Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Ziyaretimiz Üzerine
Bundan birkaç yıl önce, Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla Katar’a bir ziyaret gerçekleştirdi. O dönemde Doha’da ikamet eden, farklı eğilimlerden gelen davet ve ilim ehli şahsiyetlerle görüşmeye büyük özen gösterdi. Herkesi dikkatle dinledi, fikrî ve davet alanında zengin bir müzakere ortamı oluşturdu. Bu tavrı, onun yalnızca millî meselelerle değil, ümmetin acıları ve umutlarıyla da dertli bir şahsiyet olduğunu gösteriyordu.
Bu yaklaşımının bir zirve noktası da, birkaç gün önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yirmiden fazla İslam âliminin Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya gelmesiyle yaşandı. Görüşmenin tertibi ve hazırlığı, Dünya Müslüman Âlimler Birliği öncülüğünde sağlandı. Böylece ümmetin âlimleri ile onun büyük liderlerinden biri arasında tarihi bir buluşma gerçekleşmiş oldu. Heyette yalnızca Birlik mensubu âlimler değil, Birliğe mensup olmayan kıymetli isimler de yer aldı. Bunlar arasında, Libya Müftüsü Şeyh Sadık el-Giryani’yi temsilen katılan muhterem Şeyh Sami es-Saidi de bulunuyordu.
Görüşmenin Başlangıcı
Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz geçen salı günü öğleden sonra başladı ve yaklaşık iki saat sürdü. Cumhurbaşkanı, özenle hazırlanmış konuşmasıyla toplantıya başladı. Âlimler heyetini “peygamberlerin vârisleri” olarak selamlayarak sözlerine başladı ve İslam’ın gücünün ancak onların gayretleriyle kuvvet bulacağını ifade etti.
Önceki seçim sürecinde, onların duasına ve desteğine güvendiğini belirtti ve bu net duruşlarından ötürü minnettarlığını dile getirdi. Konuşmasında birkaç kez, “Biliniz ki biz sizi asla yalnız bırakmayacağız” ifadesini tekrar etti. İslam’ın hoşgörüsünü anlatma çabasının sürdürülmesini, her türlü ırkçılığın reddini, birlik ve dayanışmanın güçlendirilmesini istedi. “O zaman kimse bileğimizi bükemez” dedi.
Müslümanların mukaddesatına yönelik saldırılar hakkında ise, “Sabır taşımız çatlamak üzere” dedi. Kutsal Kur’an’ın yakılmasının ifade özgürlüğü değil, düpedüz vahşet ve aşırılık olduğunu vurguladı. Bu saldırıların ancak kararlı tepkilerle son bulabileceğini söyledi. Konuşmasını, kendisi için dua talebiyle tamamladı.
Görüşmenin Seyri
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş kısa bir konuşma yaparak toplantının yönetimini Dr. Mehmet Görmez’e devretti. Dr. Görmez, heyet adına sözü Dr. İsam el-Beşir’e verdi. Ardından Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Dr. Ali Karadaği söz aldı ve şu dokuz öneriyi içeren kapsamlı bir konuşma yaptı:
- Türkiye’deki muhacirlerin durumu ve son zamanlarda yaşanan hadiseler üzerine hassasiyet gösterilmesi,
- Kahire’deki Ezher benzeri uluslararası bir İslâm Üniversitesi’nin İstanbul’da kurulması talebi,
- Zindanda bulunan ilim ve davet ehlinin unutulmaması, onların serbest kalması için ara buluculuk yapılması ve ümmetin bu değerli şahsiyetlerin ilimlerinden mahrum edilmemesi.
Samimiyet ve Gönül İklimi
Âlimlerin konuşmalarına geçildiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan içten ve samimi bir ortam oluşması için büyük gayret gösterdi. Âlimlerin hâl hatırlarını sordu, onları tek tek dinledi. Türkiye vatandaşlığına geçenlere Türkçeyi öğrenmelerini tavsiye etti. Göçmenlerle ilgili meselelerde İçişleri Bakanına gerekli talimatları verdiğini belirterek, “Türkiye’nin kalbi kendisine sığınan herkese açıktır” dedi. Bu meselede İslamî ve insanî kardeşliğin esas alınacağını, herhangi bir haksızlık karşısında doğrudan müdahale etmeye hazır olduğunu söyledi. Ayrıca Arapça bilen bir danışmanını bu konularla özel olarak ilgilenmek üzere görevlendirdi ve âlimlerin bu kişiyle irtibat hâlinde kalmalarını istedi.
Ana Meseleler
Âlimlerin hemen hepsinin konuşmalarında ortaklaştığı temel meseleler şunlardı:
- Kudüs’ün Yahudileştirilmesi tehlikesi,
- Filistin halkının direnişine destek verilmesi,
- Muhacirlerin meselesi, bilhassa Suriye halkının dramı,
- İstanbul’da bir İslam Üniversitesi’nin kurulması.
Şahsî Katkım
Benim konuşmam ise, özellikle şu hususlara odaklandı:
- Mukaddesata ve dinî sembollere hakaretin suç sayılması için Türkiye’nin öncülük etmesi,
- İslamofobi ve Batılı aşırılıklarla mücadele için uluslararası düzeyde etkili bir mekanizma oluşturulması,
- Diğer alanlarda olduğu gibi mukaddesatın da resmî düzeyde korunmasını sağlayacak bir kurumun tesisi,
- Genel Sekreter’in gündeme getirdiği esir ve mahpusların meselesine dair detaylı bir şekilde destek olunması.
Ayrıca birkaç ay önce gerçekleştirdiğimiz Afganistan ziyaretimizden de bahsederek, oradaki halkın Türkiye seçimlerine olan ilgisini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile partisine olan duasını aktardım. Bu başarı sadece sandıktaki oylarla değil, Moritanya çöllerinden Mısır’ın en ücra köylerine kadar milyonlarca mazlumun semaya yükselen dualarıyla kazanılmıştı.
Halk arasında ismini bile doğru söyleyemeyen nice yoksulun, ona her gün dua ettiğini söyledim. Çünkü o, sadece kendi halkı için değil, ümmetin bütün mazlumları için de bir umut kapısıydı. Ve bu insanların daha çok himayeye ihtiyacı vardı; Sayın Cumhurbaşkanımız da daha çok dua almaya.
Hatıralarla Bitiveren Bir Ziyaret
Toplantının en kısa ama en veciz konuşmasını Dr. Abdurrahman el-Hey Yusuf yaptı. O da, bu buluşmanın temelinde Allah için duyulan sevgi olduğunu söyledi ve Sudan halkının, içinden geçtiği buhranlı süreci aşabilmek için Türkiye’den destek beklediğini ifade etti.
Her konuşmacıyı takdim eden Dr. Görmez’e rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dr. Abdülhay’in ismini konuşması bittikten sonra bir kez daha sordu ve ismini bilhassa hatırlamak istediğini gösterdi.
Toplantı, kıymetli davetçi Dr. Ömer Abdülkâfi’nin ettiği dua ile sona erdi. Ardından Sayın Cumhurbaşkanı, misafirlerini tek tek selamladı ve her birine birer Mushaf-ı Şerif hediye ederek onları onurlandırdı.
Dr. Muhammed es-Sağîr
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
02.07.2025 OF
حول زيارتنا للرئيس أردوغان
قبل بضع سنوات من الآن زار الدكتور محمد كورمز دولة قطر، وكان رئيسا للشؤون الدينية في تركيا وقتئذ، وحرص على لقاء كل العلماء ورموز الدعوة بأطيافهم المختلفة من المقيمين في الدوحة، واستمع إلى الجميع، وأدار حوارا فكريا ودعويا ثريا، بما أظهر أن الرجل صاحب همة تتجاوز القطرية إلى آلام الأمة وآمالها، وتوج ذلك قبل يومين بلقاء أكثر من عشرين عالما من علماء المسلمين بالرئيس التركي رجب طيب أردوغان، في المجمع الرئاسي بأنقرة، واستطاع مع قيادة الاتحاد العالمي لعلماء المسلمين ترتيب اللقاء والإعداد له، بحيث يصبح لقاء تاريخيا بين علماء الأمة وأحد أكبر قادتها، لذا ضم الوفد علماء من خارج الاتحاد مثل فضيلة الشيخ سامي الساعدي، الذي حضر ممثلا لسماحة مفتي ليبيا الشيخ الصادق الغرياني.
بداية اللقاء
بدأ لقاؤنا بالرئيس أردوغان بعد الثانية ظهر الثلاثاء الماضي، واستمر حوالي ساعتين، حيث شرع الرئيس بإلقاء كلمته المعدة بعناية، وبدأها بالترحيب بقدوم السادة العلماء ورثة الأنبياء، وأن قوة الإسلام لن تكون إلا بهم وبجهودهم، وأنه كان على ثقة من دعائهم ومؤازرتهم في الانتخابات السابقة، وأنه ممتن لمواقفهم الواضحة، وكرر في كلمته جملة “واعلموا أننا لن نخذلكم”، وطالب باستمرار الجهود في بيان سماحة الإسلام، ونبذ كل صور العنصرية، والسعي إلى الألفة والوحدة، وعندها لن يستطيع أحد ليَّ معاصمنا، وقال بشأن التعدي على المقدسات الإسلامية: إن صبرنا أوشك على النفاد، وإن حرق المصحف الشريف لا يمكن أن يكون من حرية التعبير، بل هو تطرف ووحشية، وإن هذه الاعتداءات لن تتوقف إلا برد الفعل المناسب، وختم كلمته بطلب الدعاء له.
ثم تحدث رئيس شؤون الديانة د. علي أرباش وأحال إدارة اللقاء للدكتور جورماز، الذي قدم د. عصام البشير لإلقاء كلمة الوفد، ثم ألقى د. علي القره داغي كلمة الاتحاد العالمي لعلماء المسلمين، والتي تضمنت تسع مقترحات عامة من أهمها: النظر في قضية المهاجرين في تركيا، وما وقع من أحداث في الأيام الماضية، كما جدد الطلب بإنشاء جامعة إسلامية عالمية في اسطنبول، على غرار الأزهر الشريف بالقاهرة، وختم كلمته بالتذكير بالعلماء والدعاة المعتقلين، وأهمية الوساطة للإفراج عنهم، وعدم حرمان الأمة من علومهم.
ومع بداية كلمات المشايخ حرص الرئيس أردوغان على إشاعة جو الأخوة الحانية، والبشاشة الضافية، بالسؤال عن أحوال العلماء وتفقدهم، وطلب إجادة اللغة التركية ممن حصل على الجنسية منهم، وعلق على أمر المهاجرين بأنه أصدر توجيهاته لوزير الداخلية بحل هذه المشاكل، وأن قلب تركيا مفتوح لمن أوى إليها، وأن الأخوة الإسلامية والإنسانية هي من يحكمنا في هذا الملف، وأنه مستعد للتدخل شخصيا ضد أي تجاوزات، وحدد أحد مستشاريه ممن يجيدون اللغة العربية، وطلب من العلماء التواصل الدائم معه، ونقل ما يريدونه إليه.
القضايا الرئيسية
أما القضايا الرئيسية التي تكررت في كلمات غالب المتحدثين فهي: القدس ومخاطر التهويد، ودعم مقاومة شعب فلسطين، وقضية المهاجرين وفي القلب مأساة الشعب السوري، وأهمية الجامعة الإسلامية في اسطنبول.
أما كلمتي فتركزت على أهمية أن تتبنى تركيا ملف تجريم الإساءة إلى المقدسات والرموز الدينية، والعمل على مواجهة ظاهرة الإسلاموفوبيا والتطرف الغربي، وإنشاء هيئة رسمية للدفاع عن المقدسات، كما أن هناك هيئة للدفاع عن البيئة أو الآثار، وأكدتُ على ما طالب به فضيلة الأمين العام للاتحاد، بشأن الأسرى والمعتقلين بشيء من التفصيل، وختمت كلمتي بإطلاع الرئيس على زيارتنا لأفغانستان قبل بضعة أشهر، حيث رأينا اهتمامهم بانتخابات تركيا، ودعاءهم للرئيس وحزبه، ودعوته للوقوف معهم ومؤازرتهم، لأنه لم ينجح فقط بأصوات الأتراك في الصناديق، وإنما بأضعافها من أصوات المبتهلين التي صعدت للسماء، من صحراء موريتانيا إلى تجاويف الصعيد، وذكرت له أن كثيرا من الأميين لا يحفظون اسمه، ولكن لا يفترون عن الدعاء له لنصرته للمظلومين، الذين يحتاجون إلى مزيد من رعايته، وهو أحوج إلى مزيد من دعاهم…..
وكانت أوجز الكلمات، كلمة د. عبد الحي يوسف الذي أخبره أن هذا اللقاء مبعثه المحبة في الله، وأن السودان ينتظر منه ما يعينه على تجاوز محنته وحقن دماء أهله، وكانت عادة د. جورماز أن يُعرف بكل متحدث، ومع ذلك استعاد الرئيس منه اسم د. عبد الحي بعد نهاية كلمته الموفقة، ثم خُتم اللقاء بدعاء جامع من د. عمر عبد الكافي، ثم صافح الرئيس ضيوفه وكرمهم جميعا، بإهدائهم نسخا من كتاب الله الكريم.
الدكتور محمد الصغير