Kaylûle: Günün Ortasında Şifalı Bir Sünnet
Tıbbî Buluşların Işığında:
Gün ortasında kısa bir uyku, yani “kaylûle”, modern tıpta da giderek daha fazla önem kazanan bir dinlenme şeklidir. 2019 yılında İsviçre’nin Lozan Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü tarafından yürütülen ve BMJ Heart dergisinde yayımlanan iyi kontrollü bir gözlemsel çalışmada, haftada 1–2 kez kaylûle yapan bireylerde kalp krizi, inme ve diğer kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskinin, hiç kaylûle yapmayanlara kıyasla yaklaşık %48 oranında azaldığı ortaya konmuştur[^1].
Araştırmada, 3 bin 462 kişi ortalama beş yıl boyunca takip edilmiştir. Haftada birkaç kez gün ortasında 5 dakika ile 1 saat arasında değişen sürelerde uyuyan bireylerin kalp ve damar sağlığı daha iyi gözlemlenmiştir. Bilim insanları bu tür kısa uykuların stres hormonlarını azalttığını, kalp atış hızını düzenlediğini ve bedenin genel direncini artırdığını raporlamıştır.
Bu durum, kaylûlenin özellikle kalp hastalıkları riskine karşı koruyucu bir alışkanlık olabileceğini göstermektedir.
Sünnet-i Seniyye’de Kaylûle
Kaylûle, Peygamber Efendimiz’in ﷺ mübarek hayatında yer etmiş bir sünnettir. Ashab-ı kiram, Resûlullah’ın günün ortasında kısa süreli uyuduğunu veya dinlendiğini sıkça nakletmişlerdir.
🔹 Enes b. Mâlik (ra) şöyle demiştir:
“Biz, Cuma namazından önce kaylûle yapardık. (Buhârî, Cum’a, 34)
🔹 Sıla b. Züfer (ra) anlatıyor:
“Ali b. Ebî Tâlib’e kaylûle yapar mıydınız?” diye sordum. O da şöyle dedi:
“Evet, zira Resûlullah ﷺ kaylûle yapardı.”
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, c.3, s.140)
Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki, kaylûle hem Resûlullah ﷺ hem de ashabı tarafından düzenli olarak uygulanan bir sünnettir. Özellikle gece ibadetine kalkacaklar için önemli bir destekleyici unsur olarak değerlendirilmiştir.
Kaylûle ile İlgili Hikmetler
İslâm âlimleri, kaylûlenin hikmetlerini şöyle açıklamışlardır:
1. Gece ibadetine kuvvet verir: Kaylûle sayesinde beden tazelenir, gece teheccüd gibi nafile ibadetlere kalkmak kolaylaşır[^2].
2. Zihni ve bedeni dinlendirir: Gün ortasında yapılan kısa bir uyku, hem zihni hem de bedeni tazeler; öğrenme kabiliyetini artırır.
3. Stresi azaltır: Günlük koşuşturma içinde ruhî dengeyi sağlar.
4. Tıbbî olarak kalp sağlığını destekler: Yukarıda zikredilen çalışmalarda bu durum bilimsel olarak da teyit edilmiştir.
Sonuç:
Tıbbî bulgular ve İslamî naslar ışığında, “kaylûle” yalnızca bedene değil, ruh ve kalbe de şifa olan bir sünnettir. Her Müslümanın, bu sünneti ihya etmek suretiyle hem dünyasını hem de ahiretini mamur etmesi mümkündür.
Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
07.08.2025 OF
Kaynaklar:
[^1]: Stojanovic J. et al., “Association of napping with incident cardiovascular events in a prospective cohort study”, BMJ Heart, 2019.
[^2]: İbn Receb el-Hanbelî, “Letâifu’l-Me’ârif”, s. 176.
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
القيْلُولَة: سُنَّةٌ شَافِيَة في وَسَطِ النَّهَار
في ضوء الأبحاث الطبية:
أثبتت دراسة رصينة نُشرت عام 2019 في مجلة BMJ Heart البريطانية، وأُجريت في جامعة لوزان بسويسرا، أن من اعتادوا على النوم القصير (القيْلولة) مرة أو مرتين أسبوعيًّا، انخفض لديهم خطر الإصابة بأمراض القلب بنسبة تصل إلى 48٪ مقارنةً بمن لا ينامون في منتصف النهار[^1].
وقد شملت الدراسة 3462 مشاركًا، وتبيّن أن للنوم القصير دورًا في تقليل التوتر وتحسين انتظام دقات القلب وتعزيز المناعة.
القيْلولة في السنة النبوية:
كان النبي ﷺ يحافظ على القيلولة، وكان الصحابة يتبعونه في ذلك، وقد ثبتت القيلولة في أحاديث كثيرة.
🔹 عن أنس بن مالك رضي الله عنه:
«كنّا نقيل قبل صلاة الجمعة»
(رواه البخاري، كتاب الجمعة)
🔹 وقال سِلا بن زُفر:
«سألتُ عليًّا: أكان رسول الله ﷺ يقيل؟ قال: نعم»
(رواه الطبراني في الأوسط)
حِكَم القيلولة في الإسلام:
1. تُعين على قيام الليل؛ فالجسد المتجدد يعين صاحبه على العبادة[^2].
2. راحة عقلية وبدنية تزيد من النشاط والتركيز.
3. تقلّل التوتر وتعيد التوازن النفسي.
4. تحمي القلب بحسب ما أثبته الطب الحديث.
الخلاصة:
إن القيلولة ليست عادة فحسب، بل هي سنة نبوية وعادة صحية توصي بها الدراسات الحديثة. ومن حافظ عليها نال الخير في دنياه وآخرته بإذن الله.
المراجع:
[^1]: Stojanovic J. et al., “Association of napping with incident cardiovascular events in a prospective cohort study”, BMJ Heart, 2019.
[^2]: ابن رجب الحنبلي، “لطائف المعارف”، ص. 176.