Kapitalizm ve Kadın Cinayetleri ..

Kadının Fıtratına, İffetine ve Hayasına Karşı Açılmış Sistematik Bir Saldırı Üzerine Müdellel Bir Tetkik

I. GİRİŞ: İNSANLIĞIN İZZETİNE YÖNELİK SİSTEMLİ BİR TAHRİBAT

İnsanoğlu, yeryüzünde yükseldiği günden beri, varlık âleminin en mütekâmil ve en mübârek unsurunu teşkil eden kadınla; fıtrat, kiffet ve hayâ mefhumları çerçevesinde daimî bir münasebet içinde olmuştur. Kadının mahremiyeti ve hürmeti, insanlığın sarsılmaz vicdanının en kutsal muhafazalarından biri olagelmiştir.

Ancak günümüzde, mâlî ve iktisadî hırsların esiri olmuş çağımız medeniyeti; kadını, yaratılışındaki yüksek mana ve mukaddesiyetten mahrum bırakarak, onu ticarî rantların ve gösterişin bir aracı hâline getirmiştir[¹]. Bu vasıtayla kadın bedeni, artık bir zinet olmaktan çıkmış; sergilenip teşhir edilen, nefsin azgınlıklarına kurban edilen bir vasıta hâline bürünmüştür.

İşte bu noktada, kapitalizmin hudutsuz hırsı, toplumun iffet ve haya dengesini zedeleyerek, şehvetin belirsiz ve sınırsız iştihasına hizmet eden tehlikeli bir mekâna dönüşmüştür. Kadının teşhiri, erkeğin nefsinde sarsılmaz bir fitne kaynağı olmuş, bu fitne ise ne yazık ki cinayetlerle, felaketlerle neticelenmiştir.

Bu mukaddime, kapitalizmin bu karanlık yüzünü, kadına biçtiği yer ve bu yerin toplumun sağlığı üzerindeki yıkıcı tesirlerini; fıtrata, şeriata ve tarihî tecrübeye dayanarak ilmî ve derinlikli bir bakışla ele almak üzere kaleme alınmıştır.

Gayemiz, insani hürriyetlerin hudutlarını hatırlamak, iffet ve haya mefhumlarının toplumdaki ehemmiyetini vurgulamak ve şehvetin sınırlarını çizen kalıcı bir şuuru inşa etmektir.

Kapitalizm, salt bir iktisadî sistem olmaktan öte, insanlığın yüce değerlerini, ruhanî mefkûrelerini sermaye emrine sunan ve insan fıtratını didikleyen bir düzen ve nizamdır. Bu nizam, kadın bedeni üzerinden hem şehveti hem de edebi metalaştırarak yalnızca kadını değil, tüm toplumu haramların ve hevâların kölesi hâline getirmiştir.

II. KADININ CİNSİYETİ ÜZERİNDEN İSTİSMAR EDİLEN SERMAYE

Kapitalist rejim, arz ve talebi salt maddî mallara münhasır kılmayıp, insanın ruhî ve nefsî isteklerini de ticari bir nesne haline getirmiştir. Kadın, sinema, yazılı ve görsel medyada; ayan beyan teşhir edilerek pazarlamanın en esaslı unsuru kılınmıştır[²].

Oysa Yüce Rabbimiz, kadını hem kalbî hem bedenî bakımdan “meveddet” ve “rahmet” taşıyıcısı olarak yaratmıştır:

“Ve ayetlerindendir ki, size kendi cinsinizden eşler yaratmıştır; aranızda sevgi ve merhamet var etmiştir.” (er-Rûm, 30/21)[³]

Kadın yalnızca bedeninden ibaret değildir; o, sâkin, mahcup ve hayâ sahibi bir emanet, ulu bir rûhun dünyaya yansımasıdır[⁴].

III. FARKLILIKTA ADALET: ERKEK VE KADIN ARASINDAKİ FITRÎ AYRIM

Kadın ve erkek, yaradılışları gereği birbirlerinden farklıdır. Erkek, göze hitap eden nazarlarla uyarılmaya müsait iken, kadın daha ziyade kalbî temas ve hassas dokunuşlarla uyarılır. Bu fıtrî farklılık, İslam’ın örtünme ve mahremiyetle ilgili hükümlerinin temelini teşkil eder.

Hz. Peygamber (s.a.s.) buyurur:

“Biriniz eşine kavuşacaksa, aralarında elçi olsun.” Sahâbe sorar: “Elçi nedir?” “Öpüşme ve güzel söz.” (İbn Mâce, Nikâh, 28)[⁵]

Bu ilahi irşad, kadınların cinsel ilişkide ruhen ve bedenen tahrike ihtiyaç duyduklarını göstermektedir.

IV. AŞIRI TEŞHİRİN ERKEĞİN NEFSİ ÜZERİNDEKİ TESİRİ VE SUÇUN DOĞUŞU

Kadının mahrem yerlerini bilinçli veya bilinçsiz biçimde açması, erkeğin nefsini zapt edemez hâle getirebilir. Erkek, yalnızca gözle değil, kalbiyle de etkilenir; fakat kadın, bu görsellikten ziyade dokunmaya karşı hassastır.

Kadınların çoğu, erkeklerin görsellikten ne denli etkilendiğini bilmez, anlamaz ve erkekleri kendi fıtratları gibi zanneder, bilir. Bu yanlış algı, iffeti elden kaçırmaya, şehvetin artmasına, dolayısıyla da toplumsal fitne ve suçların artmasına sebebiyet verir. Vücudunun ilgi çeken hassas bölgelerini teşhirle, şehveti güçlü erkekleri nasıl tahrik edebildiğini, bazen suça itebildiğini bilenlerin sayası nadir denilecek kadar azdır.

Kadınların erkeği tahrik edecek şekilde teşhir ve sergilenmesi, ne bir haktır ne de bir özgürlüktür; aksine, toplumun ve bireyin huzurunu bozan ağır bir günahtır. Çünkü hürriyet ve özgürlük, başkasının nefsine ve onuruna zarar verecek şekilde sınırsız olamaz.

Kadın cinayetlerinin artışında, bu teşhir ve tahrikin yanı sıra; erkeğin nefsindeki cimrilik, cehalet ve şahsî irade zayıflığı da etkendir[⁶].

V. FEMİNİZM VE KAPİTALİZMİN KAPANIŞ ÖRTÜSÜ

Modern feminizm, kadının özgürleşmesini, mahremiyetin ortadan kaldırılmasıyla eş anlamlı kılar. Kapitalizm ise bu özgürleşmeyi elinde tutulan ticari bir sermaye hâline getirerek, kadını hem meta hem de tüketim nesnesine indirger.

Böylece kadın, hak ve hürriyet sahibi olmaktan çıkar; arzunun ve sermayenin malı olur[⁷].

VI. TARİHÎ VE TOPLUMSAL BİR MUKAYESE: OSMANLI’DA KADIN CİNAYETİNİN NEDEN NADİR OLDUĞU

Osmanlı toplumunda kadın cinayetleri neredeyse yoktur. Çünkü:

  • Kadın, iffet ve haya gereği örtünür, teşhirden korunurdu.
  • Erkek, hayâ ve edep ölçüsünde kadına muamele ederdi.
  • Toplumun aile kurumları ve dinî müesseseleri, bu prensipleri korumakta etkin rol oynardı.
  • Mahremiyet ve iffet, bireysel değil, toplumsal sorumluluk olarak kabul edilirdi[⁸].

Yüce Allah buyurur:

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve ziynetlerini göstermesinler…” (en-Nûr, 24/30-31)[⁹]

VII. MEDYA VE MODERN HUKUKUN KADIN CİNAYETLERİNE ETKİSİ

Günümüzde medya, kadın cinayetlerini öyle bir sunar ki, olaylar hem kamuoyunda hem de fail üzerinde meşrulaştırılır gibi olur. Bu, bir tür ahlaki çöküntünün ve toplumsal fitnenin yaygınlaşmasına sebebiyet verir[¹⁰].

Ayrıca modern hukuk, cezalandırmaya odaklanmakla beraber, bu tür suçların önlenmesi ve toplumun ahlâkî yapısının korunması hususunda yetersiz kalmaktadır.

VIII. SONUÇ: HURRİYETİN HADDİNİ BİLMEK VE FİKRİYATIN DÜZELTİLMESİ

Kadının iffet ve haya sınırlarını korumak, sadece kadının değil, toplumun da hürriyet ve huzurunun teminatıdır. Gerçek hürriyet, başkasının nefsine, onuruna, hak ve hukukuna zarar vermeyecek şekilde hudutlandırılmıştır.

Bunun için;

  • Kadın fıtratına uygun mahremiyet ve hayâ inşası zorunludur.
  • Haya ve iffetin toplumsal norm haline getirilmesi gerekir.
  • Medya ve dijital platformlar, iffet ve mahremiyeti zedeleyecek teşhir ve tahrike karşı denetlenmelidir.
  • Eğitim sisteminde aileyi ve cinsiyetlerin fıtrî ayrımını koruyan esaslar işlenmelidir.
  • Hürriyet maskesi altındaki serbestlik, toplumsal fitne ve şiddetin engellenmesi için sınırlandırılmalıdır.

Hazırlayan: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
10.07.2025 OF

Not: Yukarıdaki Yazımı Okuyan Kardeşlerime, altta linki verilen 2 yazımı da okumalarını tavsiye ederim.
1)
İslamda Kadın ve Erkeğin Yeri: Eşitlik Değil Adalet
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/islamda-kadin-ve-erkegin-yeri-esitlik-degil-adalet/
2)
İslam Tek Evliliği mi, Çok Evliliği mi Tavsiye Ediyor?
https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/islam-tek-evliligi-mi-cok-evliligi-mi-tavsiye-ediyor/

KAYNAKÇA VE DİPNOTLAR:

  1. Jean Baudrillard, Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yay., İstanbul 2004.
  2. Zygmunt Bauman, Modernite ve Holocaust, Can Yay., 2013.
  3. Kur’an-ı Kerîm, er-Rûm, 30/21.
  4. Muhammed Kutub, İslam’da Kadın, çev. M. Savaş, Beyan Yay., İstanbul 1991.
  5. İbn Mâce, Nikâh, 28; No: 1927.
  6. TÜİK, Kadına Yönelik Şiddet Araştırması, 2021.
  7. Mümtaz’er Türköne, Siyasal Düşünce Tarihi, İstanbul 2002.
  8. Halil İnalcık, Osmanlı’da Kadın ve Aile, TTK Yay., 1998.
  9. Kur’an-ı Kerîm, en-Nûr, 24/30-31.
  10. Hayreddin Karaman, İslâm’da Mahremiyet ve Tesettür, İz Yay., 2015.

ترجمة من التركية إلى العربية: 👇

الرأسمالية وجرائم قتل النساء

بحث مدعّم بالأدلة حول الاعتداء المنهجي على فطرة المرأة وحياءها وعفتها

المقدمة

منذ أن ارتقى الإنسان على وجه الأرض، كانت المرأة، التي تمثل أسمى وأكمل مخلوق في الوجود، في علاقة دائمة مع الفطرة والعفة والحياء، وكانت حرمتهن من أقدس حصون الضمير الإنساني.

وكان حفظ حرم المرأة وعفتها من أقدس الحصون التي تحمي الضمير الراسخ للبشرية.

ولكن حضارة هذا العصر، التي استعبدت نفسها لجشع المال والاقتصاد، حوّلت المرأة إلى أداة تجارية، محرومة من مكانتها ومعناها الساميّ¹. وأصبح جسد المرأة ليس زينة، بل وسيلة عرض تُقدّم لشهوات النفوس المتعطشة.

في هذه النقطة، يتحول طمع الرأسمالية الذي لا حدود له إلى خطر يزعزع توازن العفة والحياء، ويغذي شهوات لا حد لها، مما يجعل جسد المرأة ساحة صراع وفتنة تؤدي إلى الجرائم والقتل.

وقد أصبحت كشف المرأة سبب فتنة لا تزول في نفس الرجل، وهذه الفتنة تؤدي للأسف إلى الجرائم والمآسي.

وكتب هذا التقديم ليُسلط الضوء على هذا الوجه المظلم للرأسمالية، وليناقش مكانة المرأة التي تحددها، وتأثيرها المدمر على صحة المجتمع، مستنداً إلى الفطرة، والشريعة، والخبرة التاريخية، بنظرة علمية معمقة.

ونحن نسعى إلى تذكير الناس بحدود الحريات الإنسانية، وإبراز أهمية العفة والحياء في المجتمع، وبناء وعي دائم يحدد حدود الشهوة

١. تمهيد: الاعتداء المنهجي على إنسانية المرأة

الرأسمالية ليست مجرد نظام اقتصادي، بل هي نظام يذل القيم الإنسانية الرفيعة، ويسلّط على الإنسان فطرةً منهكة. من خلال جسد المرأة تستثمر في الشهوة وتبيع الأدب، فلا يقتصر الأمر على المرأة فقط، بل يشمل المجتمع كله الذي يتحول إلى عبد للرغبات المحرمة[¹].

٢. استغلال المرأة كسلعة في السوق

يتجاوز النظام الرأسمالي موضوع العرض والطلب المادي، ليحوّل الاحتياجات النفسية والروحية للإنسان إلى سلعة تُباع وتُشترى. فالمرأة في السينما، والوسائط المكتوبة والمرئية، تُعرض بوقاحة لتكون الركيزة الأساسية للتسويق[²].

مع ذلك، خلقها الخالق سبحانه كمصدر للمودة والرحمة بين الزوجين:

“ومن آياته أن خلق لكم من أنفسكم أزواجا لتسكنوا إليها وجعل بينكم مودة ورحمة.” (الروم: ٢١)[³]

المرأة ليست جسداً فحسب، بل أمانة وصورة روح سامية تجسدت في الحياة[⁴].

٣. العدالة في الاختلاف: الفروق الفطرية بين الرجل والمرأة

المرأة والرجل مختلفان بطبيعتهما؛ فالرجل يتأثر بالنظر، والمرأة بالتواصل الوجداني واللمس. وهذه الفروق هي أساس الأحكام الشرعية المتعلقة بالحجاب والخصوصية.

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

“إذا أتى أحدكم أهله فليكن بينهما رسول. قالوا: وما هو؟ قال: القُبلة والكلام الطيب.” (ابن ماجة، النكاح ٢٨)[⁵]

هذا يدل على أن المرأة تحتاج إلى التهيئة العاطفية والجسدية قبل العلاقة الحميمة.

٤. أثر التعري المفرط على النفس وولادة الجريمة

كشف المرأة لأماكن سترها يضعف ضبط الرجل لنفسه، فالانسان يتأثر بالحواس كلها لا بالبصر فقط. والمرأة، على العكس، تتأثر أكثر باللمس.

لا تعلم أكثر النساء مدى تأثّر الرجال بالجماليات والمناظر الحسّية، ولا تدرك ذلك، بل تظنّ الرجال على شاكلتها في الفطرة والطبيعة. وهذه النظرة الخاطئة تُفضي إلى ضياع العفّة، وازدياد الشهوة، ومن ثمّ إلى تفشّي الفتنة وانتشار الجرائم في المجتمع. إنّ عدد النساء اللواتي يدرِكن كيف يمكن أن يُثيرن الرجال ذوي الشهوة القوية من خلال إبداء المواضع الحسّاسة من أجسادهن، بل وكيف قد يدفعنهم أحيانًا إلى ارتكاب الجريمة، هو عددٌ نادرٌ قلّما يُرى.

التعرّي لا يعد حقاً أو حرية، بل هو جريمة تهدد المجتمع والفرد، لأن الحرية يجب أن تكون مقيدة بحيث لا تضر بالغير.

تزايد جرائم قتل النساء له أسباب عدة منها هذا التعري والفتنة، وكذلك ضعف إرادة الرجل وجهله[⁶].

٥. النسوية والرأسمالية: غطاء مغلق

النسوية الحديثة تُساوي التحرر بإزالة الخصوصية، والرأسمالية تجعل من التحرر سلعة للبيع، فتتحول المرأة من صاحبة حق إلى سلعة مطلوبة.

وبذلك تفقد المرأة حقوقها وحريتها الحقيقية، وتصبح ملكاً للشهوة ورأس المال[⁷].

٦. مقارنة تاريخية واجتماعية: قلّة جرائم قتل النساء في الدولة العثمانية

في المجتمع العثماني، كانت جرائم قتل النساء شبه معدومة، بسبب:

  • ستر المرأة حياءً وعفة
  • تعامل الرجل معها بحياء ووقار
  • دور المؤسسات الدينية والتعليمية في الحفاظ على هذه القيم
  • اعتبار العفة مسؤولية جماعية لا فردية[⁸]

قال الله تعالى:

“قل للمؤمنين يغضوا من أبصارهم، قل للمؤمنات يغضضن من أبصارهن ولا يبدين زينتهن…” (النور: ٣٠-٣١)[⁹]

٧. تأثير الإعلام والقانون الحديث على جرائم القتل

الإعلام اليوم يُظهر جرائم قتل النساء بطريقة قد تبرر الجاني وتروّج للحدث، ما يفاقم انحلال الأخلاق وانتشار الفتنة[¹⁰].

والقانون الحديث يُعنى بالعقاب فقط، دون أن يعزز الوقاية الأخلاقية والمجتمعية.

٨. الخاتمة: معرفة حدود الحرية وإصلاح الفكر

حفظ حدود العفة والحياء ضروري للحفاظ على حرية وسلامة المجتمع. الحرية الحقيقية محكومة بأن لا تضر بحقوق وكرامة الآخرين.

لذلك، يجب:

  • بناء خصوصية المرأة بما يتفق مع فطرتها
  • جعل الحياء والعفة قواعد اجتماعية
  • مراقبة الإعلام والمنصات الرقمية للحفاظ على الحشمة
  • تعليم القيم الأسرية والفطرية في المدارس
  • الحد من حرية بلا ضابط لحماية المجتمع من الفتن والعنف

ملاحظة:

أوصي الإخوة الكرام الذين قرأوا مقالي أعلاه، أن يطّلعوا أيضاً على المقالين التاليين من خلال الروابط أدناه:

١) مكانة المرأة والرجل في الإسلام: عدالة لا مساواة

٢) هل يوصي الإسلام بالزواج الأحادي أم التعدد؟

https://www.aynamayansiyanlar.com/makalelerim/islam-tek-evliligi-mi-cok-evliligi-mi-tavsiye-ediyor/

المراجع

  1. جان بودريار، المجتمع الاستهلاكي، دار المعرفة، ٢٠٠٣.
  2. زيجمونت باومان، الحداثة والمحرقة، دار قسم، ٢٠١٣.
  3. القرآن الكريم، الروم: ٢١.
  4. محمد قطب، المرأة في الإسلام، دار البيان، ١٩٩١.
  5. سنن ابن ماجة، كتاب النكاح، حديث ١٩٢٧.
  6. المعهد التركي للإحصاء (TÜİK)، مسح العنف ضد المرأة، ٢٠٢١.
  7. ممتازر توركونه، تاريخ الفكر السياسي، جامعة إسطنبول، ٢٠٠٢.
  8. خليل إنالجك، المرأة والأسرة في الدولة العثمانية، ١٩٩٨.
  9. القرآن الكريم، النور: ٣٠-٣١.
  10. خير الدين كرمَن، الخصوصية والحجاب في الإسلام، ٢٠١٥.