Sahâbenin Örnekliği Hayata Şamil Olmalı ..

Sahâbîler Arasındaki İhtilafları Anlamanın Usulü ve Hikmeti Üzerine Müdellel Bir İnceleme

Giriş

Tarihi anlamak, yalnızca olup bitenleri öğrenmek değil, onlardan ibret ve hikmet devşirmekle mümkündür. Bilhassa İslâm tarihi, sıradan olaylar silsilesi değil; iman, adalet, ilim ve basiret ölçülerine göre okunması gereken bir hakikatler manzumesidir. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in eğitiminden geçmiş olan Sahâbe nesli, Müslümanlar için yalnızca bir dönem insanı değil, kıyamete kadar ışık tutan bir örneklik modelidir.

Bu yazı, sahâbe arasında yaşanan ihtilafların nasıl okunması gerektiğini, hangi kaynaklara ve usullere göre değerlendirilmesi icap ettiğini, adalet ve ilim ölçüsünde ele almayı hedeflemektedir.

1. Tarihi Olaylara Yaklaşım: Taraftarlık mı, Adalet mi?

İlim ve tarih anlayışı iki temel yaklaşımla şekillenir:

a) Taraftarlık ve karşıtlık (tahazzub ve muhalefet) üzerinden değerlendirme yapanlar, olaylara ya mutlak muhalif ya da mutlak destekçi gözle bakarlar. Bu yaklaşım, sağlıklı hüküm vermeyi ve ibret almayı engeller.

b) Allah rızasını, adaleti ve ilmi önceleyen bir yaklaşım ise şahıslara değil ilkelere odaklanır. Bu tarz düşünenler, olayları değerlendirme hususunda ne taraftarlığa ne de düşmanlığa sapar. Kur’ân’ın emrettiği “وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَىٰ أَلَّا تَعْدِلُوا ۚ اعْدِلُوا” (Maide, 8) ölçüsüne uygun hareket ederler.

🔹 İmam Zehebî’nin ifadesiyle:

“Sahâbe arasında meydana gelen olaylarda bizim için en doğru tavır, adaleti gözetmek ve dilimizi onların aleyhinde konuşmaktan korumaktır.”[^1]

2. Sahabeye tabi olmak, sadece hayır ve güzel davranışlarla sınırlı değildir; bilakis onların bütün tutum ve davranışlarına hikmet ve ibret nazarıyla bakmayı da kapsar. Sahâbîler, sadece hayırda değil, hayatın çeşitli imtihanlarında verdikleri tepkilerle de örnek alınmalıdır. Çünkü:

a) Eğer sahâbe hiç hata yapmasaydı, bizim için hayatın imtihanlarında örnek teşkil etmezlerdi.

b) Allah Teâlâ, onların üzerinden imtihanın tabiatını, ihtilafın ahlakını, adab-ı muhalefeti bize öğretmek istemiştir.

c) Bu nedenle, sahâbe sadece “güzel işler” değil, “çetin imtihanlar” ve “zor tercihler” karşısındaki tavırlarıyla da yaşayan bir modeldir.

🔹 Hz. Peygamber’in “Ashâbım yıldızlar gibidir; hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz[^2] hadisi de bu umumi örnekliği ifade eder.

3. Sahâbe Arasındaki İhtilafları Değerlendirme Usulü

Sahâbe arasında yaşanan Cemel, Sıffin gibi hadiseler sıradan iktidar mücadeleleri değil; dönemin ağır şartlarında ortaya çıkmış içtihâdî ihtilaflardır.

Bu ihtilaflara dair usul şunlardır:

a) İçtihada dayalı meselelerde iki taraf da ecir alır: Bir hadîste, “Müctehid isabet ederse iki, hata ederse bir sevap alır” buyrulur (Buhârî, İ’tisâm, 21).

b) Biz hakem olamayız: Olayların hakemliğine kalkışmak, tarihi bugünün dar kalıplarıyla yargılamak olur. Nitekim İmam Ahmed şöyle der:

“Sahâbe arasında geçenlere dair susmak en doğrusudur. Hepsini sever, hiçbirine dil uzatmayız.”[^3]

c) Hepsinden ibret alınır: Hz. Osman’ın şehadeti, Hz. Ali’nin Sıffin’deki mücadelesi, Hz. Aişe’nin Cemel’deki konumu, Hz. Muaviye’nin idare anlayışı, her biri bugüne dersler taşır. Hiçbiri mahalle politikacısı gibi görülüp öyle anlaşılamaz.

4. Doğru Kaynak ve Yaklaşım: Hangi Kitaplara ve Âlimlere Kulak Vermeli?

Bu alanda dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

a) Müslim, Buhari gibi sahih hadis kaynakları esas alınmalıdır. Olayları süsleyen, duygusal anlatımlar değil, müdellel bilgi esas olmalıdır.

b) Tarih kitapları tenkit süzgecinden geçirilmelidir: Taberî, İbnü’l-Esîr gibi tarihçilerin eserleri, olayları nakleder ama hükümsüz bırakır; dolayısıyla tahlil yetkisi adil ulemaya aittir.

c) Adil âlimlerin görüşü esastır: Zehebî, İbn Hacer, Nevevî gibi mutedil ilim adamları hem sahâbenin faziletini hem de ihtilaflarını adalet terazisinde tartmıştır.

🔹 İmam Nevevî şöyle der:

“Sahâbe arasındaki savaşlar içtihada dayanır. İctihadında isabet eden iki, hata eden bir sevap alır.”[^4]

5. Sahâbe Tenkit edilemez mi?

Bu soruya cevap verilirken şu denge gözetilmelidir:

a) Sahâbe masum değildir, ama adildir. Yani hata yapabilirler, ama yalan söylemezler, hainlik etmezler.

b) Tenkit niyetle alakalıdır: İlmi bir tahlil mi yapılmakta, yoksa tarih üzerinden düşmanlık mı üretilmekte?

c) Tevil ve hüsn-i zan esastır: Sahâbe’nin tutumları, kendi zamanının şartları içinde yorumlanmalı, modern ideolojik kalıplarla değil, adil bir basiretle ele alınmalıdır.

Sonuç

Sahâbe nesli, İslam’ın hayata uygulanabilirliğini fiilen göstermiş olan ilk örneklerdir. Onlar sadece başarılarıyla değil, zorlanmalarıyla da örnektir. Müslümanlar bu örnekliği bir bütün olarak kavramalı; ne ifrata sapıp onları melekleştirmeli ne de tefrite düşüp sıradanlaştırmalıdır.

📌 Tarihi bir “yargı alanı” değil, bir “hikmet ve ibret alanı” olarak okumayı öğrenmedikçe, geçmişle kavga, gelecek ile kopukluk kaçınılmaz olur.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
07.07.2025 OF

Not: Bu yazıyı, aşağıdaki video linkininin bana gönderilip dinlemem ve görüş beyan etmem istenmesi üzerine, yazdım.

Ünvanlı Cehaletin Dayanılmaz Hafifliği mi?
Takriben 1450 Yıl Önce Seçilmiş, Hz.Peygamberin Halifelerini Bugünkü Politik Mantıkla Değerlendirmek Sadece Ayıp Değil Aynı Zamanda Bir Görgüsüzlük ve Cehalet Örneğidir … 👇
https://youtube.com/watch?v=aah40lxFMm4&si=JNlCCEoBeWw9iHF0

DİPNOTLAR:

[^1]: Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ, c.1, s.128.

[^2]: Beyhakî, el-Medhal, c.1, s.146; Dârimî, Sünen, Mukaddime, 44.

[^3]: İbn Kayyim el-Cevziyye, İ‘lâmü’l-Muvakkıîn, c.1, s.71.

[^4]: Nevevî, Şerhu Sahîh-i Müslim, c.18, s.10.

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

ينبغي أن تكون قدوة الصحابة شاملة للحياة كلها

دراسة علمية موثقة في كيفية فهم خلافات الصحابة وحِكَمها

المقدمة

إن فهم التاريخ لا يتحقق بمجرد سرد الأحداث، بل بالعبرة واستخلاص الحكم منها. وتاريخ الإسلام خاصة ليس سردًا عابرًا للوقائع، بل هو تجلٍّ للحقائق يجب النظر فيه بمقاييس الإيمان والعدالة والعقل. وفي هذا السياق، فإن جيل الصحابة الذي تربّى في مدرسة النبي صلى الله عليه وسلم، ليس مجرد شخصيات تاريخية، بل هم نموذج تطبيقي خالد يهتدي به المؤمنون إلى قيام الساعة.

وهذه الورقة تسعى إلى بيان كيفية فهم الخلافات التي وقعت بين الصحابة، وفق منهجية علمية قائمة على العدل والإنصاف، واستنادًا إلى المصادر الموثوقة.

١. الموقف من التاريخ: التحيز أم الإنصاف؟

تتباين المواقف من التاريخ بين فريقين:

أ) فريق ينظر إلى الأحداث بمنطق التحيز أو العداء، فينحاز لطرف ويخاصم الآخر، وهذه النظرة تؤدي إلى تشويش الفهم وغياب الحكمة.

ب) فريق ينظر بعين العدل لله تعالى، ويتحرى مرضاته، ويزن الأمور بميزان العلم والإنصاف، فلا يحمل حقدًا ولا تعصبًا.

🔹 قال الذهبي:

“الواجب علينا في ما وقع بين الصحابة الكفّ عنه، وأن نترحم عليهم، ونعتقد أنهم مجتهدون.”[^1]

٢. الاقتداء بالصحابة لا يقتصر على مواقف الخير، بل يشمل النظر في جميع أفعالهم بعين الحكمة والاعتبار

إن الصحابة ليسوا قدوة في الخير فقط، بل أيضًا في كيفية التعامل مع الخطأ، والفتنة، والامتحان. فلو لم يقع منهم خطأ أو اختلاف، لما كان لهم مقام القدوة في هذه الجوانب.

أ) ابتلاء الصحابة بالخلافات حكمة ربانية لنتعلم منها.

ب) أفعالهم في الشدة والاختبار دروس واقعية لمن بعدهم.

ج) لذلك قال النبي ﷺ:

“أصحابي كالنجوم، بأيهم اقتديتم اهتديتم.[^2]

٣. كيف نتعامل مع الخلافات بين الصحابة؟

الخلافات التي وقعت بين الصحابة، كالجمل وصفين، لم تكن تنازعًا على الدنيا، بل اختلافًا في الاجتهاد، وقد يقع فيه الصواب والخطأ.

أ) المجتهد إذا أصاب فله أجران، وإن أخطأ فله أجر واحد (البخاري، الاعتصام، ٢١).

ب) لسنا قضاة على الصحابة، بل الواجب التوقير والكفّ. قال الإمام أحمد:

ما كان بين الصحابة نكفّ عنه، ونترضى عن الجميع.”[^3]

ج) لا يجوز اختزالهم في السياسة أو الخصومة، بل كل موقف منهم فيه عبرة ودروس.

٤. المصادر المعتمدة والمنهج الصحيح في التقييم

في التعامل مع الأحداث التاريخية لا بد من الرجوع إلى:

أ) الكتب الحديثية الصحيحة كالبخاري ومسلم، لا إلى الروايات الضعيفة أو المتعصبة.

ب) كتب التاريخ تحتاج إلى تمحيص، فإن الطبري وابن الأثير ينقلون بلا حكم، والحكم للعلماء العدول.

ج) العلماء المعتدلون كابن حجر والنووي والذهبي، هم المراجع في هذا الباب.

🔹 قال النووي:

“الخلاف الذي وقع بين الصحابة كان مبنيًا على الاجتهاد، وكلهم مأجورون.”[^4]

٥. هل يُنتقد الصحابة؟ وما الضوابط؟

ليس الصحابي معصومًا، ولكنه عدلٌ موثوق. فالخلاف بين النقد العلمي والطعن المغرض بيّن.

أ) الصحابة غير معصومين، ولكنهم من أهل العدالة.

ب) التفريق بين التحليل العلمي والعداء المذهبي ضروري.

ج) حسن الظن والتأويل واجب في النظر إليهم، ولا يجوز إسقاط مفاهيم العصر على واقعهم.

الخاتمة

إن جيل الصحابة جسّد الإسلام في واقع الحياة، فهم قدوة في النصر والابتلاء، في الرخاء والشدة. ولا يجوز التعامل معهم بمنطق التقديس المطلق، ولا بتسفيه قدرهم، بل ينبغي النظر إليهم باعتبارهم جيل التطبيق الأول للإسلام.

🔹 علينا أن نقرأ التاريخ لا كميدان للخصومة، بل كمجال للعبرة والحكمة. ومن لم يفقه الماضي بعدل، فسيفقد البصيرة في المستقبل.

الهوامش

[^1]: الذهبي، سير أعلام النبلاء، جـ1، صـ128.

[^2]: البيهقي، المدخل إلى السنن الكبرى، جـ1، صـ146؛ الدارمي، سننه، المقدمة، 44.

[^3]: ابن القيم، إعلام الموقعين، جـ1، صـ71.

[^4]: النووي، شرح صحيح مسلم، جـ18، صـ10.

Necdet Çağıl Hocamızın İtirazı: 👇

Başlık son derece netameli gözüküyor. Sahabe-i Kiram’ı örnek almanın sadece hayra maksur olmayacağı, aksine, onların bütün fiillerinin ayn-i hikmet ve itibara şamil olan bir nazara medar olacağı görüşü öncelikle Kur’an ile tenakuz arz eder.


…فإن بغت احداهما على الأخرى فقاتلوا التى تبغى حتى تفىء الى امرالله…

Muvakkaten de olsa bazı sahabe diğer bazılarına karşı “bağilik” yapmışsa bunun örnek alınacak bir tarafı yoktur. Hele hele burada “hikmet” aramanın hiç mantığı yoktur. Her fiili hikmet olan sadece Allah’tır.
Hz. Aişe Anamıza münafıklar tarafından atılan iftiraya iştirak eden bazı sahabenin

[لولا إذ سمعتموه ظن المؤمنون والمؤمنات بأنفسهم خيرا وقالوا هذا إفك مبين… لولا اذ سمعتموه قلتم ما يكون لنا أن نتكلم بهذا سبحانك هذا بهتان عظيم. يعظكم الله أن تعودوا لمثله ابدا إن كنتم مؤمنين

Sahabenin bu tür hatalarının örnek alınacak, hikmete nisbet edilecek neresi varsa açıklanmalıdır. Kur’an bu konuda pek çok vaki hatadan bahseder. O hataların affedilmesi, onların örnek slınmasını istilzam etmez. 07.07.2025

Necdet Çağıl

Necdet Çağıl Hocamıza Cevaben: 👇

Muhterem Hocam,
Değerlendirmeniz için teşekkür ediyorum; Cevaben:

1. “Sahabenin her fiili hikmettir” demek, Kur’an’a aykırı mı?

Öncelikle, bizim yazımızda “Sahabenin her fiili hikmettir” gibi bir mutlak ve lafzî iddia yoktur. Denilen şey şudur:

Sahabenin sadece faziletli yönlerinden değil, imtihan, ihtilaf, hata ve zaaf anlarından da ibret, ders, ve hikmetli sonuç çıkarılabilir.

Bu ifade sahabenin hatasını örnek almak değil, onların imtihanlarının bize ne öğrettiğini anlamaya çalışmaktır.

Kur’an’da da bu bakış açısı mevcuttur:

لقد كان في قصصهم عبرة لأولي الألباب
“And olsun ki onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır.” (Yusuf, 111)

Kur’an’da anlatılanların çoğu “kusursuz örnekler” değil, “imtihan örnekleridir”.
Mesela Hz. Musa ile Hızır kıssası (Kehf 60–82) tamamen görünürde anlam verilemeyen fiillerin arkasındaki hikmetleri öğretmek içindir.

Aynı şekilde, Sahabe’nin ihtilafları da sadece fiilî değil, aynı zamanda hikemî ve tedrîbî (öğretici) bir boyut taşır.

İmam Zerkâşî der ki:

“Sahabenin yaşadığı içtihat ayrılıkları, ümmet için hüküm ve feraset kaynağıdır. Onların fiilleri ya hüküm olur ya ibret.”
(el-Burhân fî Ulûmi’l-Kur’ân, c. 2, s. 42)

2. Kur’an sahabenin bazı hatalarını bildirir; bu nasıl örnek olur?

Evet, Kur’an’da bazı sahabe yanlışlarına yer verilmiştir. Bu da onların insan olduğunu gösterir. Lakin bu anlatım şekli teşhir için değil, eğitim ve terbiye içindir.

Misal 1:

فإن بغت إحداهما على الأخرى فقاتلوا التي تبغي
“Eğer bir grup diğerine saldırırsa, saldıranlarla savaşın.” (Hucurât, 9)

Bu ayet, Sahabe devrinde yaşanan iç savaşlara zımni bir çerçeve çizer. Ayette geçen “bağiyye” (haddi aşan grup), tamamen dışlanmaz; tam aksine, “geri dönmeleri için” savaş emri verilir.
Ayetin sonundaki “فإن فاءت” (geri dönerse) ifadesi, onların iman dairesinden çıkmadığını gösterir.

Nitekim bu ayeti yorumlayan İbn Teymiyye der ki:

“Bu ayet, sahabenin içtihatla ihtilafa düşebileceğini ve bu içtihatın bazen yanlış olabileceğini, ama bunun onları fasık yapmadığını bildirir.”
(Minhâcu’s-Sünne, c. 4, s. 498)

Misal 2:
Hz. Aişe’ye iftira meselesi

“…Bu iftirayı işittiğinizde, ‘Bu apaçık bir iftiradır’ demeniz gerekmez miydi?” (Nur, 12–16)

Burada bazı sahabenin, nifak cephesinden gelen iftiraya hemen itiraz etmemeleri tenkit edilmiştir. Ama aynı surede bu durumdan sonra gelen ayet ne der?

ولولا فضل الله عليكم ورحمته
“Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı…” (Nur, 20)

Yani hata olur, ama Rabbimizin rahmeti ve eğitimiyle telafi edilir.
Bu da bir örnekliktir. Nitekim aynı olay, İslam toplumuna iftiraya karşı nasıl davranılması gerektiğini öğretmiştir.

Bu, örnek almak anlamına gelmez mi?

Sonuç:Örnek almak, ibret almak” ve “aynısını yapmak” aynı şeyler değildir

Sahabeden örnek almak” demek:
• Sadece fiilî tatbikatı tekrar etmek değil,
• O olaydan hikmet, ölçü, duruş, uyarı, denge, şuur ve şefkat öğrenmektir.

Tarihi bir olayın örnek olması için ideal olması gerekmez; öğretici ve ibret verici olması yeterlidir.

Tıpkı Uhud’da okçuların hatası gibi… (Âl-i İmran 152)

Bu hata Kur’an’da anlatılmış ve bizlere savaşta emir dinlemenin önemi, zaafın nasıl bir kayba yol açacağı öğretilmiştir. Kimse bu hatayı örnek almak için değil, yapmamak için örnek alır.

Akademik Cevap Cümlesi (Özet):

Sahabenin sadece faziletli yönleri değil, hataya açık yönleri de Kur’an ve sünnet çerçevesinde hikmetle değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme, onları hatalarında taklit etmek için değil, ümmetin o hatalardan ders alması, benzer durumlarla karşılaştığında denge ve feraset kazanması içindir. Bu anlamda sahabenin tüm hayatı, ibret alınacak bir okul gibidir. 07.07.2025

Ahmet Ziya İbrahimoğlu