Erdoğan’ın Mesajları ve Türk Hava Gücünün Kızıl Ufuklara Doğuşu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaralı Sudan’a dair sözleri, Hamidti’nin hamilerine yönelik açık bir soğuk savaş bildirisi gibiydi; keskin, soğuk ve geri dönüşü olmayan kararlılıkla kurulmuş bir meydan okumaydı.
Erdoğan, havayı yaran bir kılıç gibi keskin konuştu:
«Niyetinizi biliyoruz. Sudan’da akan masum kanın arkasında kimlerin olduğunu da biliyoruz.»
Bu sözler, gecenin bağrını delen şimşekler gibi yankılandı:
Biliyoruz ki müttefikinizin destek ve talimatıyla Sudan’ı bölmek, topraklarını onurlu halkını sürgün yolunda süründürmek istiyorsunuz.
Biliyoruz ki sıradaki hedefiniz Libya ve Somali’deki dostlarımız; bu girişiminiz, Afrika’daki Türk varlığını kırmaya yönelik nafile bir teşebbüstür.
Biliyoruz ki Cezayir’e el uzatıyor, Kuzey Afrika’daki Türk ittifakının son kalesini devirmeyi amaçlıyorsunuz.
Biliyoruz ki Irak’ta Kürt yapılanmalarını, Suriye’de QSD’yi besleyerek Türkiye’nin doğu kanadına hançer saplamayı tasarlıyorsunuz.
Cepheleri birer birer pervasızca açıyorsunuz…
Ama Türkiye giriştiği işten geri dönmeyi bilmez.
Erdoğan, istihbarat odalarının duvarları arasında yankılanan -kâğıda dökülmemiş ama herkesin işittiği- şu cümleyle sözlerini mühürledi:
«Sudan’da olup biteni seyredip durmayacağız.»
Ardından emirler yağdı:
(Kanallar açılsın… Hatlar devreye girsin… Akıllar gönderilsin.)
Ve Türkiye sahaya indi.
Saatler önce iki Türk uçağı Port Sudan Uluslararası Havalimanı’ndaydı 🇸🇩:
• Cessna Citation V, tescil TC-LAA, Ankara Esenboğa’dan kalkmıştı.
• GLF-4, CKD Havacılık işletmesinde, doğrudan istihbarat birimleriyle bağlantılı olarak İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan geliyordu.
Sudan gökleri artık kapalı değil.
Türk’ün keskin bakışları Darfur’un üzerinde; saha titizlikle gözetim altında.
Ankara artık seyirci değil; oyunun merkezinde:
Silah, keşif, eğitim, tedavi, ikmal – ve Hartum’un kalbine kadar uzanan açık irtibat hatları.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun soluklu bir hırpalama ve yıpratma mücadelesine hazırlanıyor.
Karşısında yalnızca Hamidti yok; onun ardındaki karanlık eller de var.
Hamidti’ye dayanıp arkasına sığınanlar, yaptıklarının bedelini ödemeye hazır olmalı.
Türkiye artık rapor okumuyor – eylem yapıyor; destan yazıyor.
Sudan dosyası masadan sahaya indi.
Sudan bölünmeyecek; onurun evlatları sürgün yolunda süründürülüp ezilemeyecek.
Ve Erdoğan, tüm dünyaya haykırdı:
«Sessiz kalıp seyretmeyeceğiz. Geri adım da atmayacağız.»
Afrika’da ateşi yakanlar, kendi yaktıkları alevlerde yanıp kavrulacaklar.
Abdullah El-Şerif
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
07.11.2025 – OF
رسائل أردوغان وولادة القوة الجوية التركية في الآفاق الحمراء
كانت كلماتُ الرئيس رجب طيب أردوغان عن السودان الجريح بمثابة إعلان حربٍ باردةٍ صريح موجَّهٍ إلى داعمي حميدتي؛
كلماتٌ حادّةٌ، باردةٌ، لا رجعةَ فيها، صيغت بعزمٍ لا يلين.
تحدّث أردوغان كسيفٍ يشقّ الهواءَ بحدِّه القاطع قائلاً:
«نحن نعلم مقصدكم، ونعلمُ مَن يقف وراء الدّماءِ البريئة التي سُفكت في السودان.»
تردّدت كلماته كصواعقَ مزّقت ظلمةَ الليل:
نحن نعلم أنّكم، بأوامر حليفكم ودعمه، تسعون إلى تمزيق السودان وجعل أرضه معبراً لتهجير شعبه الأبيّ.
ونعلم أن هدفكم التالي هو أصدقاؤنا في ليبيا والصومال؛ محاولةٌ يائسة لكسر الحضور التركي في إفريقيا.
ونعلم أنكم تمدّون أيديكم إلى الجزائر، لتقويض آخر قلاع التحالف التركي في شمال إفريقيا.
ونعلم أنكم تغذّون التشكيلات الكردية في العراق وجماعة قسد في سوريا، لتطعنوا خاصرة تركيا الشرقية بخنجرٍ غادر.
أنتم تفتحون الجبهاتِ تِباعاً، بتهوّرٍ لا حدود له…
لكنّ تركيا لا تعرفُ معنى التراجع عمّا أقدمت عليه.
وختم أردوغان كلماته بعبارةٍ لم تُكتب على الورق، لكنها تردّدت في جدران غرف الاستخبارات، وسمعها الجميع:
«لن نقف متفرّجين عمّا يجري في السودان.»
ثمّ صدرت الأوامر:
(افتحوا القنوات… فعّلوا الخطوط… أرسلوا العقول.)
وها هي تركيا تتحرّك.
قبل ساعاتٍ فقط، هبطت طائرتان تركيتان في مطار بورتسودان الدولي 🇸🇩:
• الأولى: Cessna Citation V، رقم التسجيل TC-LAA، أقلعت من مطار أنقرة إيسنبوغا.
• الثانية: GLF-4، تديرها شركة CKD للطيران، وهي مرتبطة مباشرةً بالأجهزة الاستخباراتية التركية، قادمة من مطار إسطنبول أتاتورك.
لم تَعُد سماء السودان مغلقة.
عيونُ الأتراك تحلّق فوق دارفور، والميدان تحت مراقبةٍ دقيقةٍ متواصلة.
لم تَعُد أنقرة مُشاهِدة، بل صارت في قلب المشهد:
سلاح، واستطلاع، وتدريب، وعلاج، وإمداد، وخطوطُ اتصالٍ مفتوحةٌ إلى قلب الخرطوم.
لقد هيّأ الرئيس أردوغان نفسَه لمعركة استنزافٍ طويلة الأمد، ليس مع حميدتي فحسب، بل مع الأيدي الخفية التي تقف وراءه.
ومن احتمى بحميدتي، فعليه أن يستعدَّ لدفع الثمن.
تركيا لم تَعُد تقرأ التقارير – بل تكتب الأفعال، وتسطّر الملاحم.
الملف السوداني نُقِل من المكاتب إلى الميدان.
السودان لن يُقسَّم، وأبناء العزّة لن يُساقوا إلى المنافي.
ثم صرخ أردوغان في وجه العالم أجمع:
«لن نصمت، ولن نتراجع.»
ومن أشعل النار في إفريقيا، سيحترق بها.
عبد الله الشريف