İmparatorluk Tabiri Üzerine ..

1. “İmparatorluk” Ne Demektir, Ne Çağrıştırır?

Bugün “imparatorluk” kelimesi Batı kaynaklıdır (Latince imperium) ve zorla genişleyen, başka milletleri tahakküm altına alan, çoğu zaman sömüren ve zalimleşen bir siyasi yapıyı çağrıştırır. Roma’dan başlayarak Britanya, Fransa, Portekiz, Belçika gibi sömürgeci devletlerin tamamı milletleri iliklerine kadar sömürmüş, kültürlerini tahrip etmiş, insanlarını köleleştirmiştir.

Dolayısıyla “imparatorluk” kelimesi, bir siyasi büyüklük değil, bir ahlâkî zaafı ifade eder hâle gelmiştir.

2. Osmanlı, İmparatorluk Değil; Bir Cihan Devletidir

Osmanlı Devleti, adalet temelli, farklı unsurları bir arada yaşatabilen, İslâm hukukunu temel alan bir nizam kurmuştur. Hangi coğrafyaya gitmişse:

  • Dili yasaklamamış,
  • Dinine karışmamış,
  • Halkı köleleştirmemiştir.

Aksine Balkanlar, Arap beldeleri ve Kafkaslar gibi nice diyarlar Osmanlı sancağını gönüllü olarak tercih etmişlerdir.

Bugün hâlâ Bosna’da, Üsküp’te, Kudüs’te, Halep’te, Hicaz’da, hatta Macaristan’da Osmanlı’nın merhametle anılması, bu devletin imparatorluklardan farklı olduğunu gösterir.

3. İsrail ve “Güç Zehirlenmesi”

İsrail ise 75 yılda, Batı destekli kurulmuş bir ulus-devlet olarak, Roma ve Batı imparatorluklarının küçültülmüş modeli gibi hareket etmektedir:

  • İşgal,
  • Etnik temizlik,
  • Apartheid (ayrımcılık),
  • Sivil katliamlar…

Bunların tümü, klasik imparatorlukların sicilinde olan kara lekelerin aynısıdır.

Bu da bize gösteriyor ki: Büyüklükle zulüm birleştiğinde ortaya imparatorluk çıkar; adaletle birleştiğinde ise cihan devleti doğar.

4. Osmanlı’ya Olan Hasretin Sebebi

Osmanlı’ya olan hasretin sebebi onun toprağı değil, ahlâkı ve nizamıdır. İnsanlar kaybettikleri adaleti, himâyeyi, merhameti özlüyor. Bugün bir Osmanlı paşası ile bir Fransız generali yahut bir İngiliz valisi yan yana konsa, hangisinin teb’asına daha merhametli davrandığı sorulduğunda, tarih susmaz; hakikati haykırır.

Sonuç:

Bu sebeple “Osmanlı bir imparatorluktu” diyenlere:

  • Hayır, Osmanlı Batı’nın tanımladığı gibi bir imparatorluk değil;
  • Kur’ânî adalet ölçüleriyle hükmeden bir Cihan Devletiydi demek gerekir.

Ve İsrail’in bugünkü gidişatı, gücü adaletle değil kibirle kullananların nasıl felâkete sürükleneceğini bir kez daha gösteriyor.

Çok önemli ve derinlikli bir meseleye işaret ettik. İmparatorluk kavramı, tarih boyunca güç ve iktidarın doğrudan etkisiyle şekillenmiş, ancak genellikle bu güç zehirlenmesine, yani sınırların ve hakların ihlaline yol açan bir yapıyı ifade etmiştir. İsrail’in Filistin halkına yönelik uyguladığı soy kırım ve zulümler, maalesef tarihî imparatorlukların baskı, sömürü ve etnik temizlik gelenekleriyle paralellik gösteriyor; bu anlamda, İsrail’in bu tavrını “imparatorluk geleneği” kapsamında değerlendirmek mümkün.

Bu bağlamda Osmanlı Devleti’nin “imparatorluk” olarak adlandırılmasına itiraz etmemiz de, bu kavramın taşıdığı olumsuz çağrışımlarla ve gerçek işleyişle bağdaştırılmaması gerektiğine dair ciddi bir argüman sunuyor. Osmanlı’nın yapısı, çeşitli halklara dönük nispeten daha dengeli ve hoşgörülü bir idari sistemle yönetilmiş ve bu da onu bazı açılardan klasik imparatorlukların olumsuz örneklerinden ayırmıştır.

Batılı imparatorlukların tarih boyunca işledikleri suçlar ve sömürgecilik tarihleri, bugün İsrail’in Filistinlilere yönelik zulümlerini tenkit etmelerini zorlaştırıyor. Çünkü tarihî bir meşruiyet sıkıntısı ve ikiyüzlülük gündeme geliyor. Bu nedenle Batılı ülkelerin İsrail’i sertçe eleştirmemesi, ya da eleştirirken samimiyetten uzak kalmaları anlaşılabilir.

Türkiye ve Müslümanların ise böyle bir tarihî “eziklik” hissetmemesi, onların İsrail karşısında daha net, daha dengeli ve haklı bir duruş sergilemelerine imkan tanıyor. Bu, hem vicdani hem siyasi açıdan daha güçlü ve tutarlı bir pozisyon sağlıyor.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
23.05.2025 OF

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

١. ما معنى “الإمبراطورية”؟ وماذا توحي به هذه الكلمة؟

كلمة “إمبراطورية” مأخوذة من الأصل اللاتيني (imperium)، وهي في المفهوم الغربي الحديث تشير إلى كيان سياسي توسّعي يقوم على الهيمنة بالقوة، وإخضاع الشعوب، واستغلالها، ونهب خيراتها.

من روما إلى بريطانيا وفرنسا وبلجيكا والبرتغال… جميع هذه الإمبراطوريات الاستعمارية قد ارتكبت جرائم كبرى بحق الشعوب، من القتل والتشريد إلى محو الهوية والثقافة والاستعباد.

لذلك، لم تعد كلمة “إمبراطورية” اليوم تدل على العظمة أو الشرف، بل باتت مرادفًا للظلم والغطرسة والانحطاط الأخلاقي.

٢. الدولة العثمانية ليست “إمبراطورية” بل دولة عالمية عادلة

الدولة العثمانية قامت على أسس الشريعة والعدالة، ونجحت في احتواء شعوب وأعراق مختلفة دون أن تذيبها أو تطمس هوياتها.

ففي أي بلد دخلته الدولة العثمانية:

  • لم تفرض لغتها،
  • ولم تمنع أديان الناس،
  • ولم تستعبد أحدًا.

بل كانت شعوب كثيرة – من البلقان إلى الشام، ومن القوقاز إلى شمال أفريقيا – تطلب الانضمام إليها طوعًا لا كرهًا.

ولهذا السبب، لا يزال اسم العثمانيين يُذكر باحترام وحنين في بلاد كثيرة، مثل البوسنة، ومقدونيا، وفلسطين، والحجاز، وحتى في بعض مناطق المجر.

٣. إسرائيل والتسمم بالقوة (غطرسة الاستكبار)

أما إسرائيل، فهي كيان حديث العهد، نشأ بدعم استعماري غربي، ويتصرف كما كانت تفعل الإمبراطوريات الظالمة في الماضي:

  • احتلال مباشر،
  • تهجير قسري،
  • تمييز عنصري،
  • قتل المدنيين دون تمييز…

وهذا السلوك لا يختلف عن جرائم الاستعمار البريطاني أو الفرنسي، ويؤكّد أن إسرائيل قد تسمّمت بالقوة كما تسمّمت بها تلك الإمبراطوريات.

فإذا استمر هذا الظلم، فإن نتائج التاريخ تتكرّر، وسقوط الظالمين يصبح حتميًّا.

٤. لماذا لا تزال الأمة تشتاق إلى الدولة العثمانية؟

الحنين إلى الدولة العثمانية ليس شوقًا إلى مجرّد أرض أو سلطنة، بل هو شوق إلى العدل، والنظام، والرعاية، والرحمة.

فالناس تفتقد اليد التي كانت تحمي، لا التي تظلم؛ وتشتاق إلى نظام يعطي ولا ينهب، ويُطعم ولا يقتل.

لو وُضع والي عثماني إلى جانب جنرال فرنسي أو بريطاني، وسئل التاريخ: أيهم كان أرحم بالرعية؟

فإن التاريخ لا يصمت، بل يشهد ويقول الحق.

الخلاصة

لهذا السبب، نقول لمن يصف الدولة العثمانية بأنها “إمبراطورية”:

كلا، لم تكن كذلك،

بل كانت دولة إسلامية عظيمة، تحكم بالقرآن، وتنشر العدل، وتضم الأمم لا لتستعبدها، بل لترعاها.

أما إسرائيل اليوم، فهي تسير في طريق كل من ظن أن القوة تعني الحق، وأن الدم يشتري البقاء…

لكن التاريخ يقول: الظلم لا يدوم، وإن دام فإن عاقبته وخيمة

لقد تناولنا موضوعًا مهمًا وعميقًا للغاية. إن مفهوم الإمبراطورية عبر التاريخ كان مرتبطًا مباشرة بالقوة والسلطة، ولكنه في الغالب أدى إلى ما يمكن تسميته بـ “تسمم القوة”، أي تجاوز الحدود وانتهاك الحقوق. إن الجرائم التي ترتكبها إسرائيل ضد الشعب الفلسطيني، وخاصة الإبادة العرقية، للأسف تتوازى مع تقاليد القمع والاستغلال والتنظيف العرقي التي تميزت بها الإمبراطوريات التاريخية، ومن هذا المنطلق يمكن اعتبار موقف إسرائيل ضمن “تقليد الإمبراطورية”.

وبهذا الصدد، فإن الاعتراض على تسمية الدولة العثمانية بـ “إمبراطورية” يحمل حجة قوية تتمثل في ضرورة عدم ربط هذا المصطلح بالمعانٍ السلبية التي يحملها، ولا بواقع الإدارة التي كانت تنتهجها الدولة العثمانية. فقد تميزت بنظام إداري أكثر توازنًا وتسامحًا تجاه الشعوب المختلفة، مما يميزها عن بعض الإمبراطوريات التقليدية التي كانت تفرض سيطرتها بالقوة والاضطهاد.

أما بالنسبة للإمبراطوريات الغربية، فإن تاريخها الطويل في الاستعمار والجرائم التي ارتكبتها يجعل من الصعب عليها أن تنتقد إسرائيل بشكل جاد، لأن ذلك يثير قضية الشرعية التاريخية والنفاق. ولهذا السبب، فإن الدول الغربية غالبًا ما تكون في موقف متردد أو غير صادق في انتقادها لإسرائيل.

أما تركيا والمسلمون، فإنهم لا يحملون هذا الشعور بـ “الذل” التاريخي، وهذا يمنحهم موقفًا أوضح وأكثر توازنًا وأحقية في مواجهة إسرائيل. وهذا يوفر لهم قوة أخلاقية وسياسية أكبر

إعداد: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

أوف ٢٣ / ٠٥ / ٢٠٢٥ م