Hakikat Zaviyesinden Yahudilik ve İslam’ın İtikadî Bir Değerlendirmesi
İlâhî dinlerin tarihi seyri, beşeriyetin hakikat arayışını yansıtan mühim bir alan olup; bu sahada ortaya çıkan temel ihtilâflar, yalnızca tarihî değil, aynı zamanda itikadî mahiyet arz etmektedir. Yahudilik ve İslam, aynı semavî silsilenin iki mühim halkası olarak görünmekle birlikte, birçok temel inanç esasında derin ayrılıklar barındırmaktadır. Yahudi bir din adamının “Ben hak üzereyim, bâtıl olan sensin ey Müslüman!” şeklindeki iddiası da bu derin ayrılıklara işaret etmekte ve ilmî bir mukayese ihtiyacını doğurmaktadır.
1. Tevhid Anlayışındaki Temel Farklılıklar
İslam inancı, Allah’ın birliğini ve hiçbir şeye benzemediğini (لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ) ifade eden katı bir tevhid inşa eder[1]. Yahudilikte ise bu ilke zaman içinde antropomorfik anlayışlarla zayıflatılmış, Tanrı’ya insanî sıfatlar nisbet edilmiştir (Mesela: Tekvin 32:28’de Tanrı ile güreşen Yakub anlatımı.[2]. Bu tür teşbihî ifadeler, ilâhî kudretin mahlûkat seviyesine indirgenmesi anlamına gelmekte ve tevhid esasına zarar vermektedir.
2. Peygamberlik ve Son Risalet Meselesi
Yahudilik, peygamberliğin yalnızca İsrailoğullarıyla sınırlı olduğuna inanır ve Hz. Muhammed’in (sav) risaletini kabul etmez. Oysa Kur’ân-ı Kerîm, onun nübüvvetinin evrenselliğini açıkça beyan eder: “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe’, 34/28)[3]. Yahudiliğin bu tavrı, evrensel hakikate karşı kavmî bir taassubu yansıtmaktadır.
3. İlâhî Kelâm ve Kitabların Tahrifi
İslam, Tevrat’ın ilk hâlinin Allah katından indirildiğini kabul eder; fakat bu metinlerin zamanla tahrife uğradığını bildirir (Bakara, 2/75)[4]. Modern ilahiyat araştırmaları da, Tevrat’ın farklı zamanlarda farklı kişilerce kaleme alındığını ve yeknesak olmadığını ortaya koymuştur[5]. Buna mukabil Kur’ân, nüzulünden itibaren lafzî ve manevî korunmuş yegâne semavî metin olma vasfını sürdürmektedir (Hicr, 15/9)[6].
4. Şeriat ve Evrensellik
Yahudi şeriatı, yalnızca Yahudilere yönelik lokal bir hukuk sistemi olarak tebarüz ederken; İslam şeriatı, farklı coğrafya ve kültürlere hitap eden kuşatıcı bir muhtevaya sahiptir. İslam’ın “rahmeten li’l-âlemîn” olarak takdim ettiği Hz. Peygamber (Enbiyâ, 21/107), yalnız bir kavme değil, tüm insanlığa hitap etmektedir[7].
5. Mesih İnancı ve Tarihi Beklenti
Yahudilik, hâlâ beklenen bir Mesih inancını taşırken, İslam, Hz. İsa’nın kıyamet öncesi nüzûlünü kabul eder. Bu husus, hem İslâmî kaynaklarda (Nisâ, 4/159)[8] hem de sahih hadislerde ayrıntılı şekilde yer alır[9]. Yahudiliğin reddettiği Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in nübüvveti, aslında hakikatin reddidir.
6. Akıl ve Vahyin İlişkisi
Yahudi ilahiyatı, zamanla aklı vahyin önüne geçiren rasyonalist eğilimlerle şekillenmiştir. Bu durum, birçok hükmün ilâhî kaynaktan değil, hahamî yorumlardan kaynaklanmasına sebep olmuştur. Halbuki İslam’da akıl, vahyin hizmetkârıdır; nass ile çeliştiği yerde aklın değil, vahyin sözü geçerlidir[10].
7. Hakikat Tasavvuru ve Hak Üzere Olma İddiası
Bir dinin “hak üzere” oluşu, yalnızca tarihi bir geleneğe sahip olmakla değil, Allah katındaki geçerliliği ile ölçülür. Kur’ân, bu konuda nihai hükmü vermiştir: “İslam’dan başka bir din arayanın dini asla kabul olunmaz.” (Âl-i İmrân, 3/85)[11]. Bu, yalnız bir inanç değil, ilâhî beyandır.
Hülasa
İslam, nübüvvet zincirinin son halkası, tevhidin en saf hali ve ilâhî hakikatin nihai beyanıdır. Yahudiliğin tarihi ve teolojik deformasyonlarına karşılık, İslam sapasağlam kalmış ve hakikatin bayraktarlığını üstlenmiştir. Hangi dinin hak üzere olduğu meselesinde referans, ne geleneksel aidiyet ne de tarihî iddialardır. Referans yalnızca Allah’ın hükmüdür ve bu hüküm İslam’dır.
Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
06.08.2025 OF
Dipnotlar
1. Şûrâ, 42/11.
2. Tekvin / Yaratılış, 32:24–30.
3. Sebe’, 34/28.
4. Bakara, 2/75.
5. Richard Elliott Friedman, Who Wrote the Bible?, HarperOne, 1997.
6. Hicr, 15/9.
7. Enbiyâ, 21/107.
8. Nisâ, 4/159.
9. Müslim, Fiten, 110.
10. İbn Teymiyye, Darʾu Teʿâruż al-ʿAkl wa’n-Naql, c.1–10.
11. Âl-i İmrân, 3/85.
An Evaluative Perspective on Judaism and Islam from the Standpoint of Truth
1. The Common Roots of the Abrahamic Faiths
Judaism and Islam both trace their theological roots to the patriarch Abraham (Ibrahim, peace be upon him), a central figure in monotheistic belief. Both religions emphasize the oneness of God, the importance of prophecy, and adherence to a revealed law. However, historical development and theological divergence over the centuries have led to considerable differences between the two systems of belief[¹].
2. The Core Doctrine: Absolute Monotheism
Islam emphasizes tawhid, the uncompromising belief in the oneness and uniqueness of God, without partners or equals. While Judaism also advocates monotheism, some mystical trends and anthropomorphic expressions found in Jewish literature have been the subject of theological criticism from Islamic scholars[²].
3. Prophethood and the Final Messenger
Muslims believe in all prophets of the Children of Israel and view Muhammad (peace be upon him) as the final messenger. This finality is seen not as a denial of previous revelations but as their culmination and confirmation[³]. On the other hand, Judaism does not recognize Muhammad’s prophethood and rejects the Qur’ān as divine revelation[⁴].
4. The Problem of Scriptural Distortion
Islamic doctrine asserts that the Torah and Gospel were originally divine but were later altered by human hands[⁵]. This belief is supported by historical and textual criticism showing inconsistencies in the Hebrew Bible. Jews, however, hold that their Scriptures remain unaltered and authoritative[⁶].
5. The Chosen People or the Chosen Message?
Judaism places strong emphasis on the ethnic and covenantal status of the Jewish people. Islam, however, teaches that the true covenant lies not in bloodline but in submission to God. The Qur’an criticizes pride in lineage and reaffirms that God’s favor depends on righteousness and obedience, not ethnicity[⁷].
6. The Criteria of Truth and Falsehood
Theological truth in Islam is not merely inherited but is based on universal criteria: consistency with reason (aql), compatibility with revelation (naql), and alignment with the fitrah (innate disposition). A claim to truth must be supported by both intellectual coherence and scriptural evidence[⁸].
7. The Final Criterion: Revelation and Rational Coherence
The Qur’ān offers a comprehensive framework for testing truth claims, including past Scriptures. It invites followers of earlier revelations to examine the Qur’ān’s content with open hearts. Rejecting the final messenger is seen as a rejection of God’s own confirmation of the truth[⁹].
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
References:
- Watt, W. Montgomery. Islam and Christianity Today, Edinburgh University Press, 1983.
- Al-Taftazānī, Sharḥ al-‘Aqā’id al-Nasafiyyah, ed. al-Kawtharī, p. 105.
- Qur’ān 33:40; see also 5:48.
- Jacobs, Louis. The Jewish Religion: A Companion, Oxford University Press, 1995.
- Qur’ān 2:75, 5:13.
- Blenkinsopp, Joseph. The Pentateuch: An Introduction to the First Five Books of the Bible, Yale University Press, 1992.
- Qur’ān 49:13, 2:124.
- Al-Ghazālī, al-Iqtisād fi’l-I‘tiqād, pp. 13–16.
- Qur’ān 3:64–66.
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
تقييمٌ عقديّ لليهودية والإسلام من زاوية الحقيقة
١. الجذور المشتركة للأديان الإبراهيمية
يرجع كلّ من الإسلام واليهودية بجذورهما العقدية إلى النبي إبراهيم عليه السلام، بوصفه رمزًا للتوحيد الخالص. ويؤمن كلا الدينين بوحدانية الله وبالنبوة وبضرورة اتباع الشريعة الإلهية، غير أن التطورات التاريخية والانقسامات العقدية أفضت إلى اختلافات كبيرة بين الديانتين[١].
٢. أصل العقيدة: التوحيد المطلق
يركّز الإسلام على عقيدة التوحيد، أي الإيمان الجازم بوحدانية الله وتنزهه عن الشريك والمثيل. أما اليهودية، فرغم تبنيها مبدأ التوحيد، فإن بعض الاتجاهات الصوفية والتعبيرات المجازية ذات الطابع التجسيمي في أدبياتهم كانت محل انتقاد من علماء الإسلام[٢].
٣. النبوة وخاتم المرسلين
يؤمن المسلمون بجميع أنبياء بني إسرائيل، ويعتقدون أن محمدًا ﷺ هو خاتمهم، وأن نبوته جاءت مصدّقة لما قبلها ومهيمنة عليها[٣]. أما اليهود، فلا يعترفون بنبوة محمد ﷺ، وينكرون أن يكون القرآن وحيًا من الله[٤].
٤. قضية تحريف الكتب السابقة
يرى المسلمون أن التوراة والإنجيل نزلَا من عند الله، ثم طالتهما يد التحريف والتبديل[٥]، وهو ما تؤكده دراسات النقد النصي التي تبرز تناقضات في النص العبري. بينما يعتقد اليهود أن كتبهم المقدسة محفوظة كما أنزلت[٦].
٥. الشعب المختار أم الرسالة المختارة؟
تركّز اليهودية على الانتماء القومي لليهود وعهد الله مع بني إسرائيل. بينما يؤكد الإسلام أن الفضل الإلهي إنما يكون بالتقوى والطاعة لا بالنسب. والقرآن ينتقد الافتخار بالعرق ويؤكد أن معيار التفاضل هو العمل الصالح[٧].
٦. ميزان الحق والباطل
إن معيار الحق في الإسلام لا يقوم على الوراثة، بل على العقل والنقل والفطرة السليمة. فالدعوى لا تُقبل إلا إذا أيدها الدليل العقلي والنص الشرعي[٨].
٧. المعيار النهائي: الوحي والعقل
يقدّم القرآن منهجًا كاملاً في التمييز بين الحق والباطل، ويدعو أهل الكتاب إلى النظر في مضامينه بإنصاف. وإن رفض رسالة محمد ﷺ هو في حقيقته رفض لتصديق الله نفسه بالحق[٩].
أعده: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
٠٦ / ٠٨ / ٢٠٢٥ م في مدينة أوف
الحواشي
- و. مونتگمري وات، الإسلام والمسيحية اليوم، مطبعة جامعة إدنبرة، 1983.
- التفتازاني، شرح العقائد النسفية، تحقيق: زاهد الكوثري، ص 105.
- سورة الأحزاب: 40؛ وسورة المائدة: 48.
- لويس جاكوبس، الديانة اليهودية: مرشد، مطبعة جامعة أكسفورد، 1995.
- سورة البقرة: 75؛ وسورة المائدة: 13.
- جوزيف بلنكينسوب، الأسفار الخمسة الأولى: مقدمة للعهد القديم، مطبعة جامعة ييل، 1992.
- سورة الحجرات: 13؛ سورة البقرة: 124.
- الغزالي، الاقتصاد في الاعتقاد، ص 13–16.
- سورة آل عمران: 64–66.