Dinlemek ve Okumak Serbesttir; İnanmak ve Tabi Olmak Sadece Hakikate Mahsus Bir Gerekliliktir

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

Giriş

İnsan, tabiatı gereği, otoritelere, güçlü şahsiyetlere ve yaygın kanaatlere meyletmeye elverişlidir. Tarih boyunca bu eğilim, toplumların hakikati göz ardı ederek yanlışa sürüklenmesine vesile olmuştur.[^1]

İslâm ise, insanın hakikate tabi olmasını, şahıs ve makamların tesirine kapılmamasını öğütler. Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) veciz sözü bu ilkeyi veciz biçimde özetler:

“اعرفوا الرجال بالحق ولا تعرفوا الحق بالرجال”

“İnsanları hakikat ölçüsüne göre tanıyın; hakikati insanlara göre değil.”[^2]

Bu çalışma, söz konusu vecizenin manasını, Kur’ân-ı Kerîm ve sahih naslar ışığında irdeleyerek, günümüz toplumu ve bireysel hayata uygulanabilirliğini tartışmayı amaçlar.

Hikmetli Sözün Kaynağı ve Anlamı

Hz. Ali’ye nispet edilen bu söz, özellikle Nehcu’l-Belâğa ve İbn Ebî’l-Hadîd’in şerhlerinde zikredilir.[^3]

Rivayetlerde:

  • Hak”: değişmez, sabit ve evrensel ölçü.
  • Rical/İnsanlar”: hata yapabilen, doğruyu da yanlışı da söyleyebilen varlıklar.

Bu bağlamda söz, hakikati kişilere göre değil, kişileri hakikate göre değerlendirme ölçüsünü telkin eder. Tarihî örnekler, şahısların sözünü mutlak kabul edenlerin toplumsal felakete sürüklendiğini gösterir.[^4]

Hakikat Ölçüsünün Üstünlüğü

Kur’ân, insana değil hakka itaat etmeyi pek çok ayette vurgular:

“Onlar sözü dinlerler, sonra en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın hidayet verdikleri onlardır; işte akıl sahipleri onlardır.” (Zümer Sûresi, 39/18)[^5]

Peygamber Efendimiz ﷺ de şöyle buyurmuştur:

“Zan, sözlerin en yalanıdır; kesin delil olmadıkça zanna dayanmayın.” (Buhârî, Şehâdât 26; Müslim, Birr 29)[^6]

Bu ifadeler, hakikatin kişilere göre değil, delillere göre değerlendirilmesini öğütler.

Dinlemek, Okumak ve İnanmak Ayrımı

Bilgi çağında, herkesin her sözü işitmesi ve her metni okuması mümkündür. Fakat inanmak ve tabi olmak, yalnızca doğru ve güzel olanla sınırlıdır.[^7]

Kur’ân-ı Kerîm şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Size bir fasık haber getirdiğinde, onu araştırın; yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz, sonra da yaptığınıza pişman olursunuz.”(Hucurât Sûresi, 49/6)[^8]

Bu ilke, okuma ve dinlemenin serbest, tabiiyetin ise hakikatle sınırlı olması gerektiğini vurgular.

Tarihten ve Günümüzden Örnekler

  • Hz. Ali dönemi fitneleri: Hakikati şahıs merkezli değerlendirenlerin içtimai çöküşe yol açması.[^9]
  • Modern siyaset ve medya: Popülist liderler ve dezenformasyon ortamında şahıs ve ideoloji merkezli sapmalar.
  • Bilim ve ilim dünyası: Araştırma ve delile dayalı düşüncenin önemi.

Sonuç:

Hakikati merkeze almak, insan aklının ve vicdanının en güvenli yoludur.

Bilgi çağında, her sözü dinlemek ve okumak mümkündür, ancak inanmak ve tabi olmak yalnızca hakikate mahsustur.

Hz. Ali’nin (radıyallahu anh) vecizesi, günümüz dünyasında fanatizme ve şahıs putlaştırmaya karşı hâlâ geçerli bir rehberdir.

Tarih: 30 Eylül 2025 – OF

Dipnotlar:
[^1]: İbn Haldun, Mukaddime, 1377.

[^2]: İbn Ebî’l-Hadîd, Şerhu Nehcu’l-Belâğa, C. 1, s. 45-46.

[^3]: İbn Ebî’l-Hadîd, a.g.e.; el-Kâfî, c. 2, s. 211.

[^4]: Sibt ibn Cevzi, Miratü’l-Kübra, s. 89.

[^5]: Kur’ân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, 39/18.

[^6]: Buhârî, Şehâdât 26; Müslim, Birr 29.

[^7]: El-Mâwardî, el-Ahkâmü’s-Sultâniyye, c. 1, s. 34.

[^8]: Kur’ân-ı Kerîm, Hucurât Sûresi, 49/6.

[^9]: İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, c. 6, s. 205.

ترجمة من التركية إلى العربية:👇

الاستماع والقراءة مباحان؛ الإيمان والطاعة واجبان فقط للحق

إعداد: أحمد ضياء إبراهيم أوغلو

1. المقدمة

يميل الإنسان بفطرته إلى الانصياع للسلطات، والشخصيات القوية، والأفكار السائدة. على مر التاريخ، أدى هذا الميل إلى تجاهل المجتمعات للحقيقة والانجرار نحو الضلال.[^1]

التعليم الإسلامي يحض على اتباع الحق وعدم الانقياد للأشخاص أو المناصب. ويختصر قول الإمام علي رضي الله عنه هذه القاعدة بعبارة موجزة:

“اعرفوا الرجال بالحق ولا تعرفوا الحق بالرجال”

“اعرفوا الناس بميزان الحق؛ لا تعرفوا الحق بأشخاص الناس.”[^2]

تهدف هذه الدراسة إلى تحليل معنى هذه الحكمة، من خلال ضوء القرآن الكريم والنصوص الشرعية، واستعراض إمكانية تطبيقها على المجتمع والحياة الفردية في العصر الحاضر.

2. مصدر الحكمة ومعناها

ينسب هذا القول للإمام علي، ويأتي مذكورًا في نهج البلاغة وشروح ابن أبي الحديد.[^3]

وتشير الروايات إلى:

  • “الحق”: مقياس ثابت، دائم وعالمي.
  • “الرجال/الناس”: كائنات قابلة للخطأ، قادرة على قول الصواب والزيف.

وفي هذا الإطار، توحي الحكمة بضرورة تقييم الأشخاص وفق الحق، لا الحكم على الحق وفق الأشخاص. وتُظهر الأمثلة التاريخية كيف أدى الانقياد الأعمى لكلام الأشخاص إلى كوارث اجتماعية.[^4]

3. فضل مقياس الحق

يؤكد القرآن على وجوب اتباع الحق وليس الأشخاص في مواضع عديدة:

“يسمعون القول فيتبعون أحسنه أولئك الذين هدى الله وأولئك هم أولو الألباب.” (سورة الزمر، 39/18)[^5]

وقال النبي ﷺ:

“الظن أكذب الحديث، فلا يقم على الظن دليلك حتى تقوم الحجة.” (البخاري، الشهادات 26؛ مسلم، البر 29)[^6]

هذه النصوص تدعو إلى تقييم الحق على أساس الأدلة، لا على أساس الأشخاص.

4. التمييز بين الاستماع والقراءة والإيمان

في عصر المعلومات، يمكن لكل إنسان سماع كل قول وقراءة كل نص. لكن الإيمان والطاعة محصوران فقط بما هو صحيح وجميل.[^7]

يقول القرآن الكريم:

“يا أيها الذين آمنوا إذا جاءكم فاسق بنبأ فتبينوا أن تصيبوا قوماً بجهالة فتصبحوا على ما فعلتم نادمين.” (سورة الحجرات، 49/6)[^8]

وهذه القاعدة تؤكد أن الاستماع والقراءة مباحان، أما الطاعة والاتباع فينبغي أن يكونا مقتصرين على الحق.

5. أمثلة من التاريخ والحاضر

  • فتن عصر الإمام علي: الذين قيموا الحق وفق الأشخاص أدى بهم إلى انهيار اجتماعي.[^9]
  • السياسة والإعلام الحديث: الانحراف نحو الشخصانية والأيديولوجية في ظل القادة الشعبويين والبيئة الإعلامية المضطربة.
  • العلم والمعرفة: أهمية البحث المبني على الدليل في الفكر المعاصر.

6. الخاتمة

اتخاذ الحق معيارًا مركزيًا هو الطريق الأضمن للعقل والضمير.

في عصر المعلومات، الاستماع والقراءة متاحان للجميع، لكن الإيمان والطاعة محصوران فقط في الحق.

ولا تزال حكمة الإمام علي رضي الله عنه، في مواجهة التعصب وعبادة الأشخاص، دليلًا صالحًا وموجهًا في عالم اليوم.

التاريخ: 30 أيلول/سبتمبر 2025 OF

الهوامش:

[^1]: ابن خلدون، المقدمة، 1377هـ.

[^2]: ابن أبي الحديد، شرح نهج البلاغة، ج. 1، ص. 45-46.

[^3]: ابن أبي الحديد، المصدر السابق؛ الكافي، ج. 2، ص. 211.

[^4]: سبت بن جوزي، مرآة الكبرى، ص. 89.

[^5]: القرآن الكريم، سورة الزمر، 39/18.

[^6]: البخاري، الشهادات 26؛ مسلم، البر 29.

[^7]: الماوردي، الأحكام السلطانية، ج. 1، ص. 34.

[^8]: القرآن الكريم، سورة الحجرات، 49/6.

[^9]: ابن كثير، البداية والنهاية، ج. 6، ص. 205.