Anneler de Yalan Söylermiş İyi mi?
Peki, Anne Yalan Söyler mi…?
Suriye asıllı dünyaca ünlü yönetmen Mustafa Akkad şöyle anlatıyor:
“Bir zamanlar, annelerin asla yalan söylemeyeceğine inanırdım. Ama sonra fark ettim ki, annem bana hayatı boyunca sekiz defa yalan söylemiş…
Ve şimdi size o sekiz yalanı anlatmak istiyorum; bir annenin nasıl yalan söylediğini anlayasınız diye…”
Birinci Yalan
▪️ Hikâye, benim doğduğum gün başlıyor.
Ailem çok fakirdi, öylesine fakirdi ki, evimizde çoğu zaman karnımızı doyuracak kadar yiyecek bulunmazdı. Elimize biraz pirinç geçtiğinde bile, annem kendi payını hiç tereddüt etmeden bana verir, kendi tabağındaki pirinci benim tabağıma aktarırdı.
Her defasında da şu cümleyi söylerdi:
“Yavrum, ben aç değilim… Sen ye.”
(İşte bu, onun birinci yalanıydı.)
İkinci Yalan
▪️ Günler geçti, ben biraz büyüdüm.
Annem, evimizin yakınındaki küçük bir nehre gider, belki bir balık tutabilir umuduyla saatlerce orada beklerdi. Sırf aç kalmayayım diye…
Bir gün, nasip oldu, tam iki balık yakalayıverdi.
Sevinçle eve geldi, yemeği hazırladı. İki balığı da pişirip önüme koydu. Ben birini yavaş yavaş yemeye başladım. Annem ise yalnızca kemiklerin ve kılçıkların üzerinde kalmış birkaç et parçasını ayıklayıp ağzına alıyordu.
İçim ezildi. Diğer balığı onun önüne ittim, ama o hemen geri çevirdi ve şöyle dedi:
“Yavrum, sen bilmiyor musun? Ben balığı hiç sevmem…”
(İkinci yalanı buydu.)
Üçüncü Yalan
▪️ Yıllar geçtikçe büyüdüm, artık okula gitme çağıma gelmiştim. Fakat elimizde ne okul masrafını karşılayacak para vardı, ne de kıyafetim. Annem çare aradı; bir giyim mağazasında çalışan biriyle anlaştı: Kapı kapı dolaşıp kadınlara elbise satarak para kazanacaktı.
Bir kış gecesi, soğuk ve yağmur içinde uzun süre dönmedi. Endişelendim, dışarı çıkıp onu aramaya başladım. Mahalle sokaklarında yürürken onu gördüm: Üzerindeki elbiseler sırılsıklam olmuş,
ellerinde taşıdığı kumaşlarla kapı kapı dolaşıyor, kadınlara elbise tanıtıyordu.
“Anne, artık dönelim. Hava çok soğuk, gece oldu. Sabah devam edersin…” dedim. Bana döndü, yüzünde yorgun ama müşfik bir tebessümle şöyle dedi:
“Yavrum, ben yorgun değilim…”
(Bu da üçüncü yalanıydı.)
Dördüncü Yalan
▪️ Yıl sonu imtihanı yaklaşmıştı. Annem, ısrarla benimle birlikte okula gelmek istedi. Ben imtihandayken o, okul kapısında saatlerce bekledi. Güneş tepemizdeydi, sıcak kavurucuydu.
İmtihan bitti, dışarı çıktım. Beni büyük bir özlemle kucakladı. Elinde bir bardak meyve suyu vardı; benim için almıştı, imtihandan çıkınca içeyim diye. O kadar susamıştım ki, hemen içtim.
Fakat annemin yüzüne baktığımda, alnından terler süzülüyordu. O bardağı ona uzattım,
“Anne, sen de iç…” dedim.
Ama o, başını sallayarak şöyle dedi:
“Ben susamadım ki yavrum…”
(Dördüncü yalan da böyleydi.)
Beşinci Yalan
▪️ Babam vefat ettiğinde, annem artık yalnız bir kadındı. Evin tüm sorumluluğu omuzlarına yüklenmişti. Hayat zorlaştı, geçim daha da çetinleşti. Aç kaldığımız günler arttı.
Amcam, iyi kalpli bir adamdı. Aynı mahallede oturuyordu ve aynı zamanda bir hekimdi; durumumuzu fark edince elinden geleni yaparak yardım etmeye başladı. Evimize, açlığımızı giderecek kadar yiyecek gönderirdi.
Komşular annemin halini görünce ona şöyle demeye başladılar:
“Sen hâlâ gençsin, bir eş bul, yoldaşın olur; hayatın kolaylaşır, çocuğuna da daha iyi bakarsın.”
Ama o her defasında aynı cevabı verirdi:
“Ben sevgiye, ilgiye ihtiyaç duymuyorum…”
(İşte bu da beşinci yalanıydı.)
Altıncı Yalan
▪️ Üniversiteyi bitirdim, iş buldum.
Annemin artık dinlenme vaktidir, diye düşündüm.
Çünkü o yıllarca bütün yükü taşımıştı. Ama annemin sağlığı bozulmuştu. Ev ev dolaşacak gücü kalmamıştı. Buna rağmen, her sabah erkenden pazara gider, bir örtü serip sebze satardı. Ben maaşımın bir kısmını ona verdim: “Artık çalışmana gerek yok anne,” dedim.
Ama o, o aynı müşfik tebessümle şöyle karşılık verdi:
“Yavrum, paranı kendine sakla… Benim elimdeki, bana fazlasıyla yetiyor.”
(Altıncı yalanı da buydu.)
Yedinci Yalan
▪️ Çalışırken bir yandan da yüksek lisansa devam ettim. Başarılı oldum, maaşım arttı. Almanya’daki merkez ofise geçmem için bana fırsat tanındı.
Yepyeni ve mutlu bir başlangıç için heyecanlandım.
Tüm hazırlıkları tamamladıktan sonra annemi aradım. “Gel anne,” dedim, “burada birlikte yaşayalım.” Ama annem, yine gönlümü hoş etmek için, beni üzmemek adına şöyle dedi:
“Yavrum, ben böyle rahat, gösterişli bir hayata alışık değilim.”
(Bu da yedinci yalanıydı.)
Sekizinci ve Son Yalan
▪️ Yıllar geçti. Annem yaşlandı.
Derken, ona kanser teşhisi kondu. O sırada başka bir ülkedeydim. Ne yapacağımı bilemedim,
ama içimde bir ses durmadan “Git!” diyordu.
Her şeyi geride bırakıp hemen yola çıktım.
Eve vardığımda annemi yatağa mahkûm buldum.
Ameliyat geçirmişti, bedeni zayıf, yüzü solgundu.
O eski güçlü kadın gitmiş, yerine solmuş bir çiçek gibi narinleşmiş bir beden kalmıştı.
Beni görünce gözleri parladı, yorgun bir gülümseme ile bana baktı. Ama ben, o hâlini görünce dayanamadım, ağlamaya başladım.
O ise, o anda bile beni teselli etmeye çalıştı.
Zorlukla konuşarak şunları söyledi:
“Ağlama yavrum… Ben hiçbir acı hissetmiyorum.”
(Ve bu da onun sekizinci ve son yalanıydı.)
Ve bu sözlerden sonra,
annem gözlerini kapadı…
Bir daha da hiç açmadı.
Allah (cc) tüm annelerimize rahmet eylesin.
Vefat edenleri cennetiyle mükâfatlandırsın.
Hayatta olanlara sağlık, huzur ve uzun ömürler versin.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
10.04.2025 Üsküdar
وهل كذبت الأم…!؟🌹🌹
يقول المخرج السوري العالمي مصطفى العقاد..
كنت أظن أن الأم لا تكذب و لكني أدركت أن ظني خاطئ بعدما كذبت عليّ أمي ثماني كذبات..
و إليكم أكاذيب أمي لتعرفوا كيف تكذب الأم:
▪️ تبدأ القصة عند ولادتي.. فكنت الابن الوحيد في أسرة شديدة الفقر فلم يكن لدينا من الطعام ما يكفينا.. و عندما كنا نأتي بأرز قليل لنسد به جوعنا.. كانت أمي تعطيني نصيبها.. و بينما كانت تحوِّل الأرز من طبقها إلى طبقي كانت تقول: يا ولدي تناول هذا الأرز فأنا لست جائعة.. ” و كانت هذه كذبتها الأولى”..
▪️و عندما كبرت أنا شيئا فشيئا.. كانت أمي تذهب للصيد في نهر صغير بجوار منزلنا.. لتأتي لي ولو بسمكة واحدة أسد بها جوعي.. و في مرة من المرات استطاعت بفضل الله أن تصطاد سمكتين.. أسرعت إلى البيت و أعدت الغذاء و وضعت السمكتين أمامي.. فبدأت أنا أتناول السمكة الأولى شيئا فشيئا.. و كانت أمي تتناول ما يتبقى من اللحم حول العظام والشوك.. فاهتز قلبي لذلك و وضعت السمكة الأخرى أمامها لتأكلها.. فأعادتها أمامي فورا وقالت: يا ولدي ألا تعرف أني لا أحب السمك..” و كانت هذه كذبتها الثانية”..
▪️ وعندما كبرت أنا كان لابد أن ألتحق بالمدرسة، ولم يكن معنا من المال ما يكفي مصروفات الدراسة، ذهبت أمي إلى السوق واتفقت مع موظف بأحد محال الملابس أن تقوم هي بتسويق البضاعة بأن تدور على المنازل وتعرض الملابس على السيدات، وفي ليلة شتاء ممطرة، تأخرت أمي في العمل وكنت أنتظرها بالمنزل، فخرجت أبحث عنها في الشوارع المجاورة، ووجدتها تحمل البضائع وتطرق أبواب البيوت ، فناديتها: أمي، هيا نعود إلى المنزل فالوقت متأخر والبرد شديد وبإمكانك أن تواصلي العمل في الصباح فابتسمت أمي وقالت لي: يا ولدي أنا لست مرهقة
”وكانت هذه كذبتها الثالثة”
▪️ وفي يوم كان اختبار آخر العام بالمدرسة، أصرت أمي على الذهاب معي ودخلت أنا ووقفت هي تنتظر خروجي في حرارة الشمس المحرقة، وعندما دق الجرس وانتهى الامتحان خرجت لها فاحتضنتني بقوة وبشرتني بالتوفيق من الله تعالى، ووجدت معها كوبا فيه مشروب كانت قد اشترته لي كي أتناوله عند خروجي، فشربته من شدة العطش حتى ارتويت وفجأة نظرت إلى وجهها فوجدت العرق يتصبب منه، فأعطيتها الكوب على الفور وقلت لها: اشربي يا أمي، فردت: يا ولدي اشرب أنا لست عطشانة
”وكانت هذه كذبتها الرابعة”
▪️ وبعد وفاة أبي كان على أمي أن تعيش حياة الأم الأرملة الوحيدة، واصبحت مسؤولية البيت تقع عليها وحدها فأصبحت الحياة أكثر تعقيدا وصرنا نعاني الجوع، كان عمي رجلا طيبا وكان يسكن بجانبنا ويرسل لنا ما نسد به جوعنا، وعندما رأى الجيران حالتنا تتدهور من سيء إلى أسوأ، نصحوا أمي بأن تتزوج رجلا ينفق علينا فهي لازالت صغيرة، ولكن أمي رفضت الزواج قائلة: أنا لست بحاجة إلى الحب
”وكانت هذه كذبتها الخامسة”
▪️ وبعدما انتهيت من دراستي وتخرجت من الجامعة، حصلت على وظيفة إلى حد ما جيدة، واعتقدت أن هذا هو الوقت المناسب لكي تستريح أمي وتترك لي مسؤولية الإنفاق على المنزل، وكانت في ذلك الوقت لم يعد لديها من الصحة ما يعينها على أن تطوف بالمنازل، فكانت تفرش فرشا في السوق وتبيع الخضروات كل صباح فلما رفضت أن تترك العمل خصصت لها جزءا من راتبي، فرفضت أن تأخذه قائلة: يا ولدي احتفظ بمالك، إن معي من المال ما يكفيني .. ”كانت هذه كذبتها السادسة”
▪️ وبجانب عملي واصلت دراستي كي أحصل على درجة الماجيستير، وبالفعل نجحت وارتفع راتبي، ومنحتني الشركة الألمانية التي أعمل بها الفرصة للعمل بالفرع الرئيسي لها بألمانيا، فشعرت بسعادة بالغة،
وبدأت أحلم ببداية جديدة وحياة سعيدة، وبعدما سافرت وهيأت الظروف اتصلت بأمي أدعوها لكي تأتي للإقامة معي، ولكنها لم تحب أن تضايقني وقالت: يا ولدي أنا لست معتادة على المعيشة المترفة
”وكانت هذه كذبتها السابعة”
▪️ كبرت أمي وأصبحت في سن الشيخوخة، وأصابها مرض السرطان، وكان يجب أن أكون بجانبها في مرضها، ولكن ماذا أفعل فبيني وبين أمي الحبيبة بلاد، تركت كل شيء وذهبت لزيارتها في منزلنا، فوجدتها طريحة الفراش بعد إجراء العملية، عندما رأتني حاولت أمي أن تبتسم لي ولكن قلبي كان يحترق لأنها كانت هزيلة جدا وضعيفة، ليست أمي التي أعرفها، انهمرت الدموع من عيني ولكن أمي حاولت أن تواسيني
فقالت: لا تبكي يا ولدي فأنا لا أشعر بالألم …
”كانت هذه كذبتها الثامنة”
وبعدما قالت لي ذلك، أغلقت عينيها، فلم تفتحهما بعدها أبداً .! 😥
رحم الله أمهاتنا،
و جزاهم عنا جنات النعيم ،
و بارك في عمر و صحة الأحياء..🌹🌹