Ben Diyanet İşleri Başkanı Olsam ..
Ben Diyanet İşleri Başkanı veya danışmanı olsam, olabilir miyim bilmem ama rutin işler yanında, Başkanlık adına tarihe not düşmek üzere, çarpıcı projeler üretir, uygulamasının takibini de ilçe müftülüklerine yaptırırdım. Bu projelerin en başında da şöyle bir projeyi hayata geçirirdim:
Camileri cemaat sayısına göre dört gurupta tasnif eder, sabah namazında 100 ve üzeri cemaati olan camileri A gurubu, 50-100 arası olanları B gurubu, 25-50 arası olanları C gurubu, 03-25 arası olanları D gurubuna dahil eder, A Gurubu Cami imamlarına 10 Gazze yetimini, B gurubu cami İmamlarına 5 Gazze yetimini, C Gurubu cami imamlarına 3 Gazze yetimini D gurubu Cami İmamlarına ise sadece 1 Gazze yetimini tekeffül ettirir; zimmetleyerek takip ettirirdim. Türkiye’de yüzbine yakın cami olduğunu dikkate alırsanız sonucu tahmin etmeniz zor olmaz. Gerek Türkiye’de ve gerekse Gazze’de faaliyette olan STK ve Vakıflardan seçerek tesbit ettiklerimle TDV kanalı ile iş birliği yapar, yetimlerin gıda ihtiyacından eğitim ihtiyaçlarına kadar her türlü ihtiyaçları ile ilgilenilmesini sağlar, Türk devleti ve milletinin, bu asil ve kaliteli Müslümanların, belki de tüm dünya müslümanlarının duasını almasına vesile olurdum.
Ben Diyanet İşleri başkanı veya danışmanı değilim; hatta ne müftü ne de imamım, ne yapabilirim diyenlere de tavsiyem şudur: Yakın dost ve akrabalarınızla bir whatsap gurubu oluşturup ayda 1 gününüzün gelirini Gazze yetimlerine vakfetmek üzere sözleşin, bu sözleşmeye imza atmayanları gurubunuza dahil etmeyin.
Biz küçük bir gurup gönüllü ile tam 5 yıldan beri Gazze’de 11 yetimi tekeffül etmiş, isimlerini, kimlik bilgilerini ve resimlerini temin ederek kendilerine her ay düzenli olarak yüzer dolar göndermeyi hiç aksatmamıştık. Gazze’deki tanıdıklarımız kanalı ile yetimlerimizi zaman zaman ziyaret ettirir; hal hatır sorarak ihtiyaçlarını öğrenip yardımcı olmaya çalıştık. Aksa Tufanı başladıktan sonra yetimlerimizle bağımız koptu; yardımlarımızı artırarak yine düzenli olarak her ay göndermeye, dağıtımını kontrol ettirmeye, ihtiyaca göre bütün bölgelerde projeler üretmeye çalıştık. Gazze’nin 5 bölgesinde irtibatta olduğumuz kurum ve şahıslarla denetim ve kontrollü çalışmalar yürüttük. Birine yaptırdığımız işleri diğerine kontrol ettirmemizin sebebini kendilerine izah edip bizi doğru anlamalarını sağladık. Kayıtsız para teslim almadık; kurallar çerçevesinde hayırsever bağışçılara makbuz kestirip düzenli bilgilendirme yapmayı hiç ihmal etmedik. Küçük çaplı bağışları da bir havuzda toplayıp toplu olarak makbuz kestirdik.
Çalışma düzenli ve devamlı olunca Rabbim lütuf ve keremi ile bereket ihsan etti ve binlerce Gazze’li yetim ve fakirin yüzünü güldürdük. Keşfedip tesbit edebildiğimiz her acil yetim ve ihtiyaçlıya ulaşmaya çalıştık.
İster inanın ister inanmayın, bizim bu düzenli ve disiplinli çalışmamızı görüp bizim emanetlerimizi de ulaştırın diyenlere de yardımcı olmaya çalıştık. Bu münferit gayretimiz Gazze’ye 1,5 yıl içerisinde 2 milyon doların üzerinde bir yardım ulaşmasına vesile oldu.
Türk milleti güvenilir; kontrol edilebilir samimi ve şeffaf bir gayret görünce desteklemekte ne kadar cömert olduğunu görmenin bahtiyarlığını yaşadık.
Bu doyumsuz huzur ve mutluluğu yaşamak isteyenlerin sayısı zannettiğinizden çok daha fazladır. Bizim münferit ve sınırlı gücümüz, çalışmamızı daha fazla insana duyurmamıza imkan vermiyor. Diyanet İşleri veya TDV bu işe öncülük yapsa, her ilçe için de özel bir hesap tahsis ederek hayırda yarışı teşvik etse, kabiliyet ve imkanı olanların ürettiği projelere kapalı olmayan bir sistem geliştirse, cemaatin fikri ve fiili katkılarına da kapıyı açık tutsa muhteşem güzellikler yaşanamaz mı? Ne dersiniz?
Ahmet Ziya İbrahimoğlu
22.05.2025 OF
Bu İşi Yapanlar Var; Tahdit İçin Değil Temsil İçin Birkaç Misal Zikredeyim: 👇
ترجمة من التركية إلى العربية: 👇
لو كنتُ رئيسًا للشؤون الدينية أو مستشارًا له -ولا أدري هل أُوفَّق إلى ذلك أم لا- لَما اكتفيت بالأعمال الروتينية، بل كنتُ أضع مشاريع مؤثرة باسم الرئاسة تُسجَّل في سجل التاريخ، وأُتابع تنفيذها بواسطة مفتيّات الأقضية.
وكان في طليعة هذه المشاريع: أن أُصنّف المساجد بحسب عدد المصلين فيها إلى أربع فئات: فأُدرج المساجد التي يزيد عدد المصلين فيها في صلاة الفجر على مئة في الفئة (أ)، والتي يتراوح عدد المصلين فيها بين خمسين ومئة في الفئة (ب)، والتي يتراوح عددهم بين خمسٍ وعشرين وخمسين في الفئة (ج)، أما التي لا يتجاوز عدد المصلين فيها خمسًا وعشرين فأُدرجها في الفئة (د).
ثم أُوكل إلى أئمة مساجد الفئة (أ) كفالة عشرة أيتام من غزة، وإلى أئمة الفئة (ب) كفالة خمسة، وإلى أئمة الفئة (ج) كفالة ثلاثة، وأما أئمة الفئة (د) فكنت أُوكل إلى كلٍّ منهم كفالة يتيمٍ واحد. وأُتابع تنفيذ هذا المشروع بدقة، مع إسناد المسؤولية والمساءلة في المتابعة.
ولو أخذتم بالحسبان أنّ في تركيا ما يقرب من مئة ألف مسجد، لأدركتم عِظَمَ النتائج المتوقعة من هذا المشروع.
ثم كنتُ أختار من بين الجمعيات والمؤسسات الوقفية العاملة في تركيا أو غزة، من أراهم أهلاً للثقة والتعاون، فأُجري التنسيق عبر وقف الديانة التركي، وأُتابع قضاء حاجات الأيتام من الغذاء والتعليم وغير ذلك من شؤونهم، فأُسهم ـبإذن الله ـ في أن تنال الدولة التركية وشعبها، بل وربما المسلمون في سائر أنحاء العالم، دعاء هؤلاء المسلمين النبلاء الطيبين.
أما من يقول: “أنا لستُ رئيس الشؤون الدينية، ولا مستشاره، بل لستُ مفتيًا ولا إمامًا، فماذا عساي أفعل؟” فأنصحه بما يلي:
ليُنشئ مجموعةً على تطبيق الواتساب مع أقاربه وأصدقائه المقرّبين، ثم ليتعاهدوا على أن يوقف كلُّ واحدٍ منهم دخل يومٍ واحدٍ في الشهر لكفالة أيتام غزة. وليشترطوا أن من لا يلتزم بهذا العهد لا يُقبل في المجموعة.
لقد قمنا نحن، كجماعةٍ صغيرة من المتطوعين، بكفالة أحد عشر يتيمًا في غزة طَوال خمس سنوات، فحرصنا على توفير أسمائهم، ومعلوماتهم التعريفية، وصورهم، وأرسلنا إليهم كل شهر مئة دولار لكل واحدٍ منهم دون انقطاع.
وكنا ـ عبر معارفنا في غزة ـ نُرسل من يزورهم، ويتفقد أحوالهم، ويتعرّف على حاجاتهم، لنُحاول سدّها ما استطعنا إلى ذلك سبيلاً.
وبعد انطلاق معركة “طوفان الأقصى”، انقطع تواصلنا بأيتامنا، فعملنا على مضاعفة المساعدات، واستمررنا في إرسالها بانتظام كل شهر، وكنا نتابع توزيعها، ونُنتج المشاريع بحسب الحاجة في كل منطقة.
وقد أجرينا أعمالًا رقابية منظمة في خمس مناطق من غزة، بالتعاون مع مؤسسات وأشخاص نعرفهم هناك. وكان بعضهم يُتابع تنفيذ الأعمال، والبعض الآخر يُراجعها، فكنا نُفسّر لهم سبب هذه الطريقة الرقابية المزدوجة، حتى نكسب ثقتهم وتفهّمهم.
لم نكن نتسلّم أيّ أموال دون تسجيل، بل كنا نُصدر إيصالات رسمية باسم المتبرعين، ونحرص على إعلامهم بكل جديد أولًا بأول. وحتى التبرعات الصغيرة كنا نجمعها في صندوقٍ خاص، ثم نستخرج لها إيصالًا موحدًا باسم الجهة المستفيدة.
وحين صارت الأعمال منتظمة ومستمرة، أنعم الله علينا بلطفه وكرمه، فبارك لنا في جهودنا، وأدخل السرور على قلوب آلاف الأيتام والمحتاجين في غزة.
كنا نحرص على الوصول إلى كل يتيم ومحتاج استطعنا اكتشافه وتحديده.
صدقوا أو لا تصدقوا، لقد رأى بعض الناس جديتنا وانتظامنا، فأوكلوا إلينا إيصال أماناتهم، فبذلنا الجهد في خدمتها.
وقد أدت هذه الجهود الفردية منا إلى إيصال ما يزيد على مليونَين من الدولارات إلى غزة خلال عامٍ ونصف فقط.
لقد رأينا بأم أعيننا كم يكون الشعب التركي كريمًا حين يرى أمامه عملاً صادقًا، شفافًا، ومنضبطًا يمكن متابعته ومراقبته.
والذين يتوقون إلى نيل هذا الرضى، وهذا السكون، وهذه السعادة التي لا تُقدّر بثمن، أكثر بكثير مما تظنون.
لكن قدرتنا المحدودة كجهدٍ فرديّ لم تُتح لنا فرصة إيصال هذا العمل إلى مزيدٍ من الناس.
فلو أن رئاسة الشؤون الدينية أو وقف الديانة التركي أخذوا بزمام هذا الأمر، وخصصوا لكل قضاءٍ حسابًا خاصًا يشجع التنافس في الخيرات، وفتحوا المجال أمام أصحاب الطاقات والإمكانات لتقديم المشاريع، ولم يُغلقوا الباب أمام الأفكار والمبادرات الجماعية من عامة الناس؛ فهل نظنّ أننا لا نشهد من وراء ذلك جمالًا عظيمًا؟ ما رأيكم؟
أحمد ضياء إبراهيم أوغلو
22/05/2025 ـ أوف
هناك من سبقونا إلى هذا العمل
وما سأذكره ليس للحصر، بل للتمثيل فقط: 👆
Sizin gibi bir diyanet bakani gelirse , Gazzeye bu kadar samimi olursa Turkiye içindeki kuklalar ,batılılar , siyonist muslumanlar seni birakmiyacaklar ve istifa ettirecekler seni