Ey Şam ve Diğer Ülkelerin Sünnî Halkı…

Yazı: F. D. Prof. Dr. Muhammed Ez-Zühaylî

Tarih bize öğretmektedir ki, önderlerini ihmal eden ve onları entrikalara yem eden milletler, yalnızca pişmanlık ile karşılaşır. Bugün ise biz, her yönden okların yöneldiği bir önderin önündeyiz; ne bir suç işlediği için, ne de kendi çıkarı uğruna, fakat çünkü o tasfiye ve kök sökme projelerini durdurdu, pusulayı ümmete çevirdi ve yıllarca süren zulüm ve baskıdan sonra halkına itibarını iade etti.

Allah Teâlâ buyurmuştur:

﴿وَأَعِدّوا لَهُم مَا استَطَعتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الخَيلِ تُرهِبونَ بِهِ عَدُوَّ اللهِ وَعَدُوَّكُم﴾ [Enfal: 60]

Bu kudret yalnızca silahla sınırlı değildir; söz, duruş, mal ve koruma ile de kapsanır; dinin ve yurdun müdafaası için.

Ey Sünnîler… Bugün Ahmed el-Şer‘a karşı yürütülen entrikalar, ümmetin başından geçen her sıkıntıyı aşmaktadır: uluslararası komplolar, siyasi baskılar, ücretli medya kampanyaları, manevî suikast ve iftira teşebbüsleri, içeride ve dışarıda düşmanlarla işbirlikleri… Çünkü biliyorlar ki, onun yerinde kalması, mezhepçi ve bölücü projelerinin çökmesi demektir.

Yakın tarihî ibreti unutmayınız: Bir millet, meşru önderini ihmal ettiğinde ve onu gerçek bir destek olmadan kuşatıldığında, halkın karşılığı sadece artan zulüm, devrim kazanımlarının heba oluşu ve despotizmin dişlerini yeniden ortaya çıkarması olmuştur. İşte bu ders, gözlerinizin önünde durmalıdır.

Ahmed el-Şer‘ yalnızca bir reis değildir; o, kurtuluş evresinin bir sembolü, kanlarını ve mallarını fedâ ederek yurdunu savunan milyonların sesidir. Ona yönelen tehdit, yalnızca şahsına değil, özellikle Suriye’deki Sünnî halkın ve ümmetin kimliğine de yöneliktir.

Rasûlullah ﷺ’in sözünü hatırlayınız:

«المؤمن للمؤمن كالبنيان يشد بعضه بعضًا» [Muttefak ‘aleyh]

Bir mümin, diğer mümin için bir bina gibidir; birbiriyle kenetlenir. Peki ya bu mümin, ümmetin yükünü taşıyan ve mezhepçi projelere karşı duran bir önder ise? Onu yalnız bırakmak ihanet olur; ihanet ise münafıkların vasfıdır.

Bu nedenle, sözle yetinmek veya gevşemek caiz değildir; Allah Teâlâ’nın buyurduğu gibi olmalıyız:

﴿إِنَّ اللهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنيَانٌ مَرصُوصٌ﴾ [Saff: 4]

Bu adamı, evlatlarınızı ve diyarlarınızı koruduğunuz gibi koruyunuz… Ona duruşunuzla, sözünüzle, malınızla, silahınızla ve gücünüz yettiği kadarıyla canınızla destek olunuz. Bugün mücadele yalnızca siyaset için değil, varoluş ve bekâ mücadelesidir.

Unutmayınız ki tarih yazacaktır: Bazı erkekler ve kadınlar çağrıya icabet etti, önderin düşmesi, sancağın düşmesi demektir; onun kalması ise umudun devamı demektir.

Bulunduğunuz yer, olması gereken yer olmalıdır… Direnen bir set, koruyan bir kalkan ve yüce bir kale gibi olun ki zafer gerçekleşsin ve Şam ile çevresi halkına ait kalsın; her işgalciye karşı aşılmaz bir engel olarak varlığını sürdürsün, kıyamete kadar, inşâAllah.

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
19.08.2025 OF

يا أهل السنّة في الشام وسائر الأقطار…

بقلم فضيلة أ. د. محمّد الزحيلي

إن التاريخ يعلّمنا أن الأمم التي تفرّط في قادتها المخلصين، وتتركهم فريسة للمؤامرات، لا تجني سوى الندم. واليوم نحن أمام قائدٍ اجتمعت عليه السهام من كل صوب، لا لذنبٍ ارتكبه، بل لأنه أوقف مشروع التصفية والاقتلاع، وردّ البوصلة إلى الأمة، وأعاد الاعتبار لأهلها بعد سنين من الظلم والقهر.

قال الله تعالى: ﴿وَأَعِدّوا لَهُم مَا استَطَعتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الخَيلِ تُرهِبونَ بِهِ عَدُوَّ اللهِ وَعَدُوَّكُم﴾ [الأنفال: 60]، وهذه القوة لا تقتصر على السلاح، بل تشمل الكلمة والموقف والمال والحماية، دفاعًا عن الدين والأرض.

يا أهل السنّة… إن حجم ما يُحاك ضد أحمد الشرع اليوم يفوق كل ما واجهته الأمة منذ بداية محنتها؛ مؤامرات دولية، وضغوط سياسية، وحملات إعلامية مدفوعة، ومحاولات اغتيال معنوي وتشويه، وتحالفات بين خصوم الداخل والخارج لإسقاطه، لأنهم يدركون أن بقاءه في موقعه يعني سقوط مشاريعهم الطائفية والتقسيمية.

ولا تنسوا العبرة القريبة: حين فرّطت أمة في قائدها الشرعي، وتركته محاصرًا بلا نصرة حقيقية، لم يجنِ الشعب بعدها إلا عودة القمع مضاعفًا، وضياع مكتسبات الثورة، وفتح الأبواب أمام الطغيان ليستعيد أنيابه. فليكن ذلك درسًا حاضرًا أمام أعينكم.

إن أحمد الشرع ليس مجرد رئيس، بل هو رمز لمرحلة خلاص، وصوتٌ ينطق باسم الملايين الذين دفعوا دماءهم وأموالهم دفاعًا عن الأرض والعرض. وإن الخطر المحدق به ليس خطرًا على شخصه فحسب، بل هو خطر على مستقبل سوريا وأهل السنّة فيها خاصة، وعلى هوية الأمة عامة.

تذكّروا قول النبي ﷺ: «المؤمن للمؤمن كالبنيان يشد بعضه بعضًا» [متفق عليه]، فكيف إذا كان هذا المؤمن قائدًا يحمل همّ الأمة، ويقف في وجه مشاريع الطائفية والتقسيم؟ إن تركه وحيدًا خذلان، والخذلان من صفات المنافقين.

لذلك لا يجوز التهاون أو الاكتفاء بالكلمات، بل يجب أن نكون مصداقًا لقوله تعالى: ﴿إِنَّ اللهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنيَانٌ مَرصُوصٌ﴾ [الصف: 4].

احفظوا هذا الرجل كما تحفظون أبناءكم ودياركم…
ادفعوا عنه بالموقف والكلمة، والمال والسلاح، والنفس وما استطعتم من قوة. فالمعركة اليوم ليست معركة سياسة فحسب، بل معركة وجود وبقاء.

تذكّروا أن التاريخ سيكتب: أن هناك رجالًا ونساءً لبّوا النداء، وأدركوا أن سقوط القائد المخلص يعني سقوط الراية، وأن بقاءه يعني بقاء الأمل.

فكونوا حيث يجب أن تكونوا… سدًّا منيعًا، ودرعًا واقيًا، وحصنًا شامخًا، حتى يتحقق النصر، وتبقى دمشق وأرض الشام لأهلها، عصيّة على كل غاصب إلى يوم القيامة إن شاء الله