Köprülü Mehmed Paşa: Mutfaktan Devletin Zirvesine Uzanan Liyakat Destanı
Osmanlı’da Bir Yıldızın Doğuşu
1583 yılı civarında, Arnavutluk’un Berat sancağına bağlı Rudnik (bugünkü Roshnik) köyünde, fakir bir Arnavut ailesinin oğlu olarak dünyaya gelen Köprülü Mehmed Paşa, sonradan Osmanlı’nın kaderine yön verecek bir devlet büyüğü olacaktı.
Henüz genç yaşta İstanbul’a gelerek Enderun Mektebi’ne kabul edildi. Ancak sert mizacı, disipline düşkünlüğü ve hiddetli tabiatı sebebiyle bu mektepte uzun süre kalamadı; saraydan çıkarıldı.[1]
Saraydan ayrılışının ardından bir süre matbah hizmetlerinde, yani saray mutfağında çalıştı. Bu sebeple halk arasında “aşçı” olarak anıldığı rivayet edilir. Oysa bu dönem, onun hem insan idaresini hem de devlet nizamını yakından tanıdığı bir talim ve terbiye mektebi olmuştur.
Taşrada Olgunlaşan Bir Devlet Adamı
Köprülü Mehmed, mutfak hizmetlerinden sonra Anadolu ve Rumeli’de çeşitli beylerin maiyetinde kâtiplik ve idari görevler üstlendi.
Dürüstlüğü, titizliği ve vazifeye sadakatiyle temayüz etti.
Bu özellikleri sayesinde zamanla Mirimiranlık (bölgesel beylerbeyliği) rütbesine kadar yükseldi.
IV. Murad ve Sultan İbrahim devirlerinde önemli vazifelerde bulunan Köprülü, uzun yıllar taşrada yoğrulmuş, hem halkın hâlini bilen hem de saray düzenine vâkıf bir bürokrattı.
Devletin Buhranı ve Köprülü’nün Daveti
17. yüzyıl ortalarına gelindiğinde Osmanlı Devleti, ardı arkası kesilmeyen isyanlar, iç karışıklıklar ve ekonomik sarsıntılar içindeydi.
Sultan IV. Mehmed henüz gençti; sarayda nüfuz mücadelesi yaşanıyor, sadrazamlar sık sık değişiyordu.
İşte böyle bir hengâmda, Valide Turhan Sultan, devletin çöküşünü durduracak kudrette bir vezir arayışına girdi. Gözler, taşrada sarsılmaz bir itibar kazanan Köprülü Mehmed Paşa’ya çevrildi.
1656 yılında İstanbul’a çağrılan Köprülü, sadrazamlığı kabul etmeden önce padişahtan üç temel şart talep etti:[2]
- Devlet işlerine kimsenin müdahale etmemesi,
- Atama ve azillerde tam yetkinin kendisine verilmesi,
- Padişahın, alınan kararlarda kendisine mutlak destek göstermesi.
Bu şartlar kabul edilince, Osmanlı’da “Köprülüler Devri” adı verilen yeni bir diriliş dönemi başlamış oldu.
Devlet Nizamının Yeniden Tesisi
Köprülü Mehmed Paşa’nın sadareti, yalnızca siyasî değil, ahlakî ve idarî bir ıslahat hareketi niteliği taşıyordu.
Kısa zamanda hazineyi dengeledi, rüşvet ve iltiması ortadan kaldırdı, Celâlî isyanlarını bastırarak taşrada güveni yeniden tesis etti.
Donanmayı yeniden teşkilatlandırarak Çanakkale Boğazı’nı Venediklilerden kurtardı.
Adaletin yeniden işler hâle gelmesiyle, devlet otoritesi hem içeride hem de dışarıda yeniden hissedildi.
Köprülüler Hanedanı ve Baki Kalan Tesir
Köprülü Mehmed Paşa 1661 yılında Edirne’de vefat etti.[3]
Vefatından sonra yerine oğlu Fazıl Ahmed Paşa getirildi. Böylece Osmanlı tarihinde nadir görülen bir biçimde, devlet idaresi babadan oğula geçen “Köprülüler Dönemi” başladı.
Bu hanedan, Osmanlı’nın 17. yüzyılın karanlığından yeniden doğrulmasında büyük rol oynamıştır.
Sonuç
Köprülü Mehmed Paşa’nın hayatı, Osmanlı bürokrasisinde asaletin doğumda değil liyakatte aranması gerektiğini gösteren bir ibret levhasıdır.
Halkın dilindeki “aşçı iken sadrazam oldu” sözü, onun mütevazı bir başlangıçtan devletin zirvesine yükselişini veciz biçimde anlatır.
O, hem kudretli bir idareci, hem de devlete nefes aldıran bir ıslahatçıdır.
Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
06.11.2025 – OF
📚 Dipnotlar ve Kaynakça:
[1] Halil İnalcık, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul: Eren Yayıncılık, 2000.
[2] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt IV, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1988.
[3] Prof. Mehmet İpşirli, Köprülüler Devri Üzerine Araştırmalar, İstanbul Üniversitesi Yay., 1993.
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
🌿 كُوبرُلي محمد باشا: من مطبخ القصر إلى قمة الدولة
وُلد كوبرلي محمد باشا حوالي سنة 1583 في قرية رُودنِك التابعة لِسنجق بَرات في ألبانيا، في بيتٍ فقيرٍ بسيط، ولكنّ القدر أعدَّه لِيقود دولةً كانت يومًا ما أعظم الممالك في الأرض.
جاء شابًا إلى إستانبول، فدخَل مدرسة الإندرون، غير أنّ شدّة طبعه وصرامته جعلتْه لا يلبث فيها طويلًا، فخرج منها بعد حين.[1]
وبعد خروجه، عَمِل في خِدمة المطبخ السلطاني، وهناك تعلّم نظام الدولة من الداخل، وازداد خبرةً في إدارة الرجال وشؤون الناس، حتى صار ذلك العملُ المتواضع مدرسةً له في الفهم والتدبير.
⚖️ نُضج الدولة في ميادين الأناضول والبلقان
تنقّل كوبرلي بعد ذلك في بلاد الأناضول والبلقان، فعمل كاتبًا ومُعاونًا في دواوين البَيكوات.
عرفه الناس بدقّته وأمانته وحزمه، فترقّى حتى نال رتبة ميرِميران أي والي الأقاليم.
وفي عهدي السلطان مراد الرابع والسلطان إبراهيم تقلّد مناصب رفيعة، فجمع بين خبرة الميدان ودراية القصر.
🏛️ حين تداعت الدولة واستنجدت بالكفاءة
في منتصف القرن السابع عشر، كانت الدولة العثمانية تتخبّط في فتنٍ وثوراتٍ وأزماتٍ ماليةٍ طاحنة، والسلطان محمد الرابع كان فتىً يافعًا لا يملك الحزم الكافي.
وفي تلك الظروف العاصفة، بحثت الوالدة السلطانة تُرخان عن رجلٍ يُعيد للدولة أنفاسها، فوقع اختيارها على كوبرلي محمد باشا.
قبِل المنصب بشرط أن يُمنح ثلاث ضمانات:[2]
- ألّا يتدخّل أحدٌ في شؤون عمله،
- أن تكون التعيينات والعَزْل بيده،
- أن يلتزم السلطان بتأييده الكامل.
فوافقت السلطانة على شروطه، ومنذ ذلك اليوم بدأ ما سُمّي لاحقًا بـ عصر الكوبرليين، وهو عهدُ إصلاحٍ وانبعاثٍ جديد للدولة.
⚔️ إصلاحٌ شامل وعدلٌ نافذ
أعاد كوبرلي الانضباط إلى الجيش والإدارة، وقضى على الفساد والرشوة، وأخمد الفتن الداخلية، كما أعاد بناء الأسطول العثماني وحرّر مضيق جناق قلعة من قبضة البنادقة.
ورجعت هيبة الدولة في الداخل والخارج، وعاد الأمن إلى الأناضول والبلقان.
🕊️ الرحيل والإرث الباقي
توفّي كوبرلي محمد باشا في أدرنة سنة 1661.[3]
وخلفه ابنه فاضل أحمد باشا، لتبدأ مرحلةٌ نادرة في التاريخ العثماني، حيث تولّى الحكم فيها بيتٌ وزاريّ واحد عُرف باسم “آل كوبرلي”.
وكان لهذا البيت أثرٌ بالغٌ في إنقاذ الدولة من التدهور.
🌟 الخاتمة
تُثبت سيرة كوبرلي محمد باشا أنّ المجد في الدولة العثمانية لم يكن وقفًا على النسب أو الثراء، بل على الجدارة والأمانة.
وما قول الناس “كان طباخًا فصار صدراً أعظم” إلا تلخيصٌ لمسيرة رجلٍ بدأ من الصفر، ثم بلغ ذروة السلطة بحكمته وصرامته.
لقد كان بحقٍّ أحدَ صُنّاع النهضة الأخيرة للدولة العثمانية.
📚 الهوامش والمصادر:
[1] خليل إينالجك، السياسة العثمانية في أفريقيا، أنقرة: دار وقف الديانة، 1998م.
[2] إسماعيل حقي أوزونجارشيلي، تاريخ الدولة العثمانية، المجلد الرابع، أنقرة: مطبعة الجمعية التاريخية التركية، 1988م.
[3] محمد إبشيرلي، دراسات حول عهد الكوبرليين، جامعة إستانبول، 1993م.
المترجم: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو