Evlatların Ana-Babaya Asi Olması, Sadece Ana-Baba Terbiyesinin Eksikliği Değildir
Evladın ana-babasına karşı gelmesi yalnızca söz dinlememe yahut vazifeyi eksik bırakma meselesi değildir; aynı zamanda onların gönlünü kırmak, yüreklerini incitmek demektir.
Bu hâl büyük bir beladır ve dereceleri vardır:
En hafifi, çocuğun ana-babasına iyilikte bulunmamasıdır.
Daha ağırı, onların mâruf olan emirlerine karşı yüz ekşitmesi veya ilgisiz kalmasıdır.
En şiddetlisi ise -Allah korusun- onları sözle incitmek yahut elle zarar vermektir. Bu, evlat nankörlüğünün en karanlık derecesidir ve kimi zaman -Allah muhafaza- öldürmeye kadar varabilir. Allah bizi, sizi ve bütün müminleri bu felaketten korusun.
Bu bela günahkâr bir adamın evladında görülebileceği gibi, ibadetine düşkün ve takvâ sahibi bir adamın çocuğunda da görülebilir. Çünkü doğruluk ve hidayet miras bırakılan şeyler değildir; bu, ana-babanın elinde olan bir kudret de değildir. Elbette ana-babanın düzgün oluşu, evladın doğru hâli için bir sebeptir; fakat kesin bir teminat değildir.
Bu imtihan, kimi peygamberlerin ve salihlerin evlatlarında da görülmüştür. Ancak onların çocuklarında bu hâl genellikle hafif derecelerde tezahür etmiş; davetlerine kulak tıkamak yahut bazı emirlerini kabul etmemek şeklinde ortaya çıkmıştır.
Evlat nankörlüğünün en dehşetli örneği, Âdem Peygamber’in başına gelendir: Kâbil’in kardeşi Hâbil’i öldürmesi.
Nûh Peygamber’in oğlu Ken‘ân da babasının risaletini inkâr eden bir kâfir olmuş; babasının sözünü dinlememiş, iman etmemiş ve gemiye binmeyi reddetmiştir.
Yakup Peygamber’in oğulları da, babalarına ağır eziyet ederek kardeşleri Yusuf’u kıskanmış; onu babalarından uzaklaştırmak için tuzak kurmuş; sözde “kurt hikâyesi” ile babalarını kandırmışlardı.
Bütün bunlar gösteriyor ki, evladın ana-babaya asi oluşu, salih ana-babanın terbiyesinde kusur olduğu anlamına gelmez; babanın yahut annenin terbiyede başarısız olduğunu göstermez. Çünkü terbiye, çocuğun iradesini ortadan kaldırmaz ve onun sapa düşmesini mutlak biçimde engellemez.
Bu bela bazı peygamberlere dahi geldiği hâlde, bu durum onlar için bir eksiklik veya ayıp sayılmamıştır. Peygamberlerin ismeti kendi nefislerinde ve vahyi tebliğlerindedir; yoksa evlatları ve aileleri konusunda değildir. Dolayısıyla ana-babanın düzgün oluşu, evladın da mutlaka düzgün olacağı anlamına gelmez. Bu, Allah’ın bir lütfu, ihsanı ve takdiridir; buna ne salih ana-babalar ne de peygamberler sahip olabilir.
Bu sebeple bir şeyh, âlim, davetçi yahut salih bir adamın günaha batmış, asilik eden bir evladı bulunması, onun değerini, ilmî vakarını ve davet yolundaki haysiyetini eksiltmez. Kimse onları “çocuklarını iyi yetiştiremediler” diye kınayamaz. Çünkü gönüller Allah’ın elindedir; dilediği gibi çevirir.
Bu bela salih bir kimseye isabet etmişse, Allah’ın kendisine takdir ettiği bir imtihandır; hikmetini yalnız O bilir. Bela, o kişinin özüne işlemediği sürece o yine hayır üzeredir inşâallah. Nitekim Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:
“İnsanların belası en çetin olanı peygamberlere gelir; sonra salihlere; sonra derece derece diğerlerine.”
Cüreyc’in kıssası da buna delildir. Cüreyc üç gün boyunca nafile namazıyla meşgul olduğu için annesinin çağrısına karşılık verememiş; annesi de ona, “Ölmeden önce fahişelerin yüzünü göresin” diye beddua etmişti. Ardından bir kadın ona zina iftirası attı; Cüreyc suçlandı. Allah onu kurtardı; fakat annesinin duası sebebiyle o kadının yüzünü görmekten geri durmadı. Bununla birlikte Cüreyc’in yaptığının “ana-babaya isyan” sayılacak bir boyutta olmadığını da bilmek gerekir.
Büyük vaiz İbnü’l-Cevzî, ana-babasına son derece iyilik eden, binlerce kişinin tövbeye yönelmesine vesile olan bir zâttı. Buna rağmen Ali isminde asi bir evlatla imtihan edildi. Rivayete göre bu oğlu, babasının hapse girmesine sebep olmuş; babası hapisteyken onun büyük kütüphanesini yok pahasına satmıştı.
Günümüzde de bazı âlim ve davetçilerin, çocuklarının kötü ahlakıyla imtihan olduklarını işitiriz. İbn Kayyım şöyle der:
“Kimi günahlar vardır ki, onları ancak evlat derdi temizler.”
Davet ehli birinin başına böyle bir evlat belası gelirse, bu onun gönlünde kırıklığa ve derin bir acıya sebep olur; kul daha çok yalvarır, daha çok yönelir. Allah da bu vesileyle onun günahlarını örtebilir, derecesini yükseltebilir. Bu, Allah’ın bazı âlimlere ve salih kimselere has kıldığı bir imtihandır. Böyle bir imtihan yaşayan kimselerin sözleri daha sahih, daha tesirli olur; çünkü yaşadıkları acıdan süzülerek konuşurlar.
Bazıları ise evlatlarının düzgün oluşuna aldanır; bunu yalnız kendi gayretlerine bağlar; Rablerinin lütfunu unutur; nefsine mağrur olur. Nitekim Allah, Velîd b. Muğîre hakkında şöyle buyurur:
“Ona kesintisiz mal ve huzur veren oğullar verdim.”
Velîd, malına ve göz önünde duran on dört oğluna güvenerek azdı, kibirlendi, Resûlullah’ın ﷺ davetine uymadı; Allah da onu dünyada ve âhirette rezil etti.
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
Müh. Abdulgani Hâvût
05 / 12 / 2025
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu.
07.12.2025 – Üsküdar
Yukarıdaki 👆 yazıyı okuyanların altta linkini verdiğim yazımı okumalarını da özellikle tavsiye ediyorum:👇https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/neslin-insasinda-kadin-ve-annenin-rolu/
📍عقوق الأبناء ليس من فشل تربية الآباء📍
عقوق الأبناء للوالدين لا يقتصر على إشكالية مخالفتهم أو تقصيرهم في حقّهم ، بل هو كسرٌ لقلبهم
إنّ عقوق الأبناء للآباء بلاء عظيم ، وهو على مستويات ودرجات ، أدناها عدم إحسان الولد لوالديه ، والتي فوقها تأفف الولد وإعراضه عن أوامرهما إن كانت بالمعروف ، وأسوَأ العقوق وأشدّه ، يكون بإيذاؤهما لفظيّاً أو جسديّاً -والعياذبالله- ، وهذا من أعظم درجات العقوق ، والذي قد يصل أحياناً -والعياذ بالله- للقتل ، أعاذنا الله وإياكم وجميع المسلمين منه
قد يحصل العقوق من ولد الرجل الكافر العاصي ، وقد يحصل من ولد الرجل العابد الصالح التقيّ ، ولنعلم أنّ الصلاح والهداية لا تُوَرّثان ، فهذا ليس بيد الوالدين ، وإنّ صلاح الوالد سبب لصلاح الأبناء ، لكن ليش شرطاً ضامناً لذلك
أصاب هذا البلاء ، أنبياء وصالحين في بعض أبنائهم ، وقد كان ذلك في درجات دون الكبيرة ، فكان بإعراضهم عن دعوتهم ورفضهم لبعض أوامرهم
وأشدّ أنواع العقوق ما حصل مع النبي (آدم)، إذّ قتل إبنه ( قابيل ) أخاه (هابيل)
وأمّا النبي ( نوح ) فقد كان إبنه ( كنعان ) عاقّاً كافراً برسالة أبيه ، فعصا أباه ولم يؤمن به ، ولم يسمع كلامه ولم يركب معه السفينة
وأمّا عقوق أبناء النبي ( يعقوب ) إذّ آذوا أباهم أشدّ الأذى ، فحسدوا آخاهم يوسف وتآمروا على إبعاده عن أبيهم ، فكذبوا قصة الذئب المزعومة ، وذلك ليخلوا لهم وجه أبيهم لوحدهم
فعقوق الأبناء لآبائهم ليس دليلاً على تقصيرٍ في تربية الآباء الصالحين ، ولا يُعَدّ هذا العقوق فشلاً في تربية هذا الأب لأبنائه ، فالتربية لا تُنهي حريّة الإبن وتمنع إنحرافه
فعندما أصاب هذا البلاء بعضاً من الأنبياء ، لم يُعَدّ ذلك منقصَةً ولا طعناً فيهم ، فالأنبياء عصمتهم محصورة فيهم وبتبليغهم لرسالتهم ، فهم ليسوا معصومين في أبنائهم ولا أُسَرِهم ، فصلاح الآباء ليس شرطاً لصلاح الأبناء ، إنما هو توفيق ومنحة وفضلٌ من الله ، لا يملكه الآباء الصالحون ولا حتى الأنبياء
فإن وُجِدَ عِند شيخ أو عالِم أو داعية أو رجل صالح ، ولدٌ عاقّ مُقترِفٌ للمعاصي ، فهذا لا يُنقِص من قدره ولا مكانته الدعوية ولا العلميّة شيئاً ، ولا يُلامُوا بأنهم لم يُحسنوا تربية أبنائهم أو إصلاح أسَرِهم ، فالقلوب تحت رحمة الله يُقَلّبها كيف يشاء
فإن حصل هذا البلاءٌ لرجال صالحين ، فيكون بقدَر قدّره الله عليهم ، ولحكمة يعلمها وحده ، فما دام هذا البلاء لم يدخل لذات الرجل الصالح ، فهو على خير إن شاء الله ، والرسول ﷺ قال : ( أشد الناس بلاءً الأنبياء ، ثم الصالحون ، ثم الأمثل فالأمثل )
وقصة جريج العابد مع أمه ، عندما نادته أمه في ثلاثة مرات في ثلاثة أيام ولم يُجبها ، حيث كان يصلّي صلاة نافلة ، فدعت عليه أن لا يموت حتى يرى وجه المُومِسات ، وكان ما كان من البغيّ التي إتهمته بنفسها ووليدها ، فأنجاه الله ، لكنه بسبب دعوة أمه رأى وجه المومس ، ولنعلم أنّ فعل جريج لا يرقى للعقوق بمعناه التامّ
والعالم إبن الجوزي كان من أعظم الوُعَّاظ ، وكان بارّاً بوالديه ، وقد تاب على يديه أكثر من سبعين ألفاً ، ومع ذلك ابّتُلِيَ بولدٍ عاق إسمه ( علي ) ، يقال أنه كان من أسباب سَجنِ أبيه ، وعندما سُجِنَ والده قام ببيع مكتبة أبيه الضخمة بثمنٍ بخس
وهناك أمثلة من علماء ودعاة معاصرين ، سمعنا أن بعضهم كان يعاني من سوء أخلاق أحد أولاده
يقول ابن القيم :
( إنّ من الذنوب ، ما لا يكفّره إلا همّ الأولاد )
فحين يأتي هذا النوع من البلاء لأحد المتصدّرين للدعوة ، من إبنه فسيودي هذا لألمٍ وإنكسار في قلب الداعية ، وسيلجأ إلى الله بتضرّع ورجاء ، فقد يُكَفّر الله به عنه سيئات ، ويرفعه لمقامٍ عالٍ في الجنّة
وهذا من البلاء الذي خصّ الله به بعض العلماء والواعظين والصالحين
عند ذلك سيكون وعظ هؤلاء الواعظين أصدق قولاً وأعظم أثراً ، لأنه خارج من معاناة يُعايشونها
وقد يغترّ البعض بصلاح أبنائهم ويظنوا أن هذا ما كان إلا من جهدهم فقط ، ويغيب عنهم فضل ربهم ، فتطغى عليهم نفوسهم
فقد قال الله في الوليد بن المغيرة : ( وجعلت له مالاً ممدوداً وبنينَ شُهوداً ) ، إذ إغترَّ الوليد بماله وأولاده الـ 14 ، الذين كانوا طوع إشارته ، فطَغَت عليه نفسه فإعتزّ وتكبّرَ ، ولم يُطِع الرسول ﷺ حين دعاه للإسلام ، فأخزاه الله بالدنيا قبل الآخرة
والحمد لله ربّ العالمين
@تحياتي
✍️م / عبد الغني حاووط
05 / 12 / 2025 .https://www.facebook.com/share/16VrUzhPsh/?mibextid=wwXIfr