Hayır faaliyetleri, yüksek ahlâkî motivasyon ve toplumsal şuur taşır; ancak çoğu zaman büyüme ve süreklilik araçlarından yoksundur. Özel sektör ise, verimlilik, esneklik ve piyasa dinamikleri açısından üstündür; lakin toplumsal sorumluluk ve etik pusula konusunda zaman zaman zayıf kalabilir.

Bu nedenle, aşağıdaki esaslara dayalı tamamlayıcı bir model geliştirmek zaruridir:
• Vakıflar, sosyal etki oluşturan özel projelere yatırımcı ortak olur; ama bu süreçte yönetimin ayrıntılarına müdahil olmaz.
• Ortaklık yapılan şirketler, ölçülebilir sosyal etki göstergeleri (Social Impact KPIs) üzerinden hesap verir.
• Elde edilen kâr, sadece bireysel servet için değil, toplumu kalkındıracak projeler için yeniden değerlendirilir.

Bu birliktelik, hem ahlâkî hem de iktisadî boyutları olan, üçüncü bir yolun temellerini atmaktadır.

4. Uygulama Önerileri: Bu Model Nasıl Hayata Geçirilir?

Bu vizyonun lafta kalmaması için bazı somut adımlar atılmalıdır:
• Sosyal maksatlı şirketlere yatırım yapan vakıf sermaye fonları kurulmalı ve bu şirketlerin hissedarı olunmalıdır.
• Girişimci gençlerin sosyal sorumluluk temelli projeleri, vakıflarca finanse edilen iş kuluçka merkezlerinde desteklenmelidir.
• Hayırla ticarî faaliyeti birleştiren karma yapılara yasal statü kazandırılmalı; bu yapılar vergi muafiyetleriyle teşvik edilmelidir.
• Şeffaflık, denetim ve toplumsal etki ölçümü, bu modelin temel unsurları olarak kurumsallaştırılmalıdır.

Sonuç: Dirilişe Vesile Olacak Üçüncü Bir Yol

Buhran çağlarında yalnızca büyük sözler değil, hikmetli adımlar ve sahici modeller toplumu ayağa kaldırabilir. Hayırla ticareti buluşturan bu yaklaşım, ne salt piyasa mantığına, ne de yalnızca geleneksel hayır anlayışına hapsolmuş bir yoldur. Bu, üçüncü bir yoldur: kalbi hayırda, aklı iktisadda olan bir yol.

Eğer doğru uygulanırsa bu model, devlet ile piyasa arasında yer alan üçüncü bir iktisadî güç olarak sahneye çıkabilir. Paraya yeniden bereket, topluma yeniden dayanışma, iktisada ise yeniden itibar kazandırabilir.

📜 Muhammed Said Nehhâs

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
21.06.2025 OF

في ظلّ الجمود العام والانحدار الاقتصادي والاجتماعي الذي تعانيه مجتمعاتنا، تبرز الحاجة الملحّة إلى نماذج اقتصادية بديلة تتجاوز الثنائية العقيمة بين السوق الحرّ المنفلت وبين العمل الخيري التقليدي ذي الموارد المتذبذبة والمردود المحدود. وهنا تبرز الشراكة الوقفية والشركات ذات الهدف الاجتماعي (Social Enterprises) كمدخلٍ استراتيجيّ يجمع بين الفاعلية الاقتصادية والعدالة الاجتماعية، ويؤسس لتحالف متين بين القطاعين الخيري والخاص.

مقدمة

في زمنٍ يرزح فيه عالمُنا الإسلاميّ تحت وطأة أزمات اقتصادية واجتماعية متفاقمة، ويعاني من ضمورٍ في الرؤية التنموية وتشتّت في المبادرات الإصلاحية، تبرز الحاجة الماسّة إلى نماذج مبتكرة تجمع بين القيم والمصالح، وتُعيد رسم العلاقة بين المال والخير على أسسٍ رشيدة ومتوازنة. وفي هذا الإطار، تأتي هذه الورقة لتقدّم تصورًا عمليًا حول الشراكة الوقفية والمؤسسات ذات الغاية الاجتماعية، كنموذج بديل قابل للتطبيق في واقعٍ يحتاج إلى التجدّد والتكامل.

  1. مفهوم الشراكة الوقفية
    الشراكة الوقفية تعني ببساطة أن يصبح الوقف شريكا مؤسسا أو ممولًا طويل الأمد في مشاريع اقتصادية منتجة، مع الحفاظ على الهدف الخيري أو التنموي كجزء من صلب النظام التشغيلي. هذه الشراكة:

توفّر تمويلاً مستداما للمشاريع من خلال أصول الوقف أو عوائدها.
تحمي المشاريع من التقلبات التمويلية وتؤمّن الاستمرارية.
تربط المال بالنية، والربح بالرسالة، في معادلة تعيد الثقة للاقتصاد.

  1. الشركات ذات الهدف الاجتماعي: الربح بضمير
    هذه الشركات تسعى إلى الربح، ولكن الربح ليس هدفها الوحيد. بل هو وسيلة لخدمة أهداف اجتماعية مثل:

توظيف الفئات المهمّشة.
تقديم خدمات تعليمية أو صحية بأسعار معقولة.
حماية البيئة أو تطوير الأحياء المهمّشة.
وتُسجَّل هذه الشركات قانونياً في بعض البلدان ضمن تصنيفات خاصة (مثل: B Corporations، أو شركات المصلحة العامة Public Benefit Corporations).

  1. تكامل العلاقة بين العمل الخيري والخاص
    إن العمل الخيري يتمتع بالحافز القيميّ والرؤية المجتمعية، لكنه غالباً يفتقر إلى أدوات النمو والاستدامة. بينما يتمتع القطاع الخاص بالمرونة، والكفاءة، وديناميات السوق، لكنه يفتقر أحيانًا إلى البوصلة الأخلاقية أو الحسّ المجتمعي.
    والمطلوب هو بناء نموذج تكاملي بحيث:
    يستثمر الوقف في مشاريع خاصة ذات أثر اجتماعي، دون التدخل المفرط في تفاصيل الإدارة.
    تلتزم الشركات الشريكة بتحقيق مؤشرات أثر اجتماعي واضحة (Social Impact KPIs).
    تُعاد تدوير الأرباح بما يخدم تنمية المجتمعات لا فقط جيوب الأفراد.
  2. مقترحات لتفعيل هذا النموذج
    إنشاء صناديق وقفية استثمارية تملك حصصًا في شركات اجتماعية.

تحفيز الشباب المبادرين عبر حضانات أعمال تموّل من أوقافٍ تنموية، بشروط تعزز المسؤولية الاجتماعية.
صياغة تشريعات حديثة تسمح بوجود كيانات هجينة (خاصة/خيرية) وتُقدّم لها امتيازات ضريبية.
مأسسة الشفافية والحوكمة بحيث يكون الأثر الاجتماعي قابلاً للقياس والتقييم.

إن الخروج من الواقع المتكلّس لا يتحقق بشعارات أو رغبات، بل برؤى مركّبة تجمع بين عقل السوق وقلب الخير. وهذه الشراكة الوقفية -إن نُفذت بإتقان- يمكن أن تكون محرّكا ثالثا للاقتصاد، يقف بين الدولة والسوق، ويُعيد للمال بركته، وللمجتمع تماسكه.
محمد سعيد نحاس